yerel ekonomi batarken, global olarak büyüsek kaç yazardır. hatta global olarak büyüdük mü kendimize mi yaranıyoruzdur? çarpıtılmış istatistikler üzerinden demogoji yapmayalım arkadaşlar.
her ay en yakın arkadaşlarından bir ikisinin babası işten çıkarılıyor, haberin yok. neymiş türkiye büyüyormuş. evet tamam büyüyor da, nereye doğru?
türkiye'de yaşanan büyüme hiç bir işe yaramayan, balondan büyümedir. orta direk, esnaf, işçi kan ağlarken; sen nereye büyüyorsun? dünya'nın neresinde görülmüş bu tarz bir büyüme?
deliler gibi vergi toplayarak, milli kaynakları satarak, bankaları garantiye alarak tabii büyürsün. ama geçici olur bu büyüme. sen büyürken; attığın her adım halkı sömürmeye yönelikse, ihracat rekorundan bahsederken ithalat rekorlarının üzerini örtüyorsan (cari açık yaratıyorsan), çöp şişten tığdan enflasyon hesaplıyorsan, sen büyümüyorsundur.
çık enflasyonu dana ciğerden, antrikottan, domatesten, baklagilden hesapla da görelim ne kadar delikanlısın.
kısacası, türkiye büyümüyor. intihar ediyor. hepimiz de aslanlar gibi yiyoruz bu yalanları...
hatırlıyorum da eskinden de buna benzer haberler çıkardı, ya da bu ana fikir altında tartışma programları düzenlenirdi, gazetelerde yazılar okurduk, devlet büyüklerimizin demeçleri olurdu. bir krizin eşiğinde olunan her dönemde buna benzer cümleler yüzlerce varyasyonla insanların gözüne sokulurdu. zaten tedirgin olan halk, böyle bir demeci okuduğunda ya da duyduğunda az da olsa bir ferahlama hisseder, ülkeyi yönetenlere taptaze bir güven duygusu hissetmeye başlardı.
şimdi yine aynı durum söz konusu. ama tek bir farkla. eskiden bu tür demeçler verilirken sayısal verilerden olabildiğince kaçınılırdı. söylediklerinin gerçeklikten ne kadar uzak olduğunun bir kanıtıydı çünkü o rakamlar. somut belgelerdi. ama bu dönemde, yalancının mumunu söndürecek o sayısal verilerde yalanın bir parçası halinde sunuluyor önümüze. bu verileri hazırlayan kurumlar halk için çalışıyorken, artık yönetim için çalışır hale geldiler. tüm veriler, verilen demeçlerin birer soyut destekçisi halini aldı.
içinde yaşadığı ülkeyi ve en basiti kendini tanıyan bireylerin söyleyebildikleri ise hiçbir gerçekliğe dayanmayan "desteksiz atanlar" safında kendine yer buldu;
her beş kişiden birinin kredi borçlusu olması, ülke dış borç açığının beş yüz milyar dolarları aşması, işsizliğin yüzde on beşlerin üzerinde olması, kpss'ye giren kişi sayısının öss'ye giren kişi sayısına her geçen yıl daha da yaklaşması ülkenin büyüdüğünün göstergesi ise, sıkıntıda olan bir ülkede yaşamak, büyümekte olan bir ülkede yaşamaktan daha tercih edilesi bir durum haline gelmiştir dersek o kadar da desteksiz atmamış oluruz sanırım..
hiçbir şey üretemeyen, neredeyse bütün geliri vergilerden olan bir ülkenin büyümesi de ancak türkiyede olur, insanlar da buna inanır, benim güzel ülkem.
bazılarına ne yaparsan yap yaranamayacağını gösteren önermedir...büyüme yüzde 2-3 olsa çok-az, yüzde 4-6 olsa yetmez, 8 ve üzeri olsa kesin yalan...tam bir yeniceri istemezükcülüğü...söyleyin kardesim sizi hangi büyüme tatmin eder...
ayrica bu Türkiye'nin son on yılda gösterdigi tek yüksek rakamlı büyüme degil ki, 2003'ten beri, 1-2 yıl haric (o da medya kesiminin büyük ugraslari sonucunda olmadı) sürekli büyüme gösteren bir ülkedeyiz...hepsi mi yalan bu büyümelerin...
"madem o kadar büyüdük, gsmh büyüdü elektriğe suya benzine yapılan zamlar niye ki?" diye sorarlar adama. **
izmir işgal edildiğinde dönemin hükümet başkanı halka " yok öyle bir şey, izmirden yeni haberler geldi her şey güllük gülistanlık" demişti. yoksa yine bir yerler işgal ediliyor da bizden mi gizleniyor.
"madem o kadar büyüdük, gsmh büyüdü elektriğe suya benzine yapılan zamlar niye ki?" önermesi elmayla armutların karıştırıldıgını gösteren bir cümledir...bir ekonomi büyüyorsa tabi ki elektrige, suya, benzine yani enerjiye olan talebi artacaktır ve talebi artan hersey gibi bunların da fiyatı yükselecektir...dogru sorulması gereken soru, neden bunlara ilişkin yatırımların bugüne kadar yeterince yapılmadığı ve enerji güvenliginin saglanmadigi olmalidir...ha dogalgaz derseniz o baska dünya dogalgaz rezervlerinin bu kadar arttigi bir dönemde yapılan zamlarin izah edilecek bir tarafi yok...
Hala iphone satışlarının ülke ekonomisinin refah ölçütü gibi görüldüğü garip ülkenin ekonomisindeki büyüme. O iphoneleri, arabaları, laptopları biz üretsek yine canımız yanmaz ama onlar da ithal. ithalata bağlı büyüme kötü büyümedir diye bir iktisat ilkesi hiç mi duymadınız?
Globalleşen ve şeffaflaşan dünyada herşeyin herkesin gözü önünde gerçekleştiği bir ortamda verilen rakamları inandırıcı bulmamak nasıl bir mantıktır. Artık istediğiniz her rakam parmağınızın ucunda. Hadi diyelim biz birbirimizi kandırıyoruz. Peki uluslar arası kredi derecelendirme kurumlarını nasıl kandırıyoruz da sürekli notumuzu artırıyorlar. Bütün dünya büyüdüğümüzü görüyor ama bizim çok bilen akıllılar kandırıldığımızı düşünüyor. Hayatları boyunca ezik yaşamış ve ezikliği özlerinde sindirmiş olanların ülkede iyi şeyler olmasını sindirememeleri gayet doğal. ihracatımız rekor üstüne rekor kırıyor ancak biz halen kriz kapımızı ne zaman çalar diye merakla bekliyoruz. Hatta öyle bir konuma geldik ki kriz çıksa zil çalıp oynayacağız bak ben söylemiştim diyerek. Ülkenin ihracatının artmasında ve ekonomik olarak büyümemizde hükümetin katkıları olsada özünde bizlerin çalışması ile ilgili bir durumdur. Buradaki asıl pay bizlere aittir. Üretici cesur olacak, akıllı olacak ki kalkınma gerçekleşsin. Ne mutlu ki cesur yatırımcılarımız var. Rahmetlik Sakıp SABANCI'nın dediği gibi "Çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız..." Çalıştıkçada büyüyeceğiz. Siz kabul etseniz de etmeseniz de...
bir de bu durumu amerika'nın borcu şu kadar almanya'nın borcu şu kadar diye savunanlar vardır.
arkadaşım! sen amerika değilsin! almanya da değilsin. onların tamamı rotschild'a bağlı diye sende bağlı olmak zorunda değilsin. artık anla şu milli ekonominin ne anlama geldiğini!
hakkini vermek lazim ,turkiyeden sparislerimizde ic piyasa yuzunden bir ay beklemek durumunda kaliyoruz bu yonden bir buyume soz konusu ama cari islemler acigi korkunc duzeyde ve bunu gizli zam ,vergilerle susbansiyon ediyorlar bu belli bir noktadan sonra ani bir cokuntuye yol acacak , erken secim karari alinacagi yil bilin ki yolun sonu gelmistir.
milletin gazını almak için uydurulmuş bir yalandır.
efendim hikaye büyümek falan. varsa da vatandaşın vergileriyledir ki bu da büyümek falan değildir. sömürmektir. krizler teğet falan geçmemektedir. gündeme böyle yansıtılmakta ve kimse olayı anlamamaktadır. tabi ne olacak ki birilerinin kriz var veya yok demesi neyi değiştirir? durum ortada zaten acayip acayip zamlar. nasıl oluyor da bu kadar büyüyen, dünyanın 17. si haline gelen ekonomimiz çalışana yüzde 5 in üstünde zam verirse dengelerini kaybeder?