ülkemiz zenginlerinin büyümesiyle eş değer şekilde ilerleyen büyüme ve küçülme oranıdır.
eşit olarak verilen bir istatistik değildir.
o bu değilde sözlükte buna inananlar varmış , üzücü.
büyümenin niteliği göz önüne alındığında tehlikeli büyümedir. bu konu ile ilgili gördüğüm en güzel yorumlardan biri, bu sözlükte yapıldı.
yorumu yazan arkadaşın kullanıcı adını hatırlamıyorum şu an. bu giriyi görür bana iletirse giriyi düzenlerim.
arkadaşın dediği ve benim de katıldığım yorum şu:
türkiye sağlıklı büyümüyor. türkiye'yi bir insana benzetirsek sağlıksız büyüyor. bench presse girip, barfiks çekip kaslanarak ve yağ kütlesini azaltarak değil ** ; tüm gün televizyon karşısında patates kızartması, hamburger yiyip kola içerek büyüyor. yani yağlanıyor. arkadaşın tabiriyle "göt büyütüyor".
katılmamak elde değil. iibf , uluslararası ilişkiler öğrencisiyim. iktisatçı, maliyeci, ekonomici arkadaşlar kadar yorumlama haddim ve hakkım olmasa da ben de konu ile ilgili bana verilen derslerden ve takip ettiklerimden çıkarımlar yapabiliyorum.
yukarıda yorumunu verdiğim arkadaşa , arkadaşın örneğinden hareket ederek eklemeler yapmak istiyorum.
yağlanmamız sağlıksız çünkü hareket imkanımızı kısıtlıyor. yağlı ve sağlıksız bir biçimde kilolu insanlar nasıl hareket ederken başkalarına muhtaç oluyorsa biz de başkalarına ihtiyaç duyuyoruz giderek. hareket etmek için onlara olan bağımlılığımız artıyor.
yağlar sadece hareket sistemimizi değil, hayati organlarımızın çevresini sararak onlara da zarar veriyor.
büyümeye sebep olan sıcak para iç organlarımızın , damarlarımızın çevresini sarıyor. ve hayatımız allah'a emanet oluyor böylece. daha doğrusu idam sehpasını ayağıyla itebilecek olan para manipülatörlerine...
tehlikeli büyümelerdir bunlar.
çünkü türkiye çin gibi fazla üretim yapan bir ülke değildir. kalıcılığı olmayan büyüme. sonrasında kriz getirme olasılığı fazla olan büyümedir.
türkiye'nin yakaladığı her büyüme trendinden sonra "aman ha yakında patlar. 2013 yılında kriz gelir kesssin!" diyen bir güruhu ortaya çıkarır. bırakın bu işi ekonomistler olarak biz değerlendirelim. şu anda ekonomik verilerin hiç birisi kısa ve orta dönemde bir iç krize işaret etmiyor.
diğer yandan vergi sistemindeki çarpıklık sadece tabanda bulunanları değil, reel yatırımcıyı yani müteşebbisi de vuruyor. yani öyle kitaptan okuyup "vergilendirmeyi kademeli yapıp artan oranlı yaptınmıydı aha da oldu" şeklinde değil bu işler. olay yöntemde değil sistemde başlıyor ve bitiyor. hükümet halen daha vergi sistemini rehabilite edemiyorsa istediği kadar artan oranlı vergi uygulasın. standart akp popülistliğinden ya da chp tribünlere oynamacığılından başka birşey değildir bu.
ha ben bu ülkede 2006, 2008, 2011 yıllarında kesin kriz çıkacağını iddia eden onlarca adam gördüm. 2 sene sonrasına gönderme yapıp sonra ortalıktan kaybolanlara artık şaşırmıyorum.