Bugün Azerbaycan'ın özgürlük ve bağımsızlığı mücadelesinin sembolü haline gelen 20 Ocak trajedisinin üzerinden 34 yıl geçiyor. 19-20 Ocak gecesi Sovyet askerleri 147 sivili öldürdü, 744 masum sivili yaraladı ve birçoğu sakat kaldı, 841 kişiyi hukuka aykırı olarak tutukladı ve tüm bunlar sadece bilinen sayılardır.
20 Ocak olayları, yeniden yapılanma(Perestroyka) döneminde yaşandı. SSCB'nin çöküşü sırasında Azerbaycan topraklarının işgaline yönelik planlarını hayata geçirmeye çalışan radikal Ermeni milliyetçileri, Mihail Gorbaçov'un liderliğindeki Sovyet liderliğini ustalıkla amaçlarına araç olarak kullandılar. Bu amaçla Ermeni planlarının uygulanmasını engelleyen Haydar Aliyev görevinden alındı. Sovyet rejimi, büyük siyasi figür Haydar Aliyev'i iktidardan uzaklaştırarak Ermeni ayrılıkçılığının önünü açtı ve Ermeni lobisinin planlarını görmezden geldi. Ama elbette 20 Ocak katliamı arifesinde yaşanan süreçler Azerbaycan halkının siyasi bilincinin gelişmesine ivme kazandırmış ve Azerbaycan vatandaşlarının kendi cumhuriyetlerinin toprak bütünlüğü için mücadeleye hazır olduklarını ortaya koymuştur. Azerbaycan milli hareketinin yükselişini belirleyen temel faktör Karabağ sorunuydu. Merkezin Karabağ krizini çözmeye yönelik başarısız ve sinsi "çabaları", cumhuriyet yönetiminin Azerbaycan'ın ulusal çıkarlarını koruyamaması, Ermenistan ve Karabağ'dan sürülen Azerbaycanlıların durumu kamuoyunda öfkeye neden olmuştu. En sonunda bu sebeplerle vatandaşlar memnuniyetsizliklerini ifade etmek için barışçıl protestolara gitti. Halkın öfkesinden ve ayaklanmasından korkan eski SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un doğrudan emri üzerine, Sovyet ordusunun büyük bir özel kuvvetleri ve iç birlikleri Bakü'ye ve Azerbaycan'ın birçok bölgelerine konuşlandırıldı. Ağır teçhizat ve çeşitli silahlar kullanılarak sivil halka karşı katliamlar gerçekleştirildi. Bakü'de benzeri görülmemiş zulümler ve katliamlar yapıldı. Ölenler arasında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların yanı sıra acil durum çalışanları ve polis memurları da vardı. Sovyet ordu birliklerinin Bakü'ye girişi Azerbaycan için büyük bir trajediye dönüştü. O korkunç gecede, şeref ve haysiyetini her şeyden üstün tutan Azerbaycan'ın vatansever çocukları, vatanlarının ve halkının özgürlüğü uğruna öldüler. Bu durumdan beni en çok etkileyen şey, bu katliam ve zulümlerin tek bir olaydan ibaret olmaması. 1905'te (hatta ondan önce de I. Peter dönemine kadar uzanan olaylar var) ve daha sonra, özellikle 1987-8'de olanlar, Hocalı ve daha birçok katliam yaşandı. Tüm bu süreçlerde her iki halk büyük zararlar gördü ve milyonlarca insan kendi topraklarından göç etmek zorunda kaldı.
Adım Atabek Kurbanov. 24 Temmuz 1983 doğumluyum. Yani neredeyse 29 yaşında olacaktım. Öldürülmeseydim. 19 Ocak'ı 20 Ocak gününe bağlayan gecenin yarısında, kendi ülkemin başkentinde 30000 i ermeni 36000 kişiden oluşan bir rus ordusu bastı ülkemi. Başkentimizi. Benimle birlikte resmi rakamlarca 140 - 143 kişi, gerçekte ise 360 kişi öldürüldü. 6 kişiden ise hiç haber alınamadı. Kusura bakmayın yaşım 29 ama 7 yaşında öldürüldüğüm için o mahsunlukla konuşuyorum.
7 yaşındayken, yüreğim bir güvercinin ürkekliğinde değil ama bir serçenin heyecanıyla atarken, bir ermeni AK47 sinin dipçiğiyle vurarak bayılttığı bedenime bir şarjör mermi boşalttı. Ölmedim ama. Sonra bir rus tankı geçti. Tankı süren ermeni öldüğümden emin olmak için paletler bedenimin üstündeyken 4 tur attı.
Dünya görmedi. Dünya duymadı.
Tam 17 yıl sonra gerçek kardeşlerimin ülkesinde, benliğime, şahsıma, milletime kan kusan, sözde güvercin ürkekliğine sahip bir adam öldürüldü. istemezdim ama. Öldürüldü işte.
Kendi öz kardeşlerim 5 yıl boyunca hepimiz ermeniyiz diye bağırdı. Merak ettim. Neden ben olamadınız. Neden kendiniz olamadınız...
Meydanları onbinlerce kişi doldurup bağırırken kabaran hümanistliğiniz, faşizm düşmanlığınız.
Ben öldürülünce neredeydi? Yani 366 kişi 1 ermeni etmiyor muyuz? Size göre rakamlar mıyız sadece...
Umarım ki öldürülmezsiniz. Öldürülmek gerçekten kötü. Tepki duymak normal. Ama bunu neden acındırmaya çeviriyorsunuz ki bir ermeni için?
Siz 78 milyon luk Türkiye devleti! Aynı atadan, aynı soydan geldiğim adamlar. Kendi kardeşinizin de öldürüldüğünü düşünün benimle birlikte. Acı mı verdi. Peki ben kardeşinizken Ermenilerce Hocalı'da, Türkiye sınırlarında, Bakü'de, Karabağ'da katledilirken, neden Ermeni'ye bağırıyorsunuz.
Adım Atabek Kurbanov. 24 Temmuz 1983 doğumluyum. 1990'ın 19 Ocak'ını 20 Ocak'ına bağlayan o kara ocak gününde öldürüldüm. Ve siz... Ben olamayanlar. Kendileri olamayanlar. Bundan haberiniz yoktu. Bu mektuba kadar.
13 yaşıma bastığım gün...
Doğum günü kutlanacaktır, pasta hazırdır, mumlara üflenecektir. Ayrıca rahmetli babamın da olduğu son doğumgünüdür.
Televizyon ve ışıklar kapatılacaktır. Trt haberleri verir, aniden vazgeçilir televizyonun kapanması eyleminden. "Sovyet tankları Azadlık meydanında yüzlerce Türk'ü öldürdü. Olayların sürdüğü bildiriliyor."
Her yeri kan içerisinde kalmış, elini uzatmış bir azeri teyzenin fotoğrafı, görüntüsü aklımdan hiç gitmiyor. Yerlerde kan revan içerisinde yatan insanların görüntüsü gözümün önünden gitmiyor. O gün öğrenmiştim Bakü'yü. Hayatım boyunca unutmadım, unutmam da. Yine o gün öğrenmiştim nefreti. Hayatım boyunca unutmadım, unutmam da!
20 Ocak 1990'da Sovyet Ordusunun Baku'ye girisi 1988'de Karabag'daki Ermeni bolucu hareketi ve Ermenistan'in bu bolgeyi kendi kontrolu altina almak icin cabalar gostermesi sirasinda Azerbaycan halkinin kendi vataninin savunma amaciyla giristigi ve surec icerisinde Moskova'dan bagimsiz olma mucadelesine donusen siyasi gelismelerin icinde onemli bir donemectir. 20 Ocak'ta Sovyet Ordusunun Baku'de yaptigi katliam Azerbaycan halkinin bagimsizlik mucadelesini bastirma girisimidir.
20 Ocak'a giden surec Azerbaycan halkinin kendisine Ermeni saldirisi ve Moskova'nin adaletsiz tutumuna yonelik gelismeler isiginda sekillenmistir. Bu katliam 1988'den itibaren gelisen olaylarin Azerbaycan'daki siyasi gelismelerin Ocak 1990'da durumu daha da gerginlestirdigi noktada yapilmistir. Ocak 1990'da Azerbaycan'da siyasi tansiyon artarken, Moskova'nin aldigi bir karar durumu daha da gerginlestirmistir. SSCB Yuksek Sovyeti Prezidyumu (Baskanlik Divani)'nun 15 Ocak 1990 tarihli "DKOB ve Bazi Bolgelerde Olaganustu Hal Ilan Etme" karari, ozellikle de bu kararin 7. maddesinde Azerbaycan SSC Yuksek Sovyet'ine uygulamanin kapsamini Baku ve Gence illerine genisletme onerisinde bulunmasi Azerbaycan halki tarafindan adaletsiz olarak degerlendirilmis ve tepkiyle karsilanmistir.
Halkin 16 Ocak'ta arabalarla Baku sehrinin giris yollarini ve sehirdeki askeri birlik yerlesim bolgelerini barikatlarla kusatma altina almasi uzerine o sirada Baku'de bulunan SSCB Yuksek Sovyet'ni olusturan iki meclisten biri olan Birlik Sovyet'inin Baskani Primakov, SSCB Komunist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri Grienko ve SSCB Komunist Partisi Sube Muduru Mihayilov kamuoyuna Baku'de olaganustu hal ilan edilmeyecegini aciklamislardir. Bu sirada Azerbaycan Halk Cephesi (AHC) yonetimi Moskova'nin 15 Ocak'ta aldigi kararin Azerbaycan halkina hakaret anlamina geldigini ve kararin cumhuriyetin egemenligine aykiri oldugunu ifade ederek Azerbaycan Yuksek Sovyet'ini 20 Ocak tarihine kadar olaganustu toplantiya cagirmistir. 17 Ocak'ta halka duyurulan bu cagrida, ayrica, barikatlarin kaldirilmasi ve sehirde olaganustu hal uygulanmaya calisilmasi durumunda karsi koymamasi istenmistir. Bu gelismeler uzerine, SSCB'nin Azerbaycan'daki denetimini kaybetmesi ihtimali belirince son care olarak SSCB Yuksek Sovyeti Prezidyumu 19 Ocak'ta "Baku Kentinde Olaganustu Hal Ilan Etme" karari almistir.
Karar 20 Ocak saat 24.00'den itibaren gecerli olacakti. Fakat, 19 Ocak saat 19.27'de Azerbaycan televizyonunun, daha sonra ortaya ciktigi uzere, SSCB KGB'si tarafindan bombalanmasi sonucu bu karar konusunda halk bilgilendirilememistir. AHC yoneticilerinin son anda haberdar olduklari olaganustu hal kararina uyarak halkin evlerine gitmesi yonundeki telkinleri etkili olmayinca Sovyet Ordusunun 20 Ocak'ta atesli silah kullanarak Baku'ye ve Azerbaycan'in diger bolgelerine girisi sonucunda resmi aciklamalara gore 133 kisi oldu, 611 kisi yaralandi, 841 kisi gozaltina alindi ve 5 kisi kaybolmustur.
Sovyet Ordusunun Baku'ye giris sebebi konusunda cesitli aciklamalar yapildiysa da, donemin SSCB Savunma Bakani Orgeneral Dimitri Yazov'un daha sonra Izvestiya gazetesine verdigi demecte ordunun Baku'ye AHC kurumlarini dagitilmak amaciyla girdigini aciklamis olmasi Moskova'nin o donemdeki niyeti konusunda onemli bir isarettir. Ote yandan, Primakov'un 17 Ocak'ta AHC Baskani Elcibey'le gorusmesi sirasinda AHC Baskaninin demokratik secim isteklerine iliskin olarak "bundan sonra SSCB'den ayrilmaya bir adim kalir" ifadesi de Yazov'u onaylar niteliktedir. Ayrica AHC Genel Merkezi'nin basilarak aranmasi, bir cok AHC uyesinin goz altina alinmalari ve ardindan 25 Ocak'ta AHC'nin resmi yayin organi Azadliq gazetesi ile Daglik Karabag'a Yardim Komitesinin yayini Azerbaycan gazetesinin basiminin Baku Olaganustu Hal Komutani tarafindan durdurulmalari da Sovyet Ordusu'nun mudahalesinin kime karsi oldugunu acikca gostermistir.
20 Ocak katliaminin ardindan, AHC liderleri Tofiq Gasimov, Vurgun Eyubov, Necef Necefov ve milletvekilleri Anar ve Bahtiyar Vahabzade'nin cabalari ile 21-22 Ocak tarihlerinde olaganustu toplanan Azerbaycan SSC Yuksek Sovyeti olaganustu hal uygulamasinin durdurulmasi ve ordunun Baku'den cikarilmasini istemistir. Azerbaycan SSC Yuksek Sovyeti 20 Ocak katliamini sorusturmak icin bir 16 Kisilik parlamento komisyon olusturmustur. Komisyon Ocak 1992'de yayinladigi nihai raporunda bunun Azerbaycan Turklerine karsi agir bir suc oldugunu, esas gayesinin Azerbaycan'in bagimsizliginin onlenmesi oldugunu belirtmistir. Raporda Donemin SSCB Devlet Baskani Gorbacov, Savunma Bakani Orgeneral Yazov, SSCB KGB Baskani Kryuckov, Icisleri Bakani Bakatin ve diger ust duzey Sovyet yetkililerin bu katliamdan zincirleme olarak sorumlu olduklari sonucuna yer verilmistir. Ayrica Baku katliamindan bu kisilerle beraber totaliter komunist sistem, SSCB Komunist partisi oligarsi liderligi, KGB, Icisleri Bakanligi ve devlet propaganda makinesi esas suclular olarak degerlendirilmistir.
Komisyon sorumlularin cezalandirilmasi icin dava acilmasini ve katliamin dogurdugu sonuclarin degerlendirilmesi icin BM'ye basvurulmasini onermistir. 19 Ocak 1992'de Azerbaycan Milli Meclisi komisyon raporunu kabul olumlu bularak 20 Ocak olaylarini SSCB yonetiminin Azerbaycan halkina karsi isledigi katliam olarak degerlendiren ve suclulara karsi Azerbaycan Bassavciliginin dava acmasi ongoren bir karar cikarmistir. Fakat Azerbaycan'daki daha siyasi gelismeleri bu kararin uygulanmasi noktasinda zorluklar yaratmistir. Bu arada Haydar Aliyev'in iktidari doneminde konu yeniden degerlendirilmistir. Azerbaycan Mili Meclisi yeni degerlendirme isiginda 29 Mart 1994'de yeni bir karar almistir. Kararla Baku'de Sehitler icin bir anit dikilmesi ongorulmustur.
16 Aralik 1999'da Azerbaycan Devlet Baskani 20 Ocak katliaminin 10'cu yildonumunun anilmasina iliskin bir kararname ile bu gunun anisina devlet duzeyinde gerekli hazirlik ve torenlerin yapilmasi icin ongorulmustur. 20 Ocak katliami her sene Sehitler Gunu olarak anilmakta ve resmi devlet duzeyinde torenler yapilmakta ve bu katliam sehitlerinin gomuldugu "Sehitler Hiyabani" devletin en ust duzey yetkilileri ve halk tarafindan ziyaret edilmektedir. Azerbaycan'i ziyaret eden yabanci devlet adamlari resmi devlet protokolu cercevesinde Sehitler Hiyabani'ni ziyaret etmekteler.
Bugun Rusya Federasyonu kendisini katliamin sorumlusu olan SSCB'nin mirascisi olarak gormektedir. Uzun sure 20 Ocak katliamina gerekli saygiyi gostermeyen Rusya Federasyonu devlet yetkililerinin bu katliama iliskin tutumlarinda Putin doneminde olumlu bir degisIklik gorulmektedir. Rusya Federasyonu Devlet Baskani Vladimir Putin de 9-10 Ocak 2001'de Azerbaycan'da gorusmeler yaparken Sehitler Hiyabani'ni ziyaret ederek celenk koymus ve saygi durusunda bulunmustur.
Turkiye, 20 Ocak katliamini 1990'da resmen SSCB'nin ici olarak gordugunu aciklasa da Turk kamuoyu ve Turk milleti katliama ciddi tepki gostermis, Ankara, Istanbul ve diger kentlerde SSCB'yi protesto eden ve Azerbaycan'i destekleyen kalabalik gosteriler yapilmistir. Azerbaycan bagimsizliginin ardindan Turkiye Karabag savasinda ve bagimsizligin savunulmasinda Azerbaycan'in yaninda yer almis ve her turlu destegi vermistir. Bugun Azerbaycan'a giden her Turk resmi devlet yetkilisi Sehitler Hiyabani'ni ziyaret ederek celenk koymakta ve saygi durusunda bulunmaktadir. Her yil 20 Ocak'ta Azerbaycan'da ve Azerbaycan'in dis temsilciliklerinde anma torenleri duzenlenmekte ve Baku saatiyle saat 12. 00'da (Turkiye Saati ile saat 10. 00) sehitlerin hatirasini anmak icin bir dakikalik saygi durusunda bulunulmaktadir.
Çoğunuz bilmezsiniz tabi çünkü bir kişinin ölümü trajedidir, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir. Çünkü ölenler Türk'tü çıkıp hepimiz Türk'üz diyecek haliniz yoktu değil mi ?
Yanlış anlaşılmak istemem Hrant'ın ölümüne oh olsun demiyorum, ama Buradayız Ahparıg da demiyorum. Ve gerçekten katillerinin cezalarını almasını artık faili meçhullerin olmamasını istiyorum.
Neyse Tarih 20 Ocak; Sovyet tankları Bakü'ye girdi.
Gerekçe; Bakü'deki Ermenileri korumaktı (!) oysa ermeni nüfus, son aylardaki olaylar neticesinde kenti terketmişti.
tank paletlerinin çiğnediği insanlar değil sadece, insanlıktı. ve iki yüzlü insanlık yine kör-sağır-dilsizdi.. Dün, "adalet" sloganıyla taksim'de yürüyenler gibi..
Güzel şeydi elbette, haklı bir şeydi adalet istemek. Bakü'de hayatını kaybedenlerin de tek isteğiydi adalet.
Resmi rakamlara göre 143 Azerbaycan Türk'ü hayatını kaybetti.. resmi rakamlara göre; çünkü rakam 150'yi aşarsa Sovyet anayasası'na göre genel sekreterlik makamı sarsılıyordu. Bakü'de kıydıkları canların büyük bölümünü hazar denizi'ne attı Sovyet askerleri. gerçek rakam 700'e yakındı.
insanlık ağladı Bakü'de sessizce, yalnız karanfil değil..
Ama sen yine de ağla, ağla karanfil..
Böyle anlatıyor Murat ide kısaca olayı ne güzel de anlatıyor.
Bu katliama uğrayanlar Türkler olduğu için Doğu Türkistan'daki vb. katliamlar gibi umursanmayan katliamdır.Hocalı'nın provasıdır.
biliyorsunuz can azerbaycan, sahip olduğu doğal zenginlikler ile sovyetler birliği ekonomisinin vazgeçilmeziydi.
lakin sovyetleri besleyen azerbaycan halkı yıllar boyunca kendi doğal zenginliklerinden yeteri kadar faydalanamadı.
adeta bir sömürge ülkesi gibi can azerbaycanımızı tahrip ve talan ettiler. yağmaladılar.
bu sırada azerbaycan ssc sınırları içinde yaşayan ermeniler kendilerine daha fazla toprak talep ediyor, dağlık karabağ'ın özerk bir ermeni cumhuriyeti olmasını, hatta ermenistan'a bağlanmasını istiyorlar, bunun için de moskova'ya baskı yapıyorlardı.
azerbaycan halk cephesi ermenilerin bu şımarıklığına cevap veriyor, ülke bir iç savaşa sahne oluyordu.
nitekim sscb ordusu, bakü'de ermenilerin, azerbaycanlılar tarafından katledildiği bahanesiyle 19-20 ocak 1990 tarihlerinde bakü'ye girerek tarihe "kara ocak" (bkz: qara yanvar) olarak geçen katliamlara başladılar. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2120004/+
qara yanvar katliamında sovyetler, azerbaycan'da 143 azerbaycanlıyı şehit etti.
qara yanvar katliamında 143 şehit yanında 744 kişi yaralanmış, 1500'den fazla azerbaycan türkü ise tutuklanmıştı...
can azerbaycan'ın başkenti bakü adeta kanla yıkanmıştı. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2120005/+
bugün 20 şubat...
qara yanvar...
ve bazıları asla 20 ocak'ta ne olmuştu diye sormayacaklar...
türk insanı ağlamadığı için, ortalığı velveleye vermediği için duyulmamış bilinmeyen katliamdır.
hrant dink için sokaklara dökülenlerin bu ve bunun gibi yaşanmış onlarca türk katliamından haberleri dahi yoktur.
sizler ise üzülmeyin rahat uyuyun mezarlarınızda, içten içe de olsa sizler için göz yaşı dökenler var..
19 ocak 1990 gecesi baküde bağımsızlık isteyen azerbaycan halkının üzerine tanklarla yürüyen kızılordu birlikleri ellerinde birkaç parça derme çatma tabanca tüfek olan azerbaycanlı direnişçileri ezmeye kalkmış, 20 ocak sabahı 150-200 arası aralarında kadın ve çocuklarında olduğu ölü ile yüzlerce yaralı bırakarak artık söndürülmesi imkansız olan bağımsızlık fitilini ateşlemişti. lenin meydanında toplanan yüzbinlerin omzunda bugünkü şehitler hıyabanına defnedilen 20 yanvar şehitleri o gün bu gündür azerbaycanın bağımsızlığının simgesi haline gelmişler. 20 ocak 1990 gecesi meydana gelen acı olayların ardından başveren gelişmeler 1991 yılında azatlığa giden yolu açmış, azerbaycanın tarihinde (1918-1920 arası hariç) gerçekten bağımsız bir devlet olmasını sağlamıştır.
katıksız bir azeriyim.
henüz çocuktum bu katliam yaşandığında, trt'de gülgün feyman sunardı haber bültenlerini ve acı haberi verdi televizyondan, annemin acı feryadını , babamın donmuş yüzünü gördüm. ilk başta anlam veremedim sonrasında çocuk aklımla idrak ettim ve orada benim insanlarımın öldürüldüğünü, katledildiğini anladım.
yapanlar her ne kadar rus tankları dense de kullananların hepsinin ermeni olduğunu çok sonradan öğrendim.
çok büyük tepkiler verilmişti o zaman memlekette, şimdi ise bakıyorum hepimiz ermeniyiz diyen bir güruh bile çıktı ortaya. şimdi biz ermeniyiz diyen orospu çocuklarına da buradan şunları okumalarını tavsiye ediyorum.