orijinali "21 mayıs 2009 cleveland cavaliers orlando magic maçı" olması gerekiyor tabii, ama maalesef karakter sınırına takılıyor.
2009 nba doğu finali ilk maçı. saat 3:30da ntv tarafından canlı yayınlanacak.
ilk maç olmasından mütevvelit, hem maçı hem de seriyi şöyle bir değerlendirelim:
- cleveland şu ana kadar oynadığı iki takımı da sahadan sildi. detroit de atlanta da bu takım karşısında ilk yumruğu yedikten sonra kendilerine gelemediler. ben bile kasımdan beri bu takımın şampiyon olacağını savunmama rağmen bu kadar rahat ilerlemelerine şaşırmış durumdayım. iki seride de en azından birer maç vermelerini bekliyordum, ama bunu yapmadılar. ligin en formda takımı oldukları kesin.
- orlando ise bu noktada olmasını biraz şansına borçlu açıkçası. hiç "playoff sertliği"nde oynamadılar şu ana kadar, boston'daki 7.maç haricinde. cleveland veya denver'daki konstantrasyon seviyesine sahip olsalardı, boston serisinde bu kadar zorlanmazlardı. kağıt üzerinde boston'a karşı bu kadar avantajı olan bir takımın o seriyi çok önceden bitirmiş olması lazımdı. bu yüzden form durumları belirsiz benim gözümde.
- eşleşmeler konusunda orlando, tüm ligde cleveland'a en ters gelen takım. howard'dan bahsetmiyorum, smaç vurmaktan başka herhangi bir hücum silahı yok kendisinin çünkü(howard başlığına yazmam gerekir belki bunu ama dayanamadım bir not düşeyim, howard post-up yaptığı zaman magic hücumları tam bir felaket oluyor. post-uplardan bulduğu sayıları yüzdeye döktüğümüzde 25-35 arası gidip geldiğini görüyoruz ki bir pivot için tam bir felaket yüzde. sırf bu nedenden dolayı howard'ın "fazla top istemesi" kesinlikle saçmasapan bir olay. konu hakkındaki daha detaylı analize buradan ulaşabilirsiniz: http://sports.espn.go.com...n&page=PERDiem-090513 ). ancak howard dışında baktığımız zaman da savunmada hido/lewis ikilisine karşı net bir cevapları yok. hido-howard pick&rollarına karşı da yardım getirmek zorundalar, ki bu da hido'nun genelde köşedeki boş adamı bulmasıyla sonuçlanıyor. lebron james tabii ki başlı başına bir kabus orlando için ama normal sezona baktığımızda orlando'nun lebron'dan o kadar da etkilenmediğini görüyoruz. tabii ki playoff'lar ve normal sezon apayrı iki olay(bakınız rockets lakers serisi. normal sezonda dört maçı da alan lakers yao'suz t-macsiz dikembe'siz houston'ı 7 maçta eleyebildi), ama yine de bu noktada bir referans olarak kullanılabilir diye düşünüyorum.
- orlando'nun "iyi bir playoff takımı" olduğunu söyleyebilmek çok kolay değil. neden? çünkü "şutör" bir takım. şutörleri iyi günlerinde olmayınca kazanmaları mümkün değil. az önce bahsettiğim gibi howard'ın pota altı oyunu sıfıra yakın olduğu için(smaçlar harici tabii) magic tamamen şutörlerinin performanslarına bel bağlamak zorunda. cleveland gibi boyalı alan savunmasını iyi yapan bir takıma karşı şutlarını sokarak savunmayı "esnetebilirlerse" eğer, orlando'nun kazanma şansı gözle görülür şekilde artar.
- cleveland'ın iç sahada 40-1(son philadelphia maçını saymıyorum açıkçası, gereksiz bir maçtı) gibi "çılgın" bir galibiyet yüzdesine ulaştığını biliyoruz. bu da orlando için "deplasmanda kazanabilirler mi?" sorusunu doğuruyor elbet. yalnız normal sezonda bu iki takımın sadece bir kez cleveland'da karşılaştığını ve o maçın da yanlış hatırlamıyorsam şu an sadece 4 sayı farkla bittiğini unutmamak gerek. yine de cleveland "ev sahibi avantajını en iyi kullanan takım" olarak dikkat çekiyor şu an ligde, bu konudaki tek rakipleri denver.
- orlando'nun ise tam tersine kesinlikle bir iç saha avantajı olduğuna inanmıyorum. armway arena seyircisi tam bir rezalet, ve o "şak-şak makineleri" kesinlikle takımlarını gaza falan getirmiyor. biraz daha "seyirci etkisi" görülebilecek bir şehirde olsalar çok daha iyi olurmuş bu takım için.
seride kilit oyuncular cleveland adına zydrunas ilgauskas, orlando adına ise rafer alston olur diyorum. ilgauskas dış şutlarını sokup howard'ı boyalı alandan dışarı biraz olsun çıkarabilirse, lebron çılgın atar boyalı alanda. rafer alston'ın ise williams'ın üzerine çok iyi penetre etmesi gerekiyor orlando'nun nispeten daha "organize" sayılar bulabilmesi için.
son tahmin: cleveland 6 maçta alır diyorum. 7 derdim ama dediğim gibi orlando'yu orlando'da yenmek çok abartılacak bir olay değil.
basketbolun matematiği ve istatistiği gerçekse cavs'in mutlaka kazanacağı maç olacaktır. ancak cidden şüphelerim var; cavs cephesinde bu düzeyde bir maçı hiç oynamamış oyuncuların çokluğu ve maçlar içinde çokça yaşadığı motivasyon kaybı sendromları, bir zavallıyı yakaladığı üçlük manyağı yapan orlando'nun arayıp da bulamayacağı bir nimet. kadro kalitesi açısından cavs fersah fersah önde ama nba in momentum yakaladığında yarattığı tahribat en yüksek olan takımı orlando için anderson varejao ve ilgauskas'ın susturulması maçı kazanmak için yeterli olacaktır. şahsen orlando açısından kilit oyuncuların howard ve lewis, cavs açısından ise ilgauskas ve lebron olduğunu rahatlıklar söyleyebilirim; 3 ve 5 numara pozisyonlarında oynayan oyuncuların maçıdır.
normal sezonda orlando'un farklı kazandığı 2 maça aldanılmaması gerekir. bobcats'de lakers'ı 2 maçta da yendi fakat kim bir playoff maçında onların lakers'ı eleyebileceğini iddia edebilir? tabii ki orlando çok daha güçlü bir takım lakin iş playofflara gelince işin renginin ne kadar farklı olduğunu gördük onlar açısından. ilk turda hidayet'in 4. maçtaki son saniye basketi olmasa muhtemelen o zayıf philadelpiha'ya boyun eğeceklerdi. yarı finalde kg'nin olmadığı bir boston'u yine zorlukla geçebildiler ki kaybedebilirlerdi de. cleveland ise geçen yıl boston'a son maçta ucu ucuna elendiği kadro ve ekstradan mo williams'la buraya geldi. yani öyle çok da tecrübesiz bir takım kesinlikle değiller. özellikle orlando'nun kritik anlarda ne kadar bocaladığını da düşünürsek cavs'ın en fazla 6 maçta geçeceği bir serinin ilk maçı demem mümkün.
ilk yarisinda bariz cleveland ustunluguyle gecen bir mactir. howard shot clock'i kirmistir. orlando'dan lewis ve hidayet kendilerine gelmezlerse maci kazanmalari imkansizdir. lebron'un yaptigi hayvani smaca ne demeli bilmiyorum.
mo williams ise seferogullarindan kucuk enisteye benziyor. benchteyken "tutmayin kucuk enisteyi" tripleri fazlasiyla.
macin basinda lebron "ben bu mac sadece pas verecem olm fazla terleyemem annem kiziyo" diyen lise talebesiyken sonradan gemidnen bosalmis gibi yuklendi orlando'ya acimasiz sayilar birakti ah bebek, kaslari lebron bebek!
oyunda üstünlüğün bariz cleveland'da olmasını, lebron'un yok artık sınırlarını zorlayan performansını bir kenara bırakıp hakem hakkında bir iki kelam etmek istiyorum;
-öncelikle topsun olm sen, bak ipnesin demedim topsun dedim...
-bu maç bitince düdüğünü as ve hakemliği bırak ya da düdüğünü asma direk götüne sok ama hakemliği kesin bırak.
-maçın başında howard'ın kırdığı parça var ya, işte o sana girsin...
detroit ve atlanta gibi iki yumusak takimi gecen cleveland'in karsisinda takim gibi oynayan takim bulunca kaybettigi mactir.
ulen ya biz bu cleveland'i gozumuzde buyuttuk ya da orlando dersini cok iyi calismis. boston maclarinin da payi var biraz tabii bunda.
gecen finallerde oldugu gibi lebron'un takim arkadaslari maalesef bu macta cok da yardim edemediler. garibim lebron'un kaderi heralde bu, ne zaman cleveland is yapacak olsa lebron'un arkadaslari satiyor bunu.
hidayet kocumsun! belki spektakuler oynamadin ama super oynadin. o degil de macin sonlarinda o kadar stresli anlarda bile sirityordun. soyle de biz de bilelim bilader *
bu maçla beraber orlando magic seride lebron james'e karşı 1-0 öne geçmiştir. bir insan evladına bu kadar yüklenilmezki. daha da cleveland falan demeyin.
ilk çeyrekte anderson varejao'nun süper startıyla bir anda 10 sayı farkla öne geçti cavs; üstelik lebron henüz sahneye bile çıkmadan. kuzenim olacak ismet badem ''olm sana 20 sayı avans veriyim iddiaya girelim'' şeklinde alay ediyordu benimle; yine de umudumu kaybetmedim. orlando'nun ilk sayısında potayı kırıp 10 dakika boyunca görevlilere tamir ettiren howard bu maçı istiyordu.
sonra iş lebron-howard kapışmasına döndü. kız takımı maçlarında bile çalınmayacak 3 faulle howard susturulmaya çalışıldı; yetmedi bir de teknik faul çalındı. fast break yiyen orlando'lular lebron'un hayvani smaçlarını arkasından umutsuz gözlerle izliyordu. koç van gundy oyuncularını yanına çağırıp şu gerçeği ilan etti:
''onlar bu seviyede maç kazanmanın ne demek olduğunu bile bilmiyorlar. savaşın ve öğretin''
bizler lebronun üst limitine çıktığı bir maçı izlerken farkın nedense 10 sayının üstüne hiç çıkmamaya başladığını farkettik 3. çeyrekte. van gubdy'nin söylediği gibi mo williams aptallaşmaya başlamış, ilgauskas şut atarken titrer vaziyette ve varejao nereye koşacağını şaşırmıştı artık. orlando ise post up oyunlarla kurbanını yavaş yavaş gırtlağına sürükleyen bir piton gibi kontrolüydü; artık zamanı gelmişti. eli sıcak oyuncu her zaman hidayetin topu gönderdiği yerdeydi. ve howard kendisini saçma sapan faullerle ekarte etmeye çalışan sahtekar cavs oyuncuları ve aptal hakemlere inatla savaşmaya devam ediyor; rashard lewis her topu eline aldığında double team yiyen hidayete yardım ediyordu artık.
cavs ise ver lebrona hücum yapsın; başka yüreği yetecek bir adamları yoktu çünkü. o el titremeye başladı mı adamı kevgire çevirirler.
her smaç yaptığında tribüne dönüp götünü başını sallayan lebron'a mı, kendini üst düzey point guard zanneden dengesiz mo williams'a mı, işine gelince aslan kesilip işine gelince kendini yerlere savuran varejao'ya mı; kime kapak olsun bilemediğim bir son dakika darbesiyle orlando'nun sihirli şutlarının kazandığı maç olmuştur. ve dünyanın en antipatik adamlarına verilmiş tarihi bir ders...
ve o howard'ın kırdığı pota da komple yanımda oturan kuzenime... hediye olsun. * hala maçın şokunda ve neler olduğunu kavrayabilecek bir psikolojiden uzak; yarın ısmarlayacağı pizzayla kendine gelecektir. *
çok önemli edit: lebron maç sonunda soyunma odasına gidemeyecek haldeydi; sağ baldırını tutup yattı yere. eğer o bacak bir sonraki maça yetişmezse geçmiş olsun cavs.
maç howard'ın potanın üzerindeki 24 saniye göstergesini ve kamerayı yer çekimine armağan edip bizi shaq'lı magic senelerine gönderdiği anla başlamıştır. lebron yok artık lebron james'ten bile daha inanılmaz oynuyor ve ona karşılık veren tek magic'li 10'da 8 ile başlayan howard iken hakemler şaka gibi 3 faul çalıp howard'ı benche yollamıştır. hido kendini bulmaya ve hırslanmaya başlasada lebron duracak gibi değildi ve yorgun magic'in kuduruk lebron tayfasına kafa tutması için çok daha fazlasını yapmalıydı derken mo williams son saniyede orta sahadan attığı jenerik son saniye 3lüğü ile devreyi 63'leyip tamamlamalarını sağladı.
3. çeyrek başlar başlamaz coach ne yapması gerektiğini buldu ve 1. çeyrek yanlışı olan sadece lebron'u durdurma mantelitesinden vazgeçip takımını sadece lebron atsına oynattı ve taktiğine balçıktan çıkıp güneş gibi doğan lewis performansı eklendi. orlando usul usul cavs'ı tedirgin ede ede yaklaştı ve 4 sayı geride 3. periyot sonunu gördü ve olan 4. çeyreğin başında oldu. kaan kural'ın lakabıyla baaaayy son çeyrek sahnedeydi. maçın totalinde kafa kaldıramayan hido son çeyreği öyle oynadı ki sanki karşımızdaki 2 küsürlük boyundaki 3. numara değilde eski zamanlarındaki marbury vardı. aynı celtics serisini 7. maçında olduğu gibi arkadaşlarına bomboş şutlar attırıp asist hanesini kabartırken kendi şutlarını ve tecrübesini de devreye sokmayı bildi.
seri yorumu= cavs'ın ve lebron'un bu maç dahil gösterdikleri performansı kirletecek boklayacak hiçbir cümlem yok hemde bu atmosferi hanelerine geçirememelerine rağmen yok. bu seri başlamadan aklıma gelen şey ilk maçta karşıma çıktı ve umarım ki devamıda çıkar. aklıma gelense malone'li payton'lı kobe'li shaq'lı kadronun yüzüğe ulaşamamasıydı o efsane kadro detroit'in karşısına çıkana kadar öyle maçlar oynamışlardı ki onlara şampiyon dememek yada şampiyon olamazlar demek ahlaksızlık olurdu ama onlar yüzükleri alamayıp boyunları bükük ayrılmışlardı ve sezonun en iyi basketbolunu oynamış olan cavs'ın başınada aynı senaryonun geleceğini düşünüyorum hele lebron'un sakatlığı ciddi olursa bu iş garantilenir.
hidayet 14 asist 15 sayı 6 ribaunt ile oynadığı nefis maç. ayrıca 14 asist'in 6'sını son çeyrekte yapmıştır. lebron iti de 49 sayı ile play off rekorunu kırmıştır.
rashard lewis-hido-superman üçlüsünün üçü birden gününde olmasıyla magic'in kazanmayı başardığı maçtır. tabii ki hido'nun takımı kazandığı için mutluyuz ama orlando'yu biraz biliyorsak bu iş böyle gitmez.
ayrıca bu ligde lebron'un 45+ atmasına rağmen yenileceği tek takım orlando'dur tezimi de güçlendirmiş maçtır.
magic normal sezonda wade'in kariyer rekoru kırdığı maçta heat'i sahadan silmişti, bugün de lebron'un müthiş performansına rağmen ligin en iyi iç saha takımını deplasmanda yendiler.
ilk yarıda çok kötü oynayan, sadece dwight howard'ın sayılarıyla maçta kalan ve ilk yarıyı 15 sayı geride kapatan magic'de ikinci yarıda howard'a hido ve rashard lewis'in de katılması bunun aksine cleveland'da ise lebron james dışında kimsenin oynamaması sonucu 107-105 magic galibiyetiyle biten maç.
hakemlerin rezalet yönetimine rağmen orlando nun kazandığı maç olmuştur.
hedo yine maestro görevini eline alarak takımın saha içi liderliğini üstlendi. yine de lebron a yaptığı savunmaya değinmeden geçemeyeceğim, zaten lebron u ligde birebirde savunabilecek fazla oyuncu olmasa da hidayet in bu işi beceremeyeceği belli oldu. penetre etmesini engellemek için uzaktan yaptığı savunma lebron un orta mesafeli 11-12 boş şut bulmasını sağladı, dolayısıyla lebron un performansı da son derece aldatıcıdır bu maçta.
howard ın 24 saniye göstergesini kırdığı hidayet in 15 sayı 14 asist ve 6 ribaund ile yıldızlaştığı ve playoff rekoru kırdığı 1 sayı farkla orlando lehine sonuçlanmış unutulmaz maçtır.