öteki sözlük yazarlarının yazdıklarına kanıp programa facia yorumu yapan yazarların içine düştükleri buhranı, kurabildikleri en müthiş cümlelerle yaldızlayıp allayıp pullayıp edebiyat gösterişi de yaparak asıl kendilerinin bir facia olduklarını göremediklerini gösteren, aslında o programa katılanların karşılarındaki iq su yüksek adam ve kadın karşısında verdikleri mantık savaşının hiç de facia olmadığını, sadece yaşları gereği heyecan yüklü konuşmalarındaki sertliğin ve öfkenin hatun sanatçı ve okan bayülgen tarafından ustaca karşı taarruzla susturulmaya çalışıldığını bizim gibi ılımlı düşünen yazarlara farkettiren bir varsayımdır.
konuşan 4 kişi var. birisi doğrudan kalaylıcana, diğer iki kız saçmalamalarıyla -bir de uzun saçlı yan rolde oynayan eleman var- o da yanlış kişilere destek çıkmasıyla sıçmış. hayırlı uğurlu olsun.
o taksit mevzuunu açan yazara da helal olsun "sıçtım nereye tüy dikeyim?" dese "hangi cd'ye taksit yapılıyor!?" demesinden daha az rezil edici olurdu. ayrıca şunu gördük ki azıcık mürekkep yalamış, sözlüklere hede hödö yazabilmiş olan kişilerin çoğu son ergenlik dönemi sanrılarında kendini bir şey sananlardan.
herkesin hakkında boş laflar ettiği durumdur. burada şu anda sanatın ne için yapıldığı, ne için yapılması gerektiği konuşulmalıdır.
edit: ayrıca facia denebilecek bir durum yoktur ortada. hatta dışardan bakanlar için belkim çok cool insanlar olarak bile gözükürüz.
edit2: taksitle albüm satılır.
ekşisözlüğün kıçıyla güldüğü bir facia. izlerken hayır lütfen biraz daha konuşursan biz yeni nesil yazarları eskiler bir kez daha dalga geçerek ezecek bacım diye içlendiğim tarihi bir geceydi.
harbi harbi faciadır. genç arkadaşlar "sakinlik" olayını iyi kapmışlar, puan getireceğini bildiklerinden olsa gerek kızgınlık belirtisi falan göstermediler. ilk konuşan arkadaş da engin bilgisini paylaşmış... ehehe. ulan yüzyıllardır tartışılıp bi sikim sonuca varılamayan ve sonunda "öeehh skerim lan sanatını" diye kestirip atılan "sanatın ne için yapıldığı" tartışmasını hala zirvelerde mi tartışıyoruz? var mı lan hala öyle yazarlar? varsa allah belanızı versin lan. samimiyim olm. topunuzun beynini zikim. konuşacak başka şey kalmadı da "beğn sanatın toplum içün yıpıldığı dışünüyoroom." deyu ahkam kesiyorsunuz he?
bir de; "sadece", götüne pamuk tıkanana kadar ilkelerini koruyan sanatçıları seven zihniyete de selam ederim buradan. klasik türk zihniyetinin birer kopyasısınız amk... birinin takdir edilmesinin en kısa yolu, onun acı çekmiş olmasıdır dimi?. kurban sokaklarda yatmış da, göt kadar arabayla şehir şehir gezmiş de... lan gezecek tabi amına koyim ben mi para alıyorum. yaşamak istiyorsa, karnının doymasını istiyorsa gezecek. ben de acı çektim, hem de onlardan fazla. sevsenize lan beni de? bassanıza lan bağrınıza?
arkadaş, ben yıllardır anlamadım gitti. neden bu işi para için yapmayanlar hep abartılı, hakedilmemiş bir saygı görür? uzun süre boyunca gözlemlediğim bu davranış, genelde lise ya da üniversite öğrencisi arkadaşlar tarafından desteklenen ve hayat görüşleri belli bir çizgiye oturana kadar da desteğe devam edilen bir tavır. sanki aynı işi para değil de sanat uğruna yapınca daha üst bir varoluş seviyesine çıkıyor bu amcalar da sen de onların bokunda boncuk arıyorsun. kafanızı sikeyim afedersin. mesela zardanadam... adamlar beleşe veriyorlarmış da şarkıları netten.. eee? sırf bunu yapıyorlar diye yaptıkları -sevenleri kusura bakmasın ama- kalitesiz müziği yükseltmek hangi mantığa sığar olm? teknik açısından üç günlük sahil gitaristi gibi çalan bir grup barışarock'ta yüz yıl çalsa ne yazar? -bir de barışarock'u yücelten mantık var, o mantığa da hastayım, belirteyim satır arasında...- işte sırf bu zihniyet yüzünden kalitesizi kaliteli gibi gösteriyoruz, ondan sonra da "neden adam gibi grubumuz yok mınaki ya ühühüü" diye ağlaşıyoruz. lan türkçe rock diyince hala mavi sakal'dan, kurban'dan, kesme şeker'den bahseden bir ülkeyiz. kalkıp orda kırk gün ahkam kesseniz de kıçınızı yırtsanız da değişmeyen bir gerçektir bu.
bazılarına göre faciadır. bana göre arkadaşlar kendilerini gayet güzel ifade ettiler. hepsini canı gönülden alkışlıyorum. özellikle 23 yaşındaki kız, kendinden emin ve oturaklıydı. en güzel konuşan oydu. uzun saçlı arkadaş da iyi konuştu. bence sorun yoktu. bu olay değerlendirilirken okan gibi birne laf yetişerebilmenin zorluğu da göz önünde bulundurulmalı. bu bakımdan arkadaşlar, ellerinden geleni yaptı. ha daha iyi konuşmalar olamaz mıydı? olabilirdi. ama bu da güzel. bu arada 23 yaşındaki kıza selam eder gözlerinden öperim.
ne bekliyordunuz? şu sözlüğe ne zaman girsem, kürtlere ve türk kızlarına küfür eden yığınla adamdan başka bir halt göremiyorsam eğer, gül cemalini gösteren yazarlardan da kalbur üstü tanımlamalar beklemem. velhasıl sözlükte yazılanların kalitesiyle doğru orantılı bir facia olmuş. ne koyar, ne acıtır .
olayı çok basite indirgeyeceğim ve şöyle anlatacağım; okan bayülgen in sorusu üzerine ordaki bağyan arkadaş kurban cevabını verdi, işte aylin aslım orda "onlar çekti ben çekmedim mi, onlarla aynı evde kaldım bla bla bla" şeklinde bir eziklik psikolojisine girdi ve bizim elemanlara yağdırmaya başladı.
toplam da 4 kişi konuştu 18 yaşındaki kız, 23 yaşındaki kız, arada bir ellerden mikrofon kapan uzun saçlı eleman ve dazlak eleman. aralarında en iyi konuşan sizin de bildiğiniz gibi 23 yaşındaki kızdı. iyi konuştu hatta taramalı tüfek gibi konuştu ama demek istediğini tam olarak anlatamadı. ha anlatsaydı orda aylin aslım da ağzını kapardı, okan bayülgen de haklısın derdi. çünkü demeye çalıştığı doğruydu. peki neydi o ?
sanatçı olmak için acı çekmek lazım ? hayır değil, orda denilen buydu. anlatılması gereken ise sanatçı olmak için acı çekmeyi, yokluk yaşayabilmeyi göze almaktı. göze almak denilmesi gerekirdi çünkü diğer türlü acı çekmeyenler sanatçı olmaz manasına gelirdi. göze almak denilmesi gerekirdi çünkü aylin aslım ın demogojisine maruz kalmazlardı.
ve tekrar göze almak denilmesi gerekirdi çünkü sanatçı bildiği gönül verdiği işi yapacak, popüler kültür gerektirdiği için bir işi yapmayacak, böyle yapan da sanatçı değildir zaten. bildiği gönül verdiği işi yapan kişi eğer o işin çok tutulmayacağını bilirse işte o acıyı çekmeyi göze almış olur. bu da onu sanatçı yapar.
dikkat dikkat
ayrıca burdan aylin aslım a sesleniyorum, madem aç yatıp kalkıyorsun, kendi imkanlarınla albüm yapıyorsun, git başka iş bul. seni o işi yapman için kimse zorlamıyor yani çıkıp açım aç diyecek hakka sahip değilsin. kimse cebinden para çıkarıp da senin karnının doyması için harcamak zorunda da değil -hele ki türkiye şartlarında- yok eğer yapmak istediğin iş buysa o kadar insanın önünde kendini acındırmayacaksın, efendi gibi acını çekip işini yapmaya devam edeceksin.
burada facia olan onlara ayar verecem diye sacma sapan seyler konusup onlarin ulusozluk yazarlarina ayar vermesidir. madem beceremeyecektiniz ne diye cikiyorsunuzdur. facia olan budur *
bi tanesinin cikip cep telefonuyla album kiyaslamasi koparmistir.
eveett duyuruyorumm: yazarimizin bu istegi ilgili merciilerce onaylandii!!!
disko kralı başlığı altında bi iki yazmıştım, buraya da bişiler yazalım madem.
olayı facia olarak nitelendiren güruh, kendileri olsalar aylin aslıma, okana ayar üstüne ayar vereceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar.
şu bariz farka dikkatlerimizi verelim: konuşmak, yazmaya benzemez. burda 10 düşünüp 1 yazarken, herhangi bir münazara ortamında, bazen 1 düşünüp 1 konuşmak, hatta 0,5 düşünüp 1 konuşmak durumunda kalabiliyor insan. fevri davranışlar, istenmeyen hezeyanlar sergileyebiliyorsun. insanlık hali olarak nitelendirmek gerekir, kişinin öküzlüğüne, mallığına delalet değildir. ha bazısı ısrarla yanlışında devam ederse, 10 düşünüp 1 konuşsa da sonuç değişmiyorsa, o insan maldır evet, o konuda hemfikiriz.
fakat, bizler, underground ortamın taze yazarları, programdan programa koşan, o tartışma senin bu tartışma benim gezen tipler olmadığımızdan dolayı, ve televizyon dünyasının arka planına, bu işin icra edildiği bölgeye pek fazla aşinalığımız da olmadığı için, özellikle okan'ın programı gibi, ''birbirlerini göt etme yarışı içersine giren kitle''nin bulunduğu programlarda afallamamız, hazırlıksız yakalanmamız doğaldır diye düşünüyorum.
bi aylin aslım kadar rahat değilsin o programda, bi okan kadar hiç değilsin. söz hakkı alıyosun, okan'ın sorusuna bütün samimiyetinle cevap vermek istiyosun, ama hesap etmediğin bitakım şeyler var. ağızdan çıkan sözün geri dönüşü olmadığı için, bazen ''lan ben onu demek istememiştim aslında, bak sinir oldum şimdi, düzgün kuramadım cümleyi'' diyebiliyosun, ve hayıflanıyosun kendince. kurduğun cümlelerin yan etkilerini hesap edemiyosun.
hele hele iş, pis bi atak yedikten sonra, kontra atağa dönüşünce, daha bi bilinçsizce laf sokma isteği hasıl oluyo bünyede.
velhasıl dünkü müzik-emek-internet üçgeninde geçen tartışmada, olaya kendi taraflarından bakanlar, haliyle kendilerini haklı çıkarmaya çalıştılar, ancak münazaranın sonucunun ne olduğunu anlayan olmadı, iyi ki de olmadı, çünkü muhabbet daha da boka sarıyodu, okan zamanında müdahale edip kapattı mevzuyu.
izlemeden önce yukarıdaki entryyi girmiştim. sonra linkler verilmiş falan, bi bakayım dedim. abartmayın olum, "sıçıp sıvadılar hatta üzerine tüy diktiler" falan demeye gerek yok. fikirlerini söylemeye çalışmışlar, katılırsın katılmazsın orası ayrı. he daha iyi bir şekilde ifade edebilirlerdi kendilerini. anlık gelişen bi şey, olur öyle. *
yalnız söylemeden geçemiycem; "biz zirvelerde sanat konuşuyoruz" benzeri bir laf söylendi. ne yalan söyliyim, orada kahkahayı bastım. ankara'da, gazinoda da bi zirve olacaktı, orada da konso sanatı konuşulur herhalde. e onlar da ulusozluk yazarı, bizi temsil etmeyecekler mi?
bahsi geçen zaman diliminde ki facia orada duran 25 kişiden birkaçının "çok matah bir şeymiş gibi" konuşması değildir.. ağzından çıkanı kulağının duymamasıdır..
bir kişiyi, yaptığı şeyden para kazanan bir kişiyi sırf size hitap etmiyor, siyah giyinmiyor, sizin gibi bad trip düşünce sisteminde kendini tekrarlayarak dönmüyor diye aşağılayamazsınız..
popüler kültür denilen yelpazesi oldukça geniş bir kavramı, eleştirmek için çebmerin dışında duruyormuş gibi davranmak yetmez.. siz hangi popüler kültürden bahsediyorsunuz ki? üzerine sistem inşaa edilmiş bir popüler kültürden mi? yoksa sizi "tu kaka" diye kandırdıkları popüler kültürden mi?
övünüyorsunuz yazar olmakla ya da bir şeyler bildiğiniz için insan aşağılayabileceğinizi zannediyorsunuz da "zardanadam diye bir grubu kim biliyor?" diye bir soru hangi aklın ürünü?
yapmayın usta!
daha yolun çok başındasınız ve sadece kendi kişisel alanınız içerisinde bulunanları önemseyip diğer her şeyi aşağılamak siz ve egonuzun çok hoşuna gidiyor olabilir ama bu gerçek değil! kendinizi böyle sistemin köpeği olmaktan kurtaramazsınız.. böyle bir dünya yok!
titreyin ve kendinize gelin!
bir facia var ise bu sizin tutum ve tavırlarınızın ne kadar bencilleşmiş oluşundan kaynaklanır.. bir tek siz yoksunuz.. bir şeyleri düzeltmek mi istiyorsunuz? yoksa kendi çemberiniz içerisinde yaşayıp etrafa çerez atmak mı? kararını verip ona göre yaşayın..
ama
ismail yk dinliyor veya kurban'dan, zardanadam'dan haberi yok diye kimseyi aşağılayamazsınız.. eleştiri yaparken, kültür seviyesinden bahsederken kimseyi aşağılayamazsınız.. arz ve talebin ya da kapitalizm'in dibine kadar esir aldığı müzik sistemi içerisinde siz bir ayrıcalık değilsiniz.. hatta bu sistemin temelinde oturuyorsunuz fakat farkında değilsiniz..
son olarak, "çok biliyorsanız konuşsaydınız" gibi bir saldırı bu durum için hiç uygun değil.. orada kimseyi zorla konuşturmadılar.. bunu iyi ayırt etmek gerekir.. burada tartışılan neden konuştuğunuz da değil.. ne konuştuğunuz..
facia mıdır değildir orasını bilmem ama, şu ''öğrenciyiz biz ağabeeyy'' edebiyatına fena halde takılmış durumdayım ben.
şimdi bu sanatçılar/şarkıcılar/boklar/püsürler ortalama 2 yılda bir albüm çıkartıyorlar. sanki günlük gazateymiş gibi ''her gün 10 lira nerden verelim biz'' moduna sokmaya gerek yok olayı. bak olum 2 yıl diyorum lan! sen hala ''10 lira ama, öğrenciyiz bizzz'' diyosun. sonra da taksit istiyorsun. yahu adamlar 8 senede 4 albüm çıkartıyor, al sana 8 seneye yayılmış 40 liralık taksit. öde, al istediğin zaman. ha ''bana ne lan ne alcam'' diyorsan alma, senin tercihin. ama ''neden albüm almıyorsun?'' diye sorduklarında da ''abi çok pahalı yeeaaa öğrenciyiz biz'' geyiği çevirme. komik oluyor. çok cidden dinlediğin 10 tane grup/şarkıcı olsa, bunların toplam albüm fiyatı 2 senede bir 100 lira tutuyor. 2 sene boyunca boş bira şişesi biriktirsen yine alırsın o albümleri. hatta bir öğrenci evinde (ortalama 4 kişi) 2 sene boyunca bira içmeyip para birikitirsen, kurban ve aylin aslım'ı eve çağırıp ''çalın uleyynn! oynayın uleyyynn! dersin.
buradaki derdim bira değildir. anlatmak istediğim, istenildiği zaman her şeye para bulunurken; iş albüme gelince ''abi öğrenciyiz biz yeaaa'' deyip fakir edebiyatı yapılması.
''neden albüm almıyorsun?'' sorusunun cevabı ''internette var hepsi, ne gerek var almaya''dır. bu cevabı verseniz olay başka bir boyuta geçerdi ama en azından dürüst olurdunuz, komik duruma düşmezdiniz.
son bir not da kurban fanı gazlı ablaya. ablam öyle gazla bahsetti ki hayranlığından, hebele hübelesinden, gözümde birden fuat canlandı. biraz daha konuşma fırsatı olsa, oh yeah man, sana puanım dokuz kurban diyecek sandım. tırstım lan.
adamlar çıkmış kendi çaplarında bişeyler söylemiş, başaramasalarda kendilerini ifade etmeye çalışmış. bu kadar üstüne gitmeye gerek yok olayın. yaptıkları tek hata: bütün türk insanın genel olarak yaptığı hatadır. bi konuda yeterince bilgi sahibi olmadan konuşmak. yıllarını müziğe vermiş birine, müzik hakkında bişeyler öğretmeye çalışırsan oturursun götünün üstüne tabi. keşke herşey kurban dinlemekle olsaydı.
bu kadar sığ görüşlü olup, üstüne bir de olması gereken buymuş gibi bir tavır sergileyen insanları izlemek beni üzdü. türk gençliği nereye gidiyor lan! diyesim geldi. programın tamamını izleyemedim, ama gördüğüm kadarıyla genel bir taslak oluşturdum.
programa katılan arkadaşlarımız belli ki gençliğin verdiği hevesle, hebele hübele okan'ın programına gidiyoruz heyecanına kapılaraktan yola çıkmışlar besbelli. ama bir şeyin takdir edilebilmesi için illa onun büyük zorluklardan geçmesi gerekmez. sanat bu değildir. sanat belki kıtlıktan doğabilir. her şeyden doğabilir. ama asla sonu kıtlığa gitmemeli. sanat'ı yaşatmak için onu bir kuru alkışla değil profesyonel manada tamin etmekle onurlandırabiliriz de gayet. nasıl ki iş hayatında profesyonel teşekkürün karşılığı "para"ysa.. onlarda da o. onlar da insan ve parasız hayatlarını ve sanatlarını döndüremezler. bizim parasız yaşayamayacağımız gibi.
neyse lafı fazla uzatmayacağım. üzerine konuşmaya değecek kadar değerli değil çünkü. yok kurbanmış yok zardanadammış.. geçin bunları kardeşim. gerçek dünyaya dönün. hayal dünyasından çıkın. hakkaten bazen zeka yaşı ortalamanızı merak ediyorum ben sizin. bitti.
okan bayülgenin her zamanki yüksek egosunun ve aylin aslıma verdiği gazlarla oluşan durumdu, disko kralındaki olay.aslında öyle facia diye adlandırılacak bir durum yoktu ortada ama oldukça saçma sapan diyaloglarda olmadı değil.ilk olarak şu '23 yaşındaki' hatunun sürekli kendisiyle çelişmesi,sadece söylenenlere cevap veriyim diye düşünerek her şeye atlaması ve sonra sıçmasıydı bana göre en büyük facia.şu taksitli cd olayı ya da cep telefonu mevzusu değilde aylin aslım oldukça ayar etti bence.yahu tamam yıllardır hasbelkader bu işin içindesin,iyi şeyler de yaptın falan tamam da e canım bir numarada değilsin hani öle bir ahkam kesti ki!.söz alan herkese sataştı resmen.şimdi düşünüyorum da mesela orda onun yerine duman grubu olsaydı-olmazda mesela- önemser miydi kaç kişi sevdiği grubun müziklerini alıyor falan diye seyircilere sataşır mıydı?sanki 10 küsür parçalık albümdeki tüm şarkılar hit de,millet de değer verip almıyor?!duman örneğini de bu yüzden veriyorum zaten;adamlar albüm çıkmadan tüm hayranların internetten indirmesi üzerine 'iyi,ne güzel konserlerde hep bir ağızdan söyleriz'yorumu yapabiliyorlar,ama buna rağmen aynı albüm en çok satanlarda tüm popuydu rapiydi her albümü geçebiliyor ve bunu çıkıpta siz sevdiğiniz adamların sürünmesini istiyorsunuz şeklinde yorumlamıyor!.tabi bu bir örnekti,kurbandan gitmek yerine böylede farklı ele alınabilinirdi.ha en büyük sorunlardan bir tanesi ordaki sözlük yazarı arkadaşların dinledikleri rock müzik dışındaki herşeyi 'tü kaka',popüler kültür ürünü olarak gösterip daha da rezil olmalarıydı.entelektüel olmak sadece tek bir müzik türünü dinleyip zaten onda da bir kaç tanesine saplanıp kalmak değildir ki!..
ayrıca olay çok saçma abi. burda sanat kavramını tartışan tüm dostlarım, otisabi reha muhtar'ın programında "sanatçıyım diyen herkes sanatçıtır ve bunu belirleyecek bir üst merci yoktur" tezini höykürdüğünde "ayarın kralını verdi beeee" diye bas bas bağırmışlardı sözlük ahalisi olarak. Şimdi de kendi dinledikleri grupları yüceltip, dinlemedikleri ya da karşı durdukları kişilere karşı bir şeylerin savunmasını yapma ihtiyacında hissetmişler. Gerek var mıydı? bence yoktu.
insanı hayvandan tek ayıran şey düşünmek efendiler. Sen bir şey dinliyorsan, beğenmiyorsan bunu dinlemez, desteklemez ve gereksiz bir şekilde neden dinlemediğini ilan etmeye çabalamazsın. Sevdirmemek için de uğraşmazsın hatta. Yapılan şey mutlaka birilerine ulaşıyor ki o kadar çaba sarf edilip yapılıyor.
icra edilen şey ismail yk, salim, ajdar, cimilli ibo, bok püsür her kim olursa olsun komik unsurlar dahi içerse bir kitlesi olduğu unutulmamalı ve orda alt kimlik, alt sınıf, yok efendim sanat, sanatçı, kim ne isterse onu alır, almalı, örnek olmalı falan gibi kelimelere gark olunacağına, bu düzlemde hareket ederek ve düşünerek "ulan demek ki var bundan da bir şeyler alan" denmeli, köşeye çekinilmelidir.
Teoman sanıyorum çoğu türk gencinin çok sevdiği, dinlediği, takip ettiği ve takdir ettiği bir adam. Ama örnek alınacak bir adam mı? evet örnek alınacak bir adam. Ama bu adamın neyini örnek alacağın önemli arkadaş. Bu adamın alkolik ve uyuşturucu müptelası gibi duran halini örnek alırsan siki tutarsın o şöhrette olmadığın için. Ama müziği örnek alıp bir şeyler yapıyorsan o zaman bravo sana gel öpeyim yanaklarından.
müzik bu dünyadaki en önemli şeydir abiler, müzik hayattır, müzik dünyadır, müzik her şeydir ve bana göre müzik tanrıdır. BU kadar büyük bir yelpazede bu kadar farklı çeşit olması, bu kadar farklı kültürde, yapıda, tarzda adam ya da adamcıklar olması o kadar normal ki bunu bir an önce hazmedip sadece keyfinize bakmanızı tavsiye ederim nacizhane bir müzisyen olarak.