sean penn nin ''buyrun bakalım oyunculuk böyledir.'' dediği güzelim filmdir.
istisnası falan da yoktur öyle, başında sonunu gösteren filmler furyasını sinemaya kazandıranlardan biridir.
o eksilen 21 gram, ruh değil de; ölünce insan vücudunda olan değişikliklerin ürünü olmasın sakın. organların oksijensiz kalması sonucu büzülmesi vesaire. **
filmi izledikten sonra beni alıp götüren düşünceler:
-gerçekten ruhumuz okadar hafif mi?
-ama derler ki insan öldüğü zaman bir ağırlaşırmış..o zaman 21 gr nasıl hafifleşiyor?
-onu kaldıranlar bu kaybı hissedemiyorlar mı?
böyle bir filme yakışmıyor biliyorum ama ne yapayım?
sean penn, gerçekten çok iyi bir aktör olduğunu burada da gösterdi ama benicio del toro da çok iyiydi..
bundan 3 sene önce sıcak bir yaz günü dibi görmeye yaklaştığım bir dönemde izlediğim film. neydi hayat? neydi kaybettiğimiz 21 gram? içimizde biriktirdiklerimizin brüt ağırlığı mı yoksa hayatın bize son çelmesi mi? kesinlikle tarifsiz bir film...
popülerizmden uzak kalmış, herkesin anlayamayacağı kadar müthiş bir kurgu ve oyunculuğa sahip filmdir. filmimden gerçekten etkilenenler için benzer filim olarak, babel tavsiye edilebilir. zira yönetmenleri aynıdır.
kesinlikle abartılmaması gereken,bir başyapıt olmaktan çok uzak film. artık meksikalıysanız ve isminiz üç kelimeden oluşuyorsa, kurguyu da biraz karıştırıyorsanız flashbacklerle ve anlaşılmazlıklarla, normal sinema izleyicisine "vay olm hakkaten yapmışlar" dedirtebiliyorsunuz zaten. hikaye klişe,bir olayla bir kaç hayatı kesiştirmek artık kusturan klişe. çekimler vasatın üzerinde. etkileyici bir film olması hayat-ölüm temasını işlemesinden ve sean penn,benicio del toro,naomi watts üçlüsünden kaynaklanıyor sadece. şu üçlüyü bana versen ortalığın .mına koymuştum be inarritu.
"bir iliskiniz vardir, içinde siz yoksunuzdur. oksijen tüpüyle sigaraya kosacak kadar yorulmustur ruhunuz savasmaktan.bir aileniz vardir, artik içinde bir tek siz kalmissinizdir. herkesin devam etmeye zorladigi hayat, ayni hayat degildir artik.bir inanciniz vardir, içinde tanri yoktur. saçinizin bir telinden haberdar olan tanri, tüm saçlariniz kesildiginde hiç aglamamistir.uzun ömürlerinizin kisacik anlarinda yön degistiriverir her sey. tüm sifatlar anlamini kaybeder. uzun, kisa anlamsizdir. bir duygulariniz kalir elinizde tanimlayamadiginiz ve belki de tanimlamanizi gerektirmeyen...tanimadiginiz bir adamin kalbiyle baglandiginiz kadin için son sansinizi harcayabilirsiniz.hiç tanimadan öldügünüz milyonlarca insan varken, tanismayi ummadiklarinizi öldürebilir, onlar için ölebilir ya da yenilerine gebe kalabilirsiniz.sizi neyin bir araya getirdigi önemli midir artik?baska bir adamla sevisirken kocanizin kalbine dokunma sansi vermistir hayat size.ölümle savasirken ölümü bekleyenle yüzlesme sansi vermistir.sonunda uçusup giden 21 gramsa, katil kimdir? kurban kim? *
film biterken gözlerden akıveren birkaç damla gözyaşının süzülmesi ile inarritu'yu ayakta alkışlatan film. elbette ki hayatınızın film olmayabilir ancak denk düşenlerinden her yönüyle sıyrılmayı başarmış bir film, bir yapıttır.
oyuncular kaç filmde rollere bu denli -tabiri caizse cuk oturmakta- yakışmaktadır bilinmez.
belki "başyapıt" denemez ama, her bireyin mutlaka izlemesi gereken filmlerden biri. ayrıca hikayenin çeşitli kesitlerle verilmiş olması da, dikkatin filmde yoğunlaşmasına sebebiyet veriyor. **