21 eylül 2012 balyoz davası kararı

    103.
  1. recep tayyip erdoğan'ın dileği kabul olmuştur (!)
    tl'nin simgesini belirleyen, gece 12 de şampiyon takımın kupasının verilmesini emreden, rektöre bi telefon çakıp bira festivalini iptal ettiren başbakan, dünya'yı kendi etrafında döndürmeyi başarmıştır.
    ne demişti recep tayyip erdoğan;
    yargıya talimatı verdik bdp için gerekeni yapıyor.

    zaten talimat vermese bile ağır baskıcı bir yönetim şeklinden bahsetmemek olmaz. böyle baskıcı bir yönetimle, illa ki otoriteye itaat kendiliğinden gelecektir.
    hatta en belirgin örneğini göstereyim:
    başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir.

    bunu milgram deneyi ile açıklıyorlar. özetle bir olaya karşı olan tutumunuz, kötü olduğunu bilmenize rağmen otoriteye itaat etmek adına iyiymiş gibi davranmanız.

    enron skandalını bilenler vardır. şirketin değerlerini kağıt üstünde yüksek göstererek yatırımcıyı kandırmak. üstelik bunu en üst mertebedeki adamların emrinde olanlar bile durumun kötü olduğunu bilmesine rağmen otoriteye olan bağlılıklarından ötürü (iş kaybetme endişesi) yatırımcıyı bilerek kandırdılar.
    şirketin duraklama dönemindei enron un; kaliforniyada elektriklerin bakım nedeniyle kesmesi ayağına elektrik fiyatlarını tavan yaptırması, kaliforniya'nın bütçe açığı vermesi ve akabinde oyuncu arnold schwarzenegger'in, bush un da desteği ile nasıl da oraya rahatlıkla vali olarak atandığını da görmek mümkün.
    sorgulama bittikten 2 ay sonra enron ceosu kennet lay 64 yaşında iken, 2006 da kalp krizinden ölüyor.
    diğer önemli şahıs jeff skilling ise 24 yıl cezaya mahkum oluyor. 45 milyon dolar tazminata da.

    neyse davaya gelecek olursak, zaten hakimlerimiz, başbakanın isteği dışında karar vermeleri namümkün görünüyor. medyaya bile bu denli baskı yapan koltuğun başındaki ismin; (rte: Diyorlar ki Başbakan medyaya çok saldırıyor. Ne yapacaktım, okşayacak mıydım? ) isteği doğrultusunda mahkemelerden karar çıkması hiç de şaşırtmaz.
    medyaya baskı yapmasının nedeni de halk görmesin duymasın bilmesin, kısaca yalan dünyamızda yaşayalım olayı. doğuda terör zirve yapsın, batıda eğlencenin dibine vurulsun falan.
    (bkz: yalan dünya dizisinin türkiye ile özdeşleşmesi)
    zaten adamlar bile diyor:
    (bkz: ifade özgürlüğünün zirvede olduğu bir dönemdeyiz)
    (bkz: kürt sorununu çözdük)

    yani iyi bir görünüm varmış imajı çiziliyor. neyse biraz soluklanıp hitler dönemindeki nürnberg mahkemelerinde geçen soruşturmalara bakalım:
    senaryoda fırıncı yamağı olan petersen 1914'te doğar. anne ve babası komünist partiye üyedir. hitler iktidara gelmeden önce birkaç ss subayı, petersen ın evine baskın yaparlar. petersen ve kardeşi subayları dövüp polise teslim etmesine rağmen polisler hiçbir işlem yapmaz. çünkü genel seçim zamanıdır.
    1933'te nasyonal sosyalist parti iktidara geldikten sonra petersen çiftlikte iş bulur ve kamyon sürmesi için ehliyet alması gerekir. görevli memur, petersen'a Adolf Hitler ve Goebbels'in ne zaman doğduğunu sorar. petersen bilmediğini söyler. 10 gün sonra size döneceğiz cevabı alır ve oradan uzaklaşır.

    burada ne var diyebilirsiniz burada şu var:
    "taraf olmayan bertaraf olur." rte aforizması. 2010 anayasa referandumlarından önce
    "tüsiad bu anayasayı beğenmiyorsa çıksın açıkça hayır desin, gerekçelerini de söylesin. Diyemiyorsa da çıksın açıkça ‘ben bu değişikliği destekliyorum’ desin. Taraf olmayan bertaraf olur çünkü.”
    ama şimdi ise ölen insanlara ne oldu neden oldu diye tüsiad merak edince, herkes kendi işine baksın diyerek posta konuluyor tüsiad'a.
    sanırım müsiad'ı oyuna çağırmak gerek...

    bundan yaklaşık 1 sene önce arkadaşımın iş bulmak için devlet kurumuna gittiğinde kendisine sorulan soru şuydu:
    "bulunduğunuz ilin akp ilçe başkanı kimdir?"

    velhasılkelam, hitlerin ideolojisi ari ırk gereği petersen a kısırlaştırılacağı mektubu ulaşır ve bunun mecbur olduğu da not olarak iliştirilir.
    kararı veren, yargıç Hofstetter, belgenin altındaki isim ise adalet bakanı Ernst Janning.

    görüldüğü üzere burada hukuktan bahsetmek mümkün değil. otoriteye itaat söz konusu. şunu da belirtmek gerek. 1934'te alman vatandaşlarına şu yemini ettirmek zorunlu kılınıyor:
    "Alman yönetimi ve halkının lideri Adolf Hitler'e ve kanunlarına itaat edeceğime, görevlerimi aksatmadan yerine getireceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun."
    bırak psikolojik olayı artık itaatin şekli yeminle kuruluyor.

    senaryonun kalanında ise yahudilerin katledilmesini haklı olarak değerlendiren almanlar var..

    ha bir de; davanın teknik ayrıntılarını-çelişkilerini bilmeden, oh olsun iyi olsun diyenler:
    parasız eğitim pankartı açıp, "kalite belgeli ve doğal biber gazı" yedikten sonra, terör örgütüne yataklıktan içeri atılırsanız, adaleti ağlarken aramayın sonra.
    meselenin özü hukukun çarpıtılması- işlevliğini yitirmesi.

    çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. ama, bu ülkede, hukuk ve hâkimler de varmış.
    törelere göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış.
    uzun uzun da yankılanırmış.
    asillerden birisi ölürse çan iki defa, kral ailesinden biri ölürse üç defa çalınırmış.
    ya kral?..
    o öldüğünde, çan dört defa çalınırmış.
    gel zaman git zaman..
    şehirde bir olay olmuş. iş mahkemeye düşmüş..
    sanık diye hâkim huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetine herkes inanıyor, davaya formalite diye bakılıyormuş..
    halk, beraat beklerken, sanık para cezasına mahkûm olmuş..
    mahkeme bitmiş. dinleyiciler dağılmış.
    kafalarında bir kaygıyla!..
    kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulmuş...
    acaba kim öldü?..
    çan bir daha çalmış.. acaba hangi kont öldü?..
    şehir, çan sesi ile bir daha inlemiş...
    hımmmmm... kral ailesinden biri gitti.
    acaba kim?..
    çan bir defa daha çalmış..
    herkeste bir feryat.. "eyvah!.. kralımız öldü!.."
    ancak, tarihte görülüp işitilmemiş bir şekilde çan beşinci defa da çalmış, yeri göğü inleterek.. sesler kesilmiş şehirde, nutuklar tutulmuş..
    insanlar "beşinci çan sesi"nin ne anlama geldiğini öğrenmek için çana koşmuşlar deliler gibi. bir de bakmışlar ki çanı, haksız yere mahkûm edilen adam çalıyor.
    sormuşlar. "-ne demek beş defa çan çalmak?..
    kraldan daha büyük, kim öldü?..."
    "adalet" demiş adam.. "adalet öldü!."

    yargıya talimat verdik diyen bir başbakanın olduğu ülkede; adalet kadın ismi, kanun ise çalgı olarak yaşar sadece.
    30 ...
  2. 13.
  3. kendi kendini yalanlayan davadan 3 kişiye 20 yıl geri kalanlara ise 13 ila 18 yıl arası hapis , helal olsun...

    bu ülkede bu yardı oldukça. böyle hırsızlar, teröristler vekil diye gezmeye devam eder...

    http://fizy.com/#s/1ah031

    edit: yargı yerine yardı yazmışım. düzeltmiyorum amk. sanki çok düzgün işliyor da...
    8 ...
  4. 89.
  5. balyozun asıl evrensel hukuk kurallarına vurulduğu, sahte deliller ve aylarca süren kara propoganda ile yürütülen komplonun son perdesini oluşturulan kararlardır.

    bir başka yanı ise adalete olan inancını yitiren insanlara burada şakirtler ve vahabi aşığı akepelilerce postalcı yakıştırmasının yapılmasıdır.


    içinde bulunulan kötü zamanlarda olmasada ileriki tarihlerde bağımlı yargı ve onu elinde bulunduran güçler kendi bacaklarına sıktıklarını anlayacaklardır.
    7 ...
  6. 52.
  7. Bir hukuk ogrencisi olarak hukukun irzina gecildigini gordum. cok rahatsizim.
    8 ...
  8. 51.
  9. haburdan teröristleri sokup düzmece mahkemelerle salan kürtçü puştlar şimdi türk askerini içeri tıktık diye bayram ediyorlar.

    düzmece delillerle uyduruk kararlarla bugün zafer kazandık sananlar yarın öbür gün çok ağlayacaklar....

    kansız kürtçüler hesap verecek...
    7 ...
  10. 57.
  11. türkiye cumhuriyeti devletine ve türk milletine rağmen, türkiye cumhuriyeti devleti ve türk milleti aleyhine alınmış ihanet gibi bir karardır.
    bu saatten sonra türkiye de hukukun değil, hükümetin gugukunun üstünlüğü esastır.
    7 ...
  12. 31.
  13. 1980 darbesini yapanlar dışarıda. apo'ya ev hapsi verilmesi tartışılıyor. komutanlar olmayan bir darbe için içeride. ey bu kararın alınmasında ufacık payı olanlar, sakın yakın zamanda ölmeyin. süründüğünüzü görmek istiyorum.
    9 ...
  14. 92.
  15. "darbecilere iyi oldu" diyen insanlar bu laflarım sizlere. o 255 kişinin arasındaki herkesin seminere katıldığını mı sanıyorsunuz?
    yapılan yargılamanın adaletini tartışıyorsanız ben davaları takip ettim hepinizi yerin dibine sokacak kadar şey sayabilirim.
    "deliller vardı belgeler vardı" iki tane bilirkişi raporu o da tübitak'tan (ne olduğu bellidir tübitak'ın) başka bilirkişiler incelenmedi. hatta savcılık bilirkişi dinlendikten sonra "mütalaamı değiştirmeyeceğim" diyerek bebekler gibi agubugucucu yaptı. hanginiz vardınız orada da konuşuyorsunuz?

    her neyse önemli olan şudur eğer 255 kişi tutuklandıysa ve ceza aldıysa ve aralarında bir kişi bile suçsuzsa bana adaletten bahsedemezsiniz. ben bir değil üç kişinin suçsuz olduğunu biliyorum.

    sonra da http://www.washingtonpost...2-ebee9c66e190_story.html washington postta size böyle çakarlar.

    -darbe yaptık darbeci dediler, darbecileri soktuk hukuksuz yargılama dediler- diyorsanız eğer evet. darbecilerin bile sizden daha büyük adalet duygusu vardı. utanın gidin utanın.
    6 ...
  16. 85.
  17. boku çıkmış kararlar

    amk emir komuta diye bi şey var 214 sanık 16 yıl ceza yedi

    bi çoğu da sadece seminerlere katıldığı için

    ulan allahın teröristini yakalayıp iki gün sonra salan devlet kendi albay ve subaylarına bunu nasıl reva görür.bunu gören toplum nasıl yargıya güvenir

    uygunsuz şeyler olduğunu daha üst mercilere haber verseydi katılmasaydılar efendim deniyor.ulan tek bi semirin mi yatarıdır bu 16 yıllar

    fiili darbeyi yapmışlar dışardayken darbe teşebbüsü yapanlar 20 yıl yedi.yesin ok çok da sikimde ama madem darbenin kendisi teşebbüsünden daha az suç iyiymiş vallaha

    en önemli konu da şu yargılama meselesi.hadi diyelim intikamcı duygularla hak ettikleri için giriştin bu soruşturmaya

    o zaman kardeşim adam gibi yargılama yapacaksın.o kadar rapor gidiyor hakimin önüne sanık lehine olduğu için açıp tek bir tanesine bakmak yada incelemek zahmetinden bulunmuyor.sanıklar savunma yapamıyorlardı kaç aydır.böyle yargılama olmaz

    sen onlar haksız da olsa her türlü hakkı vereceksin mahkeme olarak ki yargılamanın adaletinden şüphe duyulmasın

    ama sen bunların hiç birini yapmayacaksın ama milletten saygı bekleyeceksin kararlarına

    çok pardon be anam bozuk çıkmıyor bi dahakine

    yazdım yine yazıyorum ergenekonlar,odatvler de bitecek elbet alacaklar intikamlarını tek tek helal olsun

    ama bugün intikam alanlar da şunu unutmasın.nasıl onlar kendi babalarının intikamını aldılar onların çocuklarından da intikam muhakkak alınacaktır

    haklısı olmayan bu tepişmede ezilen yine masumlar olacak her zamanki gibi..
    6 ...
  18. 55.
  19. kürtçü piçlerini telaştan ve sevinçten çıldırtan kararlardır. evveliyatını siktiğimin yavşakları zafer sarhoşluğuyla türklere küfretmeye kadar vardırdılar hakaretlerini. bugün 15 mayıs 1915 günü izmir halkının, hasan tahsin'in ne hissettiğini anladım.

    yıllarca kapının köpeği olmuş itlerin nasıl sırtlanlaştığını görünce insanın nevri dönüyormuş demek ki...

    türk'e küfretmek kimsenin haddi değil... kopar o diller.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük