bu yüzyılda Allah'a inanmak daha kolaydır. Ama aynı şekilde bu yüzyılda günaha dalmak da o kadar kolaydır. eski insanlar az bildiklerinden iman edemeyebiliyordu. ama şimdiki bilimsel gelişmelerden sonra Allah'ın varlığı daha kolay anlaşabilmektedir. geçmişte "beni melekler nasıl görüyor" diyene örnek yokken şimdi kullanılan kameraları görünce çok daha kolayca idrak edilebilir. ayrıca, dünyanın yuvarlak olduğu, döndüğü gibi gerçekleri anlatan kuran-ı kerim şimdi daha iyi anlaşılabilmektedir.
hindistanda dogup anası babası dedesi dedesinin dedesi arkadasları inege taparken dogsalardı inegin tanrı olup olmadıgını hic düşünmeden tartişmadan süphesiz inanacak insanların türkiyede dogup anası babası dedesi arkadasları allaha ve muslumanlıga inandıgı ortamda dogmuş olmaları durumundada allahın varlıgına süphesiz inanması kaçınılmazdır.
ben allah yok demiyorum ama tartışın düşünün biraz kardesim körü körüne inanmayın..
ilkel çağlarda inanç olduğu yanfikirli önermedir fakat yanlıştır. zira ilkel çağlarda zaten inanç faktörü yoktu yani insanlar yalnızca hayvanlar gibi vahşi yaşayıp avlanıp hayatlarını idame ettiriyorlardı. inanma ihtiyaçlarını ilkel benlikleriyle bir şekilde karşılıyorlardı. dolayısıyla inanmak ilkellikle bağlantılı bir durum değildir. eğer öyle olsaydı allaha inanç onbinlerce yıl öncesinden günümüze gelen bir inanç olurdu.
teknoloji, evrim teorisi, büyük patlama gibi olmuş ve olacak tüm etkenlere rağmen tüm bunların allah'ın izni ile olduğunu düşünmek ve ona sonuna kadar inanmaktır.
benim asıl anlamadığım neden sanki birileri sizi allah'a inanmaya zorluyormuş gibi konuşuyorsunuz, üzerinizdeki baskı kendi kendinize oluşturduğunuz ve farkında bile olmadan hissettiğiniz allah korkusu mu acaba, bunu inanmamanıza rağmen mi yapıyorsunuz, ne garip?
orta çağ'da ateist olmakla aynıdır.
19. yy'da budist olmakla aynıdır.
18. yy'da şintoist olmakla aynıdır.
17. yy'da jainist olmakla aynıdır.
16. yy'da şaman olmakla aynıdır.
sorun inancın çağa göre değişmesinde değil, inancın temelinde yatan rasyonel düşüncende. inanıp inanmadığını temellendirmek önemli. temellendirdikten sonra istersen göte inan *.
'21. yy da allah'ın varlığını, 2.yy yöntemleri ile açıklama' şeklinde düzeltilmesi gereken başlıktır. Allah'ın varlığına inanma hali, herhangi bir buluş veya icad ile değişmez, ancak inanç sistemleri sorgulanır, dinler sorgulanır, dinler 2.yy daki gibi incelenmez, 21. yy olanakları ile incelenir.
çok ayıp eden insanlardır.(!), yani şimdi hiçbi' şeye tapmamak varken; seni yaratan, koruyan, seven bi' yaratıcıya tapmak... cık cık, çok saçma yani hakkatten.(!)
önemli not: bu entry matematiksel terimlerle yazılmıştır o yüzden anlaşılması biraz güç olabilir.
inanmak kavramını iyi idrak edebilmek gereklidir. inanmak kavramı anlaşıldıktan sonra ancak belki akıl yoluyla birşeyler tartışılabilir hale gelir.
bir tartışma ya da fikir alışverişinin faydalı olabilmesi için iki yada daha fazla bireyin düşünce kümesinin kesişen elemanlarının olması gereklidir. aksi takdirde x düşünce kümesine sahip insan için diğer düşünce kümeleri ancak ve ancak x' (x in değili) olarak kalacaktır. umuyorumki düşünce kümem diğer kümelerle kesişiyordur.
inanmak sözlük anlamının ötesinde matematiksel bir dille aksiyomu ifade eder aslında. inkar etsede her insanın mayasında inanmak vardır, çünkü insanın doğumuyla birlikte insana verilen, sahip olduğu birşeydir "inanmak". Kişi inanma yoluyla bazı şeylerin doğruluğuna ulaşır ve o doğrular ışığında gelen önermeleri akıl fonksiyonundan geçirerek yeni doğrular üretir ve akıl fonksiyonu besler durur. fakat akıl fonksiyonun kapsayan daha üst bir fonksiyon da vardır ki bu da kalp (vicdan) fonksiyonudur. belki akıl fonksiyonu ile çıkan doğru, kalp fonksiyonundan geçince yanlışa dönebilir. o yüzden sebebini açıklayamasak da bazen yaptığımız ya da yapacağımız şeyler bize yanlış gelir.
peki inanç, iman nedir? işte bu noktada hem kalp hem de akıl bileşke fonksiyonuna sokulan "varoluş düşüncesi" neticesinde bir sonuç ve geri besleyen olarak inanç, iman, ortaya çıkar. geri besleyen diyorum çünkü çıkan bu sonuç artık bileşke fonksiyonun da bir parçası haline gelir. hz. ibrahimin olayında olduğu gibi, bu bileşke fonksiyon içerisinde akıl fonksiyonu hem bir put dikicidir hem de bir baltadır, bir yandan putları dikerken bir yandan bu putları baltayla yıkar. ne zamanki yeni putlar dikilmez işte o an kalp fonksiyonu devreye girer ve hakiki inanç ortaya çıkar... yalnız o putlardan birini yıkamazsa işte o an kişinin inandığı da put olmaya başlar, kim bilir belki o put bir fosil bile olabilir...
ben Allah a inanıyorum çünkü akıl ve kalp bileşke fonksiyonumdan "ben nasıl ve neden varoldum" düşüncesini geçirdiğimde "bir", "tek", "o (cc)", "müsebbib ül esbab" a ulaşıyorum.
olması gerekendir. hazreti muhammed(s.a.v)'in yüzyıllar öncesinde işaret ettiği ahir zamanda ise bir takım din düşmanlarının zuhuru normaldir. insanlık isa'yı bekliyor, rab kıyametin azametinden korusun. mühürlü kalpler için ve allah'a ortak koşanlar için elim bir azap vardır. şüphesiz o kalpleri bilendir, size sizden daha yakındır. o kullarına bir annenin çocuğuna olan şefkatinden daha şefkatlidir. müşrikler müstesna.