şanslı çocuktur. bilişim çağının en son nimetlerinden rahatça faydalanarak kendinden önceki akranlarının mağara devri sendromunu görmemiş olması nimettir.
çıkıp sokakta oynamaktan mahrum kalmış, sapanla kuş avlamanın ne olduğunundan bihaber, bilyenin nasıl oynandığın bilmiyor,
genç yaşta internetin pençesine düşmüş,
.
.
.
olmaktır.
bilgisayarda 160 gblik porno arşivi
msn
fifa serisi
cs
knight online
silkroad online
mu online
okulların tam gün olması öğle arası klasik müzik
90larla dalga geçmek
sigara içmek
2000lerde çocuk olanlara çocuk diyesi gelmiyor insanın..herşeyden haberleri var, olduk olmadık ahkam kesiyorlar, oyun diye bildikleri tek şey bilgisayar..sokağa çıkıp koşturmanın tadını bile bilmiyor çoğu..
biz eskiden yaz gelse de dışarıda oynasak diye gün sayardık. şimdi öyle bir beklentileri de yok..çünkü internet var,teknolojiden oluşmuş dünyaları var ve bu çocuklar başka dünya tanımadan, bilmeden büyüme yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.
pazar sabahı 7de kalkıp msne giren tiplerdir.
ablaları abileri gibi televizyona değil bilgisayara koşarlar.
bahçeye inip ip atlama top koşturma ise büyük çoğunlukta unutulmuştur.
biz büyüdük ve kirlendi dünya, değişti çocuklar..
şimdi bakıyorum da çocuklara iki dakika koşuyorlar, anneleri hemen dur koşma, hasta olacaksınlara başlıyor. biz diyorum, şansa hayatta kalmışız o zaman. bütün gün sokaklarda koştırıp oynarken kimse terimizi silmemişti... kimse evladım koşma düşeceksin dememişti. sinek ilacı aranasının arkasından ciğerlerimize ilacı doldura doldura koşarken kimse ensemizden yakalayamamıştı, kimse yetişememişti bize. severdim ben o ilaç kokusunu be... hala arada bir geçer yaz akşamları camları kapatmam bile...
hala var mı topaç? hala saklambaç oynarken saklanabilecek büyük bir ıhlamur ağacı kaldı mı? ya da kızlar lastik oynarken gala örgü ören büyükannelerinin ayaklarına bağlıyorlar mı lastiği? yoksa büyükanneler artık huzurevlerinde mi? bayramlarda neden çocuklar para istiyor artık, şekerleri asansör boşluklarına atarak? biz şeker isterdik paradan çok, mendil sevmezdik. zaten hoş, artık mendil bile yok...
yaban tayları cayırda tepişiyor mu? çilli horoz kedilerle dövüşüyor mu? peki çocuklar 7'den 77'yeden mahrum kaldıkları için neler kaçırdılar biliyorlar mı?
susam sokağı'nı bilmeyen, kurabiye canavarı gibi kurabiye yemeye çalışmayan çocuklar var artık... annenin sütçüden aldığı sütü kaymaklı diye içmek istemeyen çocuklar çoktan kocaman olmuşlar bile...
artık, beyaz ekranların arkasına gizlenmiş gri çocuklar var. annesi babası ona diğer çocuklara yetişebilsin diye para yetiştirebilme derdindeler. zaten annelerin ve babaların yalnızca adları var, çocuklara bakanlar anneanne ya da bakıcılar. ortada sadece bir gerçek var yalnız kalan mutsuz çocuklar...
eğer en kötü ihtimal orta gelirli bir ailenin evladıysa her istediğinin, imkanlar dahilinden ve ebeveynlerin kontrolünden çıkıp borç harç alınabilinmesi demek.
2000 lerin son iki senesini büyük bir olasılıkla susuzluk sıkıntısı çekerek yaşamak demek.
teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanabilmek demek. imkanın olsun olmasın bir şekilde bulup faydalarından nasiplenmek demek.
olabildiğince şımartılmak fakat emeklerin, çocukların pek çoğunda zayi olması demek.
üniversite okuyabilme ihtimalinin, yalnızca dershaneye gidersen gerçekleşeceği demek.
2000 lerde çocuk olmak sadece kendisine sunulan oyunlarla oynamak demektir. teknoloji neye sahipse 2000 çocukları da ona sahiptirler. oysa 80 ve kısmen 90 çocukları kendi oyunlarını kendileri yaparlardı. ama bununla dalga geçilmemelidir çünkü o oyunları yapanlar da 70 lerin çocuklarıydı...
öğlen 12 den gece 12 ye kadar top peşinde koşamamaktır.
maç aralarında gazozları içip maçla ilgili konuşamamaktır.
bu vakti msn-counter-knight karşısında geçirmektir.
çelik çomak, gece saklanbaç, gazoz kapaği, misket, mahalle kavgası, mahalle maçi, duvar üstü muhabbetleri ve sokağa tezgah kurup ivir zivir satmayı bilmemektir.