kastamonu'da otobüs mola verdiğinde 2.yarısını izlediğim maç olmuştur. molaya +15 dakikalık uzatma süresi ilave etmiştir otobüsün kaptanı.buz gibi bir dinlenme tesisi.15 kişilik birbirini tanımayan bir kalabalık.izlediğim en güzel maç olmuştur.en farklı maç.
skoru küçük de olsa fenerbahçemiz'e avantaj sağlamış maçtır. ancak ilginç olan nokta şudur ki, edu'nun kendi kalesine attığı gol nedeniyle, alex de souza, mateja kezman ve mehmet aurelio gibi tecrübeli oyuncuların kendilerine yakışmayacak derecede altı pas içerisinden hafif çaprazda karşı karşıya ve müsait pozisyonlarda 3 gol kaçırmaları güme gitmiştir. inşallah aramayız.
her şeyden önce son iki yılın uefa kupası şampiyonuyla oynadığımız düşünülünce son derece önemli bir galibiyet. genelde sevilla daha iyi top çevirmesine rağmen fenerbahçe özellikle ilk yarıda mehmet aurelio ve alex'le inanılmaz golleri kaçırdı. ama sonuç olarak bu galibiyeti hak etti. orda iş çok zor, çünkü 1-0 onlara yetiyor, yani biz orada gol atamazsak eleniriz. maçın en iyi oyuncularına gelince, selçuk bir başkaydı derim ben. bunun dışında mehmet aurelio, gökhan gönül, uğur, lugano ve volkan iyiydi. en kötü ise kanımca deivid'di.
tebrik edilesi karşılaşmadır, temennimiz sevilla nın performansını görmemize ve deplasman içinn biraz ürkmemize rağmen rövanşta da tekrar edilmesinden yanadır bir galatasaraylı olarak.
fenerbahçemizin 2 kez uefa kupası şampiyonu olmuş, bu kupanın*da favorileri arasında gösterilen sevilla karşısında 3 kez öne geçme başarısını gösterdiği ve sonunda kazandığı maç olmuştur.
evet 2 gol yememiz kötü olmuştur, fakat orada alınacak bir beraberlik turu getirecektir.
orada oynanacak kontrollü bir futbolla çeyrek finale adımız yazılacaktır.
efendim gerçekten harika bir maç olmuştur. maçın başında sevilla oyuna hakimdi ve kanouteyle etkili olmuş hatta volkan güzel bir top çıkarmıştır,daha sonra fener oyunu dengelip uğur'un ortası kezman la buluşup gol oldu ve fener öne geçti. daha sonra sevilla tekrar oyunun hakimiyetini ele geçirdi ve sahneye edu çıktı kendisine has bir vuruşla topu fenerbahçe kalesine yollamayı başardı. bu dakikadan sonra fener'in aurelioyla bir pozisyona girip değerlendiremedi. ikinci yarı yine sevilla baskılı başladı ama fener ikinci golü tam zamanında buldu(bu arada sevilla defansının kasımpaşaspordan farkı yoktu hatta kasımpaşa defansı bu kadar topa kafa vurdurtmazdı).bu dakikadan sonra fener tam baskı kurdu derken üç mü geliyor derken bu sefer fenerbahçe defansı adam paylaşımını yapamadığından escude golü yapıp beraberliğe getirdi. bu dakikadan sonra orta saha maçı halinde geçerken son dakikalarda fener kontra atağa çıktı alex'in pasıyla semih golü yaptı(bunda da sevilla defansı başroldeydi) ve maç 3-2 bitti. efendim sevilla da dani alves nerdeyse hiç hucuma çıkmadı(duran roplar dışında) bi defa çıktı onda da edu ya asisti yaptı. keita yalanmış haberimiz yok jimenez nasıl 90 dakika dayandı anlamadım. fenerbahçe de gökhan yine iyiydi mehmet çok koştu, alex maç içinde sadece forma gezdirdi ama iki asist yaptı o da ilginç tabi.
volkan'a ayrı paragraf açmak istiyorum fenerbahçenin en iyisiydi. kanoutenin ilk yarı ve ikinci yarı başlarındaki şutlarını harika çıkardı özellikle ikinci yarının başındaki şutu kurtarışı mükemmeldi(resmen doksandan çıkardı).
efendim ben bu entriyi yazarken takımım galatasaray 3 tane yemeyi başarmış (bkz: allah belanı versin galatasaray) demek istiyorum izninizle.
son olarak fenere tur için başarılar dileriz ama işleri çok zor.
maç bittikten sonra bir saat geçmiş ve benim suratıma yapışmış bir pişmiş kelle ifadesi...arada bi durup durup kendi kendime " ülen ne gol attı eşşek sıpası bee " diyorum kikirdiyerek.aklıma geldikçe hala sırıtıyorum, işte böyle bir maçtı benim için, ötesi laf...
hakkinda amerikan fox soccer channel'da fenerbahce icin "is fenerbahce team of destiny? they're looking good" yorumu yapilan mactir. konusmalardan anladigim kadariyla fener'in carlos ve kezman disinda pek taninmis topcusu olmamasina ragmen iyi isler yaptigi hakkindaydi mevzu.
sinan enginvari bir yorumla "abartılacak bir şey yok." dediğim maçtır. öncelikle bir beşiktaşlı olarak fenerbahçe'yi tebrik edelim(bu kalıbı da her maç entrysinde kullanır olduk sözlük camiası olarak). neticede fenerbahçe yıllardır yaptığı yatırımların meyvesini almaktadır.
maç benim nazarımda iki model takımın karşılaşması olmuştur. maç biri avrupa sathında mütevazı fakat iş yapan bir kadrosu olan, tesisleşmenin amına koymuş, her sene alt yapıdan birkaç topçu çıkaran, düzeni oturmuş, tam bir takım havasındaki sevilla ile yine tesisleşmenin amına koymuş, alt yapısı işlemediği için dışardan futbolcu ithal etmiş, avrupa'ya göre bile standartların üstünde kadrosu ulan fenerbahçe arasında oynanmıştır. sonuç beklenen bir sonuçtur.
buradan iki notum olacak yalnız:
1. pazar günü(galiba) rıdvan hoca'nın ntv'de "fener kendi kalesine gol atabilir" yorumuna binaen "rıdvan hocam sen başkasın!" diyorum.
2. şükrü saraçoğlu stadyumunun kapasitesi 52 bindi sanırım. peki maç boyunca neden fenerbahçe doğru düzgün desteklenmedi? televizyondan izliyorum diye bana öyle geliyor sandım. fakat maça giden fenerli arkadaşlar da aynı şeyden yakındı. ya kardeşim abartmıyorum bir seyirci maçın nerden baksan 60 dakikasını yalnızca rakibi yuhalayarak geçirir mi? kaldı ki en kritik zamanlardı ve takımın morale desteğe ihtiyacı vardı. artık maç öyle bi hal aldı ki yuhdan, ıslıktan başka ses duyamaz olduk. seyirci daha aktif olsaydı bence maçın seyri daha farklı bile gelişebilirdi. seyirci bu maçta bence sınıfta kaldı.
fenerbahçe taraftarının türk tribün tarihinin en büyük el yapımı pankartı ve onu tamamlayan mükemmel kareografiler bütünüyle yüreklere su serptiği karşılaşma olmuştur, yayında yapımda emeği geçen grup ck ve ünifeb'in ellerine yüreklerine sağlık...
fenerbahçe'nin 13'e 10 oynayamasına rağmen yine de kazandığı maç.
peki şimdi ne olacak:
birçok fenerli benim gibi bu galibiyete çok fazla sevinemedi. evet sesimiz kısıldı, öne geçtik, berabere oldu, öne geçtik berabere oldu. resmen yalama oldu. fenerbahçe bizi böyle bir yere taşıdı işte. iki kere üstüste uefa kupasını alan takımı 3-2 yenince sevinemeyeceğimiz bir yere taşıdı. çünkü bizim hedefimiz daha büyüktü, bizim hedefimiz gol yemeden yenmekti. gol yemeden yenmek ve ispanya'da beraberlikle çeyrek finale adımızı yazdırmaktı, olmadı, 2 yedik, 3 attık, olsun fenerim.
ispanya'da ne olacağı belli olmaz, sevilla'nın o kadar da abartılacak bir takım olmadığını gördük. sevilla da fenerbahçe'nin kolay kura olmadığını gördü.
bundan sonrası 2 hafta sonra belli olacak.
yine de edu hariç tüm takımı omuzda taşımak lazım. özellikle de volkan, hatasız oynadı. uğur boral, avrupa'nın sayılı sağ beklerinden birini maymuna çevirdi. ve semih. nöbetçi golcü, 78 semih. 5 dakika gecikmeli girdi, ama yine de yaptı yapacağını.
çeyrek finale yazdır adını fenerim.
sana bu yakışır.
dün geceki internet sorunu münasebetiyle hakkında yazamadığım maç. şimdi duygusal bakıldığında tüm fenerliler gibi beni de sevinçlere gark eden maçtır hatta ve hatta mükemmeldir. gerçekten çok güzel bir sonuç ve gece yaşattı topçular bize sağolsunlar. ama azcık realist olursak sevilla'nın bizden daha iyi ve bizden daha çok avrupa tecrübesine sahip bir takım olduğunu görebileceğimiz maçtı aynı zamanda.
sevgili babamın da dediği gibi '' bi bok yok lan bunlarda! bunlar mı almışlar iki sene uefa kupasını!!'' diye düşünülmemesi gereken zira gerçekten de çok organize ve yaklaşık 3 saniyede bizim ceza sahamıza girebilen adamlardan kurulu bir takımın oyuncularına karşı mücadele veren (ki bu sevilla real madridlerle, barcalarla oynuyo) topçularımızı canı gönülden kutluyorum bir fenerbahçe taraftarı olarak. eğer edu denen o stoperimsi (kusura bakmayın aşşağılıyorum çünkü ben klübüne her türlü desteği maddi ve manevi yönden elinden geldiğince vermeye çalışan bir taraftarım) böylesine kritik ve önemli bir maçta öyle saçma bi hata yapmasaydı, eğer deivid, poulsen denen futbolcu müsveddesini kaçırmasaydı ikinci golde çok daha farklı olabilirdi herşey. ama olsun. bu denli güzel bir gece yaşatan tüm topçulara sonsuz teşekkürler.
ama düşünülmesi gereken bu güzel netice ya da gece değil! aynı sıralarda oturduğumuz, aynı ekmeği yediğimiz, aynı topraklarda yaşadığımız adamların ''beter ol fener! geber fener! inşallah fark yersin fener!'' şeklindeki düşünceleridir düşünülmesi gereken. zira hasta derecede bir fenerli olarak galatasaray uefa kupasını aldığında forma giyip sokaklara fırlamış, beşiktaş burjuva kralı çelsiyi sergen yalçın denen ustanın attığı gollerle yendiğinde mahalleyi inletmiş bir fenerli olarak kanıma dokunmakta bu tarz anti söylemler. demogoji falan değil niyetim. artı oy eksi oy da çok afedersiniz şeyimde bile değil! tek isteğim artık biraz da olsa bilinç ve karşılıklı sevginin oluşması şu ülkede. yoksa gerçekten 16 yıldır boşu boşuna okuduğumu düşünmeye başlıyacağım.
derdimi anlattığım adamla çok sevdiğim takımımın çok güzel olan galibiyetini kutlayamadıktan sonra, bu akşamki maç için ülkemizin takımı olan galatasaray'a başarılar dileyemedikten sonra, dileyip de hala fener'in oynadığı rakibin desteklendiğini gördükten sonra affınıza sığınarak yazıyorum ''yemişim kezman'ın attığı golü, yemişim lugano'nun attığı golü, yemişim volkan'ın çıkardığı topları!'' umarım bazı şeyler düzelir artık bu ülkede ve umarım buraya yazdığımız şeylerin gerçekten de bir manası vardır.
iyi takımında çok fazla gol kaçırdığı maç. tabi topların iki kaleci içinde şanslı bir şekilde gelmesi de bu olayı etkilemiştir. bu açıdan gayet zevkliydi maç, ikinci maç içinde böyle olabileceğinin sinyallerini verdi. e böyle olunca da ikinci maç fener 0-5 bile yapsa skoru kimse şaşırmasın, amk savunma diye bir şey yok yani sevilla'da, her orta gol şansı. adamlar hücumdaykende kaleyi, her buldukları pozisyon tehlike. diyorum ki kesinlikle üst oynayın, yanılmazsınız.
hakkındaki yorumların tamami ile fanatizm dahilinde yapıldığı maç olmuştur.
fenerbahçe dün kadıköy'de çok güzel bir galibiyet almıştır. maçı çok kalabalık bir ortamda, sürekli bağırışan tiplerle izlediğimiz için, ilker yasin-halit kıvanç-ertem şener üçlüsünden kurtulmuş olduk. arada ilker yasinin sıçışları kulağımıza geldi ama o kadar da olur dedik. bu akşam da gs maçını çin kanalından izlemeyi düşünüyoruz. (bkz: emre tilev)
maça geçecek olursak, kanımca sanılanın aksine sevilla nın daha iyi oynadığı bir maç oldu. fenerbahçenin 2-1 den sonraki 10 dakikalık periyod dışında oyunda aşırı bir baskısı yoktu. dakika 4 de dudanın o şutu girseydi, zaten kabus başlayacaktı. volkan sağolsun izin vermedi.
kezmanın golünden önce sıçtığı bir pozisyon hepimizin sinirlerini bozmuş olsa da attığı golde uğur boral ın asisti mükemmeldi. edu dracena bu sene sanırım şampiyonlar liginde kendi kalesine 3. golünü attı.* bir tane de attırmıştı.
ikinci devrenin başındaki ilk 10 dakikada ispanyada göreceğimiz sevilla nın bir kısmını izlemiş olduk. tek paslarla rakip defansı yaran, kanatlardan akın akın gelen,* son vuruşlarda beceriksiz bir sevilla. bu baskı iyice arttığı anda gelen bşir korner golü ile fenerbahçe yine ipleri eline aldı. daha sonra escude bir taşla iki kuş vurarak hem carlos u sakatladı, hem de 2-2 yaptı. maçın öyle bitmesi tercihimdi zira kendi adıma arkadaşlarımla maçın 2-2 biteceğine dair iki öğle yemeğine iddia ya girmiştim.
maç tam öyle biter dediğimiz anda, semihin rakip defansla ilişki halinde olan şutunda skor 3-2 oldu. fenerbahçe maçı kazandı ve bize de tebrik etmek düştü.
tribünler ise utanç vericiydi. 15 dakika dışında hiçkimseye o tribünlerde 50000 kişi olduğuna inandıramazsınız. a be gülüm, iyi bir skor alsan çeyrek final kapısını aralayacaksın şampiyonlar liginde. hiç mi gaza gelmezsin? taraftarlık anlayışın top rakipteyken ıslıklamak mıdır?
neyse, sevilla dün kendi genelinde kötü bir top oynadı. defansları rezalet. ancak hücum hatları çok güçlü. ispanyada neler yapacağını aşağı yukarı zaten biliyoruz. fenerbahçe ise çok koştu, iyi çalıştılar. kezman çok güzel bir top oynadı. ancak kanıcma takım arkadaşları ona ayak uydurmakta zorlandı. özellikle mehmet aurelio ve alex çok kötüydü.
en azından fenerbahçe'nin bu çeyrek finale kavuşma turu maçında 1 galibiyet alması bile çok güzel birşey. 4 martı merakla ve ümitle bekliyoruz.
tanım:halit kıvanç'ın ağladığı maç.
bünyem fenerbahçe'yi haydi fener haydi fener haydi * şeklinde destekleyemez sahada görülen o iki renk bunu engeller ama türk takımı ya ynsinler işte şeklinde düşünerek oturmuştum televizyonun karşısına. derken maçı izlerken bir şeyler oldu. önce atılan gole sevindim yenilen gole üzüldüm maçtan sıkıldım hay ağzınıza s.çayım sizin bir şeyi beceremeyin tamam mı diye küfredip açtım dizi izledim. derken ne yaptı bunlar ya diye meraklanıp tekrar star'ı açtım ve baktım semih hala yedekte. anneme dönüp semih girecek ve gol atacak anne dedim. aradan 5 dakaika geçmeden semih girdi ve benim oleeeeyyy işte bu işte bu şeklinde bağırmama yol açan süper bir gol attı. ölsem aklıma gelmezdi fenerbahçe'nin attığı bir gole bu kadar sevineceğim havalara uçacağım ama işte hayat nelere kadir. 100 yaşınla avrupa'da şanlı ol fenerbahçe. darısı galatasarayımın başına diyorum.
(bkz: bir günlük olarak uludağ sözlük)
fenerbahçenin kazanacağını herkesin bildiği bir karşılaşmaydı. antifenerliler hariç tabiki, açıkcası bol gollü bir karşılaşma bekliyordum ki oldu zaten. o çok övdükleri sevillanın saha içi çirkefliklerine bakınca bunlar mı son iki sezonun uefa şampiyonu dedim kendi kendime.
küstah sevilla teknik direktörü maç sonunda resmen göt oldu. oyun genelinde iki takımda aman aman top oynamadı. fenerbahçenin yan toplardan gol atma hastalığı fazlasıyla memnuniyet verici ama türk takımlarının asla defans yapmayı bilmedikleri bir kez daha kanıtlanmıştır.
hakem genelde insiyatifini konuk takımdan yana kullanarak bizleri çıldırtsada kazanılmış galibiyet sonrası pekte önemli değil bence. ziconun oyuna müdahalesindeki artısında gürcan bilgiçe selamlarımı yolluyorum burdan. eduya gelince gol atmasa zaten şaşardım, hiç yoktan gol atma başarısı göstermek her oyuncuya nasip olmaz arkadaşlar. maçı anlatan spikerlere, ilker yasin anlatacak diye ödüm kopuyordu ama ertem abi gibi cin biri anlatınca rahatladım. halit abi geçmiş yılların hatırına bomba espiriler yaptı rıdvan vari.
her halükarda nispeten sevillanın eline veren bir fenerbahçe gördük. tebrikler çocuklar, tebrikler azize başkan.