7 yasindaydim o zamanlar, şirin bi mahallede yasiyorduk cok guzel zamanlardi herkes mutluydu filan. Televizyonda yuzleri destekledigi takimin rengine boyanmis taraftarlar cok dikkatimi cekerdi bu yuzden aglamistim ben de istiyom diye sonra ablam gidip sulu boyayla yuzumu boyamisti. Sokakta arkadaslarima o sekilde hava atiyordum hey gidi heey.
dükkan komşumuz elimdeki bayrağı almıştı konvoya gideceğim ondan lazım demişti bende beddua etmiştim adamlar 15 dakika sonra kaza yapmışlardı kendimi hala suçlu hissediyorum.
Brezilya maçını eski foçada o zaman ki adıyla phokaia otelin yanındaki toprak su kampında kalırken izlemiştim. O zaman bütün kamp babam gibi çalışanlarda dahil çay ocağına toplanıp 35 ekran televizyonda maçı izlemiştik. Ne günlerdi 2-1 yenilmiştik sanırım.
37 ekran televizyondan maç izlemeye çalışırdık.
babam ilhanın golünden sonra ağlamıştı.o an hayatımda aklıma kazınan en önemli anlardan birisiydi.
o anlar hala yaşıyormuşum gibi aklımda canlanır.
liseden kaçıp maç izlemeye gittiğimizi hatırlarım. okul müdürünün okulu ektiğimiz için kantine video odasındaki tvyi getirtiğini, derslerin maç esnasında iptal edildiğini hatırlarım. ümit davala asistiyle gelen ilhan mansız'ın uzatmalardaki altın golüyle yarı finale çıkışımızı hatırlarım. Hakan şükür'ün Güney kore maçındaki, kupanın en erken golünü hatırlarım. yıllar önce dünya üçüncüsü olmuş bu takımın, artık bir başarı elde edemediğini de hatırlar hayıflanırım.
ne güzel günlerdi be, sokaklara dökülüp, bir oluruz yolunda diye bayraklarla yürümemiz. keşke olsa yine izlesek!
edit: şenol güneş'in çocuk gibi hoplayıp zıplamalarını da unutmamak lazım.
Ilkokul 7. Sınıfa geçmiştik o yaz. Hasan şaş ilk golü attığında "aha" dedik lan tamam bu iş. Ama o amına kodumun rivaldo'su. Bak yine aklıma geldi puşt.