avrupa ülkeleri gelişmiş ülkelerdir, türkiye gelişmekte olan bir ülkedir. avrupa nın türkiye den daha hızlı büyümesi zaten beklenmez.
gsmh 14 trilyon dolar olan amerika yüzde bir büyürse 140 milyar dolar büyümüş olur. aynı yıl türkiye 75 milyar dolar büyürse türkiye yüzde on büyümüş olur.
bana kalırsa anlamsız bir karşılaştırmanın yanlış anlatılmasıdır.
bilgisayarımın saatinden tarihi kontrol etmeme sebep olan başlıktır. gerçekle yakından uzaktan alakası olmayan "çok istedim olmadı, keşke olsaydı" dediğimizdir o.
balon şişmeye devam. para trafiği büyüyor korkutacak düzeyde zengin daha büyük paralarla oynuyor, fakir daha fakir. aptal cühela da buna büyüyorum sanarak kanıyor.
(bkz: büyüt istersen)
lakin kime büyüyeceği merak konusudur. küresel sermayenin işçi cennetine dönüşen türkiye, malezya, meksika gibi ülkeler zaten hep büyümektedir. ama halkın durumu günden güne kötüye gitmektedir.
bu konuda bilgi eksikliğinden dolayı bir iki sene yüksek oranda büyümenin güzel bir şey olduğunu sanan insanı mutlu edebilecek olay. geçmişte de hem de çok kötü dönemlerden sonra %8-9 büyümeyi başarmış bu ülke ama nasıl? ve bu büyümenin 2 sene bile sürmeyeceği bilinmiyor muydu? iki sene sonra %1-2 lere düşen yine biz değil miydik? biz üreten bir ülke olmadıktan sonra şunları konuşmanın alemi yok zaten. yüksek faiz düşük kur ile devam edelim biz. yabancının sıcak parasına bağlı olsun hep halimiz.
doğru bir öngörüdür.
lakin eksiktir;
bu öngörünün temelini oluşturan durumları ve bu öngörünün sonuçlarını da öngörmek zorundayız.
ekonomisi üretime dayalı olmayan bir büyüme ancak sömürücü devletlerde görülebilir.
ekonomik gelişmeler üretim olmadığı halde iyi yönde okunabiliyorsa; bunun iki açıklaması olabilir;
o ülke ya başka ülkeleri sömürüyordur;
ya da kendi halkını.
türkiye kendi halkını sömürerek varolma çabasına girmiş ve evet, büyüme katetmiştir.
daha da büyüyecektir.
o sürekli bok attığımız avrupalı kadar, hatta ondan da çok büyüyecektir.
sömürülen bir insanın sömürüye karşı çıkışında iki argüman geçerlidir;
kimsenin sömürülmesini istemiyordur;
ya da sömüren olmak istiyordur.
insanlık, bu argümanlardan hangisine sıkı sıkıya sarıldığıızla yakından ilgilidir.
ekonomik büyüme;
değerlerin kaybını birlikte getirir.
bedel ödemeye hazır mısınız?!