akp'lilerin iddiası.
ama kim olursanız, nereyi destekliyor olursanız olun şunları bir düşünün derim:
Birinci vakıa: Bu adamların her haltı elleri altında tuttuklarını hem kendileri, hem muhalif, hem de bütün dünya bilir: anadolu ajansı, yüksek seçim kurulu, sandık başkanları, rejimin ta kendisi, medyanın neredeyse tamamı, belediyeler, muhtarlar, meclis, polis, hakim, savcı, bürokratlar sadece ilk anda akla gelenler. daha bir de sosyal medyasında ve fiilen sokakta bunlara çalışan, bunlardan beslenen tonla insan, cemaat, çıkar grupları vs. var, dev gibi bir teşkilattan bahsediyoruz. üstelik bu noktaya yıllar boyunca ilmik ilmik gelmişler, akşamdan sabaha bir hadise değil yani.
ikinci vakıa: Tam da yukarıda sayılan nedenler dolayısıyla bir evde beşyüz kayıtlı seçmen, eşzamanlı trafo-kedi operasyonları, yokolan çuvallar, yokedilen sandıklar, hazırda bekleyen milyonlarca boş oy pusulaları, henüz daha sayım işlemleri sürerken üsküdar'ı geçen beygirler, mühürsüz oylar, bilgisayarlara girilen ve girilmeyen bilgiler, iptal edilen seçimler, kayyumlar, keyiflerince hapse atılan muhalifler, ama daha neler neler: hep bunların heryeri avuçlarının içinde tutup dilediklerince manipüle edebilme kapasitelerinden dolayı "normal" ve "olası" kabul edildi. Yani bütün bu güçlere ve imkana sahipsen, üstelik hakkında bu kadar şaibe ayyuka çıkmışsa senin her tür seçimi ve referandumu her türlü kazanıyor olman gayet beklenen bir sonuçtur. zaten aksi mümkün değil...
gelgelelim bu iki vakıaya rağmen 1 nisan 2019 sabahı mümkün olabiliyor. Soru şu: nasıl veya neden?
akp kendisinde olduğu bilinen/zannedilen, ve bugüne kadar hep işine yarayan bu imkanlara ve kontrol mekanizmalarına rağmen nasıl oldu da ankara ve istanbul'u kaybetti?
ihtimaller:
1- akp aslında hep balondu -volume 1,“muhteşem muhalefet”: atfedilen ve varsayılan onca güce ve kontrole rağmen muhalefet geldi ve aldı. “geldi” mi? Kendine mi geldi? Geldi ne demek? Şu Demek ki, önceki seçimlerde muhalefet uyumasaydı ve elini masaya vuraydı rte ne referandumu, ne de cumhurbaşkanlığını, ne de, en azından, son on yıldır kazandığı seçimleri kazanamazdı. eğer bu durum doğruysa akp zeki değil muhalefet pısırıkmış denir. hiç maruz görülebilecek bir enayilik değil bu; yani muhalefetin pişmesi için 17 yıla, hadi bilemedin en azından 10 yıla ihtiyaç duyması büyük maruz. bu kadar zamandır halkın verdiği oyları çaldırmış mı oluyor muhalefet yani? Neyse…
2- akp aslında hep balondu -volume 2, “iç muhalefet”: afedersiniz ama, biraz önce birinci ve ikinci vakıalarda bahsedilen gerçeklere ve devletin tüm imkanlarına rağmen ciddi ciddi muhalefetin gelip bütün büyük şehirleri kazanmasına izin verdiyseniz "yuh" yani, utanın ve bırakın gidin o zaman. hani demokratik bir rejim ve ortam olsa mesele değil, “sizden bıkan halk muhalefeti seçti” deriz, bunları konuşmayız bile. ama hepimizin bildiği bir takım gerçekler var: mesela burası demokrasiden fersah fersah uzak bir diyar, mesela iktidarı ufaktan vermeye başlarsanız herşeyinizi yitireceğiniz bir süreci tetiklemiş olursunuz, mesela halk sizden bıkalı en az on sene oldu, nasıl oldu da hiç firesiz her seçimi kazandınız bunca zaman? bu kadar teşkilata rağmen muhalefet nasıl oy "çalabiliyor", "şaibe" nasıl mümkün? yoksa akp kendi içinde kendisini dinamitleyen bir örgütlenme ile mi karşı karşıya? sakın "fetödür fetö" demeyin, kalbinizi kırarım...
3- akp (siz “rte” diye okuyun) bu sefer muhalefetin kazanmasını bilerek sağladı; ya ekonomik krizin büyüklüğünden, ya da dış sermaye çevrelerine "bak ne güzel demokratız" mesajı vermek istiyor. yani çok büyük bir strateji uzmanı (!) olan bıyıklı hem yabancı sermayeyi ülkeye çekerek sarayını koruyacak hem de muhalefeti yıpratıp kendi teşkilatlanmasını 2023 için güçlendirecek. riskli bence; istanbul'dan beş seneliğine elini çekmek geri tepebilecek bir strateji olur; uzmanlıktan bağımsız bir vaziyet bu. “Uzman stratejist” ihtimaline prim verenler bir zahmet bu riski de düşünsün.
4- bir ihtimal daha: gerçekten bunlardan daha büyük bir güç devreye girdi. "bunlardan" derken, hem akp, hem muhalefet, hem de türkiye'de bulunan tüm meşru ve yarı meşru oluşumların hepsini düşünün. işte böylesi gizli, mistik, ulaşılamaz, dış kaynaklı, karanlık, yani tam komplo teorilerine konu olabilecek bir "güç" bunlardan daha büyük olacak; ve aslında ikinci dünya savaşı bittiğinden ya da en azından nato'ya girildiğinden beri türkiye'de olan biten tüm seçimleri, seçilenleri belirleyecek. böyle bir gerçeklik varsa ortada anormal bir durum yok zaten: vaktinde akp'yi faydalı bulmuşlar, bugün dizginlemeyi gerek görmüşler, istedikleri gibi at oynatıyorlar. seçim, milli irade vesaire hep yalan dolan, boşa konuşup düşünüyoruz yani. Pek sanmıyorum: dünya olarak büyük bir mekanizmanın içinde olduğumuz doğrudur, bütün ülkeler ve insanlar olarak, sadece türkiye değil. ama kendi vicdanı ve çabasıyla ideallerinin peşinde bir yerlere gelen, birşeyleri destekleyen bu kadar insana "siz aslında karanlık kuvvetlerin kuklasısınız" demek biraz fazla hayalgücü gerektiriyor. yani rte'nin bir zamanlar "herşeyi dış güçlere bağlamak hastalığımız" dediğine katılıyorum; bugün "saray saray" diye bağıramadığı için "beka beka" diye bağıran rte'ye değil.
5- devran döndü, rüzgar değişti, halk gerçeği görmeye başladı, bıkkınlık oldu, şans döndü, kontrolü aşan bir coşkun sel... Bunlara ancak romantikler ve çocuklar inanır. evet doğrudur: en olması gereken, en güzel veya ideal olanı halkın ceza kesmesi, kesebilmesidir, demokrasinin gereği de budur; ama lütfen, malzeme ortada, hem rejim, hem kültür hem de insan olarak malzememiz ortada; rica ederim. "halk gezi'de uyardı, şimdi de bileti kesti" diye düşünmek belki kulağa hoş gelebilir, ancak böylesi örgütlü bir halk bu topraklarda biraz hayal gibi; yok mu, var; mesela tunceli halkı böyle bir halk, o nedenle kimse parçalayamıyor ve kandıramıyor zaten. ama türkiye geneli bu kadar da donanımlı ve örgütlü değil, tarih ortada, gündem ortada. zaten böyle bilge bir halktan bahsediyor olsaydık biraz yukarıda değindiğimiz "acaba başka güçler mi" ihtimalini aklımıza bile getirmezdik.
sonuç olarak: ya yukarıdaki ihtimallerden biri ya da bahsedilmeyen bir başka senaryo; her ne olursa olsun ortada vakıalara uymayan çok tuhaf bir durum var. bu durum şimdilerde tespit edilmezse, yani olanların neden olduğu netleşmezse aynı sorunlar ve sıkıntılar tekrar tezahür eder, edecektir de...