Yaprrraak gibi bir senedir. Birçok hayal kırıklığı barındırdı sağolsun benim açımdan. Birçok insana yol verdim yeni kimseyi tanımadım. Uzun süreli ilişkimden ayrıldım. işsiz kaldım. Küfür gibi bir seneydi.
Bütün dünya için neredeyse kötü veya lanetli bir yıl olsa bile benim için çok özel bir yıl oldu 2020. Hayatımı kökten değiştirerek üniversiteyi bırakıp yurt dışına taşınmak gibi marjinal bir karar aldım. Hem ilk kez yurt dışına çıktım hem komple yaşamaya gittim. 22 yaşımda şirket sahibi oldum ve havalı bir çek defterim bile var artık. ilk kez tamamen yalnızım, ama mutsuz değilim. Bir sürü yeni kapı açıldı önüme, çok güldüğüm çok da üzüldüğüm bir sene oldu. Ah tabii salgın hastalık... 2020 hayatımı en hızlı ve kökten değiştiren yıl. Geçen sene bu zamanlarda Hacettepede derse girip çıkıyor, kimi zaman metroda ayakta durmamak için yerde oturup maskeleri sadece hastanede görürken bu sene maskesiz adım atamaz olduk.
Soguk algınlığı, kusma, orta kulak iltihabı, bronşit, zatüre ve vertigo... Sırasıyla bu hastalıkları geçirerek başladığım yıldır. Yaşanan doğal afetler, hastalıklar ve pandemi ile insanlık tarihinde hep hatırlanacaktır.
Her geçen gün bir önceki günden daha kötü geçen, her geçen ay bir önceki ayı aratan yani kısaca her geçen gün felakette level atlayan yıl. Bölüm sonu canavarını bekliyordum ama bugün umut dolu bir gün oldu. Sanırım 2020 nin kalan son aylarında umut dolu günler gelecek .. kışın sonu bahar olacak.. yağacak kar tüm pisliklerin 2020 nin üzerini örtecek ve bembeyaz tertemiz 2021 gelecek...
1- elazığ depremi :sebep: yıllardır hareket eden levhalar. çözüm dayanıklı bina.
2- coronavirüs: sebep: çin zamanında önlem alsaydı vakalarda katlanma olmayacaktı. ayrıca bildiğimiz gibi virüs 2019'da tekrar ortaya (2002'den sonra ) çıktı. çözüm : aşı ve sosyal mesafe! ikincisi pek tutmayacak bir çözüm
3- ekonomik sıkıntı: sebep: yozlaşmış iktidar! (aslında iktidardan çok halkın suçu gibi ama neyse)
4- izmir depremi: sebep: yıllardır hareket eden levhalar. çözüm dayanıklı bina.
bunların sebeplerini de sonuçlarını da hepimiz biliyoruz ama marifet bunları uygulamakta.
yandaşlara para yedirmek varmak neden dayanıklı bina yapayım ki!
ekonomik alanda da işi kendi tekel yandaşıma veririm ve o da sabah akşam benim propagandamı yapar. (atv-kalyoncu ilişkisi)
insanların kendi kişisel çıkarlarının peşinden koşmalarının zararlarını görüyoruz. Peki ne yapalım sabah-akşam başkaları için mi çalışalım? Başkalarının iyiliği için kendimizi mahvedelim mi? komünist olalım?
tabi ki hayır!
burada yapmamız gereken herkesin hakkını aramaya çalışmasıdır.(gücün dağıtılması) Bu şekilde olabildiğince hakkınız yenilmeyecek ve bu tür sorunlar ortaya çıkmayacak! Bunu başarmak bence için atılması gereken ilk adım tamamen halk tarafından fonlanan özgür bir basın kurulması. bu şekilde gerçekten ezilenlerin gür sesi olunabilir. ilerleyen zamanlarda ise eğitimden başlayıp sırayla devlet kurumlarını düzenleyebiliriz ama şimdilik bunlar hayal gibi geliyor.