vasat bir senaryoya sahip, bok gibi klişeler ile gece tv'lerde verilen sıradan filmleri anımsatan ama bunun yanında süper efeklere sahip film.
efekler harbi güzel olmuş. ki zaten laf etmek hayvanlık olur ama ondan ötede birşey yok filmde.
içerisinde hiç sevişme sahnesi olmamasıyla da dikkatimi çekmiştir. Bir felaket filminde sevişme sahnesi olur mu demeyin. Armegeddon'da vardı. John Cusack yerine Will Smith olsa daha güzel olurdu. Bir de filimde dikkat çeken siyahların önemli noktalarda rol verilmiş. ABD başkanı hadi zenci. Adrian da zenci. Hintli olayı bulan bilim adamı da kara. dikkatinizi çektimi?
tamamen amerikan klişelerinden oluşan bir film.
--spoiler--
o kadar göktaşı iniyor tepeden ama ne hikmetse biri bile arabaya çarpmıyor. bırak çarpmayı, sıyırmıyor. arada bir heyecan artsın diye arabanın arkasını yok ettiler filan ama artık arabanın içindekiler ne kadar sıkı tutunmuşsa arabaya, hiçbiri düşmedi. hele bir de adamın açılan yarığın içine düştüğü sanıldıktan sonra orda kayaya tutunmuş bir şekilde yukarı çıkışı yok mu. sinemanın ortasında kahkahayı bastım azizim. bu kadar da olmaz. amerikan filmlerinin klişelerinden çıksaymış, daha güzel ve etkileyici bir film olabilirmiş.
--spoiler--
kıyamet hikayelerine gelince, bir aralar bir 2000 vardı. tarihin sonu 00 oldu da, kıyamet kopacak dediler. inananlar merakla ve korkuyla bekledi, hiçbir şey olmadı. sonra 06.06.06 dediler. yok efendim şeytanın günüdür, kıyamet kopacaktır, şeytan dünyaya inecektir. inananlar merakla ve korkuyla bekledi, hiçbir şey olmadı. şimdi de yok 2012 maya takvimine göre kıyamet günüdür. nuhun gemisi olayı olacaktır, dünyanın yarısı yok olacaktır diyorlar. inananlar merakla ve korkuyla bekliyorlar...
hollywod klişelerinin tümü bu filimde derlenmiştir. birde şöyle bir saçmalık vardırki dünyada bir avuç insanın kadığı zaman parayla gemi bileti satılır. lan zaten dünya batyor bir milyardoları ne yapacaksın
yarından tezi yok kendime bir gemi yapmaya başlayacağım ayrıca bu filimden sonra güneyafrikadaki emlak piyasası patlayacaktır.
en iyi gorsel efektlere sahip filmlerden biri. zaten konusu kiyamet olan bir filmde asiri detayli bir senaryo beklemek hata olurdu. bence gercekten basarili olmus. tansiyonun yukseldigi anlarda birden sogutmasalar daha iyi olurdu sanki.
GÖRSELLiK AÇISINDAN işin BOKUNU ÇIKARSALARDA BAŞARILI FiLM. bütünüyle bakıldığında ''eehhh'' tadında film.
--spoiler--
tipik amerikan propagandalarıyla dolu. '' ordaki insanları kurtarma çabası, amerikan başkanının vatandaşlarıyla ölüme gitmesi'' falan. bırakın lan bu klişeleri...
--spoiler--
200 milyon dolarlık bütçenin yönetmen ve senarist olduğu film. üç saat patlama çatlama vs. efektli sahneler dışında diyaloglar ve öykü oldukça sıradan. ilk çıktığında bir gaz izledim ve beğendim, geçen tekrar gittim gözümde büyütmüşüm dedim, abimm ve ya başka bir türk filmini tercih edin hala izlemediyseniz, en azından biraz sinema görürsünüz.
yine amerika önderliğinde dünyayı kurtardığımız bir film olmuş. hümanist abd başkanı da göz yaşartıcı... hadi her şeyi kabullenebilirim de, herşeyden son saniyede kurtulmalarına katlanamıyorum arkadaş. bir olu iki olur. b filmlerde bile bu kadar çok son saniyede kurtulma yoktur. bu filmde her felaketten son saniyede kurtuluyorlar. hele ki sevgilisi ölünce eski kocasına "anında" geri dönüş yapan kadın da ayrı bir komedi. john cusack da kurtaramamış filmi...
başroldeki kadının 2 dakika önce kasnaklar arasında sıkışarak can veren kocasını sallamayıp 2dakika sonra eski kocasıyla öpüştüğü, herkesin boğulmak üzere olduğu bir anda esas oğlanın ufak çocuğuna nutuk çekip sonra da dakikalarca suyun altında kalıp gemiyi tamir ederek insanlığı kurtardığı, dandrik bir uçakla maket gibi lavların dumanların bilmemkaç derece ateşin arasından geçildiği ve bu yapılırken esprililerin ortalıkta gırla gittiği, yarılan yerküre arasından bir elinde kağıtla tırmanarak kurtulan adamın koşarak uçağa yetiştiği ve yerden uçağa bindiği, kurtulduktan önce ve sonra (ve hatta tüm film boyunca) mimiklerinin değişmediği ve her seferinde komiklik yapıp espriler patlattığı, kısacası yapmacık ve kayıp balık nemo tadında bir saçma filmdi.
Klasik bir amerikan filmi. o kadar uzun sürüyor ki uykunuz geliyor, sıkılıyorsunuz.
Dünya halklarını düşünen hümanist bir abd başkanı, insanlık adına büyük çabalar harcayan abd hükümeti. bilindik senaryolardan tek bir farklı tarafı yok. görsel olarak biraz iyiydi ama film boyunca bitse gitsek düşüncesini değiştirecek kadar değil.
ben de izledim filmi sinemada. açıkçası daha önceki yorumlara yüzde elli elli katılıyorum. öncelikle kötü bir film değil yani en başta efektler olayı gerçekten hani sinemada efekt görmek istiyorum ve bunların gerçekten babalar gibi olmasını istiyorum diyorsanız daha önce pek bu kalitede efekt özellikle kıyamet konusunda ben görmedim. the day after tomorrow filmi vardı mesela, o da benim hoşuma gitti onu seven bunu hayli hayli sever öyle diyeyim. bu ondan çok daha iyi.
filmde eleştiri olarak benim anlamadığım çok basit bir nokta var. koskoca kıyamet filmi çekerken izleyicileri gerizekalı yerine koyup sürekli \"peşinden fay hattı koşan adam\", olgusu yaratmak yerine acaba neden daha bilimsel daha mayalar hakkında bilgi içerikli, daha tek tek özenerek uzun uzun göstererek koskoca tarihi eserlerin kulelerin yıkımını gösterip vay anasını dedirtmemişler anlamak mümkün değil.
bu kadar iyi efektler bu kadar insanların ilgisini çeken bir konu varken, izleyiciyi bu konuda inandırmaya çalışıp gaza getirmek varken, adam gitmiş nelerle uğraşmış.
--spoiler--
bir sinema sitesinde dün filme bakarken daha izlemeden evvel yorum olarak \"o kadar uzay gemisi yaptılar ama kullanmadılar\" yazısını görüp bakalım filmde nasıl bir gerzeklik varmış diye bekliyordum ki adamlar yaptıkları devasa gemi-denizaltı karışımı şeyleri kullandılar. amcam galiba uzay gemisi diye takılmış başta öyle diyorlar diye.
ha birde ben anlamadım bir şeyi anlayan varsa bir söylesin yav. bu dalga çarpışma sahnesinde ilk çarpışma oldu bunlar iki dağ arası gibi bir yerdelerdi su gümbür gümbür geliyordu hem de boylarının 5 katı falan, nasıl oldu da çarpmadan sonra camdan dışarı bakıldığında hala su üzerinde oldular su altında değiller bunlar? sonra tekrardan geliyor güya öyle iş mi olur allasen yapımcı o kanyon mudur nedir oranın su ile dolması gerek sonuçta düzlüğe açılmıyor ki? ne salak senaristi varmış bu filmin ya. dünyanın yarısından bahsetmemeleri de yalandan da olsa komedinin diğer tarafı. düşündükçe puanı düşüyor daha konuşmayayım ben en iyisi.
--spoiler--
bu tür filmlere eklenen boş bir film diye tasvir edebiliyorum ancak. kötü olduğunu duymuştum ama sırf görsel efektler sinemada daha farklı olur belki diye izledim. ama görsel efektler bile beklediğim gibi çıkmadı. klasik bir hollywood filmiydi. kendimi evde oturmuş yüz binlerce tsunami, yanardağ, deprem, hortum felaketleriyle kuşatılmış filmlerin arasından birini izliyor gibi hissettim. hep aynı sahneler. felaket başlar, esas aile kurtulmaya çabalar, aralarından birkaç kişi ölür ama hep mutlu sonla biter. birkaç kişi de arada yiyişir. film de sona erer böylece. senaryo da berbattı. yahu o uçak bilmem kaç derece olan lav kütlelerinin arasından nasıl geçebildi? ayrıca amerikalılardan birinin gemileri görünce "bunu da ancak çinliler yapabilirdi" diye tepki vermesi ilginçti.
turkcell'in çekim gücüyle, dünyanın sonu gelse ne gam demiştir bu filmde telefonlar. depremden koşarak uzaklaşan esas oğlan ise yürekler dağlamış, bi siktir git dedirtmiştir. öyle ki, eğer mantık hatalarına kafa takılırsa, filmin içinden cıkılamaz hale bile gelinebilir. en nihayetinde, sınıfsal farkları yine gözlerin içine sokmuştur bu film. ne büyük lütuf ki kurtarılacak son kitle de, dünyanın içine eden liderler tarafından büyük bir drama örneği sergilenerek kurtarılmış, üzerine bir de insanlık dersi bile verebilmişlerdir bu filmde. kyoto'yu bile imzalamamış bir ülkenin başkanı ise, göz yaşartan bir duyarlılıkla halkını terk etmemiş, feci şekilde can vermiştir, falan ve filan ve de öööeeeh!
filmde en iyi oyunculuğu 7-8 yaşlarında bi kızın çıkardığı, efektlerin tam manasıyla berbat olduğu, mantık hatalarıyla dolu film. efektler o kadar berbattı ki daha filmin başlarında insanın sinemadan çıkması için yeterli olacak nedendi.
--spoiler--
öncelikle bi süre gordon karakterinden bahsetmek istiyorum. adam daha önce tek motorlu uçaklar hakkında ufak ders aldığını söyledi ancak daha sonra maşallah bildiğin çift motorlu uçakla duman bulutlarının altında, kısa pistte, lav toplarının arasında türk yıldızları gibiydi. onu geçtim adam rus uçağı bile kullandı.
yine benim kafama çok takılan şey bu filmde de var. ben mi yanlış düşünüyorum yoksa bu hollywood'daki yapımcılar da mı bi sıkıntı var anlamıyorum. hacı bilmem kaç derece lava o kadar yaklaşmak mümkün mü? adamlar bildiğin içinden geçiyolar yahu! anlamadım, anlamıyorum.
yine filmin sonlarında geminin kapısını kapatmak için Jackson Curtis karakteri gönüllü olur ve babacan tavırlarla gider oğlu gelir ona anlatır bişeyler daha sonra hatun gelir öpüşür yiyişir, ulan gemi batıyo arkada boğulup gebereceksiniz neden bunu yapıyosunuz?
filmdeki mantık hataları, aksiyon sahnelerinin aşırılığı, klasik hollywood yapımı olmasını filan geçtim... bana bu filmin yapımcıları bir tek şu sorunun cevabını versin, gidip 10 tane daha bilet alıp izleyeceğim: dünyanın manyetik kutupları yer değiştirirken nasıl oluyor da kuzeyden güneye doğru tasarlanmış bütün bilgisayarlar ve elektronik aletler hala daha çalışabiliyor takır takır?
efektlerine hayran kaldığım,oyunculuğun arka planda kaldığı fakat işte o efektlerin bu açığı orta oranda kapattığı filmdir,izlerken arada nefes almayı unutup mısırı boğazınıza kaçırabilirsinizdir.