sevgili 2018,
geldik son gününe. sen de tükendin, takvim yaprakları gibi ve bir gün biz de tükeneceğiz senin gibi. o zamana kadar hayırlısı.
öncelikle sana hayatıma kattığın güzellikler için teşekkür ederim. neşesiyle, hüznüyle olan bu paketi beğendiğimi söylemeden edemeyeceğim 1 tl farkla şimdi 2019'a geçerken, anılarımda güzel bi yer ayırdım senin için. bu kıyağımı unutma. seni viskimi yudumlayıp klasik müzik dinleyerek uğurlamak isterdim fakat sarı kola için milleti ezecem gibi. bakalım.
sevmiştim seni tosunum. ara sıra aklıma uğra.
2018, beni fazlasıyla geren bir sene oldu. duygusal anlamda hiç düşünmeyeceğim şekilde final yaptım. hiç aklıma gelmeyen nankörlüklerle, vefasızlıklarla karşılaştım. radikal kararlar almak zorunda kaldım ve kararları ivedi olarak uyguladım. ruhuma, tüm güzel duygularıma atılan kötü bir çelme sonucu düşmüştüm ve ayağa kalkmak için uzun süre bekleyemezdim, uzun uzun düşünemezdim; benim için en doğru kararı en çabuk şekilde almalıydım ve böylece bütün köprüleri yıktım, kapıları kapadım. sonrasında da kesip attığım düğümler hakkında kendimle hesaplaştığım zamanlar oldu...beynim uyuşana kadar üzüldüğüm günler oldu. hak etmediğimi düşündüğüm, bir türlü hazmedemediğim şeyleri bana yaşatan insanı en yukarıya havale ettim. en doğru zamanda o da hesap verecek biliyorum. en ufak bir şüphem yok bu konuda.
bu seneyi sonlandırırken yeni yıla yeni bir sayfayla başlamayı hedef edindim. bu seneki kadar stres bana fazla, sanırım stres konusunda peşin ödeme yaptım bu hayatta...
artık her şey güzel olsun...ne kimse beni yorsun, ne ben yorulayım. 2018 bitsin ve ömrümün geri kalanını huzurla geçireceğim yeni bir takvim başlangıcı olsun 2019...dualarım böyle...
26.5 yıllık hayatımda en çok gezdiğim, gördüğüm, yediğim, içtiğim yıl oldu.
2019 da daha da katlanarak devam etmesini dilemekteyim.
Kötü geçmeyen bir yıl, daha iyilerinin habercisi olmasını umduğum yıldır.
eylul'unde ankara'da olduğum yıl. kuğulu park'ta oturuyorum. kafamdan milyon tane cümle geçiyor. bir sürü film karesi, kitap cümlesi, replik dönüyor kafamda. baris bicakci kitapları, vega şarkıları, şiirler. fotoğraf makinesini gökyüzüne kaldırıyorum. inanılmaz bir gökyüzü var. insani konuşmaya, anlatmaya zorlayan bir hava var ankara'da. burada muhatapsiz yaşanmazmis. buraya muhatapsiz da gelinmezmis bunu anlıyorum şu anda. 2018'in son aylarından, beni Ankara'ya bir muhatapla yollamasini, yan yana o bankta oturup hiç konusmadan, gökyüzünün huzuruna dahil olmayı diliyorum.
şöyle böyle geçmekte olan doların 1-2 lira değer kazandığı %50'den fazla yobazın da meydana gelmesiyle ülkenin geri dönülemeyecek bir şekilde şarampole istikrarlı adımlarla gittiği bir yıl oluyor. 81 milyon insan var ama insan olabilenlerin sayısı bir eli beş parmağını geçmeyecek sayıda. vahim.
ilk gününden bu yana, sanki yeni yıl değilmiş de, bir geçiş yılıymış gibi gelen yıl. sebebini bilmiyorum ama 2019'a daha yakın hissediyormuşum gibi geliyor. zaten 2 sene sonra milenyumun üzerinden 20 yıl geçmiş olacak. son zamanlarda sözlükte 92 doğumlu ve 93 doğumluların yaşlanıldığı söylenmekte. ilk başta hadi lan oradan desem de, tarihe bakınca, yanılan ben olabiliyorum. ama eyvah demeden hayat devam ediyorken, yapılması gerekenleri yapmakta fayda var.