türkiye gibi gelişmişliğin araba sahibi olmak üzerinden ölçüldüğü ülkelerde garipsenir. gustave petro'nun şu sözü, bu duruma çok güzel bir cevap niteliğindedir:
"gelişmiş ülke, fakirlerin bile arabaya bindiği ülke değil, zenginlerin bile otobüse bindiği ülkedir."
okurken egitimin bir parcasi olarak surucu belgesi alma sistemi olmasindansa baslibasina rant haline gelmis bir meseleyi 20 yasina ulasip resit olmasinin uzerinden 2 sene gecmesine ragmen hala halletmemis olmaktir. muhtemelen o yillarda devletin verdigi geri odemeli krediyle hayatini idame ettiren universiteli gencin ehliyetten mahrum kalmasi kadar dogal bir durum yoktur.
Şaşılacak bir durum değildir. Maddi imkanı yoktur, istemiyordur. Ben sırf ileride uğraşmamak için ve de yeni yasaya kalmamak için aldım yoksa bi şey değişmedi şu an ehliyetsiz halimden bi farkım yok.
normaldir. anormal olan reşit olur olmaz ehliyet alan tipler. hani ailesinin maddi durumu iyidir, araba kullanmak istiyordur, alır. eyvallah. ama onlar dışında şöyle bi bakının etrafınıza, 18 yaşında ehliyet alan tiplerin hepsi işsiz tipler. adamın hayatındaki tek başarısı ehliyet sahibi olmak. fazla ihtiyaç duymuyorsanız almayın boşuna. ben sırf yeni yasaya tabi tutulmamak için almıştım ehliyet, geçen yıl. *
ergenliğinden sıyrılamamıştır. kanka ben de ehliyet aldım yaw tarzı muhabbetler yaparlar sürekli. cümle içinde alakalı alakasız ehliyet kelimesini geçirirler. ben de 18ime bastığım gibi ehliyetimi almıştım ama polis çevirmeleri hariç ne cebimden çıkardım ne de lafını ettim.
not: yıllardır aktif olarak araba kullanıyorum.