insanlığın kendi kendine yok edeceğini düşündüğüm yüzyıldır. belki 3. dünya savaşı çıkmayabilir fakat salgınlar, hastalıklar, temiz su bulamama, küresel ısınma bu yüzyıl önemli sorunlar olacaktır muhtemelen..
2005: Kırgızistan'da Lale devrimi.
2005: Kazak lider Nursultan Nazarbayev'in yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında Orta Asya'da ortak pazar kurulması teklifi.
2005: Özbekistan'da Andican olayları
2006: Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının hizmete girmesi.
2007: Hazar denizinin statüsünün belirlenmesi için kıyıdaş ülkelerin ilk defa bir araya gelmesi.
2008: 21 Kasım 2008 tarihinde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi kurulması.
dünyanın geçirdiği en berbat yüzyıldır. tarih boyunca hep savaşlar olmuştur ancak toplum denen kavram hiç bu kadar boktan olmamıştır, hemde tüm dünya. eskiden halk ekmek parası derdinde koşan büyük acılar çekse dahi gıkını çıkarmayan ve geçinip giden tiplerdi, çünkü o zamanlar kimse elindekinden fazlasını istemez, kendisi kadar komşunun çocuğunuda düşünürdü. şimdi toplumsallıktan salt bireyselliğe geçilen bir dönem, birinci ve ikinci dünya savaşının verdiği bunalım hala bitmiyor. merak ediyorum, hayatında hiç 'anlamsızlık' bunalımı yaşamayan biri var mıdır? kültürel hastalık denilen şey bu işte, aslında hiç birimiz şu an savaş ya da büyük bir salgın hastalık görmediğimiz halde ya da yakınımıza gözümüzün önünde işkence edilmediği halde öyle bir insanın psikolojisini yaşıyoruz, 20. yüzyıl gibi ağır bir dönem atlattı çünkü babalarımız. iliklerimize işledi ve çıkamıyoruz bu durumdan, bireyin düşüncelerinin önemsendiği bir toplum kurulmaya çalışıldığı zaman farkedildi ki düşünen milleti yönetmek zor, başladılar insanları budamaya. yeniden susturmaya. bu dakikadan sonra s*kseler olmaz afedersiniz ama önümüzdeki 300 yıl boyunca bu savaşın biteceğini sanmıyorum, kısacası kendi iç dünyamızdan yönetime kadar hiç birşeyin yerine oturmadığı, her şeyin karmaşıklaştığı depresyon çağıdır, sonu her türlü felaket olacaktır. dünyanın dönüm noktasıdır.
kimi okul bahçelerinin otopark olarak kullanıldığı ve her canlının en temel hakkı olan suyun şiddetli bir şekilde ticari mal haline büründüğü bir zaman dilimi.
insan bazen, "daha ne kadar kötüsü olabilir ki?" diye düşünüyor. ama, zannediyorum 22'inci yüzyıl kadar kötü değil bu yüzyıl. sanırım canlılar alemini, daha beter bir yüzyıl bekliyor. veya, canlılar aleminin bir bölümü demeliyim. zira, insan familyasının toplam canlılar alemi içerisindeki oranı yüzde 1'in bile kat be kat altında. yani, insan yok olsa, doğanın umrunda olmayacak. gerçi, bu belki de doğa için olumlu bir gelişme olurdu.
içinde bulunmaktan öfke duyduğum yüzyıl. Ben ait değilim abi bu zamana. Doksanlarda filan ölmeliydim. Teknolojiniz, yörüngesiz hayatlarınız, yeni dünyanız sizin olsun. Bana küçük ve güzel bir dünya verin. ve bir amaç.
tüketim dışında bir düşünce akımı üretememiş, ne bir bir devrim, ne insanlık onuru ile alakalı zerre ilerleme kat edilmedi, aksine neo liberalizm denilen dünyanın anasını ağlatan sistemin doruk noktası olduğu yüzyıldır.
Anarşi Çağına Giriyoruz. Fakat Bu Çağ Aynı Zamanda En Akıllı ve En Özgür Bireylerin Çağıdır. Düşüncenin Görülmedik Gürbüzlüğü Gittikçe Artmaktadır. O Zamana Dek Töre ve ilk Ahlâkın Önlediği Dehanın Çağıdır Bu. https://galeri.uludagsozluk.com/r/492054/+
rezil yüzyıl. nefret ediyorum keşke ölse. 20. yüzyıla dönsek yine saf olsa arkadaşlıklar, komşuluklar olsa yine, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmese, herkes farklı ama herkes el ele... çok şey istiyorum değil mi.