Hafta sonu yemek yediğim Amerikalı gazeteci, son günlerde üç kişi Türkiyede darbe olabileceğini söyledi, siz ne diyorsunuz diye sordu.
Gülümsedim Yanıtımı salı günü SÖZCÜde yazayım, siz de okuyunuz, dedim.
1980li yılları sarsan ekonomik kriz Peru siyasal hayatını kökten değiştirdi. Nasıl ki, Arjantinde Carlos Menem, Brezilyada Fernando Collor iktidara geldi ise Peruda da neoliberal ekonomik politikaları hayata geçirecek Alberto Fujimori başa geçti.
Siyasetten önce medyada sık sık boy göstermesiyle popüler bir isim haline getirildi.
Ve 1990da başkanlığa adaylığını koyduğunda karşısında Nobel ödüllü yazar Mario Vargas Llosa vardı.
Fujimori küçük şirket sahiplerinden Evangelist Kilisesine kadar uzanan farklı oluşumlarla ittifak halindeydi. Ayrıca Peru istihbaratı SIN de, el altından Fujimoriyi destekliyordu.
Bunu sağlayan kişi ise Viladimiro Montesinostu.
Montesinos bilinmeden bu ülkede olanlar anlaşılamaz. Şöyle:
ABDnin Panamadaki Darbeciler Okulunda askeri eğitim alan Montesinos, 1976da CIA ajanı olmaktan yargılandı. Ve, Yüzbaşı rütbesindeyken Peru Ordusundan ihraç edildi. Üç ay sonra San Marcos Üniversitesinden sahte avukatlık diploması aldı. 1983te Peru Ordusuna ait gizli belge ve dinleme kayıtlarını basına sızdıran da Montesinos idi. Vatana ihanet dosyası açılması üzerine Ekvadora kaçtı ve orada ABD/Pentagon ile Ekvador silahlı kuvvetleri arasındaki ilişkiyi yürüttü.
Daha Fujimori başkanlığı üstlenmeden on beş gün önce istihbarat örgütü SIN, Montesinos dosyasını yayınlayan La Republica gazetesinin tüm nüshalarını topladı ve bir sonraki yayınını engelledi.
Sonuçta
Fujimori seçimi kazandı. ilk icraatı özeleştirme oldu; ülkenin stratejik kurumlarını bile sattı.
Montesinos, Fujimoriden aldığı olağanüstü yetkilerle, bürokrasi ve orduda büyük tasfiyeler gerçekleştirdi. işadamlarını haraca bağladı; gazeteleri havuz hesaplarıyla satın aldı
Perunun Öcalanı
Tarih: 3 Kasım 1991
14 Perulunun Montesinosa bağlı paramiliter grup Colina tarafından kurşuna dizilmesinden sonra askeri mahkeme soruşturma başlattı. Ayrıca mecliste insan hakları ihlalleriyle ilgili araştırma sürmekteydi; ve Fujimorinin, muhalefetin çoğunlukta olduğu iki kamaralı parlamentoya gönderdiği neoliberal paketler onaylanmıyordu.
Fujimori 5 Nisan 1992de Meclisi feshetti ve Anayasayı ortadan kaldırdı. Seçim tarihini Kasım 1992 olarak belirledi.
Tekrar iktidara gelmesi için büyük başarıya ihtiyacı vardı. Bulundu:
Aydınlık Yol Perunun Maoist çizgideki gerilla örgütüydü. Arazi yapısının zorluğu ve sık ormanlar nedeniyle bir türlü sonu getirilemeyen örgüt ile devlet arasındaki çatışmalar 1980li yılların başında başladı ve bu çatışmalarda 1990lı yılların başına kadar 70 bin kişi öldü. Örgütün lideri olan Abimael Guzman (Yoldaş Gonzalo) idi.
Ve sürpriz: Eylül 1992de Aydınlık Yol lideri Abimael Guzman, başkent Limada, Hava Kuvvetleri Komutanlığına iki sokak ötede, CIAnın katıldığı operasyonla yakalandı.
Guzman evinde ele geçirildikten yarım saat sonra devlette anlaştı; hizmete hazır olduğunu söyledi. Ömür boyu hapse mahkum edilse de, istihbaratın başındaki Montesinos ile sık sık görüştü; örgütü beraber yönetmeye başladı.
Ve Bu başarıdan sonra Fujimori Kasım 1992deki seçimi ezici çoğunlukla kazandı.
Anayasa referandumu
Fujimori diktatörlüğü, popülizmle otoriterliğin bileşimiydi.
Güce doymuyordu. Devlet başkanlığı yetkilerini olağanüstü derecede artıran değişiklikleri kapsayan yeni anayasayı Ekim 1993deki referanduma sundu. Muhalefetin boykotuyla yüzde 73 oyla kazandı!
iktidarda kalmak için her yola başvurdu. Öyle ki
1995 genel seçimi yaklaşırken, istihbaratın başındaki Montesinosa bağlı askerler, komşu ülke Ekvadorla sınır çatışması yarattı. Bir ay süren bu çatışma ortamında Fujimori, yüzde 64 oyla yeniden başkan seçildi!
Fujimori .
- Gerilla ile açılım toplantıları yapsa da;
- Enflasyon kontrolüne dayanan IMF reçetelerini uygulasa da;
- Yeni para birimine geçse de;
- Kırsaldan şehre göçenlere kısmi yardımlarda bulunsa da;
- Kilisenin gücünü artırsa da;
Hayat pahalılığı, yüksek işsizlik, ücret-maaş düşüklüğü hoşnutsuz kitlelerin sayısını artırıyordu.
2000 yılına gelindiğinde iş çevrelerinde de Fujimori diktatörlüğüne karşı artık öfke vardı.
Ayrıca Fujimorinin büyük patronu ABDyle de arası bozuldu.
Bu arada Bir muhalefet milletvekili, Montesinosun bir generalle bir gazetenin satın alınması işini kotardığını gösteren video yayınladı. Hava döndü. Kirli ilişkiler ortalığa saçıldı. Fujimori artık parlamentoyu ve sokağı kontrol edemiyordu. Ve
Tarih: 29 Ekim 2000.
Aydınlık Yola karşı verdiği mücadeleyle bilinen Yarbay Ollanta Humala, 62 kişilik askeri birliğiyle, iki generali esir alarak darbe yaptı. Fujimori ve Montesinos ülkeyi terk etti.
Ollanta Humala, anti-emperyalist Peru Milliyetçi Partisini kurdu. Sosyalist ve sol partilerin desteğini alarak Temmuz 2011de Peru Devlet Başkanı seçildi.
Montesinos, 2001 Venezuelada yakalandı.
Fujimori 2005te Şilide ele geçirildi.
Her ikisi de insanlığa karşı suç işlemek; yolsuzluk gibi suçlarından dolayı hapse atıldılar.
Evet
Bir soru da ben Amerikalı gazeteciye sorayım:
Türkiye, Peruya benziyor mu?..
NOT: Yukarıdaki bilgileri yakın zamanda okuduğum Özgür Uyanıkın Latin Amerikanın Devrimci Tarihi (Kaynak Yayınları) kitabından derledim. Sağ olasın Özgür kardeşim..
''özel/tüzel kişileri değiştirip türkiye gerçeklerini okuyabileceğiniz yazı''.
peru'yu değilde türkiye'de olanları ve olacakları okuyor gibiydim.
elbette askeri bir darbeyi tasvip etmemiz mümkün değil.
çözüm ne şekilde olur bilemem ama bu ak diktatoryaya güce doymaz zihnityete bir dur demeliyiz.
bunun en demokratik yöntemi sandıklar. dolayısıyla 7 haziran.