aslında 5 para etmiyecek olan film. sadece hikayesi dramatiktir ve zaten bu prim yapar. her aklı başında insan buna yakın bir hikaye oluşturabilir. geriye kalan ise hikayeyi parçalara ayırın karıştırın son olarak birbirine ekleyin ve film servise hazırdır.
ilk 45 dakikasını sıkılarak izlediğim ve gerçekten çok sıkıcı bir başlangıçla beklentimi karşılayamamış iç bayıcı bir film gibi göründü ama sabrederek editleyeceğim.
edit: evet bir yapboz gibi parçaları birleştirmek güzeldi, sabredilirse gerçekten iyi bir film.
Inarritu yine kendi tarzında bir başyapıt sunuyor ama türünü sevene... FiLmin türüne geLince, insanın içine oturan, boğasına yumrum dayayan bir türde. Ama bunu birçok dram fiLmindeki gibi aşırı dramatize göremezsiniz. ince ayarLarLa, beLLi iniş ve çıkış noktaLarıyLa sunan yönetmen, bir yandan acıyı bir yandan da bunun yaşamayı anLatıyor asLında. ÜsteLik süsLü repLikLerLe ya da gösterişLi sahneLerLe değiL, herhangi birimizin kurabiLeceği cümLeLerLe... FiLm bittikten sonra ise buruk oLuyor insan, evet hayat haLa devam etmekte ama nasıL? katiL kim, kurban kim sorusunu sormaktan aLıkoyamıyorum kendimi...
FiLmin konunun özgünLüğü kadar sinematografisi de çok iyiydi. En büyük artısı ve iLgiyi canLı tutan kısmı zaman kronoLojisine uymaması, iLk yarım saatte gösteriLen oLayın başından sonundan ve ortasından kareLerLe fiLm asLında oLayın kaba tasLağını çiziyor bizim için. KaLanında ise asıL hikaye, asıL acı ve asıL sonucu görüyoruz. FinaL monoLoğunun vurucuLuğu da bu anLatımdan kaynakLanıyor.
PerformansLardan söz etmeye gerek var mı biLmem asLında. Zira hem Naomi Watts hem Sean Penn hem de Benicio DeL Toro kendiLerine hayran bırakan performansLar sergiLemişLer. Watts-Penn uyumu mükemmeL...
Inarritu ve Arriago'nun paydaLarının çektikLeri acı oLan insan hayatLarını anLattığı bu fiLmi kaçırmayın derim. 8/10
--spoiler--
how many lives do we live?
how many times do we die?
they say we all lose 21 grams...
at the exact moment of our death.
everyone.
and how much fits into 21 grams?
how much is lost?
when do we lose 21 grams?
how much goes with them?
how much is gained?
how much is gained?
twenty-one grams.
the weight of a stack of five nickels.
the weight of a hummingbird.
a chocolate bar.
how much did 21 grams weigh?
--spoiler--
film başyapıttır şöyledir böyledir demem ama kesinlikle izlenmeli ve üstünde düşünülmelidir.
etkileyici ve farklı bir film. yalnız ruhun ağırlığı 21 gram falan değildir. kütlesi varsa hacmi de vardır, yoğunluğu da vardır. e hani göremiyorum? * olayın bilimsel boyutu var. kan dolaşımının, tansiyonun etkisiyle ortaya çıkan bir farktır 21 gram. ölünce bundan söz etmek mümkün değildir zaten. her duyduğumuza inanmamak lazım, ama bu tür şeylere inanmak insanları mutlu ediyor demek ki. en azından şu vakte kadar inandıkları şeylerle çelişmediklerini görmek, bir şeylere inanma ve bağlanma ihtiyacı, tanrıya inanma fikrinin somutlaşması... belki de bu tarz bir düşüncenin altında saklıdır mutluluğun anahtarı. neye inandığımız önemli değil aslında. gerçekten güzel bir film.
"kaç hayat yaşıyoruz?
kaç kez ölüyoruz?
ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor
21 grama ne sığar?
ne kadarı kaybolur?
21 gram ne zaman kaybolur?
ne kadarı onunla gider?
geriye ne kadarı kalır?
21 gram beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının
21 gram ne kadar çeker?
ne kadar?
******
yine bir 4 yol kavşağında,
kopan, birleşen insanlar,
paramparça hayatlar, aşklar, duygular
ölürken 21 gram kaybediliyormuş.
peki hayatta kalanın vicdan azabı kaç bin ton ?
küçük kızın gözüne değen bakışlarını ölçecek birim sistemi var mı ?
ölürken bile istediği mavi ayakkabıları giyemez mi insan ?
hayat devam ediyor mu, yoksa hayatlar hayat devam ederken bitiyor mu?
işte bütün mesele bu."
filmin konusu oldukça güzeldi, filmi puzzle şeklinde anlatılmış fakat bunun biraz fazlaya kaçması pek iyi olmamış. eğer film bir dram filmi olarak çekildiyse bence çokta başarılı olmamış -yanlışta olsa trier filmlerine kıyasla- yine güzel bir filmdi, izlenmeye değer.
Bir arkadaşımın Amores Perros'u beğendiysen bunu kesin beğenirsin dediği film. Amores Perros'u izledim ve nefret ettim, o yüzden öyle bir korkuyla başladım 21 Grams'ı izlemeye ama bildiğin farklıydı lan bu. Bir kere kurgusu enteresandı, zaman doğrusal ilerlemiyordu, sonra hikayeler çok daha etkileyiciydi. Amores Perros ben de nasıl bir etki bıraktıysa 2 3 seneden beri,ne zaman bir filmin konusunda kesişen hayatlar falan görsem "ıyyk", "böğğğgh" gibi tepkiler veriyordum. Ama o konuya sahip olan Crash ve 21 Grams gayet hoşuma gitti. Inarritu söyle bana, neden 21 Grams'ı sevdim de Amores Perros'u sevmedim, o temada izlediğim ilk film olduğundan mı, yoksa gerçekten kötü müydü lan film. Kral çıplak ulann !!!
inarritu imzalı izlenmesi gereken alttan alta verdiği göndermelerle dogma felsefesiyle içten içe haşır neşir olan lakin bunu yaparken sömürü, acitasyon vsye görece yer vermeyen anlatmak istediğini abartıya kaçmadan anlatan etkileyici film. kanımca inarritu'nun en dikkate değeri. amores perros'un süksesinden sonra daha kendi halinde lakin çokta eksiği olmayan bir film 21 gram. vicdan- din-yalnızlık metaforlarıyla oluşan iskeletin naomi watts'ın ciddi oyunculuğuyla birleşimine yönetmenin tarantino esinlenmeli çekim tekniklerini katınca etkileyicilik kendisinden geliyor.
filmin başyapıtlık değerlemesi şu alttan verdiği iskeletin büyük ölçüde sömürüden beslenmemesi babında betimlenmeli, açımlanmalı. ben vicdan muhasebesinin samimiyetinden şüphe duymadım filmde. bu inandırıcılık ve açıklık filmin artıları. babel'den daha olmuş bir yapıt 21 gram. 2. kere izlenmeyi hak edenlerden.
10 üzerinden 8.5!
bu kadarda olmazki dedirten filmdir.nasıl böyle bir senarya yazılır,sonu nasıl bu kadar bağlanır.kesinlikle senaryo yazanın çok zeki olduğunu düşündüren,oyuncuların hakkını verdiği sıkılmadan izlenilecek bir filmdir.
insana hayatın bazen ne kadar acımasız olabileceğini ama her zaman avunabileceğimiz bir oyuncağın elimize tutuşturabilineceğini anlatan başyapıt. 21 grama neler sığdırırmışız meğer, anlatır size inca ince...
ruhun varlığını ıspat etmeye çalışan bir bilim adamı ölüm döşeğindeki hastaları tartar öldüklerinde tekrar tarttığında hepsinde de aynı sonucu alır. 21 Gram hafiflemişlerdir. O günden sonra ruhun ağırlığının 21 gram olduğuna inanılır.
babel'ın ardından 21 grams'ı izledikten sonra alejandro gonzales inarritu benim için yönetmenlikte ilah olmaya gidiyor diyebilirim. kesişen hayatları konu aldığı 3 filmde de başarılı kurguları ve sağlam müzikleriyle yardırıyor resmen.
film kesinlikle bir drama filmi! 3 hayat var. 1 kaza ve kaza sonrası kesişen 3 hayat.
jack, eski bir mahkum, kötü işlere bulaşmış, evlendikten sonra ise tamamiyle arınarak kendini dine adamıştır ve dindar bir kimliğe bürünmüştür. hayatının her anının sebebini tanrının iradesine bağlamıştır. filmin her sahnesinde 'tanrı böyle istedi' cümlesini sıkça ondan duyuyoruz. kazadan sonra ise jack, büyük bir vicdan muhasebesi yapar. sebep olduğu şeyden dolayı büyük bir pişmanlık duyar. ölmek ister. başaramaz. kendisi tanrıya inanan birisiyken, bu kaza sonucunda inancını yitirir ve bu inancı sorgulamaya başlar. ve vicdan azabını tek başına çekmeye karar verir. birçok sahnede jack ölümle burun buruna gelir ama ölmez. paul ona silah çeker ama öldürmekten vazgeçer. intihar etmeye kalkar, su borusu kırılır ve yine ölmez. bunu da jack'in yaptığı gibi tanrının iradesine bağlayabiliriz. burda da güzel bir ironi var.
paul, matematikçidir. kalp hastasıdır ve ölüm döşeğindedir. karısı iyileşmesi için elinden geleni yapar ve ölmeden önce ondan bir çocuk sahibi olmak ister. paul bir şekilde kurtulur.-nasıl kurtulduğunu söylemeyeyim izlemeyenler var- kurtulduktan sonra paul, bambaşka biri olur. zaten evliliğinde sorunlar olan çift ayrılma durumuna gelir ve paul, kalbini(!) başka bir hatuna kaptırır.
cristina, bir bağımlıdır. evlendikten sonra çocukları olur ve bu bağımlılıktan kurtulur. malum kazadan sonra ise cristina, içine kapanır ve kendini uyuşturucuya tekrardan verir. yalnız olduğunu ve hayatın devam etmediğini düşünür. paul ile bu kaza sonrası tanışır. cristina evlilikten önce kötü bir yaşamı vardır, evlendi, düzenli bir hayatı oldu, ailesini kaybedince eski yalnız ve berbat yaşamına geri döner.*
kısacası bu filmi 2 kelimeyle özetlemek gerekirse; sanat eseridir!
filmdeki duygu fırtınası ön plandadır öyle ki; yalnız olma korkusu, vicdan, pişmanlık, ölümden korkmama, yalnızlık, acılara katlanabilme gibi insana özgü duygular filmin temasıdır. çok iyi bir kurgu, o duyguları veren süper müzikler, Benicio del toro'nun rolünde harikalar yaratması filmin önee çıkanlarıdır.
''21 gram ne eder? kaç hayat sığar ya da kaç hayat kaybolur?''
p.s: çok uzun oldu be bu ama! gerçi yetmez harbiden sanatsal bir yapım bence...
paramparça aşklar ve köpeklerin ünlü yönetmeni Alejandro González Iñárritu ve senaristi Guillermo Arriaga'nın tekrar biraraya geldiği film. başlangıçta anlaşılması zor olsada insanı içine çeken sonlarına doğru çok güzel bağlanan izlenesi bir film. üç ailenin hayatlarının bir kazada ilginç kesişmesini ve ardından yaşananları anlatır. hatırladığım kadarıyla 120-130 dakika arası süren film 2003 yapımı bir abd filmidir.
bu güne kadar neden seyretmemişim diye hayıflandığım filmdir.
Benicio del Toro, Naomi Watts ve Sean Penn'in muhteşem oyunculuklarıyla, insan beynini bir puzzle çözer gibi zorlayan senaryosuyla kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
ancak filmde anlamadığım tek sahne var. bir ara havuzda sarışın bir kadın cesedi vardı. sonra ne o cesetten ne o kadından bahsedildi filmde. akıbetini merak ediyorum. belkide anlatıldı ben kaçırdım o kısmı.
filmde 21 gram olan ruhun içine ne kadar çok şeyin sığdığını da anlatılıyor. *
kaç hayat yaşıyoruz? kaç kez ölüyoruz?
Naomi Watts evlenmeden önce alkolik uyuşturu bağımlısıdır.evlenince iyi bir anne oluyor ama çocukları ölünce tekrar eski haline dönüyor. Benicio Del Toro evlenemden önce suça karışmış biridir. evlenince dindar ve düzgün biri olur kazadan sonra ise yine eski haline döner.
aynı şey sean penn içinde geçerlidir, hasta olmadan önce ve hasta olduktan sonra çok farklıdır.
ayrıca sean penn'in oynadığı gizemli nehir (mystic river) filmine benzetiyorum bu filmi ama 21 grams'da suçlu olduğu görülen kişi (istemedende olsa katil olmuştur) öldürülmüyor.
gizemli nehir'de suçlu olduğu görülen kişi (oysa suçu yoktur) öldürülüyor.
filmlerin sonu bu şekilde bitmeseydi ikiside bu kadar sevilmezdi sanırım.