bugün

sürekli aynı espirinin yapılmasına sebebiyet veren maçtır.

(bkz: ekrana konulan +18 ibaresi)
- edu & lugano ikilisinin belki de en kötü uyumu gösterdikleri mac.
- alex'in fenerbahce formasi ile belki de en fazla pas hatasiyla oynadigi mac.
- gökhan gönül'ün özellikle de ilk yarida sag cizgide inanilmaz derecede aciz kaldigi ve de cok yüksek bir pas hatasi yüzdesiyle oynadigi mac.
- selcuk sahin'in fenerbahce formasinin seviyesinde olmadigini artik kendi kendine tasdikledigi mac.
- güiza'nin her ne kadar gol atmis olsa da kalitesine yakismayacak 3 tane net pozisyonu cok kötü kullandigi mac.
- ugur boral'in takimdaki tek cesur oyuncu görüntüsünde oldugu, hata da yapmis olsa sahada bir seyler üretmeye calisan tek kisi oldugu mac.
(#4119077).
maçı izliyorum, dakika 9. iddaa oynamışım ilk yarı arsenal ikinci yarı arsenal diye, sabırsızım. arsenal'in oynadığı topa, kadro düzenine baktım, dedim "bu arsenal maçı sabaha kadar oynasa alamaz" diye. o kadar "ısırmayan", "korkak" bir takım vardı sahada. ha ben bunu dedim 3 dakika sonra 2-0 oldu ama, şu 90 dakikada arsenal zındık top oynamadı.

şu maçla bir üç büyükler-anadolu takımı maçının pek farkı yoktu aslında. arsenal bireysel oyuncu kalitesi olarak fenerbahçe'den daha iyiydi, pozisyon buldular attılar golleri gittiler. ama o bildiğimiz takım oyunu oynayıp her yerde basan arsenal'den bu gece eser yoktu. şansa attı arsenal golleri biraz.

stat emirates stadı olunca arsenal değişir mi? bilemiyorum, ama umarım bu düzenden pek uzaklaşmaz arsene wenger, yoksa ikinci bir 8taş vakası yaşanabilir. ben bir beşiktaşlı olarak bunları duymaya alıştım artık, ama inanın bana fenerbahçeliler, alışana kadar acıtıyor sürekli 8taş gibi esprileri duymak.. olmasın daha iyi.
genel itibari ile ilk yarı zevkli, ikinci yarı boktan bir maç izledik. fenerbahçe`nin farklı mağlup olma olasılığı beklenen bir şeydi zira saha da oyuncu bazında klas farkını geçtim mücadele adına en ufak bir çaba gören beri gelsin. o çok övülen yıldızlar alex, guiza ve semih in anlamsız hareketleri rakip takımın işini baya kolaylaştırdı. biliyorsunuz bu alex denen futbolcuyu sözlükte george hagi ile kıyaslayan insanların hala savunacak bir argümanları varsa çekirdek çitlemeye devam ediyorum onları. kısaca tecavüzler serisi devam ediyor.

edit:fener sempatim var ama bir yere kadar.
maçtaydım. uzun yıllardır aynı koltuktan aldığım kombinemle beraber, işten çıkarken sırtında "everlasting" yazan formamı giydim. zaten günün nasıl geçtiğini de anlamadım. saat bir türlü altı olmuyordu. içimdeki o ilk kez maça gidecek 6 yaşındaki çocuk heyecanıyla arabama atladım, fenerbahçe marşlarından oluşan cdmi taktım. bir yandan sigaramı tüttürürken diğer yandan santim santim ilerleyen köprü trafiğinde dalıp gidiyordum. tamam ben de maç için iyi düşünmüyordum. ben de bu maçtan çok kötü bir skor çıkacağını düşünüyordum ama nietzsche'nin ruhu şadolsun umut, insanı böyle zamanlarda öldürüyormuş demek ki.

neyse benim burada yazmak istediklerim, paylaşmak istediklerim olayın teknik, taktik, varyasyon vs kısmı değil. bunu benden çok daha iyi bilen yazar arkadaşlar ve spor yorumcuları fazlasıyla dile getirmiştir elbet. benim takıldığım konu takımın ruhunun gitmesinden daha önemli olanın, taraftarın ruhunun gitmesi oldu. bu akşam ilk kez kendimi bir taraftar değil, adeta bir müşteri gibi hissettim. her tribünün farklı telden çaldığı, futbolculardan, teknik direktörden bile daha az umursayan bir kitlenin içinde izledim bugün maçı. maç 2-1 olduğunda inanmışlığını, aşkını ve sadakatini kaybetmiş görüntü veren taraftarların yüzüne baktığımda sevilla karşısında ispanya'da 15. dakikada 2-0 geriye düşmüşken turu getiren takımı özledim. chelsea karşısında ilk yarıyı 1-0 geride kapatıp maçı 2-1 kazanan takımı özledim. bunu yapan ne sadece futbolculardı ne sadece zicoydu ne de sadece taraftarlardı. bunu yapan takımın ve taraftarın tek vücud olmasıydı. ben bugün 2004-2005 sezonunda kaleci enke ilk haftada gönderildikten sonra recep ile beraber kaleyi nöbetleşe devralan volkan'ın galatasaray galibiyetinden sonra sevinirken hırsından, aşkından, iştahından dolayı kolunun çıkmasını özledim. ben bugün cska moskova maçında 1-0 gerideyken attığı gelişine muhteşem golden sonra yumruğunu kalbinin üstüne götürüp göğüs kafesini kıracakmışçasına yumruklayan alex'i özledim. hatta ben bugün izmirde trabzon ile oynanan maçta cezalı olduğu için maçı tribünden izleyip beşiktaş'ın bursadan yediği ikinci golde êtrafındakilere eliyle iki işareti yapan ve şampiyonluğu müjdeleyen selçuk'u özledim.

kendimi ait hissettiğim tek varlığın bana yaşattığı en büyük üzüntülerden, denizli deplasmanında 1-1 berabere kalıp ertesi gün benimle birlikte kombinesini yenileyen taraftarları özledim.

orta saha, varyasyon, 4-4-2, 4-3-1-2, 4-4-1-1 bunlar sadece ayrıntı. ben bugün en kötü gününde bile takımına sırt çevirmeyip platonik bir aşk yaşarcasına aşkıyla beraber, o öldürmeyen umudu arayan insanları özledim.
lugano ve guiza'nın fenerbahçeye yakışmadığını gösteren maç olmuştur. bu adamlar daha iyisini hakediyor. geri kalanlar ise hiçbirşeyi. özellikle maldonado bu gece nasıl uyuyacak çok merak ediyorum. bütün stad yuhladı adamı. fenerbahçe tribünlerinin uzun yıllardır yaptığı en uyumlu tezahürat bu olmuş olabilir.

ayrıca arsenal'in 30 pas yapıp kalenin dibine girerek gol araması yüzünden şut istatistiklerinde fenerbahçe'nin üstünlüğünün olduğu maçtır. adamlar emin olmadan şut çekmiyor bir tane bencil insan yok sahada. nasıl eğitilmişlerse helal olsun, eğitenlerin dübürüne sağlık dedirtmiştir. kadrolarında daha rosicky'si toure'si gallas'ı sagna'sı van persie'si eduardo'su vardır ama hiç kasmadan çoluk çocukla operasyona girmiş, alınlarının akıyla çıkmışlardır.
bütün olanları bir kenara bırakalım, fener ceza sahasında yürüyerek dakikalarca pas yapan arsenal takımının kenar yönetiminin kıs kıs güldüğü maçtı.
yaş ortalamsı 21 olan bir takım ve beşerbahçe.
sonucuna katila katila agladigim mac. n'apiyorsun be fenerim?
arsenal'in cikarmadan 5 posta gittigi karsilasmadir. fener'in gencligine yazik etmislerdir.
hitamında hiçbir fenerbahçeliye ula$ılamayan maç olmu$tur.*
korkmayın lan çıkın, söz fazla ta$ak geçmiycez, 1 yılın acısını çıkarıcaz, hem daha bunun rövan$ı var esas o zaman ta$ak geçeceğiz dediğimiz maçtır.*
rövanşını şimdiden düşünmeye başladığımız maçtır. fenerbahçe kafilesi ingilitere'de acı süprizlerle karşılaşabilir.

(bkz: ne oluyor hayatta)

(bkz: fener in kalesi yıkıldı)
Fenerbahce'nin Büyük bir hezimete uğradığı mactır.
çok ilgimi çeken bir nokta, arsenal'li oyuncuların rakip ceza alanına geldikten sonra, net biçimde kaleyi görmedikleri müddetçe şut atmayıp devamlı pas yapmalarıydı. adam belki vursa gol olacak, önünde biri var diye vurmuyor pas atıyor o da pas atıyor. gezdiriyorlar topu. sonra alıp bir anda kalecilerine kadar geri dönüyorlar. sonra tekrar gelip tekrar paslaşıyorlar.
fenerbahçe'de ise, guiza'yı çok beğendim, çok çabaladı, bence güzel bir oyun ortaya koydu. lugano çok direndi, fena oynamadı. gerisi boş. fenerbahçe dua etsin ki emre belozoğlu sakattı. emre'nin bu maçta sahada olduğunu düşünsenize. anaam.
şampiyonlar ligi kupasını istiyorum demenin hayal değil, ancak fantazi olduğunu gösteren maç

Ey sevgili fenerbahçeli dostlar. Sözüm isteğinize, duanıza değildir. Hangi duaya amin dediğimizedir.

arsenal bu gece Futbol oynamandan şampiyon olunamayacağını acı biçimde ve de net bir skorla göstermiştir sadece.

fb için 13 şut 2 gol,arsenal için 7 şut 5 gol size bir şey anlatmıyorsa, bu tür acıları daha çok çeker ve fantazinizle daha çok uyursunuz derim size.

hıncal uluç'u çok kişi sevmez bilirim. Ama bu adam iki senedir fenerbahçe defansının nasıl felaket olduğunu ve nasıl gol yiyeceğinin formülünü neredeyse her 90 dakika programında veriyor: Eğer diyor, hıncal, fenerbahçe çok gol yemiyorsa, defansın başarısından değil karşı takımın ya beceriksizliğindedir ya da o takımın teknik direkötürn körlüğündendir.

golcü alarak takım ancal gol atar. Peki ya defans yoksa. O zaman da gol yer. Kötü defans varsa, attığından fazlasını yer.

FB: 2 - Arsenal: 5.

yeter mi, yeter.
fenerbahçe defans oyuncularının kötü olduklarının değil, açık alanda, ileriye çıkarak ve ofsayt taktiğiyle verimli olamadıklarının ortaya çıktığı maç olmuştur.**

zico bu takıma geçen sene savunma yaptırırken anlamsızca defansı öne çıkarıp saçma sapan ofsayt taktikleri yaptırmıyordu. edu-lugano ikilisi de gömülü bir takım savunmasında iyi stoper oldukları için iyi performans gösteriyorlardı. edu'nun birkaç cenabetliğini hariç tutuyorum tabi ki.

savunmayı öne çıkarıp ofsayt taktiği uygulamak, hızlı, hatta hızlı olması da yetmez çabuk hızlanabilen defans oyuncularıyla oynanır. ve arsenal gibi çok çabuk oynayan sürekli ara pasları deneyen takımlara karşı uygulanmaz. hele edu ve lugano gibi iyi fakat ağır stoperlerle hiç oynanmaz. bu adamların geniş alanda adebayor'la ya da walcott'la başbaşa kaldıklarında nasıl bir savunma yapmaları bekleniyor anlamıyorum. fenerbahçe bu savunma anlayışıyla anadolu takımlarına karşı baskı kurup başarılı olabilir. ama arsenal'e karşı imkansız. bırakın arsenal'i partizan bile kevgire çevirdi fenerbahçe'nin defansını ara toplarıyla.

hıncal uluç ise gözümde futboldan zerre anlamayan ve hep çoğunluktan farklı şeyler söyleyerek marjinal olma, ne bileyim bu dedikleri tutarsa "ben demiştim" deme çabası içerisinde, futboldan da pek anlamayan bir yazardır. geçen sene fenerbahçe'nin avrupa'da yediği gollere bakın. çoğu şanssızlık. chelsea deplasmanında bile az pozisyon verdi ve müthiş oynadı o edu-lugano ikilisi. hıncal uluç'a dayanarak bir analiz yapmak hiçbir zaman sağlıklı olmayacaktır.

çözüme gelirsek 1 sayfa geride yazdığım gibi avrupa'da zico'nun, ligde aragones'in savunma anlayışlarıyla oynayabilirse fenerbahçe başarılı olacaktır. bu dediğim ise aragones ile gerçekleşecek gibi gözükmüyor. çünkü aragones bu savunma anlayışından vazgeçmeyecek. farklı platformlara adapte olabilen ve öncelikle iyi savunma yaptıran bir teknik direktör lazım. alex-deivid-semih-guiza dörtlüsü elinizdeyse her maç gol atabilirsiniz. bu dörtlünün arkasına iki sağlam defansif orta saha oyuncusu koyup savunma yaptırabilirseniz fantaziler bırakın hayal olmayı gerçek bile olur.
turkcell'in süper lig için yaptığı reklamın avrupa şampiyonlar ligine uyarlanmış haliydi sanki bu maç. benden önce 409 tane yorum yapılmış zaten.

--spoiler--
yeni hoca getirdik,
parası neyse verdik,
rıdvan hoca sen söyle,
yine neden 5 yedik.
--spoiler--
(bkz: tekrarlanmayan basari tesadufidir)*
(bkz: the rising sun over europe)
(bkz: rising gunners inside fenerbahce)
fenerbahçe nin ''yerden defans'' yaptığı maçtır.

o da nasıl oluyor demeyin. çünki ne zaman bir arsenal atağı olsa, ya lugano ya da edu yerdeydi. herhalde ''ulan bu sefer de maçı dikey oynayacağıma yatay oynayayım'' diyorlardı.

bir de fener de orta saha namına da bişey yoktu. karşında 21 yaş ortalaması olan ve hızla kontratağa çıkan bir takım varsa, yapman gereken orta sahanı kalabalık tutmak ama nerdeee.

sonuç gayt normal. kocelispor bu takıma 2 atabiliyorsa, kayseri bu takıma 4 atabiliyorsa, arsenal 5 atsın çok mu?
kötü bir oyunun ardından, teknik direktörler hakkında yorum yapmak; alışılagelmiş bir eleştri yöntemi olmakla birlikte, bazen de farz olur.

hatırlarsınız, bir zamanlar ünlü ispanyol teknik adam 'del boske' de aynı ümitlerle beşiktaş'a gelmiş fakat bir türlü, takım ile akord tutturamamıştı. olmayınca, olmuyor! bence, fazla da zorlamamak lazım...

kıssadan hisse;

avrupa şampiyonu olabilmek için yalnızca, ispanyol aragones yetmiyormuş. bir de ispanyol futbol takımı gerekliymiş.
bir takımın iki ön liberosu selçuk şahin ve claudio maldonado, bunların yedeği de deniz barış olunca neler olabileceğini gördüğümüz karşılaşma. he her şeye rağmen aşk hiç biter mi?

el cevap: asla
"fenerbahce defansı az adamla yakalandı gerci cok adamla yakalansa da pek bir sey degismiyor."* (bkz: ertem sener)
hicbirsey koymuyorda saat farki yuzunden uykusuz kalip beklemeyede raziyim (hos galatasarayliyim gerci ama maksat turk takimini destekleyelim yurtdisinda ) ama arkadas maci birlikte izledigim su serefsiz ingilizlere madara ettin ya beni yanarim yanarim da ona yanarim..