annem pazardan açık sarı renkli bir tişört almıştı. üzerinde milenyum 2000 yazıyordu.
ayrıca çıtır leblebi dedikleri leblebinin şimdikinden biraz daha ilkel halini ilk o sene gördüm sağda solda. adına da milenyum leblebisi diyorlardı.
anneannemin evde dayımla beraber son derece karıncalı bozuk yayında uefa finalini seyretmiş, penaltılarda coşmuştuk. (bjk)
sonrasında süper kupa finalini izledim, jardel gibi bir adamı tanıdık. aynı zamanda nouma yı da o sene gördük.
avrupa şampiyonasının tüm maçlarını izlemiş, avrupa futbolu ve oyuncularını öğrenmiştim. del piero, di biaggio, vieri, kluivert, overmars, cocu, davids, trezequet, henry, wiltord, barthes diye uzar gider.
her sabah temel reis izleyerek kahvaltı yapmak güzeldi.
kemerine telefon takan amcaların arttığı seneydi. nokia 5110 yaygın kullanımdaydı. dayımdan sürekli snake oynamak için telefonunu isterdim.
topuğa bastıkça ışığı yanan spor ayakkabıları bizim için çok değerliydi. hala çocuklar seviyor mu bilemem tabi.
aşırı tozlu tebeşirle kara tahta, ödev yapılmadığında hocanın deyneğiyle elleri kızartması, conan, pokemon, tasolar, sporcu kağıtları, el atarisi, televizyon atarisi( oy oy), super mario, tank 1990, bomberman, tetris uzar gider... 2000 ler farklıydı.
ford focus almıştım, aylık taksiti olan 157 lirayı ödeyebilmek için çok uğraşıyordum..
sert bir kış olmuştu..
vay efendim bilgisayarlar çalışmayacak, banka hesapları bilmem ne olacak diye yaygara koparmışlardı, bi halt da olmadı.. ulan, bilgisayar dediğin zaten pentium 2 550... hesap makinesi gibi bişey.. her tarafı bozulsa ne olur, bozulmasa ne olur..
hala aiwa walkman'ler piyasaydı.. doğubank'tan kapmıştım bir tane..
mimarlık fakültesinde arazi fotoğraflamak için bir adet dijital fotoğraf makinesi almıştım (on board değildi o zamanlar).. adam bana 2 megapixel bir makine verdi.. son teknoloji oymuş.. "3-4 mp yok mu, arsayı uzaktan fotoğraflayacağım" dedim, "arsa ayda mı, naapacan 4 mp'yi" dedi.. bu arada hubble teleskobunun üstündeki kamera 12 megapikseldi cidden... dolayısıyla adama atar yapmaya lüzum görmedim..
derya şensoy kızlarıyla bizim fakülteye geldi... çocuklar ilkokula ya gidiyorlardı, ya gitmiyorlardı..
geceleri age of atardık...
le-manyak diye bir dergi vardı.. siz bilmezsiniz.. biz, çizgi roman denilen şeyin altın çağını yaşadık.. o dergiyle..
bu arada, o vakitler sahaflarda çıkmama huyum da gelişmişti.. şimdilerde piyasada pek görünmeyen abdülcanbaz gibi çizgi roman serileri veya bazı nadir basım kitapları, biraz hallice bir öğrenci bütçesiyle haftadan haftaya alabiliyordum..
2000 gelmeden önce, istanbul hilton'un çatısına, uzaktan görülebilecek bir biçimde geri sayım tabelası koydular.. her gün, bir gün eksitilirdi.. izlerdik "aaa, 50 kalmış, aaaa bilmem ne" diye..
Bir milenyuma girişimiz vardı ki sormayın. 3 yoğun bakım, polis ekip otosunun telsizleri eşliğinde yeni yılınız kutlu olsun mesajları ve akabininde polis radyosunda boşvermişim dünyaya kulağımda ajda pekkan ın sesi..
Pek trajikti.
6 yaşındayım ve yeniyıla giriyoruz. Tüplü televizyon sarı kola ve yılbaşı süsleri, kimin evindeyiz emin değilim haykırıyoruz sevinçle,
"hoşgeldin ikibiiin"
hafızama kazınmış belki de en eski anımdır.
henüz bir yaşındaydım. evet daha çocuk sayılırım sözlük 2 rakamı beni korkutuyor. yirmiye dayandık be yaşlı teyze gibi hissediyorum şuan. evet otuzluk abi ablalar şuan bana küfrediyor.
10 yil 100 yil ve 1000 yillik bir zaman diliminin ayni anda bitecegine taniklik edececegimiz icin cok heyecanliydik. Gelecek gercekten gelmisti ve biz o kapidan gecmek uzereydik. Ve gectik.
Ama yil oldu 2018 hala arabalar uçmuyo amk. Birak uçmayi hala benzinle gidiyo kodumun makinesi. Benzin de bi pahalandi bi pahalandi ki sorma gitsin. Neyse, gelecegimiz siktiler sonuç itibariyle. Haybeye heyecanlanmisiz.
5 arkadaş bir evin bahçesinde ki barakada sabaha kadar şarap içerek 2000 yılına girmiştik. Saat 00.00 diyince hepsinin cep telefonu faaliyete geçmiş sevgilileriyle milenyuuumm diye kutlama yapmışlardı. Bi benim telefonum suskundu. Lan bak içim burkuldu yine. Bir yuzyıla nasıl girersen öyle geçermiş şimdi işin gücün yoksa yüz yıl bekle.
Milenyuma girerken yıl başında milli piyangodan amorti tutturmuştum. O seneden sonrada başka şekilde bedavadan para kazanamadım. Aslında onda da kazanamadığımı şimdi yazarken anladım. :/
Yılın hemen başında Hizbullah mezarları şoku yaşamıştık. Bir çok insanı domuz bağı ile katletmişlerdi. Kazılan her yerden ceset çıkıyordu.
Sonrasında yaşanan cezaevi isyanları. Hayata dönüş adı verilen operasyon arkasında onlarca ölü ve sakat bırakacaktı.
Aynı yılın Mayıs ayında Fazilet Partisi kongresinde Abdullah gül, başkan adaylığını koydu, az farkla kaybetti. Bu olay sonrasında akp'nin kurulmasında önemli bir rol oynayacaktı.
Ve tabi ki süleyman demirel'den sonra Cumhurbaşkanlığı makamına oturan ahmet Necdet Sezer. Velhasıl hareketli bir yıldı.