5-0 bitmesi gereken maç. Sonuç 2-2.
Aykut, istemiyor. Takım ezsin geçsin istemiyor.
Çıkarken alex in suratına bakın. Portekizce, hay amk. Diyor sanırım.
Kardesim Fenerli ondan üzüldüm. Yazıktır, günahtır.
Sonuç olarak duygusallığı bir kenara bırakırsak, Aykut bu gün gitse bu takım gurubu lider bitirir. Aykutla ise gurupta şansı çok değil.
not: oyuncu değişikliği şart da o silüetin aykut kocaman olması sıkıntı veriyor. yahu gidin Luis Aragones'i falan koyun ona bile razıyım şu an yemin ediyorum.
marsilya'nın şansız olduğu maç. fransız ekibi kale direklerinin azizliğine uğradı. yetmedi, en kritik dakikalarda önemli bir defans oyuncuları sakatlanıp oyun dışında kaldı. yine de pes etmediler. gününde olan bir marsilya bugün fenerbahçe'ye 4 çekerdi. fener beraberliğe sevinmeli.
fenerbahçe için son saniyede yenilen gol ile alınan beraberlik kötü bir sonuç oldu. avrupada takımlarımız başarlı olmak istiyorlarsa kesinlikle iç saha maçlarında puan kaybetmemeliler, deplasmada zaten zor puan alıyoruz iç saha da puan kaybedersek zor gruplarından çıkar takımlarımız.
dunku galatasaray macinda da bugunku fenerbahce macinda da ezeli rakiplerini avrupa arenasinda desteklemek yerine fransizlarin ingilizlerin yaninda olan sozde taraftarlari siddetle kiniyorum. ulkedeki sehit haberlerinden sonra atip tutan bu genclik boyle maclarda da gostersin milliyetciligini. ne milliyetciligi be! siz milliyetciyseniz yazik bu ulkeye!
Bir cimbomlu olarak Manchester maçında ne kadar sinir olduysam bu maçta da o kadar sinir oldum. Arkadaşım karşı takımın ağzına sıçmışsın, ilk yarı öndesin, ikinci yarı ilk dakika baskısını atlatmışsın, kaptan resitalini yapmış amaaaa gel gör ki bu durum "kocaman" batmış takıma ki bienvenu denilen sabriden kötü o kazmayı oyuna almışsın.
Yahu bu nasıl bir salaklık anlayabilen var mı acaba?
Fener bu kaybı hak etmedi, bu oyun yapısıyla giderse ve başında da aykut olursa işi çok zor ayrıca.
kafasındaki teknik taktiği fazla abartan, futbolun bizim sandığımızdan fazla karmaşık olduğunu düşünen, inatçı, kendini kanıtlama arzusuyla yanıp tutuşan, takıntılı bir teknik trektör ve aslında iyi oynayan kaliteli bir takım olan fenerbahçe.
geçen sezon iki iki biten bir fenerbahçe galatasaray maçı vardı. o maçın aynısını tekrardan şöyle bi izlemiş olduk bu gün. aradaki fark galatasarayın marsilyadan biraz daha güçlü bir takım olması.
insan hiç mi ders almaz akıllanmaz diyeceğim ama akıllanmaz inat çünkü teknik trektörlerin egoları yüksektir, çünkü onlar büyük adamlar. bu sefer olacak bu sefer bu taktiğim işleyecek göreceksiniz mantığıyla hareket eden kocaman takıntısının kurbanı olur ve bilmem kaç milyon küsür fenerbahçeli aynı anda üzülür.
tamam hoca bizden daha çok şey biliyosun daha derin şeyler düşünüyosun ama satranç değil bu futbol. senin yarattığın takım büyük takımlarla maç yaparken gol yiyeceğiz korkusuyla dizleri titreyen, futbolla uzaktan yakından alakası kalmayan bir fenerbahçe. o o iş olmaz öyle alın bunu alın öyle olmuyo malesef. biz mersin ya da ne bileyim tortuşeker bilmem ne patatespor değil bu fenerbahçe. o maç zaten iki iki olacak o olmaması mucize iyi ki üç iki bitmedi. şükür yarabbi bu günlere de şükür.
alex'le ilgili bir şeye değinmek lazım hocanın bu adamla derdi ne bilmiyorum nedenini gerçekten merak etmiyorum ama bu adam kim ne derse desin bir kere takımın en zeki, en tecrübelisi. ve yerine oynayacak futbolcu olamaz. madrid gibi kadron olur belki yedek bırakırsın ama alex takımın özgüvenidir, bir binanın temelidir. belki hiç oynatmasan neyse ama oyundan çıkardığın anda bina sarsılır ve takımın kendine güveni kaybolur.
en başında sonunu gösteren filmler olur ya hani. fenerbahçe maçları da film gibi olmaya başladı artık. bu güne kadar tepki alan aykut kocamanı zaman zaman bildiği vardır, o da yapmaya çalıştığı bir şeyler var diyerekten kendimce destek olmaya çalıştım ama sokaktan adam çevirsen maç başladığı an takımın başına koysan bu adamın yaptığı mallıkları yapmazdı.
o yüzden yeter artık aykut kocaman senin amk
bekir ve bienvenun bu takımda ne aradığını gerçekten merak ediyorum. bir beşiktaşlı olarak avrupa arenasında türk takımlarının böyle basit puanlar kaybetmesine üzülüyorum. bu arada valbuena'nın da hakkını teslim etmek lazım.
bu ülkede avrupa maçlarında çoğunluk birbirini destekliyor, birbirini desteklemeyen kısım azınlıkta ama taraftarlar gidip o azınlıkta olan kısmı kendine örnek almayı seçiyor çünkü duygusal bir milletiz, kırılıyoruz, çabuk sinirleniyoruz ama gönül almak da bir o kadar kolay, şu nefret işlerini en azından avrupa da bir kenara bırakalım, birbirimizden nefret etmek için daha çok zamanımız var merak etmeyin, çok bir şey kaybetmeyiz..
bir galatasaraylı olarak söylüyorum, birader bu ezeli rakip camia, bu 'kocaman futbol fukarası'ndan kurtulmadığı müddetçe fenerbahçe de aykut kocaman gibi pasif ve basarısız bir takım karakterinde kalacaktır. hep ya ikinciliğe ya da az puana razı olacaktır, akılma az alkmaar maçı geldi, yine bunlar 2-0 öne gectikleri maçı 2-2 tamamlamışlardı ve elenmişlerdi hatırlarsınız. aynı oyun anlayısıyla... keza baros un son dakika direğe takıldığı gs maçında da öyle...
ben alex yerine baroni oyuna girdiği an kapandığını görünce skoru verdim zaten, babam bana şom ağızlı diye küfrederken 2-1 oldu, 2-2 olduğunda birlikte fenere küfrediyor bulduk kendimizi. sözün özü fenerbahçe bu mental eziklikle asla avrupada bir isim veya duruşa sahip olamayacaktır. bu alanda galatasaraya rakip değildir. ha türkiye liginde, kupasında tamam hacı ezeli rekabet ebedi dostluk. ama gel gelelim avrupa için fenerbahçe'nin önünde cok uzun yıllar vardır.
geçtiğimiz yıllara ve bugüne bakarsak; yine bir hüsran yine hayıflanmalar... bana göre uefa veya süper kupa tesadüf değil, ancak şampiyonlar liginde fenerin gördüğü çeyrek final tesadüf olarak değerlendirilebilir...
bu kayba cidden üzülen bir galatasaraylı olarak, fenerli kardeşlerimizi allah bir an önce bu örümcek kafalı yönetim ve pasif teknik adamdan kurtarsın diyorum.
grubun favorisine karşı 1 puan alınması bence kötü bir sonuç değil. tabii ki 3 puan alınabilirdi ama aykut hoca ile avrupa da başarı cidden zor. bence fb nin iyiliğini düşünerek sezon sonunda istifa etmeli. daha erken istifa ederse, fb nin daha iyiye gideceğini sanmıyorum.
o değil de beni tam 14 sene evveline götürmüş bir maç. tarih 20 eylül 1998, yer yine kadıköy... fenerbahçe'nin rakibi galatasaray, maçta ilk 15 dakikada moldovan ve baliç'in golleriyle durumu 2-0 yapan fenerbahçe, hemen akabinde günün eblehi erol bulut'un kırmızı kart görmesinin ardından profesörün* penaltı golü ve son dakikalar doğru gelen hakan şükür golü; fenerbahçe 2-0 öne geçtiği maçı 2-2 tamamladı...
20 eylül 2012'de benzer bir senaryo seyrettik sayın futbol meraklıları, 2-0'dan l'om karşısında 2-2'ye gelen maç. olayın vitamini burada gizli işte: 20 eylül...
bir beşiktaş'lı olarak fenerbahçe nefretimin geçtiğini gösteren maçtır. eskiden olsa fenerin yediği son dakika golüne sevinirdim ama bu akşam üzüldüm. sebebide artık galatasaray'ın en çok nefret edilen kulüp koltuğunu alıp bu konnuda liderliğe oturmasıdır.
bir hoca takımı nasıl darmadağın eder, bizlere gösteren maç.
dakika 65, alex i çıkarıyor. film orada koptu gençler.
alex ten daha güven veren biri yok bu takıma. aziz yıldırım bile.
kişisel hırslarına kurban ediyor koca kulübü.