hakkında söylentiler üzerinden yorumlar yapılması popüler olan operasyon.
söylentilerin bazıları:
-ışid'e (...) verdiler. ("silah yardımına devam", "askeri müdahale yapmama sözü", "kobane", "ticaret" vs. garip sözler)
-ışid'in önemli isimleri rehin alındı, karşılıklı takas yapıldı. (mantıklı, doğrulayacak bilgi yok)
bakalım.
mesela, müdahale konusunda söz vermeye gerek var mı?, sebep olduğu onca kayıp, kimyasal silahlı katliam ve onca mülteciye rağmen esad'a doğrudan saldırmayan, sınırlarının dışına çıkmayan türkiye işid'in gözlerinin önündeyken, aynı sonuçlara sebep olan ışid'in 'askeri anlamda dokunulmayacağı' sözü almasına ihtiyacı yok.
türkiyeyi düşünelim. k. ırakta pkk ile aynı safa girmesi çok düşük olasılık, suriye topraklarında askeri müdahale bakımından esad için alınamayan bm kararının alınmasını bekleyecek. bunun dışında istihbarat ve insani yardım konusunda bir destek açıkladı. türkiyenin müdahalesi olasılığını artırmanın bir yolu varsa o da örgütün inatla rehine krizini sürdürmesi, onlara zarar vermesi veya ülke topraklarında türkiyeye zarar vermesi gibi değişkenler olabilir. sonuçta bu söze ihtiyaçları yok.
bilgi yok ama ışid herhangi bir sözü aldı ve rehineleri verdi varsaysak bile türkiye'nin yine de saldırmayacağının veya verdiği herhangi bir başka sözde duracağının garantisi yok elinde, güveneceği şey bir söz olamaz ancak açıklanan reel durum olabilir.
bir de, 'belli ki' dediğimiz tarz bir analiz yolu çok doğru değil biliyorsunuz, açık bilgiye dayanmalıyız. terör örgütüne yardım edildiği hakkında sadece iddialar, mit tırları olayının manipüle edildiği yorumlar var, o kadar. bunun gerçekliği hakkında bile bilgi yokken devam edeceği hakkında bir şey söylenebilmesi mümkün değil.
eldeki bilgi, sınırın iki tarafında da mensubu bulunan aşiretler aracı edilerek ikna edildiği şeklinde.
şart kabul etmek yok, bir şey vermek yok öyleyse nasıl? değil mi? (bir bilgi de ben ekleyeyim), iknanın tek yolu somut bir şeyler vermek değildir, sadece durum ve olasılıklar hakkında bilgi vermek veya bazı güdülere ve duygulara hitap etmek (örn. korku gibi) vb. araçları da vardır. öyleyse en fazla, mevcut durumun veya rehinelerin öldürülmesinin onlara maliyetinin, teslim edilmesi maliyetinden fazla olacağını daha doğru hesap ettikleri bazı bilgilere ve duygulara sahip olmaları sağlanarak ikna edildiklerini düşünebiliriz. kendi kararları için ellerinde başka değişkenler, hesaplar olabilir bunları bilemiyoruz fakat bir şart kabul ettirdikleri veya başka bir şeyler elde ettiklerini iddia edecek veya buna yorulacak bilgiye sahip değiliz.
bugün rte'nin çankaya'daki toplantıda takas oldu olmadı insanlar alındı diyerek zaten takası itiraf etti. bir ülke bu rezillerin elinde göz göre göre 46 vatandaşını ve sana emanet 3 konsolosluk çalışanı ile 49 kişiyi bu adamların eline rehin bıraktı ve bugün kurtarılmışlar diye övgü bekliyorlar.
son analizlerime göre ışid abd bombardımanı sırasında rehinelerin ölme riskine karşılık serbest bırakmıştır. çünkü içinde kadınların ve 1 bebeğin bulunduğu rehineler ölürse türkiye ile çatışması garanti olacaktır. bu yüzden ışid kozunu iyi niyet göstergesi olarak harcamıştır. ayrıca kobani'ye karşı sert müdaheleleri türk halkına düşmanımın düşmanı mesajını verdirmiştir.
tüm yandaş kanallarda biz rehineyi böyle kurtarırız nidalarıyla dile getirilen durumdur. stv de büyük ihtimalle 'akp taviz verdi işid rehineleri bıraktı' haberi yapılmıştır.
--spoiler--
orada 49 canımız var. onların canı her şeyden önemli, bu hassas durumu göz önünde bulundurarak adım atmak durumundayız.
--spoiler--
yukarıdaki sözler cumhurbaşkanı erdoğan'a ait. 48 saat önce ve tam da abd ve müttefiklerinin ışid'e karşı geniş kapsamlı operasyon hazırlığı olduğu günlerde söylenmiş sözlerdi ve 48 saat sonra da 101 gündür alıkonulan konsolosluk çalışanları kurtarıldı. tabi bu olayı siyasi şova dönüştüren hükümet sayesinde vatandaşımız bu durumdan haberdar değil, ak seçmenin umurunda hiç değil. ayrıca herkes ayrı telden çalıyor.
erdoğan "önceden planlanan tam gizli bir operasyonla kurtarıldılar" diyor.
davutoğlu "çalışmalarımız sonuçlarını verdi" diyor.
çavuşoğlu "yoğun temaslarımız oldu" diyor.
haber siteleri "teslim alındılar" diyor.
bülent arınç "mit'in kendine has yöntemleriyle kurtarıldılar" diyor.
tayyare şamil de "cia teslim aldı" diyor.
ama benim asıl merak ettiğim, böylesine önemli bir hamleden davutoğlu'nun haberinin olup olmadığı. haberi olsa böyle bir hamleden, azerbaycan ziyaretini kesmezdi, daha doğrusu azerbaycan'a hiç gitmezdi.
son olarak; rehinelerin nasıl kurtarıldığını merak edip soran, sorgulayan herkese "kuduruyorlar, çekemiyorlar" diyen ahmak sürüsünün gözlerinden öper selam ederim. adamlar 3,5 ay sustu, şimdi de vatan millet sakarya edebiyatıyla ders veriyorlar millete.
Diplomasi sonucu olmuştur diyorsanız turkiye isid i resmen tanımıştır demektir. Geçmiş olsun.
Yapilan elestiriler hep kurtulanlara sevinmemek olarak anlasiliyor. Elbette sevindik vatandaslarimizin kurtulmasina. Fakat afedersiniz isid dedigin nedir. Kac bin kişilik bok surusudur. Milyon kişilik ulke midir. Duzenli ordu mudur. Bok sürüsü teror orgutune başından vatandaşlarimizi kaptirmasak olmaz miydi. Yani onlarla geçirdikleri o süreç de olmasaydi o zaman tam sevinebilirdik.
bakıyorsun yandaş medyaya; "büyük bir oprasyonla kurtarıldı" manşetleri atmışlar.
bakıyorsun muhalif medyay; "işid rehineleri serbest bıraktı" manşet atıyorlar.
halk ve millet yine şaşkın. ?!
bordo klavyeli sözlük istihbaratçılarının, kaynak işkembe gösterilerek hemen bir yorum ile aydınlatacağını düşündüğümüz durumdur,
heyecanla bekliyoruz,
hiçbir bilgi sahibi olmadan bu kadar atıp tutan bir güruha rağmen bu ülkede iyi şeyler de oluyor ya, hayret ediyorum gerçekten.
siyaset bir kenara bırakılarak tebrik edilmesi gereken gelişmedir. insan hayatı söz konusu sonuçta. ama bu olay parti şovuna kesinlikle dönmemelidir! o zaman insanlar niyetinizden şüphe eder.
operasyonlar; askeri, siyasi ve ekonomik muhteva taşır.
sanırım, Türkiye Cumhuriyeti Musul büyük Elçiliği ve çalışma arkadaşlarının 100 günü aşan rehine günlerinin sonlandırılması ardından nice tirajı komik yorum ve hikayeler dinleyeceğiz.
49 insanın rehin günlerinin sonlanmasının sevincini içinden hissedenler üzülecek bu hikayelerden.
ihtimal ki; kimi zevat bu hadisenin altında, meşreplerine uygun senaryolar üretecek; koca bir bölgenin siyasi-askeri karmaşasından bu insanların getirilişi değil, nasıl ve ne gibi bedeller karşılığı getirildiği merak konusu olacaktır.
hayat, bedel ödenerek yaşanır; en sıradan insan kendini ölüme yaklaştıran günlerini verir tek tek; her gün; bu hayata ödediğimiz bedeldir.
devletler; şahin kanatlı, efsanevi güç değildir.
her antlaşma, her adım; bildiğimiz, bilemediğimiz bedellerin eseridir.
yapılmaması gereken tek şey; şu günleri geçmiş 10 20 ne ise yıllar öncesi bakışıyla değerlendirmekten kaçınmak olmalıdır.
devleti, ülkesiyle rencide edecek en ağır bedel, tasavvurunu kaybettiği, köleleştiği andır. o anki, bir insanın ölerek hayata veda etmesi anlamınadır.
insan kalabalıkları böyle rezil bir boyun eğiş uğruna yaşamlarını koyarlar ortaya. mazlum halkların kavgası bu onurlu mücadelenin adıdır.
nasıl oldu, ne alındı ne verildi; bilemem; bildiğim şey 49 insanın rehine günlerinin sona erdiğidir. ve yine bildiğim şey bu ve benzeri nokta operasyonlar zihinlerde yaratılan hikayelerle örtüşmeyecek kendi iç gerçekliğinde husule gelir. Türkiye bu hadisede, bölgesel gücünü, istihbarat gücünü, "devlet" aklını başarılı kullanarak başarı elde etmiştir. başarı 49 insanın ülkesine sağ ve salim kazandırılmasıdır.
ne karşılığında?
bu çıkmaz sorudur; ekstrem bir örnek olacak belki; lenin; "sol" komünizm, çocukluk hastalığı eserinde, basit bir mantık yürütmesine atıf yapar; eli silahlılar tarafından kısıtırılınca, canın karşılığında cebindeki parayı vermek, en doğru "taktik" tir. bunu brest litovsk antlaşmasının "rezil bir antlaşma"olduğunu ileri sürenlere karşı vermiştir. bilinir ki bu "bedel" sonrası sovyet hükumeti beyazlara karşı zafer kazanmış; sovyet tasavvurunun doğarken boğulmasına mani olunmuştur.
elemterefişkemgözlereşiş.
muhalifleri üzdü diyen orospu çocuklarının peydahlandığı muhabbet.
çok şükür sağ salim döndüler dedik. daha ne diyelim.
kendi binasındaki böcekle başedemeyen, bütün dünyanın kendisini dinlemesinin bile önüne gecemeyen bir teşkilatın bu operasyonu, hem de tek zaiyat vermeden, yaptigina inanmak , geri zekalı olmakla açıklanabilir bir durum değil. aynı tipler, apoyu da yakalayıp getirenin şanlı türk askeri olduğuna inanirlar.
amk salaklari bi düşünün, ışidi bahane edip, "ben kılımı kıpırdatmam" moduna giren turkiye'ye böyle bi kıyak yapılmış olması mümkün değil mi? kaldı ki, samil tayyar paraziti bile bunu dile getiriyor. şimdi eli mahkum hükümetin ışid konusunda hamle yapmaya. söyleyin şimdi kime yaradı bu operasyon?
davutoğlu'na pr çalışması yapmaktan öte, akp hukumetinin hiç bir işine yaramadı bu olay.
akp'nin yine mağdur edebiyatı yaptığı olay. ulan 101 gün önce iktidar yine bu partideydi. başbakan rte'ydi o kadar. mit müsteşarı yine hakan fidan dı. madem akp bu kadar süper hakan fidan bu kadar hiper neden en başta o insanların rehin alınmasına göz yumuldu? bağıra bağıra gelen sorun neden görülmedi? eee ne de olsa tunus'ta her şey güllük gülistanlık diyen dış işleri çalışanlarına sahibiz. bu yazıdan 24 saat sonra tunus'ta halk ayaklandı.