iğrenç oynanan bir birinci yarıdan sonra, galatasaray gibi oynayan bir ikinci yarı olmuştur. trübünlerde sion'dan daha fazla türk olması da daha dikkat çekici bir durumdu. ama gerçekten çok yüksek tempoda geçmiştir. eğer bu şekilde bir oyun oynanırsa ne yazık ki turu sion geçecektir. daha istekli bir galatasaray görmek dileğiyle...
ülke puanı açısından en azından bir beraberlik beklediğim maç..
kaybettiği birşey değil kazandığı takım puan kazanmaması gereken bir ülkenin takımı.. ***
yenmek yenilmek bir yana seyretmesi son derece güzel ve zevkli olan maçtır.
lakin değinmek istediğim bir kaç konu var.
kardeşim bu bizim milletimizde sanırım bir gıdım akıl yok. başımız kaç kere yandı stadlarda yaptıklarımızdan halen akıllanamadık. bugünde maçın sonralarına doğru sahaya atmadıkları kalmadı. neden yapıyorlar nasıl bir beyin yapısına sahipler anlamak, anlatmak mümkün değil.
bunun yanında bizim seyircilerimiz neden karşı takıma küfür ediyorlar anlayamadım. herşeyden önce anlamayacaklar ne denildiğini anlayacak olasalar bile küfür etmek neden? dünya ligelerinden maçlar izliyoruz, daha bugüne kadar hiç karşı takıma küfür eden bir seyirci kitlesi görmedim lakin bizim seyircilerimiz türkiye'de olsun yabancı maçlarda olsun sürekli olarak karşı takıma küfür ediyorlar.
sonra neden avrupada türk imajı kötü diye düşünüyoruz. yani ben adamların yerinde olsam neler neler düşünürdüm daha. adamlara vediğimiz imaj tam bir ilkel barbar toplum imajı.
ne diyelim allah akıl fikir versin diyecem ama ahlak denen kavram olmadan o da pek bi işe yaramazki.
galatasaray'ın kötü oynadığı ama buna rağmen 3-2 gibi avantajlı bi skorla evine döndüğü maç. bir fenerbahçeli olarak üzüldüm sonuca. ama galatasaray istanbul'da bu takımı yenemeyecek bir takım değil. rövanş maçında da galatasaray'ı destekleyeceğimdir.
"avrupa kupası maçlarında, galatasaray taraftarları neden fenerbahçe'yi desteklemiyor (ekseriyetle) ?" sorusunun cevabını gayet güzel bulmamıza yardımcı olmuş maçtır.. eleme turunun ilk (!) maçıdır. galatasaray gibi avrupa kupaları'nda tecrübe ve isim sahibi bir takım turu geçmeye yakın taraftır şüphesiz. (trömsö faciasını bir istisna olarak kabul ediyoruz. zira papaz her gün pilav yemiyor.) yapılan yorumlar hakkında denilecek tek söz; "yazık".. demek ki bundan sonra, avrupa'da alınan yenilgilerden sonra yapılan yorumlara hiç ağlanmayacakmış..
maça gelince; hayatımda izlediğim en tempolu maçlardan biriydi. hasan şaş nasıl çatlamadı koşmaktan anlayamadım. zaten 2-0'dan sonra izleyebildim sadece, kalan süre de beni verem etmeye fazlasıyla yetti. sakatlanan nonda değil de hakan şükür olsa, iki metreden o gölü kaçırm... neyin muhasebesini yapıyorum ki? 3-0'dan çevirmeye çok uğraştık ama, başaramadık.. umarım istanbul'da daha farklı bir tarife uygular, öyle yollarız isviçrelileri evlerine..
ilklerin maçı olmuştur. Galatasaray'ın bu kadar vasat bir takımdan 30 dakikada üç gol yemesi ilktir. Bir başka ilk de bir maçta dört tane şutun defansa çarpıp kaleciyi yanıltması olayıdır. Biri de rezilce ağlara gitmiştir neticede. Maçtaki şaşkınlığı perçinleyen öğelerden biri de budur. Acaba kuruntu mu yapıyorum dediğim anda ilyas Tüfekçi'nin gs tv'deki yorumunda aynı şeyden bahsettiğini duyunca rahatladım. Otuz senedir maç izliyorum bu tarz şutu aynı maçta görmedim demiştir kendileri. Ali Sami Yen'de kontrollü oyunla yeneceğiz inşallah.
galatasaray adına kötü sonuçlansa da teknik kadronun iyi bir ayar aldığı maç olmuştur.
deplasmandaki maça, savunma yapmayan 5 tane hucum oyuncusuyla çıkarsan bu golleri de yersin. zaten bu takım sureklı pozisyon verir, butun takım hucum ediyor.
bu saatten sonra transfer yapılamayacağına göre 4-3-1-2 sisteminde ısrar eden kalli'nin; uğur'un önüne sabri ya da barış'ı, volkan'ın önüne de mutlaka ayhan'ı koyması gerekir. bekler hucuma çıksa dahi bu kanat oyuncuları geriye dönerek pozisyonları engelleyebilir.
aslında bu takım belki de 4-2-3-1 formasyonunu oynayacak en ideal kadroya sahipken bu saate kadar hala neden denenmediğini de anlamamaktayım.
ayhan ve linderoth gibi hucum gücü defansif yönü kadar zengin olan oyuncuları koy defansın önüne, önlerinde kreatif ve bitiriciliği iyi olan lincoln, sağ açıkta sabri ya da barış ve sol kanatta arda turan*. önlerine nonda ya da ümit karan... hem defans yönünden hem de pozisyon açısından bu tip uefa deplasman maçları için daha da mantıklı görünmektedir.
hakan süküre cok kızmakla beraber, uzun zamandır izledigim en keyifli maclardan biri..
öncelikle futbolun izleyenlerin zevk alması icin oynanan bir spor oldugunu ve bunun da genelde basarılı hücum organizasyonlarından gectigini gözönüne alırsak, izleyenleri güzel futbola doyuran bir mac olmustur..
lucescu döneminde avrupada alınan basarılı sonuclardan ve gelen sampiyonluktan bile memnun olmayan biri olarak, görmek istedigim, mac günlerini tekrar iple cekmek istedigim galatasaray budur..
fakat su da ortadadır ki, bu göze hos gelen futbolun bir sonraki asamaya gecip, kaliteli bir takım hüviyetine bürünebilmesi icin yapılması gereken hamleler mevcuttur, ki takımın yeni kuruldugunu ve cok kısa sürede bu adımların atıldıgını gözönüne alırsak, bu adımlarında atılacagına dair umutlanmamız icin de sebeplerimiz vardır..
hep böyle oynasın galatasaray, biz mac ne zaman bitecek artık diye saatimize bakmayalım, ama kazanalım, ama kaybedelim, problem degil..
bir fenerbahçe'li olarak, galatasaray'lı taraftarların sadece ülke puanı için birazcık hayıflanmasını düşündüğüm sonuçla bitmiş maçtır. ama sadece o kadar çünkü bu isviçre'nin sıradan takımı mecidiyeköy'de perişan edeceklerdir. ne meraklanmaya ne de endişeye mahal yoktur. mevzu türkiye olunca , birbirimize düşüpte iti köpeği kendimize güldürmeyelim...
inanılmaz tempolu, pozisyon ve golle dolu seyir zevki yüksek harika bir maç olmuştur. ayrıca bilmeyenler de tobias linderoth'u tanıma fırsatını bulmuşlardır.
hasan şaş ın rakip siyahi futbolculardan biriyle güreştiği maç olmuştur.
ayrıca nabza göre şerbet veren kişilerin de ne kadar fazla olduğunu gördük. neymiş efendim kalli yanlış kadro çıkarmış filan; ulan adam hala deniyor be napsın, iki gün önce şu carrusca oynasın da görelim diyen kimdi?
galatasaray maça baskılı başladı ancak kadrosu ne yazık ki barcelona gibi değil, bu yüzden istediği baskıyı kuramadı ve servet faciasıyla alıştığımız golleri yedi.
song 4 kişilik savunma yaptı hakkıyla, bir de penaltı yaptı ancak helal olsun demek lazım, bu adam bana göre dünya üzerinde bulunabilinecek en iyi stoperlerden biri!
hakan şükür e lafım yok, belki iki metreden gol kaçırdı ama önemli olan pozisyona girmek nasıl olsa değil mi? çapraz koşu yapıyormuş; ulan yerim ben öyle çapraz koşuyu be, ümit karan sırf çok ofsayta düşüyor diye eleştiren arkadaşları topu kontrol edemeyen hakan ı yorumlamaya da bekleriz.
sonuç olarak öyle konyaspor maçında gaza gelmeyen ancak galatasaray ın bu sezon oynadığı tüm maçları izlemiş biri olarak galatasaray ın oyun sisteminin çok iyi olduğunu söyleyebilirim, tek sorun kadronun büyük takım kadrosu olmaması ancak servet ve hakan ın gidişi ve hasan gibilerin daha az oynamalarıyla bu da ilerleyen haftalarda gerçekleşecektir, rahat olunuz.
galatasarayin -maalesef- butun turk milletinin destegini alamadigi mac olmustur. cimbom sadece cimbomlu turkler tarafindan desteklenmistir. "bu mudur milliyetcilik" diye sordurtmustur. bu mudur ?
(bkz: 27 eylul 2006 liverpool fc galatasaray maci)fena halde hatırlatan maç. kalli sahaya öyle bir ilk 11 sürdü ki 'ben bu maçı kazanmak istemiyorum arkadaş' diye bağırıyordu teknik direktör ve futbolcular. onların bu durumu sion'a yaradı ve hiç beklenmedik bir sonuç ortaya çıktı 3-0. artık umutler kesilmiş şekilde 9 kasim 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı gibi olsun bari diye dua edilmeye başlandığı sırada bir sihirbaz çıktı ortaya. yine her zamanki süper vuruşlarından birini gerçekleştirdi. lan yoksa liverpool gibi mi olacak derken ikinci gol geldi. ardından da bu sene izlediğim en zevkli karşılaşma oldu. hakan'ın lincoln'ün kaç şutu direkten kaleciden oradn burdan döndü ya da dışarıya çıktı. sion'lu futbolcular top ayaklarına her geldiğinde aniden karşı ataklara başladılar ve bunda başarılı da oldular onların da gol olacak çoğu pozisyonu dışarı çıktı bir kaç tanesini orkun çıkartabildi. keşke carrusca daa erken çıksaydı hatta hiç ilk 11'de olmasaydı ayhan olsaydı onun yerine. ayhan uğur getirdi girmeyi beklerken gol atıldı, sahanın iyilerindendi. hasan kalli'nin gelişiyle birlikte o eski güvenini de getirdi. dünya kupası zamanındaki hasan geri gelecek inşallah. linderoth her zamanki gibi elinden geleni yapmaya çalıştı ancak ikinci gole kadara hep yalnız kovboy gibiydi ne yardım eden olmadı ona; ancak ikinci golden sonra yine bildik linderoth'tu her zamanki iyi futbolunu oynamaya başladı. boş alanları doldurdu, iyi pas attı. çok kolay bir maç olabilirdi belki o 11 ile çıkmasaydık ama kader diyelim işte. galatasaray evinde ona değil 1 10 gol atıp gruplara kalacak. *
ikinci yarıyı eller kalpte seyrettikten sonra, torinolu şÂban'ın şâbanlıklarını izleyip, lincoln'un kalecinin üzerine vurduğu topları gördükten sonra, hasan şaş'ın deli dana gibi koşturup ümit karan'A pozisyonlar hazırladığını gördükten sonra, "hakkı berÂberlik miydi?" diye düşündürmüş bir maç olmuştur.
penaltı beklenen pozisyon tartışmaya açık subjektif yorum olarak bence penaltıdır. gene hakem... hani türk'ün tek dostu türk'tü lan? o verilse 4-1 olacaktı maç, zikimin başı tur atlardı o zaman galatasaray.
deplesmanda 2 gol atmak çok önemlidir ikili eleme sisteminde. rezÂlet değil, destekli bir skorla yurda dönmesine neden olmuş bir maçtır bu galatasaray'ın.
herkesin rahat geçeriz dediği bir maçtı. lakin fc sion iyi oynadı galatasaray da kötü sonradan toparlasa da bu bize beraberlik getiremedi maçın en iyi oyuncularından biri olan lincoln eğer o golü atsaydı çok daha iyi olurdu. ama sağlık olsun istanbul'da hallederiz.