işçi sömürüsünü ve Amerikadaki yetersiz gıda güvenliğini sergileyen roman, Başkan Rooseveltin 1906′da sağlıkla ilgili iki yasayı geçirmesine neden oldu.
2. Dönüşüm (1915) Franz Kafka
Dönüşüm, varoluşçuluğu temele alan mükemmel romanlardan biridir. Kafkanın karakteri Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini bir böcek olarak bulur. Bu böcek metaforu ise bütün toplumsal rahatsızlıklara cesaret kırıcı bir bakış açısı sunar.
3. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916) James Joyce
Bu yarı otobiyografik roman, cinselliğe, sürgüne, sömürgeciliğe ve estetiğe bir yolculuk yapar. Kitap, Joyceun kendisiyle mücadelesine ayna tutmaktadır.
4. Siddhartha (1922) Hermann Hesse
Roman, yalnızca Siddhartha Gautamanın hikâyesini anlatmaz, Siddharthayı yüce Buda olarak tanımlar, çünkü ana karakter ona benzer bir aydınlanma yolu izler. Yolculuğu boyunca karşılaştığı herkes ve yaşadığı her olay, Siddharthaya değerli bir katkıda bulunur.
5. Muhteşem Gatsby (1925) F. Scott Fitzgerald
Caz çağının alegorisi olma özelliği taşıyan ünlü roman, Amerikan Rüyasının çöküşünü, lüks bir hayat süren bir adamın hüzünlü hikâyesi yoluyla anlatır.
6. Döşeğimde Ölürken (1930) William Faulkner
Bilinçakışı yöntemiyle yazılan romanda, on beş farklı anlatıcının ağzından karışık bir düzende aile bireylerinden birisinin gömülme arzusu yerine getirme çabası anlatılır.
7. Mübarek Toprak (1931) Pearl S. Buck
Dünya Savaşından sonra, bir çiftçi ve karısının yaşam savaşının betimlemesi özelliği taşıyan roman, çiftçinin ve ailesinin, yaşamlarını kontrol etme hikâyesini zaman ve yer kavramlarını aşarak anlatır.
8. Dalgalar (1931) Virginia Woolf
Sansür döneminde kadınların arzularını ve eşcinselliğini oldukça keskin hatlarla ve açıksaçıklıkla araştıran Woolf, bu kavramların edepli toplum değerlerinden öte bir yerde düşünülmesi için okurlarına meydan okur. Arkadaşları karşılıklı bir trajedide hemfikir olurken birçok fikir ve felsefe nihai feminist hareketin belirginleştiğini ima eder.
9. Fareler ve insanlar (1937) John Steinbeck
Büyük bunalım boyunca fakirlik ve eziyetle mücadele eden iki göçmen işçinin trajik ve tozlu hikâyesi, Steinbeckin en meşhur eserlerindendir. Kahramanlarının birbirleriyle olan ilişkisini ve etraflarındaki umutsuzluğu inceleyen bir eserdir.
Antropolog Hurston, Karaib ve ya Afrika soyundan gelen Amerikalıların kişisel deneyimerine ışık tutmak için Amerikanın güneyi ve Karayipler ile ilgili araştırmasına dikkat çeker.
11. Sessiz Gezegenin Dışında (1938) C.S. Lewis
Lewis, Narnia gibi canlı ve hayal gücü kuvvetli bir dünyada, insan içgörüsüne bazı fantastik yaratıklarla uzaylı manzaraları yerleştirerek bilimkurguyu çözmeye çalışır.
12. Hoşça Kal Berlin (1939) Christopher Isherwood
Bir hiciv geçidi, eksantrik ve grotesk figürlü, ilginç hikâyeler dizisi, Berlindeki Nazi saldırısının öncesinde ana karakter Isherwoodun başına gelen olaylardan esinlenerek ortaya çıkmıştır.
13. Altın Gözde Yansımalar (1941) Carson McCullers
Carson McCullers, ABDnin güneydoğu eyaletlerinden birinde, barış zamanı bir ordugâhta geçen bu romanında, beş kişinin yalnızlıkları, düşleri, saplantıları, başarısızlıkları ve zaaflarından bir insani cehennem örüyor.
14. Yabancı (1942) Albert Camus
Varoluşçu bir roman olarak etiketlenmesine rağmen, Camus, politika, felsefe, edebiyat ve din gibi çok geniş bir açıdan alır sorunları. Romanda bir katilin hayatında gittikçe artan absürt ve ruhsuz olayları anlamlandırma çabası yer alır.
15. Başka Sesler Başka Odalar (1948) Truman Capote
Old South, etrafında bir viraneye dönüşürken genç bir çocuk tanımadığı akrabalarıyla yaşamak için gönderilir ve kendisini insanlığın anlamını, onun güzel ve karmaşık yapılarını sorgularken bulur.
16. 1984 (1949) George Orwell
1984, şimdiye kadar yazılmış en etkili politik ve distopik romanlardan biridir. Bu tartışmasız klasik, bireyin toplumla olan ilişkisini dikkatli bir biçimde irdeler. Sadık bir sosyalist olan Orwell, komünizm, faşizm ve totalitarizmin mantıksal aşırılıklarını ortaya çıkarmak niyetindedir ve bunu büyüleyici ve korkunç anlatımı ve diliyle yazmıştır.
17. Çavdar Tarlasında Çocuklar (1951) J.D. Salinger
1951 yılında yayımlanmasına rağmen, Salingerin ikonik, isyankâr antikahramanı Holden Caulfield hâlâ yaşamaktadır ve Amerikan toplumunun iki yüzlülüğünü ve sahtekârlığını dile getiren güvenilmez bir ses olarak da okunmaktadır.
18. Görülmeyen Adam (1953) Ralph Ellison
Çok az roman insan hakları hareketinden önce Afroamerikan toplumunun duygularını Görülmeyen Adam kadar iyi yakalamıştır. Ellison, marjinalleşme, hayal kırıklığı ve çağdaşlarını değersizleştirme gibi kavramları politik bir bireşime dönüştürmektedir.
19. Sineklerin Tanrısı (1954) William Golding
Makro konuya mikro bir bakış getiren roman, bir uçak kazasından sonra adaya sıkışan, orada uygarlık çatışmalarına ve farklı gruplaşma yolları arayan ve bunu, gücü güvence altına almak için yapan ingiliz okul çocuklarının hikâyesini anlatır.
20. Lolita (1955) Vladimir Nabokov
Birçok okur romanın merkezindeki tartışma yaratan pedofili ilişkiyi görüp, romanın özünü atlamıştır. Lolita, kurbanla kurban eden arasındaki çizginin bulanıklaşmasını özenle inceler.
21. Şafak Tapınağı (1956) Yukio Mişima
insan zihninin gizli kalmış yerlerini usta bir anlayışla anlatan Mişima, tapınaktaki evi tarafından büyülenen genç Budistin deliliklerini ve eziyetlerini incelemektedir.
22. Zen Kaçıkları (1958) Jack Kerouac
Beat neslinin temel taşı olarak bilinen Kerouac, özgür Zen Kaçıklarında konformist Atom Çağında, toplumun gittikçe sertleşen anlam arayışını net bir biçimde gösterir.
23. Gece (1958) Elie Wiesel
Çok az roman, soykırımın onur kırıcı ve iç burkan korkularını toplama kampında geçen, yarı otobiyografik, didaktik ve trajik bu roman kadar iyi anlatabilir.
24. Parçalanma (1958) Chinua Achebe
Igbo lideri Okonkwo, kabilesinin hem içerde hem de ingiliz kolonisi gibi dış kaynaklarla parçalanmasını izlemektedir. Bu roman postkolonyel edebiyat tarzında şimdiye kadar yazılmış en aydınlatıcı ve provokatif eserlerden biridir.
25. Bülbülü Öldürmek (1960) Harper Lee
Leenin bu uzun eseri, zorlukların içinde dürüstlüğü devam ettirme ve toplumsal ahlakı sürdürebilme mesajlarını taşıyan, içerik bakımdan zengin bir romandır.
26. Madde 22 (1961) Joseph Heller
Heller, bu kara mizah ögeleri barındıran romanında, absürt hükümet bürokrasisi yoluyla savaşa ve şiddete ciddi eleştiriler gönderir.
27. Otomatik Portakal (1962) Anthony Burgess
Özgür iradenin sınırlarını ve doğasını sorgulayan bu provokatif ve distopik roman, sokak çetelerinin acımasızlığıyla hükümetin yaptığı tuhaf deneyleri konu edinir.
28. Guguk Kuşu (1962) Ken Kesey
Zihinsel sağlık enstitüsü ve MKULTRAda edindiği tecrübelerle ortaya çıkan Keseynin tartışmalı romanı, toplumun yanlış anlaşılan, aşağılanan ve gözden kaçanlarına bir ışık tutmaktadır.
29. Kedi Beşiği (1963) Kurt Vonnegut
Kedi Beşiğinde teknoloji, din, bilim ve soğuk savaş, nüktedan ve kırıcı bir mizaha kurban gitmektedir ki bu eser aynı zamanda ana ilkeleri de ayrıntılı biçimde inceler.
30. Herzog (1964) Saul Bellow
Mektup tarzında düzenlenen bu roman, orta yaş bunalımına yenik düşen ana karakter Moses Herzogun zihnine bir gedik açar.
31. Paris Bir Şenliktir (1964) Ernest Hemingway
Bu yaratıcı romanda Hemingway, 1920′li yıllarda Pariste bir göçmen olarak edindiği tecrübeyi ve sayısız önemli yazar ve sanatçıyla olan iletişimini dile getirir.
32. Kişisel Bir Sorun (1964) Kenzaburo Oe
Ailevi sorumluluk ve gerçeklerden kaçış bu romanın merkezini oluşturur. Bir babanın, yeni doğan zihinsel engelli oğlundan uzaklaşmak gibi yüz kızartıcı kararı ve bu karardan kendini alkole ve kadınlara vererek vazgeçmesi anlatılır.
33. Maus Hayatta Kalanın Öyküsü (1972) Art Spiegelman
Spiegelmanin babasıyla olan hasarlı ilişkisini düzeltme çabalarını anlatan ilginç bir hikâyeyle çerçevelenen iki ciltlik bu roman, soykırım edebiyatı ve grafik roman tarzına önemli bir örnektir.
34. Gravitys Rainbow (1973) Thomas Pynchon
II. Dünya Savaşının tuhaf ve postmodern bir yorumu olan bu roman, birbirinden farklı gerçek konu ve fikirleri araştırırken 73 bölümde 400′ü aşkın karakteri uzun uzun anlatır.
35. Suttree (1979) Cormac McCarthy
Ortada hiçbir neden yokken varlıklı bir adam, lüks hayatını terk edip Tennessee nehrindeki tekne evine kendini hapseder. Orada birçok kötü insanla karşılaşır, kendisi ve çevresi hakkında çok şey öğrenir.
36. Alıklar Birliği (1980) John Kennedy Toole
Şimdiye kadar Pulitzer kazanmış ve aynı zamanda sevimli bir absürt tarzı olan romanlardandır. Toole, trajik ve gülünç olan New Orleansın bir portesini çizer.
37. The Color Purple (1982) Alice Walker
Walker, 1930′ların Georgiasında geçen bu romanında, o zamanlar görmezden gelinen bir grup olan Afroamerikan kadınların var olma mücadelesini ele alıyor.
38. Beyaz Gürültü (1985) Don DeLillo
Postmodern bir ana karakter olan Jack Gladney ve ailesi, yerel bir felaketin ardından kendi varoluşlarını incelemeye başlar.
39. Watchmen (1986) Alan Moore
Watchmen, soğuk savaş, Thatcherizm ve Reaganizm hakkında yorum yapan, geleneksel süper kahraman mitoslarını tahlil eden, yarı gafik tarzında yazılmış bir romandır.
40. Mutfak (1988) Banana Yoshimoto
Tokyoda kederin, yenilginin, aşkın ve yemeğin merkeze alındığı bir kitap olan Mutfak, Yoshimotonun ilk romanıdır ve toplum tarafından askıya alınan hayatın sınırlarına dikkatle bakan bir romandır.
41. Biz (1988) Yevgeny Zamyatin
1920-1921 yılları arasında yazılan fakat 1988′e kadar basılmayan bu Zamyatin romanı, iki farklı Rus devriminden edinilen deneyimlerle ortaya çıkan totaliter, kötücül ve distopik bir geleceği anlatır.
42. A Good Scent from a Strange Mountain (1992) Robert Olen Butler
Vietnam savaşından kısa bir süre sonra Louisinada kendi yalnız hayatlarını dokumaya başlayan göçmenler, gaziler, fahişeler ve öbür yabancılaştırılmış insanları konu alan bir kitaptır.
43. Snow Crash (1992) Neal Stephenson
Cyberpunk hareketinin temel taşlarından biri olan ve oldukça titizlikle yazılan bu roman, Second Life gibi metaverselerin, Google Earth gibi evrensel servislerin ve internet kültüründeki dil temelli fikirlerin nihai doğuşunu doğru bir biçimde öngörmüştür.
44. Art & Lies (1994) Jeanette Winterson
Benlik, cinsellik, yaratıcılık hakkında sorular soran, Picassonun, Sapphonun hayatını içeren büyülü gerçekliğin postmodern bir eseridir.
45. Life After God (1994) Douglas Coupland
Coupland, hayatlarında din olmadan yetişen bireyler ile maneviyatı ve anlamı bulmada sayısız yolları deneyen insanları karşılaştırır.
46. Fight Club (1996) Chuck Palahniuk
Palahniuk, bu ilk romanında Amerikan toplumunun yalnızca yapay şeyler üretmek için insan doğasını kısıtlamasına ve baskı altına almasına derin ve keskin bir ayna tutar.
47. The Lives of Animals (1999) J.M. Coetzee
Coetzee, insanoğlunun hayvanlara gösterdiği farklı davranışlarla veganizmden esinlenerek yazdığı bu romanda, bu iki bakış açısını dengeleyerek eserine yansıtmaktadır
48. Saksı Olmanın Faydaları (1999) Stephen Chbosky
Anlatıcı Charlie, aslında parçası olmak istediği dünyadan ayrılma ve tecrit hissi ile büyüyen yeni nesil için, yeni çağın Çavdar Tarlasında Çocuklardaki Holden Caulfieldi gibi davranır.
49. Places Left Unfinished at the Time of Creation (1999) John Phillip Santos
Santos, ailesinin mirasını anmak ve araştırmak için gelecek, geçmiş ve günümüz arasında bir köprü kurar. Bunu yaparken Meksika geleneğinin parçalarıyla süslenmiş hikâyelere ve arkeolojik duyarlılığı olan bir tarih bilincine yer verir.
50. Sputnik Sweetheart (1999) Haruki Murakami
Çok az yazar Murakaminin anlattığı gibi karşılıksız aşkı ve kaybı anlatabilir. Yazarın şiirsel ve çağrışımsal tarzıyla bezenmiş roman, bireylerin kendilerini bir bütün olarak toplumdan uzaklaştırmasını ve bunun yarattığı yalnızlığı yansıtır.
- See more at: http://www.neokur.com/hab...mani#sthash.1DCsI8IR.dpuf