bugünleri görecek miydik allah'ım diye haykırmamıza sebep olan maç. kaybetse bile bir türk australian open'da! oysa seneler öncesinde "biz buraya bok gideriz." derdik. şimdi marsel orda ve bizi mutlu ediyor. dilerim kazanır ama dediğim gibi kaybetse bile bu maça çıkacak olması bana yetiyor şimdilik.
avustralya açık tenis turnuvası 2010 yüzünden uyku düzeni bozulan, saat farkından dolayı hangi günde olduğunu fark edemeyen salakların, ne zaman başlayacağını kestiremedikleri maçtır.
türkiye saatiyle yardım edin lan... 13 saattir böyle bi' o vuruyor bi' bu vuruyor, abov...
büyük olasılıkla marsel ilhan'ın kaybedeceği maç. marsel, daha önce bu kadar büyük bir oyuncuyla oynamamıştı. kariyeri için büyük bir tecrübe olacaktır. fakat işler iyi gider ve gonzo'yu yenerse, spot ışıkları altında olacak.
an tibarıyla oynanmakta olan maç. ilk seti maalesef temsilcimiz kaybetti. ikinci sette durum 3-3. bu sette öne geçen taraf hep marsel olmasına rağmen gonzales yakalamayı başardı.
ha gayret marsel.
ne yazık ki 2.seti de 6-4 kaybetti. üçünce sette 2-1 önde ama servis sırası gonzales te.
bu arada korttaki türk seyirciler tezahüratlarıyla maçı futbol maçına çevirmiş durumda. her an marsel i tribünlere çağırıp üçlü çektirebilirler.
edit:beni yanıltmadılar; kortlarda ilk kez üçlü çeken seyirci izlemekteyiz.
rakibinin hem kaliteli hemde çok formda oluşundan dolayı şansız diye adlandırabileceğim fernando kurasıyla elendiği maçtır.
ama marsel'den çok ümitliyim hatta listede ilk 40lara kadar çıkacağını tahmin ediyorum.. çıkarken araya grand slam yarı, çeyrek hatta final sıkıştırırmasını umuyorum. çünkü birilerinin gözünü tenise çevirmek için en az bu başarı şart. aslından önemli olan bir kaç medyacığın tenise odaklanması değil marsel'in genç yeteneklerimize ilham vermesidir.
sıralama durumu yüzünden kalın bir rakip geleceği kesindi ve geldi. bari en formda listesinde kafaya oynayan gonzalez gelmeseydi...
marsel'in kaybederken çok şey kazandığı ve kazandırdığı maç olmuştur.
evet kura gerçekten şanssızdı. kaliteli ve iyi bir raket gelecekse en azından federer-nadal falan gelseydi de tam olsaydı. kötü bir kura oldu sonuçta ama marsel bu performansını sürdürürse daha başarılı olacak ve bu ülke umarım tenis diye bir sporun varlığını görecek.
marsel'in büyük tecrübe kazandığı maç. atp'nin en büyük isimlerinden biriyle, çılgın gonzalez taraftarlarının önünde oynadı. son sette çözülmeyip, seti uzatması büyük başarıdır. türk tenisi için önemli bir adım olmuştur.
her şeyden öte, marsel ilhan'ın türk seyircisine unutulmaz anlar yaşattığı maçtır.
babasının maaşı rakete yeten bir ergen olarak hep özenirdim, derdim. oyun bittikten sonra altta skorbord çıkıyor ya, "ulan orada ben niye yokum? ya da niye hiçbir tenisçinin yanında tur yazmıyor ki?" diye düşünür, üzülürdüm. sonra küfreder, oturur ağlardım. niye? şimdi tenisçi olabilsem dahi -ki olamam- bunun benim için anlamı kalmadı. marsel yaptı ulan! nasıl olur! gecenin bir vakti, buz gibi evde battaniyeye sarılmış izliyorum maçları öyrosport ekranlarında. bizim marsel'in maçının sonunu gösterdiler. sonuna doğru... eurosport 2'de tamamını yayınlamışlar ama yok bizde o.
oyun bitti. baktım. marsel ilhan yazıyor. yanında da tur yazıyor lan. "bi tur vercen mi?" olan değil bu, türkiye turu. onun kısaltması olan tur. turkey! gece gece dedim la ne olmuş buralara? sonra türk bayrağını yırtarcasına sallayan, savuşturan adamlar gördüm. o sırada üç tane sütun bacaklı hatun gördüm "oha" dedim. avustralya'daki türklere selam çaktım. "ciddi ciddi grand slam turnuvasında türk falan var lan?" dedim.
20 yıl sonra çocuklarıma "yea ben zaten tenisçi olup grand slam kazanan ilk türk olduktan sonra alman vatandaşlığına geçicektim ama işte çoluk çocuk olamadım tenisçi hehe" diye anlatacak anım oldu.
Marsel ilhan ile Fernando Gonzalez arasında oynanan ve milli sporcumuzun 3-0 kaybettiği maçta, yaklaşık 100 Türk tenis sever kortta ilhan'a destek vermişti. Ancak Vatan Gazetesi'nin muhabirine göre Şilili taraftarlarla birlikte desteğini sürdüren Türkler, maçı katletti.
Vatan Gazetesi, "Türk Açılımı" başlıklı haberinde şu skandal sözlere yer verdi:
Avustralya Açık Tenis Turnuvası, 105 senelik tarihinde böyle zulüm görmedi.
ŞiDDETE yatkın seyirci kültürümüzü, tarihte ilk kez ikinci turunda yer aldığımız Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda da bütün dünyaya sergiledik.
ÖRNEĞiN tenis geleneğinde rakibin hatalı vuruşları seyirciler tarafından alkışlanmaz.. Oysa bizim fanatikler Gonzalez’in her hatalı hareketinde gol sevinci yaşadılar..
iKiNCi sette fanatikler iyice zıvanadan çıktı.. Kendilerini futbol maçında sanarak meşale yaktılar, bununla da yetinmeyip Şilililer’in bulunduğu tribünlere fırlattılar.. Şilili tenisseverler duman içinde kalırken, olaya müdahale eden Melbourne polisi Türk tenisseverlerin 35 tanesini kort dışına çıkardı..
Özetle Vatan gazetesi, olaylardan tamamen Türk seyircileri sorumlu tutuyor, Şilili tenis severlerin oldukça sakin bir şekilde maçı izlerken, bir anda meşaleler arasında can pazarı yaşadığını iddia ediyor, ve korttan çıkartılan 35 kişinin de tamamen Türk olduğunu belirtiyor.
Bu skandal ve aşağılık kompleksiyle kaleme alınmış yazı, tek bir kelimeyle özetlenir: YALAN
Şimdi bu haberin, nasıl düzmece olduğunu sizlere kanıtlamaya çalışacağız...
1-) Haberde bahsedilenin aksine Avustralya Açık, özellikle son yıllarda hiç olaysız geçmemiştir. Güney Kıbrıs, Hırvat, Sırp, Boşnak ve Çek taraftarların geçmişte yaptığı kavgaların yanında, Marsel ilhan - Fernando Gonzalez arasındaki maç, bir dostluk maçı bile sayılabilir.
Hatta olaysız geçtiği iddia edilen turnuvanın ilk gününde 11 kişi korttan çıkartılmıştır. Bu nasıl bir hayal ürünüdür ?
Kavga görüntülerini merak edenler, Youtube'dan, "Australian Open fights" anahtar kelimelerini kullanarak elde edebilirler.
2-) Haberde iddia edilenin aksine, meşaleyi Türk seyirciler yakmamıştır. Dolayısıyla, Şili tribününe de atılan bir meşale yoktur. Zaten ilgili gazete foto galerisinde, yaptığı yalan haberi kendi kendine yalanlamaktadır.
3-) Yine Vatan gazetesi, "Yayıncı kuruluş Eurosport maçın ilk bölümünü canlı verirken, olaylar başladığı andan itibaren tenisin görsel zevkini korumak adına yayını yarıda kesip başka bir maçı yayınlamayı tercih etti." ibaresiyle, Eurosport TV'nin de yayın politikasını derinden çözdüğünü(!) belli etmiş.
Acaba haberi yapan muhabir, aynı dakikalarda çok daha popüler bir tenisçi olan Andy Roddick'in maçının başladığından habersiz olabilir mi? Bu sizin takdiriniz..
