bu dava kararına göre, 300 küsür asker darbe yapmayı başaramamış..
evet bu kadar asker darbe yapmayı bile başaramamış. tekrar tekrar okuyorum ve çok gülüyorum bu karara.. bu kadar absürd bir düşünceye inanmak için ''liberal'' , '' kürtçü'' ya da '' ümmetçi'' olmak gerekir.. zira kendi siyasi görüşünün yeni cumhuriyete yön verebilmesi için, eski cumhuriyetin bekçisi tsk personeli tasfiye edilmeliydi.. işte bu davaların amacı budur.
tarihle yargılanacak bir dava, eğer yıllar sonra bu enrtylerimiz silinmezse mevcut iktidar tarafından, davayı araştıp anlamak isteyen arkadaşlara ilgili videoyu izlemelerini öneririm..
tüm türkiye için sadece uludağ sözlüğü baz alsak akp'nin oyu en fazla %15 çıkar.burda yazılan yorumlara bakıyorum da artık 2 sene öncesine hatta 1 sene öncesine göre bile akp'ye olan kin ve nefret iyice artmış durumda..bunda 10 sene 3 dönem gibi uzun bir sürede milletin artık göreceğini görmesi,bir taraftan şerefli generaller tutuklanırken öteki taraftan pkklıların ellerde güllerle karşılanıp özel mahkemelerin ayaklarına serilip turuksuz salıverilmeleri,demokratik açılım,artan şehit cenazeleri,hükümetin yanlış suriye ve ortadoğu politikaları ve iyice abd uşağı olup çıkması artık halkı bezdirip illahlah dedirtmiş noktalardır..çok açık ve net söylüyorum önümüze konulan sandıkta kaç alırsa alsın türk milleti nazarında akp'nin toplumsal desteği artık bitmiştir.eğer bitmemiş gibi gözüküyorsa bu medya desteği ve akp'nin ab(d) tarafından koşulsuz şartsız desteklenip pohpohlanmasındandır..adam gibi adam gerçekten güçlü bir lider çıksa akp değil iktidarı eşşeğin ayağını bile alamaz gelecek seçimlerde..çevremde gördüğüm durum da bu.. bugün en koyu akpcilerden bile yaşanan son olaylardan sonra artık tayyipten nefret ettiklerini ve düzgün bir alternatif çıkarsa vereceklerini söyleyen yığınla insan var.. zaten tayyibin kazandığı nokta da bu noktadan başka bir şey değil.. artık tayyip kime şükreder bilmiyorum ama asıl tayyibin her gün yatıp kalkıp şükretmesi gereken iki isim var. o da kılıçdaroğlu ve bahçeliden başkası değildir.. dilerim zamanı gelip de bu millet güçlü bir lider çıkardığında sadece akp değil ,akp'nin dümen suyunda yer alan, pasiflikleri,korkaklıkları ve iktidar taklitçilikleriyle chp ve mhp'de sandığa gömülür.
--spoiler--
davanın komik yanı şu:
iyi hal hiçbir sanığa uygulanmamış.
hakimlerin " siz bunları kararda görürsünüz " sözleri bu demekmiş besbelli *
--spoiler--
söylenecek kelime, edecek küfür bulamadığım karar. bir arkadaşım, an itibariyle babasının 18 yıl hapis cezasına çarptırıldığını öğrendi, kız muhtemelen hayatı boyunca babasını bir daha dışarıda göremeyecek onun şu an yaşadıklarını ne ben anlayabilirim ne de bugün siyasi argüman üretmeye çalışan insanlar anlayabilir. biz sadece adı sanı bilinen kişileri görüyoruz ekranlarda ama sırf yanlış zamanda yanlış yerde bulundukları için kaç ailenin ocağına ateş düştü bu gece, kaç kişinin hayatı karardı allah bilir. bunca şehit verilirken, hiçbir suçu günahı olmayan insanlar hapse atılırken sevaba giriyormuşçasına bu hükümete oy veren insanları bile cahildir diyip masum göremiyorum artık. dediğim gibi edecek küfür bulamıyorum...
tsk yı bitirme operasyonu çerçevesinde senaryosu pentagonda yazılmış başrolleri cemaat ve avanesine verilmiş bir millete ihanet kararıdır.
hukuku tasfiye eden cemaat, tsk yı tasfiye ile yetinmemekte, topyekün yoketmeye çalışmaktadır.
komutanlara 20 yılı reva görenler, o komutanların yiğit askerlerine de şehadeti reva görmektedir.
bu ihanetten bu milleti sadece kendisi döndürebilir.
herkesin bir anda hukukçu kesildiği davadır. hak ettiler diyeni bu ceza verilmez diyeni vs. ancak sorunun temelinde kararın özünden çok yargılamadaki eksiklikler de göze çarpıyo ki haliyle karara da etki eden eksiklikler bunlar. 5 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar bakımından tck'ya göre avukat bulunması zorunluluğu olmasına rağmen avukat bulundurulmadan cezaya hükmedilmemesi, tanıkların dinlenmekten kaçınılması ve bilimum adil yargılanma hakkını ihlal eden durum. yargıtay tarafından kararın onanması halinde avrupa insan hakları mahkemesi tarafından türkiye aleyhinde cezanın kaçınılmaz olduğu davadır.
sadece abd ve müttefiki gericileri sevindiren, 12 eylül'ün sıkıyönetim mahkemelerine rahmet okutan bir hukuk faciasının ilk perdesinin bitmesidir. bu davada verilen kararlar türk ordusunun şerefine indirilmiş bir darbe ve türkiye cumhuriyetinin temel niteliklerinden tamamen koparılmasının son aşamasına gelindiğinin göstergesidir. (bkz: ulus devletle hesaplaşma vakti geldi)
öte yandan, hukuk mantığı ve yargısal içtihatlar kapsamında, iddiaya göre eyleme geçirilmeyen bir düşüncenin "eksik teşebbüs" olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı gibi, cezaların üst sınırdan verilmesi, iyi hal indirimine gidilmemesi, tutuksuz yargılanan 76 asker hakkında da ceza tertip edildiği gibi haklarında yakalama kararı çıkarılması, 12 eylül referandumuyla iktidar yörüngesine sokulan yargı eliyle, peşin hükümlü ve öç amaçlı hareket edildiğini göstermektedir. temyiz sürecinde yargıtay siyasi baskı altında kalırsa, ki bu neredeyse kesindir, kararı usulden bozmaktan öteye gidemeyecektir.
tarih bu davayı ve arkasındakileri yargılayacaktır; en adil biçimde hem de !
mahkemenin değil akp (abd) nin kararıyla komutanlarımızın ceza aldığı dava,ama şunu bilmiyorlar ki vatan evladı bitmez bizde,ne öldürerek nede kodese tıkarak.
kevgire dönmüş sözde delillerle dava açılmasının, adil yargılanma hakkının çiğnenmesinin ve insanların ağır cezalara çarptırılmasının, hukuka karşı ağır bir saldırı olduğunu düşünen, hukukun herkese lazım olduğunu ve siyasileşmemesi gerektiğini savunan, gerçek çağdaş demokrasi talep eden ve çoğu askeri darbelerden çok çekmiş askeri ve sivil darbe karşıtı insanların vicdanlarını kanatan, iktidarın sivil postallarını yalayan demokrasiye düşman gericileri ise sevindiren karardır.
öte yandan bazı liberal ahmakların sandığı gibi bu davanın demokrasiye hiçbir katkısı olmamıştır; aksine demokrasinin kalan kırıntılarını da ortadan kaldırmanın bir adımıdır.
Vay amk gazetesi sayın okuyucular! Toptan Stockholm sendromuna yakalanmış bu millet... Her şey mal gibi ortadayken hala darbecisini can siperane savunmaya çalışan böyle bir güruh ya aklını kaybetmiştir, ya da gerçekten kötü niyetlidir.
Edit : istediğiniz kadar kötüleyebilirsiniz, umurumda değil gerizekalılar.
amk emir komuta diye bi şey var 214 sanık 16 yıl ceza yedi
bi çoğu da sadece seminerlere katıldığı için
ulan allahın teröristini yakalayıp iki gün sonra salan devlet kendi albay ve subaylarına bunu nasıl reva görür.bunu gören toplum nasıl yargıya güvenir
uygunsuz şeyler olduğunu daha üst mercilere haber verseydi katılmasaydılar efendim deniyor.ulan tek bi semirin mi yatarıdır bu 16 yıllar
fiili darbeyi yapmışlar dışardayken darbe teşebbüsü yapanlar 20 yıl yedi.yesin ok çok da sikimde ama madem darbenin kendisi teşebbüsünden daha az suç iyiymiş vallaha
en önemli konu da şu yargılama meselesi.hadi diyelim intikamcı duygularla hak ettikleri için giriştin bu soruşturmaya
o zaman kardeşim adam gibi yargılama yapacaksın.o kadar rapor gidiyor hakimin önüne sanık lehine olduğu için açıp tek bir tanesine bakmak yada incelemek zahmetinden bulunmuyor.sanıklar savunma yapamıyorlardı kaç aydır.böyle yargılama olmaz
sen onlar haksız da olsa her türlü hakkı vereceksin mahkeme olarak ki yargılamanın adaletinden şüphe duyulmasın
ama sen bunların hiç birini yapmayacaksın ama milletten saygı bekleyeceksin kararlarına
çok pardon be anam bozuk çıkmıyor bi dahakine
yazdım yine yazıyorum ergenekonlar,odatvler de bitecek elbet alacaklar intikamlarını tek tek helal olsun
ama bugün intikam alanlar da şunu unutmasın.nasıl onlar kendi babalarının intikamını aldılar onların çocuklarından da intikam muhakkak alınacaktır
haklısı olmayan bu tepişmede ezilen yine masumlar olacak her zamanki gibi..
bazıları "verilen kararlar türk ordusunun şerefine indirilmiş bir darbe" yorumunu yapıyor. tam aksine bu karar, ordunun adını, imkanlarını, gücünü kullanarak milletin şerefini hiçe sayan bir avuç ........ a/e indirilmiş, ordunun şerefini kurtaracak bir darbedir. ordu millet için vardır, milletini hiçe sayan ordumuz değil, ordu içerisindeki bu karanlık adamlardır, dün de böyleydi, bugün de böyle malesef.
boşluğu nasıl uygun görüyorsanız öyle doldurun.
not: eksi manyağı da yapsanız, bu böyledir. inanmak işinize gelmiyor.
anlamıyorum arkadaş biz ne zaman bu kadar vicdansız olduk, hakikaten anlamıyorum biz ne ara bu kadar insafsız olduk.
darbeler yargılansın, darbe teşebbüsleri yargılansın. ama bu yargılama değil ki. bu bildiğin yargısız infaz be usta. çatır çatır bilirkişi raporları var kanıtlarla oynandığı hakkında, sayısız usulsüzlük var. bu mudur hukuk, bu mudur adalet?
edit: inanılır gibi değil. hala yok darbecilere humm bak bu da size kapak olsunlar bilmem neler. hak diyoruz, hukuk diyoruz, adil yargılama diyoruz yok. manyak mısınız lan siz, hasta mısınız, rahatsız mısınız? neden bu adamlar hukuk normları içinde yargılanmıyor, neden üzerinde oynandığı eşşek gibi belli kanıtlarla ceza alıyorlar diyoruz. ne farkı kaldı bunların darbelerden? kalmadı, insafsızlık gene aynı insafsızlık, hukuksuzluk gene aynı hukuksuzluk.
balyozun asıl evrensel hukuk kurallarına vurulduğu, sahte deliller ve aylarca süren kara propoganda ile yürütülen komplonun son perdesini oluşturulan kararlardır.
bir başka yanı ise adalete olan inancını yitiren insanlara burada şakirtler ve vahabi aşığı akepelilerce postalcı yakıştırmasının yapılmasıdır.
içinde bulunulan kötü zamanlarda olmasada ileriki tarihlerde bağımlı yargı ve onu elinde bulunduran güçler kendi bacaklarına sıktıklarını anlayacaklardır.
yapılmış 3 darbeyi yargılıyamıyanların bu 3 darbe için şimdiki subayları cezalandırması durumudur. götünüz yiyorsa kenan evreni "gerçekten" yargılayın.
1980 darbsinden 2002 ye kadarki süreçte anlayış şöyle idi: "SÖZ KONUSU DEVLETSE HAK HUKUK ADALET TEFAURATTIR",
yani devlete laf edemezdin, devletin yöneticileri, askeri komuta kademesi istediğini yapar, istediği kararları uygular, istediği keyfiyette davranır ama vatandaş olarak bizler ağzımızı açamayız, açtığımız zamanda veya onların istediklerinin dışında birşey yaptığımızda başımıza geleceklerden direkt bizler sorumluyduk.
2002 sonrasında ise bu anlayışşöyle değişti: "SÖZ KONUSU BiZiM CEMAAT iSE HAK HUKUK ADALET TEFAURATTIR"
2002 öncesinde mağdur olduklarını iddia eden cemaat ve yandaşları ortamkendi kontrollerine geçince hesap sorar gibi davranmaya başladılar, bu sefer cemaat mensubu olup veya cemaate yakın olup yetki verme konumunda olan kişiler istediği kararları uygulatıyor, istedikleri keyfiyette davranıyor, ama bunlara sesini çıkaranlara da engel oluyor, istediği cezayı veriyor.
ikisi de iyi değil, "iKi UCU .OKLU DEĞNEK" veya "AL BiRiNi VUR ÖTEKiNE"
Yahu insanları rahat bırakacak, Hak, Hukuk ve Güvenlik dışında hiçbirşeye karışmayacak bir yönetim tarzı gelmeyecek mi bu ülkeye?
Bir zihniyet geliyor resmi bayramlarda kız çocuklarına kravat bağlatıp asker gibi yürütmeyi marifet sayıyor, öbür zihniyet geliyor belli yerlerde içki içilmesini yasaklıyor, birisi kurban derisini nereye bağışlayıp nereye bağışlamayacağına karışıyor, öbür zihniyetCuma namazına gidenlerin ve gitmeyenlerin gizlice yoklamasını alıyor.
ARTIK YETER YAHU, RAHAT VE HUZUR VERiN iNSANLARA!!!
onuncu yıl marşını okuyup istiklal marşını okumayanların istiklal marşı okunurken oturanlardan ne farkı vardır?
bugün kü ağlayıp sızlanmalarınızı görünce 12 eylülde babamın, abilerimin üzerinde gezen postallarınızı hatırlıyorum. başı örtülü diye nizamiye dışında bekletilen mehmet'in anasını bacısını hatırlıyorum. üniversite kapısında ağlayan başörtülü bacılarımın gözyaşları engel oluyor merhamet duygularımın size meyl etmesine. annemi askeriyenin servis otobüsünden indiren omuzu kalabalık hiç gitmiyor gözümün önünden.
"darbecilere iyi oldu" diyen insanlar bu laflarım sizlere. o 255 kişinin arasındaki herkesin seminere katıldığını mı sanıyorsunuz?
yapılan yargılamanın adaletini tartışıyorsanız ben davaları takip ettim hepinizi yerin dibine sokacak kadar şey sayabilirim.
"deliller vardı belgeler vardı" iki tane bilirkişi raporu o da tübitak'tan (ne olduğu bellidir tübitak'ın) başka bilirkişiler incelenmedi. hatta savcılık bilirkişi dinlendikten sonra "mütalaamı değiştirmeyeceğim" diyerek bebekler gibi agubugucucu yaptı. hanginiz vardınız orada da konuşuyorsunuz?
her neyse önemli olan şudur eğer 255 kişi tutuklandıysa ve ceza aldıysa ve aralarında bir kişi bile suçsuzsa bana adaletten bahsedemezsiniz. ben bir değil üç kişinin suçsuz olduğunu biliyorum.
-darbe yaptık darbeci dediler, darbecileri soktuk hukuksuz yargılama dediler- diyorsanız eğer evet. darbecilerin bile sizden daha büyük adalet duygusu vardı. utanın gidin utanın.
generallerden zerre kadar haz etmem, emekli olunca sermayenin şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olmalarını, ülkede sola, gerçek bağımsızlık yanlılarına bakış açılarını büyük oranda sakat ve haksız bulurum. pek çoğunun geldikleri makamın adamı olmadıklarını, görevlerinin gerektirdiği dirayet, hakimiyet, liderlik vasıflarını taşımadığına kaniyim. yine pek çoğunun, üstlerine vazife olmayan konularla fazla ilgili olduğunu, vazifelerinin gereklerini ise hakkıyla yerine getirmediklerine inanırım. Ancak bu zerre kadar haz etmediğim insanalara dahi yapılan haksız muamele karşısında susamam. dava, tanıkların dinlenmesi, delillerin değerlendirilmesi, savunma hakkının kısıtlanmaması, teknik konularda bilirkişi raporlarının dikkate alınması, adı geçen dönemde görevde olan aytaç yalman, hilmi özkök, yaşar büyükanıt gibi isimlerin de en azından işgal ettikleri makamlar dolayısıyla davaya dahil edilmeleri gibi adil yargılamanın gerektirdiği hususlara riayet edilen bir dava olsaydı ve yine aynı kararı verseydi durum çok farklı olurdu. bugün geldiğimiz noktada balyoz darbe planı davası mahkeme süreciyle ve kararlarıyla benim ve benim gibi pek çok insanın adalet duygusunu da süpürüvermiştir.
işin daha sinir bozucu tarafı, kendisini "liberal, demokrat, entelektüel, aydın" gibi sıfatlarla tanımlayan isimlerin bu sürecin ve bu kararın ardından, ağızları kulaklarında bir halde, "bu askeri vesayet anlayışına indirilmiş bir darbedir, kazanan demokrasi olmuştur" tarzında zırvalarla ortalıkta dolanmalarıdır. ortada vesayet sistemine indirilmiş bir darbe, demokratikleşmenin bir zaferi, sivilleşme gibi durumlar asla yoktur. zira sivilleşme, demokratikleşme gibi unsurlar askeri, güvenlik kadrolarının tasviyesiyle değil, sivil makamlarda bulunan yetkililerin militarist dünya görüşlerinden sıyrılmalarıyla gerçekleşebilir. o nedenle ortada bir sivilleşme durumu falan yoktur.
dava özeline dönersek, unutulmamalıdır ki; vicdanları rahatlatmayan hiçbir karar adaletli olamaz! bu karar bazı çevrelerin vicdanını rahatlattı diyebilirsiniz ancak bu ve benzeri davalar, toplumun çok büyük bir kesimini ilgilendiren, taraf olunan davalar olması nedeniyle, bir kesimi rahatlacak kararlar verilerek "adil" olamaz. Tıpkı, bu zevatın çok eleştirdiği 27 Mayıs yargılamaları gibi. ancak bu zevat öylesine sahibinin sesi, öylesine tefekkürden bihaberdir ki; bundan sonra 27 Mayıs yargılamalarını eleştirmek için ağızlarını her açtıklarında birilerinin kendilerine başka davaları hatırlatacağının bile idrakine varamamışlardır. bundan sonra bu kararlara alkış tutan kimse mağdur, mazlum değildir. yıllardır toplumun gözünü boyadıkları bu edebiyatın ellerinden gitmesini, muktedirliğin sonsuz olduğu yanılgısıyla önemsemeyenler, ne kadar yanıldıklarını ilerleyen süreçte göreceklerdir.
Peki bu dava neden vicdanları, adalet duygusunu zedelemiştir? türkiye'nin son döneminde yürütülen pek çok "yüzyılın davası"nda olduğu gibi iddia makamı, "sanıkların" suçunu, vicdanlarda sabit gösterecek deliller ortaya koyamamış, sanıkların faydasına hiçbir delilin toplanmasına gerek görülmemiş, tanıklar dinlenmemiş, deliller değerlendirilmemiştir. toplumsal patlamaların olmaması, insanların suçlulara karşı cezaları kendilerinin vermemesi için icat edilmiş adalet sistemi, kendisine halk tarafından vekaleten verilen "adil" olma vasfına, halel getirmiştir. mahkemenin verdiği kararların toplum vicdanında karşılığı olabilmesi için kimsenin ağzını açamayacağı delillerle, toplumun tüm kesimlerine bu suçluluk ispat edilmesi gerekirken, vekaleten görevde bulunan adli personel, böyle bir gerekliliği yerine getirecek tutum içerisinde olamamışlardır.
bundan sonraki süreçte, nihai kararın yargıtay tarafından verileceği doğrudur ancak benim öngörüm "şike davası"nın da "balyoz davası"nın da, "ergenekon davası"nın da, "oda tv davası"nın da AiHM'e kadar gideceği ve bu sürecin sonunda türk yargı sisteminin çok büyük yara alacağı yönündedir.