'aydinoglu tatile çıkabilir' koduyla ihtilalin başladığı, bir muhatap bulamadığımız için başarısız bir girişim olarak sonuçlanan efsanevi geceye ev sahipliği yapmış sene.
gece yarısı 00.20'de joseph'e ihtilâlin kodunu bizzat ben iletmiştim.
bu sene benim 9. sınıfta olduğum ve 10. sınıfa başladığım senedir. bu sene 9. sınıfta okulun tam gün olmasından ötürü sabahları 8'de yola çıkar 8.30'da okula varırdım. bir ara bir ay yanlış hatırlamıyorsam sabah 9'dan 4'e olmuştu okulun saatleri ve ben çok üzülmüştüm fakat sonra değişince çok sevinmiştim. okulumun saatlerinin değiştiği gün biz hastaneye gitmiştik. o zaman otobüsler kalabalık olabiliyordu. kalabalık otobüslere kaçak biniyordum. O sene özel eğitimde 4 saat dersimin olduğunu kağıttan okuyunca oranın müdürüne ağlıyormuş gibi yaptım. sonra servise bindim ve eve vardım. bu yılda yeğenim anasınıfına gidiyordu. kalabalık otobüsleri çok seviyorum ve şarkı söylüyordum. haftasonları bakırköy'e yürüyordum. bir gün ablamın kayınvalidesinden sabah yola çıkıp bir saat sonra bir hastaneye vardığımızda ben namaz kılmaya gideceğimi söyleyerek camiye girmiştim sonra namaz kılmıştım. sonra temizlikçi vardı, temizlikçinin gitmesini beklemiştim sonra adam yerde yatıyordu ve ben utanmadan cesaretle 'çorabınızı koklayabilir miyim' demiştim. adam da 'kokla' demişti ve o zaman adamın üstüne yatmıştım ve üstüne işediğimi düşünmüştüm. sonra gusül abdestini islam ilmihalinde tesadüfen öğrendiğimde meni olduğunu öğrenmiştim ve gusül almıştım. O yılda yazları kumbağ'a gidiyorduk ve ben dini daha yeni yeni öğrenmeye başlamıştım. o sıralar dini sitelere bakardım ve inanmayan cennete girer mi diye sürekli bakardım. o zaman inanamadığımı mı ya da inanmadığımı mı düşünmüştüm bilmiyorum ama samimi olmadığımı düşünmüş olabilirim. sonra o senenin yazı benim için bayağı sıkıntılı geçmişti. sonra o zamanlar da yine camiye giderdim. o yılın yazında bir ara kuraklık olmuştu ve aşırı yağmurlar yağıyordu. bir keresinde köpek beni ısıracak gibi olmuştu. 10. sınıfa başladığımda sınıfımın değiştiği görünce biraz şaşırmıştım. o zamanlar da bayağı yağmurlar yağıyordu. ben gezmelere gidiyordum. bir amcanın da parkta üstüne oturmuştum. beyaz çoraplıydı. boşalmıştım ama sonra izin vermemişti. onu o senenin sonlarına doğru da görmüştüm.
amcam vefat etti, demokrasi kendinden geçti ve ülke otoriter rejime sahip bir muz cumhuriyetine döndü. tek kişinin ağzının içine bakan ve kurumları yok edilen ülkem.
berbat bir yıldır. kuvvetle muhtemel geri dönüşü de yok.
bir dünya sanatçı da göçtü bu yıl. sembolik olarak değerlerimizi kaybettiğimiz bir yıl oldu.
Mutlu başladı, hayatımın aşkını, ruh eşimi buldum dedim evlenme teklif ettim. Nişanlandım. Yaşadığım şehri, işimi değiştirdim. Askere gidip geldim, tüm bunları yaparken düğün hazırlıkları da yaptım.
Sonra giderayak son golünü attı ayrıldık. Düzeltemiyorum, beni bitirdin 2018. Teşekkürler.
Çok şükür sağlıklı geçti ama ruhsal olarak çok incindim.
Ama öyle abartılacak kadar da değil. Hala ayaktayız mücadeleye devam. 2019 daha zor olacak ama biz de güçlendik.
Ha son bir şey
Aq senin Trump.
Muhteşem bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Ufkumun biraz daha açıldığı, bazı güzel şeylerin farkına vardığım bir yıl da olabilir bu. Belki de benim için, oturup düşünmek ve daha iyi kararlar almaktan ibaretti. Her ne olursa olsun, mutlu olabileceğimin tekrar farkına vardığım bir yıl. Her yıl, bir öncekinin üstüne biraz daha ekleyip daha daha mutlu olabileceğimi görüyorum. 2018 bir başka güzel ve farklıydı. Darısı 2019'a daha güzel günler görmeye, daha unutulmaz ve hoş şeyler yaşamaya.