persembenin gelisi carsambadan bellidir be anam, ne diye bosa kursun atiyorsunuz.
suc onlarin degil,rusvetle ogrenci gecirmeye alismis turk egitim sisteminin. ne kadar ekmek o kadar kofte meselesi ayrica biraz da. bu cocuklara onlerindeki 20 seneyi, hadi onu da gectim hayat standartlarini ne kadar duzgun veriyorsunuz da bir seyler bekliyorsunuz. ne verdiniz ki ne istiyorsunuz. okula gider hoca dover, duzgun ders anlatmaz, soru cozmez. toplantida veliye senin cocuk ders alsin der, numara vermeye kalkar allahin barzosu. eve gider cocuk azar isitir, test coz derler. butun kitaplari hatmet derler. cocugun dusunup fikir uretmeye vakti kalmaz.
tabi bu en standart daha cocuga kizsa turban taktirmaya calisan olur, erkekse ocaga gondermeye calisan olur, hatta mendil sattirmaya gonderen. bunlar spesifik sorunlardir, evet, ama ortak sorunlari da konusunca buyuk bir kokusmusluk ortaya cikiyor.
cunku bu lanet sistem nitelikli ogretmen yetistirmiyor. kimse cikipta hayir diyememez buna, sinava cocuk sokmus herkes bilir bunu.
hatirlar misiniz, bilmem. ben ataturkun herseyine karsiyim diyen bir ogretmen vardi. tabi ne kadar ogretmen olursa ondan. o hala gorevine devam ediyor.
Ortada başarısızlık olunca genelde bu başarısızlığı tek taraflı bir yerlere bağlamaya bayılıyoruz. Birkaç yazarın değişik noktalarına değindiği bu başarısızlıkta oldukça fazla değişken olduğunu düşünüyorum. Bunlar: eğitim sistemini tayin eden ülkenin eğitim felsefesinden okulun teknik imkanlarına kadar uzanan geniş bir yelpaze. detaylı olarak bu konular hakkında daha fazla okuma yapmak isteyen arkadaşlara Rıfat Okçabol'un Türkiye Eğitim Sistemi kitabını tavsiye ediyorum.
27 bin kişiyi az göstermeye çalışılma durumunu doğuran sebeptir..
Geçen sene 70bindi diye açıklayıp mutlu olan bir Milli Eiğitim Bakanımızın olması durumun ne kadar vahim olduğunun bir göstergesidir..
Geçen seneki sorularla bu seneki sorular arasındaki fark ortada olmasına rağmen gidip 27 bin kişi sanki 27 kişiymiş gibi konuşan bir bakana sahip olan bir ülkenin hakettiği durumdur..