Allah korusun böyle bir kriz çıkarsa ve bu kriz 2015 genel seçimlerinden önce meydana gelirse, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ve yetkisi de sorumluluğu da oldukça kısıtlı olan* recep tayyip erdoğan, bu krizi daha önce de dış işleri bakanı olarak harikalar yaratmış olan(!) davutoğlu ile erdem başçı, mehmet şimşek, ali babacan gibi kişilere yükleyecektir. ekonominin gidişatından sorumlu olan bu kişiler için "Reisten sonra beceremediler bu işi" denilecek, sosyal medya ve aktroller üzerinden yürütülecek kampanyayla erdoğan'ın ekonomiden ne kadar da anladığı, o olmayınca işlerin sarpa sardığı ve ekonominin tekrar düzen alması için anayasanın değiştirilerek başkanlık sistemine geçilmesi gerektiği propagandaları yapılacak büyük ihtimalle.
ya rte'nin hamleleri ve davranışları o kadar tahmin edilebilir bir hale geldi ki, sıradan vatandaş bile artık erdoğanın nasıl hareket edeceğini oturduğu yerden tahmin edebiliyor.
veya fuatavni hakikaten bitmiş, oturduğu yerden tespitte bulunan birinin (bu ben oluyorum ehehe) yazdıklarının aynısının tıpkısını yazmaya başlamış.
en çok akp seçmeni etkilenecektir bu krizden. çünkü maalesef ki gelir dağılımının en alt tabakasını kendileri oluştururlar. bir nevi kendi ayağına sıkmak.
yandaş medya ve onun sosyal medyadaki tetikçileri tarafından örtbas edilmeye çalışılan krizdir. sanıyorsunuz ki insanlar tarafından konuşulmazsa kriz çıkmayacak he mi? bir de sabah gazetesinden yardırmış beyfendi.
"medyalari devrede
vatandaşı dolar konusunda galeyana getirmek için medya da devreye sokulmuş durumda. aydın doğan'ın gazeteleri ve paralel medya "dolardaki yükseliş durdurulamıyor" haberleriyle "ülke batıyor" imajı vermeye çalışıyor. operasyonun uluslararası boyutunu üstlenen ingiliz medyası da kriz tamtamları çalıyor. lobinin gazetesi wall street journal, "liranın oynaklığı yatırımcıları kaçırabilir" haberleri geçerken, reuters da "başbakan ahmet davutoğlu'nun new york temasları olumsuz geçti, yatırımcılar tedirgin" analizleri yayımlayarak panik çıkarmaya çalışıyor."
1- medya dolardaki yükseliş durdurulamıyor diye haber yapıyormuş? yalan mı amk? dolar 1.5 sene içerisinde 1,80'lerden 2,64'lere gelmiş ne diyeceklerdi herifler?
"citi'yi bile kullandilar
türkiye'yi kur oyunuyla faiz artırım sürecine sokmak isteyenlerin tutunduğu son gelişme citibank'ın akbank'taki hisselerini satması oldu. citibank'ın hisse satışını 'türkiye'den kaçış var' algısı yaratmak için kullandılar. fakat bu hisseleri yine yabancıların aldığını unuttular."
2- olaya gel olaya. citibank elindeki hisseleri yine bir yabancı sermayeye satıyor ama 800 milyon dolar zararla satıyor. bunun adı kaçış değil de nedir?
ekonomi iyi derken nasıl övünülüyorsa kötü olduğunda da iktidar hesap vermeli arkadaşım. ikincisi yargı da bağımsız deniyor ama bahsettigin iktidar bunları dinliyor mu? bir yolunu bulup edip pis siyaseti oraya bulaştırıyor sonra da yargıya güvenmiyorum diye beyanat veriyor komedi gibi..
bekir hazar bugünkü yazısında doğru bir noktaya değinmiş. biris açıklarsa sevinirim.
"Siz meydanlara çıkıyorsunuz, "Ekonomiyi düzelteceğim, gelir dağılımını yükseğe çekeceğim, enflasyonu düşüreceğim" diyerek iktidara geliyorsunuz. Bunun için Para'yı yöneten olmak zorundasınız. Ancak ülkede PARA'yı yönetme işi "Bağımsız, hükümet karışamaz" denerek 6 kişilik Merkez Bankası yönetimine bırakılıyor. Eğer bankadaki 6 kişinin verdiği kararlar ekonomiye zarar verirse hatta batırırsa bunun hesabını "iKTiDAR" veriyor. "
cebindeki para dışında ekonomiden anlamayanların ekonomist olduğunu gördüğümüz kriz şeysi. merkez bankası istese müdahale edebilir ama etmiyor. 82 milyonun hakkına giriyorlar gözlerini hırs bürümüş. belli ki bu adamlar ruhlarını şeytana satmışlar yoksa bunun başka bir izahı olamaz.
krizin nedenini merak edenler olay sandık hala anlamadın mı?
"Siyasi istikrarı sandıkta bozamayan çevreler, dolar üzerinden kaos planını devreye soktu. Londra'daki bankalar 8 milyar $'la, kuru 2.60'a çıkardı. Kriz tetikçisi medya da plana destek veriyor. Merkez sessiz kalarak lobinin ekmeğine yağ sürüyor
Seçim öncesi kriz algısı yaratmak isteyen çevreler adeta dört koldan saldırıya geçti. Doların küresel piyasalardaki yükselişini görmezden gelip, içeride 'Ekonomi yönetimine siyasi baskı var' diye yaygara koparmaya başlayanlar dövizden nemalanıyor. Londra'daki bankalar ve yerli işbirlikçileri 8 milyar dolarla piyasada oynuyor. Kurda günlük yüzde 3'lük parayı cebe indiriyor.
2.60'A ÇIKARDILAR
Bu operasyonla dün dolar tarihi zirveye ulaşarak 2.60 TL'ye çıkarıldı. Dolar, TL karşısında 14 Ocak'tan bu yana yüzde 14.5 değer kazandı. Yılbaşından bugüne dolar endeksi yaklaşık yüzde 6 artarken, TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı ise yüzde 9.5'i aştı. Spekülatif alımlarla doları yükselten çevrelerin TL'ye karşı açık saldırıya geçtiği dönemde Merkez Bankası adeta üç maymunu oynuyor. Geçmiş dönemlerde, yurtdışında bile olsa, sürekli açıklamalarda bulunan Erdem Başçı bu kez sesini bile çıkarmıyor. Başçı'nın yanı sıra, 13 yıldır ekonominin kaptan köşkünde oturan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da piyasaları yatıştırmak için üzerine düşeni yapmıyor. Başçı, dolardaki spekülatif yükselişe karşı kılını kıpırdatmayarak kriz algısı yaratmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
SiLAHLARI KULLANMIYOR
Halbuki, Başçı'nın elinde dövizle oynayanlara "Buradayım" mesajı verebileceği çok sayıda silahı var. ilk ve en basit aracı, piyasaya sağladığı likiditeyi kısıp, gecelik repo oranlarını yukarı çekerek, spekülatif TL talebinin önünü kesmek. Bu operasyon, doları yukarı çekmek için ihtiyacı olmadığı halde döviz alanların maliyetini artırarak yükselişin kısmen frenleyebilirdi. Fakat bunu yapmayan Merkez Bankası, piyasaya ihtiyacı kadar likidite sağlamaya devam ederken, fonlama maliyetini de düşürdü. Dövizdeki talebin reel sektör kaynaklı olmadığının en açık göstergesi, Merkez Bankası'nın döviz satım ihalelerine gelen talebin düşük olması. Burada da piyasaya gücünü gösterecek aksiyonlar almıyor. Döviz ihalelerinde maksimum 60 milyon dolar satan Merkez, doğrudan döviz satımı silahını da kullanmıyor. Banka, sessizliğiyle 28 Ocak 2014'teki gibi rekor faiz artırımına adeta kılıf hazırlıyor.
AMAÇ SANDIĞI ETKiLEMEK
Dolardaki yükselişi pompalamaya çalışan kesimin asıl amacı ortada. Haziran seçimlerinde sandığı etkilemek. istikrarı sandıkta bozamayan çevreler, kur üzerinden kriz algısı yaratarak Türkiye'de kaos yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü, kur artışıyla şu ana kadar reel sektöre çıkan 60 milyarlık fatura daha da kabaracak. Bunun devam etmesi işsizliği artırıp, büyümeyi frenleyecek. Düşmesi beklenen enflasyon da yeniden yükselişe geçecek.
MERKEZ BANKASI'NIN KULLANMADIĞI SiLAHLARI
1- TL'yi kısabilir
Piyasaya sağladığı likiditeyi azaltıp, gecelik repo oranlarını yukarı çekebilir ve böylece spekülatif TL talebinin önünü kesebilirdi. Bunu yapmayan Merkez Bankası, aksine piyasaya ihtiyacı kadar likidite sağlamaya devam ederken, fonlama maliyetini de düşürdü.
2- ihaleleri artırabilir
Merkez Bankası'nın atabileceği ikinci adım döviz satım ihalelerinde miktarı artırmak. Merkez Bankası, burada da miktarı sadece yüzde 50 artırarak en fazla 60 milyon dolarlık satış yaptı. Dövize gerçekten ihtiyacı olanlar açısından etkili olabilecek bu yöntem de kullanılmadı.
3- Doğrudan satabilir
Kulanılabilecek en etkili yöntem, döviz piyasasına doğrudan satış müdahalesi. Fakat Merkez Bankası, burada da geçen yılın ocak ayında yaptığı hatayı tekrarladı. Geçen yıl geç kalan 3.1 milyar dolarlık müdahale yeterli olmamıştı. Bu kez de dolar yüzde 15 yükselmesine rağmen seyirci kalındı.
MEDYALARI DEVREDE
Vatandaşı dolar konusunda galeyana getirmek için medya da devreye sokulmuş durumda. Aydın Doğan'ın gazeteleri ve paralel medya "Dolardaki yükseliş durdurulamıyor" haberleriyle "Ülke batıyor" imajı vermeye çalışıyor. Operasyonun uluslararası boyutunu üstlenen ingiliz medyası da kriz tamtamları çalıyor. Lobinin gazetesi Wall Street Journal, "Liranın oynaklığı yatırımcıları kaçırabilir" haberleri geçerken, Reuters da "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun New York temasları olumsuz geçti, yatırımcılar tedirgin" analizleri yayımlayarak panik çıkarmaya çalışıyor.
CITI'Yi BiLE KULLANDILAR
Türkiye'yi kur oyunuyla faiz artırım sürecine sokmak isteyenlerin tutunduğu son gelişme Citibank'ın Akbank'taki hisselerini satması oldu. Citibank'ın hisse satışını 'Türkiye'den kaçış var' algısı yaratmak için kullandılar. Fakat bu hisseleri yine yabancıların aldığını unuttular.
ELLERiNDE PATLAYACAK
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, dolardaki rekor yükselişe ilişkin, "Dolarla oynayanların bu manipülasyonu ellerinde patlayacak ve elleri yanacaktır. Çünkü Türkiye'nin böyle bir kaygısı yok. Diledikleri kadar oynasın bir şekilde bu onların elini yakar" dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da, dolar kurundaki yükselmenin, Türk ekonomisi üzerinde kalıcı bir tehdit oluşturduğunu düşünmediğini bildirdi. Işık, şunları kaydetti: "Ülkemize etkisinin sınırlı kalacağını düşünüyorum."
iTiRAFTA BULUNDULAR
Dolarda yaşanan yükselişin, Türkiye'yi faiz tuzağına düşürme amaçlı olduğunun en belirgin işareti, ingiliz haber ajansı Reuters'a yapılan isimsiz yorumlar oldu. isminin açıklanmasını istemeyen 'üst düzey' bir bankacının kurla ilgili değerlendirmesi aynen şöyle: "Merkez Bankası faiz indirmeyeceğini açıklamalı. Bu ay koridorun üst bandında yapılan faiz indirimi, Türkiye'de piyasaları bozdu. Burada faiz indirimi olmasaydı, dolar böyle yükselmezdi."
TIPKI 28 OCAK SENARYOSU
Merkez Bankası, 28 Ocak 2014'te de dövize müdahalede geç kalıp kurun yükselmesine seyirci kalmıştı. Tansiyon yükselince de "Çarem yok" diyerek faizi bir gecede 5.5 puan birden artırmıştı."
Ev fiyatlarının pahalılığı yüzünden ne kadar hoşuma gitmese de gerçekleşmesini arzu ettiğim kriz. 2+1 85 metrekare, varoş sayılabilecek, mahalle arası, konumu gerçekten berbat olan bir eve 150.000 TL istenir mi? Allah sizi krize soksun.
düşen alım gücü her gün pahalılaşan hayat. sürekli artan faizler ve yapılan zamların alenen göstermekte olduğu krizdir. türkiye ekonomisinin sıcak para akışına ihtiyacı varken, bunun olmaması, olmayan üretim bizi yavaş yavaş yeni bir yunanistan'a dönüştürmektedir.
hazırdan yiyip geri dönüşü olmayan işlere yatırım yapmayı tercih ederek, büyüdüğünü iddia ederek üretmeyen bir halka bakıyormuş gibi gözüken bir devlet dünya üzerinde yoktur sanırım.
13 yılda ne oldu amına koyim. hangi fabrikayı açıldı? hangi ürettiğimiz ürün patladı da ihracat yaptık. ithalat ve ihracat dengelenmişmiş. Laf... ne satıyorsun da para giriyor ülkeye. borç borç borç.
zenginin istediği olsun. ses etmesin. yatırımını çeker aman. fakir ödesin vergisini. ödemezse alırız söke söke. siktirin gidin be!
şunu üreteyim de. ülkede istihdam olsun. halkın karnı doysun yok. kredilerle borçlarla geçinen bir halk olduk çıktık. eskiden bankerler vardı, karanlıkta tefeciler vardı. hala varlar. bütün ülke halkını hangi pezevenkin oğlunun yönettiği belli olmayan para sıçan kurumlara bağladınız. sonra büyüdük, şöyle büyüdük.
cebimizde 1000 lira yok iken 2.500 tl lik iphone 5s aldık. müstehaktır bize bu kriz. belki teğet meğet geçmez de hepiniz görürsünüz açın halini.
2014 ekimden beri beklediğimiz krizdi. 2014 aralık'tan beri piyasalar da değildim, 1 haftalığına tekrardan piyasaya bakma fırsatı buldum, yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamış. Üretim yapan firmalar yavaşlamaya, ödemelerde ötelemeye gitmeye başlamış. Bu sefer tahminimce teğet geçmeyecek kriz. Teğet geçse bile geçtiği sırada birçok firmayı da yanında götürecek ciddi bir kriz gibi durmaktadır. Ülkenin ekonomik durumu zaten çıkan bedelli askerlik zımbırtısında belli oluyor. Üstüne birde kriz teğet geçmez ise vay halimize.