bu ülkede özelliklede büyük şehirler kaç kişi davulla kalkar? kaç kişi davulun sesini duyar? çocuklar; duydukları davulun ne olduğunu, merak içinde pencereye koşan, anne babasının söylenmesine aldırmadan merakla onu izleyen çocuk ne olacak?
yada; aramızda kaç kişi duvulcunun peşinden koşturmadık. hangimiz merak etmedik ne olduğunu.
hatta; davuldan sebeb konservatuara giden arkadaşlarımız.
bunumu yasaklamak ihtiyacı hasıl oldu?
bukadarmı bıkktık davuldan?
lars'ı dinlemek dahamı iyi olcak?
geleneklerimi yaşatalım derken, aşıkların yerini ; satrianni,vai'lar alacak belkide.
gerçeği dönüşmesi gereken ihtimaldir. zira yıl 2009 yüksek ve yalıtımlı binalar... davul sesiyle sahura kalkan insan bulmak zor. kaldı ki oruç tutmadığı halde kapı pencere açık yatan insanların * davul sesiyle gecenin üçünde uyanmaları enteresan bir hadise.
çok güzel ihtimaldir. zirâ geleneksel kıyafetler giyip, gelenek olduğu üzere güzel bir ritmde davul çalarken arada durup mani söyleyen davulculardan hiç kalmadı artık. hepsi para peşindeki müzik kulağı yoksunu insanlardan başka bir şey değil şu dönemde. Kaldı ki uyanmak isteyen kişi işini garantiye almak ve istediği saatte uyanmak için saatinin veya cep telefonunun alarmını kuruyor. Uyanmamak isteyenler, oruç tutacak olanlardan sahurunu geceden yapmış insanlar, oruç tutmayacak olan insanlar, ertesi gün çok önemli bir işi veya iş görüşmesi olan insanlar var muhakkak. üstelik ilerleyen senelerde ramazan ayı sürekli gerileyerek mayıs ve haziran aylarına denk gelecek. Ki mayıs ayında üniversiteli yazarların ve sokaktaki üniversitelilerin üniversite hayatlarını belirleyecek olan final dönemleri oluyor. haziranda ortaokulların sbs'si ve liselerin ygs si olacak ve bu ikisi ülkemizde bir gencin hayatını belirlemede en önemli iki faktör konumunda. parası olanda ses geçirmez pvc camlar olacak, rahat uyuyacak. peki parası olmayan çocuk uykusunun ortasında sıçrayıp uyanarak ertesi günkü sınava nasıl bir kafayla girecek? ve bir de; hiç ihtiyacı olmadığı halde, davulcuyla uyanmadığı halde, sırf adettendir diye para veren adetlerini, geleneklerini gerçekten yaşatmaya çalışan insanlar var. Onlar da eskiden yalnızca bayramda bir kere bahşiş toplayan, şimdi ramazan boyunca beş kere mahalleyi dolaşan ve her seferinde farklı kişilerin geldiği davulculardan hangisinin gerçek davulcuları olduğunu anlamamakta, yine de hepsine bahşiş vermekteler. kısacası göz göre göre dolandırılıyor insanlar, ve bazıları bunu sindiremeyip hiçbirine bahşiş vermiyor; bazıları da dolandırıldığını bildikleri halde salak yerine konmaya devam ediyorlar. 2010 a dair en güzel ihtimaldir. keşke olsa.
kimseyi etkilemeceğine inandığım yasaktır. zira günümüzde teknoloji iyice gelişmiştir. gerek cep telefonu, gerek saatler bu uyandırma görevini rahatlıkla yerine getirmektedir.
eski zamanlarda en çok ses çıkaran, taşınabilir tek alet davul olduğu için bu uyandırma olayında davul kullanılmıştır. demem o ki, davul bir gelenek değildir. sadece eski bir zamanda, bir çoğunluk tarafından hissedilen bir ihtiyaca bulunmuş bir çözümün tüm türkiye'de benimsenmiş halidir.
2005 yılından beri adana'da uygulanan şeyin 2010 yılında tüm ülkeye yayılma ihtimalidir.
örneğin bu sene çankaya belediyesi de böyle bir yasak uygulaması yapmıştır. e tabi din düşmanı bunlar damgasını yediler hemen. "adana'da 20005'ten beri uygulanıyor, ki o zaman akp'liydi belediye" dersen sen de komünist,dinsiz, hatta ergenekoncu ilan ediliyorsun.
kültür vb konulara gelince önümüzdeki onca kültürel değeri yedik bitirdik de bir davul kaldı he mi!
oruç tutan müslüman bir yazar olarak söylüyorum.(bu belki bazılarını rahatlatır)
gelenek dediğimiz şey başkalarını rahatsız etmeyen bir şey olmalıdır diye düşünüyorum.daha da zorlamama gerek yok zaten gayet basit bir konu diye düşünüyorum.
ama yok işte olmuyor insanlar illaki islami sembol olan, dini çağrıştıran şeylerin korunmasını, onun ülke çapında politika yoluyla yaşatılmasından yana. müslüman olmayı islamın emirlerini yerine getirmek değilde mahallede ülkede başkalarına alenen duyurarak yaşamanın derdindeler.
yukarıdaki entry nin ikinci paragrafını yasak merve ve onun gibi düşünenlerin kale almaması rica olunur. ikinci paragrafı kale alması gereknler kendilerini biliyor.
yaşlılık emaresi midir bilemeyeceğim fakat bu aralar çokça hayıflandığım bir durum var... eski değerlerimizi yitiriyoruz. bayramlar tatil fırsatı oldu, iftar yemeklerine akraba konu komşu davet edilmez oldu, yaşamın her alanında kendi değerlerini reddetme trendi(!) hüküm sürer oldu... asimilasyon dedikleri bu mu acaba?
haydi herkes bu akşam davulcuları yumurta atsın, bayramda da salla büyükbabanı ziyaret etmeyi, el öpmeyi hep beraber hazır havalar güzelken bodrum'a gidelim...
dipnot: işbu yazı kent şeker reklamı olmayıp bir yazarın serzenişidir.