yapmayın arkadaşlar borsanın durmu, döviz kurları, faiz oranları bu krizin ülkemizi etkilemeye başladığının gayet açık bir ifadesidir, korkarım ki hökümat bize bi şi olmaz cinsinden olaya bakmaktadır ve gerekli tedbirleri almamakta ısrarcıdır, sevimsiz bir durum.
ABD'den başlayarak dalga dalga dünyaya yayılmaya başlayan ve giderek küresel bir hal almaya başlayan ekonomik kriz.
2007 yılında ortaya çıkmaya başlayan Mortgage problemleriyle birlikte aslında böyle büyük bir krizin olabileceği her ne kadar konuşulsa da, sanırım bu kadar ani ve büyük bir biçimde etki beklenmiyordu ki, ABD'de ekonomiyi idare eden patronlar da aslında bu gidişe bir dur diyemediler. Her ne kadar ekonomik meselerle ilgili derinlemesine bilgim olmasa da, benim düşüncem, bu krizin köklerinin salt bankacılık sisteminin işleyişinden ziyade, dünyadaki üretim merkezlerinin çeşitlilik kazanmasıyla ilintili olduğudur. Bunu şunun için söylüyorum, yıllık sadece silah yatırımına yaklaşık beşyüz milyar dolar ayırabilen bir ABD'nin, tahmini yediyüz milyar dolarlık bir açık için, böylesine büyük bir kriz içerisine girmesi bana pek de mantıklı gelmiyor. Sorunu, başka yerlerde aramak gerekir sanırım.
20. yy sonları itibariyle Çin, Hindistan, G. Kore, Endonezya gibi ucuza üretim gerçekleştirebilen merkezlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, batıdaki büyük sermaye grupları da yavaş yavaş bu coğrafyalara doğru kaymaya başladı. Çünkü ne de olsa, kapitalizmin işleyişi nedeniyle, sermaye özgürdür ve istediği yöne doğru hareket edebilmektedir. Bu ülkelerin yaptığı en önemli hareket ise, kanımca, bu büyük sermaye gruplarının yaptıkları yatırımların artı değerlerin ülkelerinde kalabilmesini sağlamaktır. Yani, bu devletler ülke dışına nakit para akışını engellemişler ve kendi ekonomilerini kalkındırmayı başarıp, birer ekonomik güç olarak ortaya çıkmaya başlamışlardır. Buna karşılık, Batı'da ise sermaye gruplarının yer değiştirmesine müteakiben, işsizlik sorunu ortaya çıkmaya başlamıştır. * Mortgage kredileri bildiğimiz gibi uzun ömürlü kredilerdir ve insanlar ödemekle yükümlü oldukları kredileri sübvanse edemeyecek duruma gelmişler ve bu durum da, yapısal bir ekonomik krizi beraberinde getirmiştir. Ve bu çarka bağlı olan, bütün Batı dünyasını da yavaş yavaş etkisi altına almaya başlamıştır.
Velhasılıkelam, Neo-liberalizmin kalesi olan ABD'nin çöküşüyle birlikte, bu modelin de tarihin çöplüğündekini yerini pek yakında alacağını söyleyebiliriz. Bu sorunun çözümü ise, 1930'lardaki Keynesçi ekonomik modele geri dönüş gibi gözükmekte. Kaldı ki, devletler de bunu bir çözüm yolu olarak görmekteler.*
enteresan bir biçimde krizin merkezi amerikanın para birimi dolar bu süreç içerisinde diğer ülkelerin para birimlerine göre değer kazanmakta... dolayısıyla amerika bu krizden göreceli olarak daha karlı çıkıyor....
türkiye için şimdilik olumsuz bir etkisi görülmeyen krizdir. dolar kuru 2008 yılı başlarında 1,350 ytl civarında iken küresel kriz sonrasında 1,500 ytl civarına çıkmıştır.
euro kuru 2008 yılı başlarında 2,100 ytl'yi görmüşken küresel kriz sonrasında 2,000 ytl civarındadır.
faizler ise haziran- temmuz aylarında %22 civarını görmüşken küresel kriz sonrasında %20-21 civarındadır.
ancak borsa'da ciddi bir düşüş olmuştur.uluslararası yatırımcılar pozisyonlarını kapatmak için türkiye'deki hisselerini satmak durumunda kalmıştır.
ancak tabii ki küresel krizin türkiye ekonomisine bir etkisi olacaktır. bunun anlaşılabilmesi için biraz daha süre geçmesi gerekmektedir.
ozetle anlatmak gerekirse;
abd'de fazla likiditenin varligi ile azan insanlar ellerindeki para ile tuketimin doruguna ulasinca tekrar yavastan tasarrufa yoneldiler,bunun icinde en karli yol olarak degeri devamli yukselen emlak piyasasina yoneldiler.bankalarda likidite bollugundan sebep ona buna,ota boka kredi vermeye basladi.tabi arada ufak bankalar,brokerlar kar icin,komisyon icin isi iyice azittilar.nasilsa butun kredileri buyuk yatirim bankalarina satiyolardi ve ellerine de temiz para geciyodu.gel zaman git zaman olayin boku cikti yani para azaldi,kimse odeyemez hale geldi en basta ninja loan denilen-no income no job no asset- grubu sicmaya basladi.sonra domino taslari yikilmaya basladi,kucuk bankalara odeme yapilmadi,onlar yatirim bankalarindan borc aldi,dedikodular cikinca mevduat sahipleri paralarini cekmek icin siraya girdi sonra bi baktik ufacik tefecikler tuz buz olmus.ama zaten bunlar her boku yatirim bankalarina,yatirim bankalari da dunyanin dort bi yanina satmislardi.sonra bizim aaa+ notu olan amcamlar patir putur dokulmeye basladi velhasil kelam bunlar sicinca bunlarin is yaptigi butun bankalar yani butun finans dunyasi sicti.
aslinda bu ozetinde ozeti.bahsedilmesi gereken fed politikalari,hedge fonlar,subprime mortgagelar falanlar filanlar var ama hepsi zaten buraya sigmaz...
olaya birde ulkemiz acisindan bakalim.
diger gelismekte olan ulkeler kosarken son 2 yildir zar zor yuruyen,istikrari kaybolmus,cari acik/gsmh orani tavana vurmus,dunya duzeyinden tekrar ic cekisme moduna girmis,hukuk,derin devlet,teror derken iyice karismis olan yurdumda ilk baslarda cokta hissedilmemistir.tabi bunu hissetmeyen %47 yi hukumranlik sayan sevgili hukumetimiz olmustur.oysaki dunyadaki butun finans kuruluslari batmaya baslamisken,ulkelerin merkez bankalari para derdine dusmusken turkiye gibi sicak para ile beslenen,uretimle,imalat sanayi ile buyumeyen,ara mali ithal edip sonra bunlari montajlayip ihrac ediyoruz diye sevinen bir ulkenin bundan etkilenmemesi hayalcilik olurdu.
aslinda burdaki problem olayi sadece bankacilik krizi olarak goren,sadece bankacilik krizi olsa bile bundan etkilenmemenin imkansiz oldugunu hesap edemeyen,bankalarin ne is yaptigini unutan ve herseyden once bu ulkenin sagdan soldan para toplayarak cari acigini finanse eden bir ulke oldugunu bilmeyecek kadar bilgisiz insanlarin ulkenin basinda olmasidir.
kendilerine burdan sevgilerimi gonderirken birde banka=para=tuketim=uretim=buyume seklinde su anda oramdan buramdan uydurdugum sacma esitligide gonderiyorum...
öncelikle gittikçe daha da kötüye giden krizdir. özellikle otomotiv sektörünü çok kötü etkilemiştir. türkiyede ford ve toyotadan sonra renault ve hyundai de dayanamamış fabrika duruşlarına başlamıştır. en kötü yanı ise bu duruşların neden olduğu satış bunun paralelinde üretim azlığı nedeniyle vardiya sayıları azltılmış ve işçi çıkarımları başlamıştır. bu ana sanayilerin yanında yan sanayiler de aynı şekilde bu zincirin bir parçası olarak kötü şekilde etkilenmiştir.
türkiyenin ilk kültür/kitap/dergi/kaset satış yeri megavizyon gibi philips gebze fabrikası da kapanmıştır.ve bu gidişat mart ayına kadar bu şekilde hızlanmaya devam edecek gibi.
zincirin birer halkası gibidir. Amerikada patlak veren bu krizin dünyanın önde gelen ülkelerini bile etkilemesinin yanında bizim hiç etkilenmedik teğet geçti dememiz yavşaklıktan başka birşey değil.