bugün

25 sene önce sivas madımak oteli'nde 37 kişinin yanarak öldüğü gün.
(bkz: türküler yanmaz)
Ortaçağcı canavarlaşmış, his yoksunu güruh tarafından 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Otel'de, 35 insanımızı diri diri yakmak suretiyle yapılan katliamdır.
Katliamın örgütleyicisi, planlayıcısı ABD-AB Emperyalistleri. Tam 8 saat boyunca hiçbir yetkili oteli yakan bu canavarlara müdahale edememiştir.
Katliam anının Başbakanı Tansu Çiller'in katliamın akşamında yaptığı “Dışarıda bulunan insanlarımıza (yani cellâtlara – Nurullah Ankut) herhangi bir zarar gelmemiştir.” açıklaması insanlık Tarihinin karanlık sayfalarındaki yerini almıştır.

Katliamcılar hala ceza almış değildir. Zaman aşımına uğratılarak bu insanlıktan çıkarılmış canavarlar sürüsü tahliye edildiğinde Tayyip Erdoğan:
“Milletimize hayırlı olsun bu sonuç. içeride yatan o insanların da dışarıda aileleri vardı, yakınları vardı onlara kavuştular.” demiştir. Böylece cellâtlardan yana olduğunu apaçık şekilde itiraf etmiştir.
Konuyla ilgili detaylı tarihi ve siyasi inceleme için bakınız:

http://kurtuluspartisi.or...ami-degerlendirmesi-2015/
sıcak görmemiş insanların sıcak bulduğu gün.
bu temmuz sıcağında
yanarak ölenler de var.
cahiliye toplumunun katliamlarından biridir.

allah ile yakmak eylemini gerçekleştirenlerdir. çoğu akpnin avukatları ve iş kurumlarında iyi görevlerde bulunan kimseler olmuştur. allah hepsinin belasını versin.

yanan aydınların da fikirleri bizlere ışık tutması dileğiyle.
lanet olası günlerden birisidir, yapanlar yaptıranlar yok ortada.

yurdum insanlarını yakarak öldürdüler bu ülke yine isyana gitmedi, aklı selim davrandı.

karşılığı ise yanmadan yaşayabilmek ti.

sivas, maraş, çorum, gazi olayları, bitmeyecek bu memlekette, yakma öldürme işleri.

Ben yanmazsam,

sen yanmazsan,

biz yanmazsak,

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

( nazım bu şiiri şimdi olsa yazarmıydı acaba, yanıyoruz yanıyoruz yakanlar ürüyor.)

Nâzım Hikmet Rân
"odaya duman dolmaya başlayınca ne yapacağımızı bilemedik. nefes alışlarımız iyice yavaşlamış ve kıvranmaya başlamıştık. yerde yatan aziz abi "ne yapacağız lütfü?" deyince "ölecez abi!" dedim. bir kabullenme gelmişti. bunun üzerine aziz abi "o zaman beni şu yatağa yatır da sevenlerimiz için kötü bir şekilde can vermeyeyim!" dedi. bu cevabı duyunca ağlamaya başladım. ağlayınca zihnim açıldı ve ölümü reddettim. "yan odaya geçersek pencere var abi, kurtuluruz" dedim. "hiç beklemeyelim o zaman" deyince aziz abi, hırkamı çıkardım, yüzüme ve elime dolayıp kapıyı açtım. nasıl yaptık bilmiyorum ama bir şekilde yan odaya geçtik. camdan nefes aldık. o esnada bir itfaiye aracı gördüm fakat binanın dibinde durmasına rağmen hiç faaliyet göstermiyordu. ben imdat diye haykırıyorum, aşağıdan allahuekber sesleri geliyor."
en sıcak yaz günlerinden birini yaşayacağımız gün, cayır cayır yandığınızı hissedeceksiniz.
türkiye gericiliğinin ve onun gücü üzerinde yükselen sermaye diktatörlüğünün zafer günü. ama bu ikisini de bu ülkeden defetmesini biliriz.
(bkz: 2 temmuz 2012 de gericiliğin üzerine yürüyoruz)
edip akbayram ne güzel özetlemiş.

http://www.youtube.com/watch?v=eFyYsegzg0c

(bkz: türküler yanmaz)

o "can" ların ölmesine sevinenler cehennem ateşiyle yanıp tutuşun.
http://galeri.uludagsozluk.com/g/2-temmuz/

noldu s*ktiğimin şakirtleri?

unutur muyuz sandınız?

unutturur muyuz sandınız?

tek isteğim var yüce allahtan, aynı acıyı sizlere de yaşatsın. onlar yakarken, sizde hala desteklerken allaaaahuekber diye bağıran ağzınız kilitlensin inşallah...
yine geldi çattı..

içimizdeki acı her geçen yıl daha da büyüyor...

noldu yobaz köpekler? zamanla unutulur mu sandınız?
Serdar ARSEVEN / VAKiT

Ergenekon iddianamesinde derin devlet tezgahı olduğu gözler önüne serilen Sivas olaylarının yıldönümünde anma töreni bahanesiyle gerçekleştirilen etkinlikte açılan bir pankart, tüm ülkede ve özellikle de BBP camiasında büyük tepkiye sebep olmuştu. “Gülerek yaktın, donarak öldün” pankartıyla sergilenen alçaklığa milyonlar tepki gösterdi. iğrenç pankarta tepki gösterenlerden biri de, Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar Beldesi'nde yaşayan Bülent Kaya oldu. Bülent Kaya, Sivas olaylarının ardından hayatı yepyeni bir istikamete giren bir vatandaş. Onun ilginç hayat hikayesinin Sivas olaylarıyla ilgili kısmı, “2 Temmuz tahrikçileri” arasında yer alışıyla başlıyor. O günlerde koyu bir CHP taraftarı olan ve hatta yönetim kadrosunda yer alan Bülent Kaya, “tahrikçiler” arasında gittiği Sivas'ta, gösterilere sahne olan Madımak Oteli'nin içindeki topluluktaydı.

MADIMAK VE O GÜN

Otel perdelerinin alev alması sonucu otelin giriş kısmı ve sonrasında koridorları dumana boğulmuştu. Aralarında Bülent Kaya'nın da olduğu grup, duman baskısından dolayı otelin uzak köşelerine yöneldiler. işte bu arayış, Bülent Kaya ve diğerlerinin BBP il Başkanlığı mensupları tarafından kurtarılmalarına vesile olmuştu.

işte Bülent Kaya, tahrikçi grubun içinde Sivas'a gelen, otelin içindeki hengameyi yaşayan ve BBP'liler tarafından duman zehirlenmesinden kurtarılan bir eski CHP'li. Rahmetli Yazıcıoğlu'nun bu olaylar sırasında arkadaşlarına olayları yatıştırmak ve mümkün olduğunca fazla insanı kurtarmak için talimat vermesi, o güne kadar haklarında olumsuz düşünceler içinde olduğu BBP'lilerin son derece müşfik tavırlarına muhatap olması, onun duygu ve düşünce dünyasında büyük değişimlere vesile olmuş. Öyle ki, o bugün bir BBP yöneticisi.

Biz, bu ilginç hikayenin sahibi Bülent Kaya ile yüz yüze görüşebilmek için Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesine bağlı Tatlar beldesine gittik. Ve bu ilginç hikayeyi sahibinden dinledik. isterseniz, bu genel toparlamanın ardından, sözü, “Gülerek yaktın donarak öldün” pankartının ruhunda yol açtığı sarsıntıyı ve üzüntüyü dile getirerek konuşmasına başlayan Bülent Kaya'ya bırakalım...

O, Sivas'ı yakmak için giden CHP'liler arasındaydı. Koyu bir CHP'liydi. 2-3 Temmuz Pir Sultan şenliklerine katılmayı bir görev bilmişti. O güne kadar dindarlara hep yan gözle bakmıştı. O anlarda... Madımak Oteli'nin koridorlarını dumanların sardığı anlarda, kurtuluş yolu olarak, BBP il Başkanlığı'nın arka tarafındaki küçük pencereyi gören grup içinde o da vardı.

O günlerin “laikçi aydın”ı, günümüzün samimi tövbekarı Bülent Kaya, Sivas olaylarının öncesini, olayların meydana geldiği saatleri ve sonrasını bütün ayrıntılarıyla kendisini Kahramanmaraş'ta ziyaret eden Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Serdar Arseven'e anlattı. Sözlerine; “Öncelikle ‘Gülerek yaktın, donarak öldün' pankartını açan soysuzları protesto ettiğimi belirtiyorum” diyerek başlayan Kaya anlatıyor:

“CHP ekibi olarak, Kültür merkezindeki toplantıya katıldık. Aziz Nesin konuştu. O dine ve dindarlara hakaret ediyor, biz o bilinçsiz halimizde alkışlıyorduk. Ali Balkız filan hepsi hakaret etti, biz alkışladık. Ertesi gün, Kale Camii'nde gerginlik yaşandı. O zamanki bizimkiler, ezan okunurken ezanı bastırmak için davul zurna çalıyorlardı. Şeytan Ayetleri'ni yayınlamasından dolayı Aziz Nesin'e zaten tepki vardı. Bir de bunlar olunca, tansiyon iyice yükselmişti.”

MADIMAK OTELi'NDEYDiM

“Madımak Oteli'nin önü ana baba günüydü. Ben sosyal tesislerde oturuyordum. Allah-u ekber sesleri geldi. Camlara taşlar atılıyordu. Bir ara dumanlar gelmeye başlayınca, sağa sola kaçıştık. Ben, bir grupla birlikteydim, bir pencere mi ne bulduk. Baktık, pencereyle karşıdaki pencere arasında bir tahta var. Önce bazı arkadaşlar geçti, ben de hemen arkalarından geçtim. Bir baktım, orası BBP il Başkanlığı imiş. Yanımda Arif Sağ vardı. Telaş içinde, kurtardıkları için Büyük Birlik Partililerin ellerine sarılıyordu. Ankara'ya gider gitmez ilk yapacağı işin Yazıcıoğlu'na teşekkür için gitmek olacağını söylüyordu. O arada Sivas il Başkanı Gaziantep'te bulunan merhum Yazıcıoğlu'nu aradı. Yazıcıoğlu'nun direktiflerini alıyordu il Başkanı. Yazıcıoğlu'na ‘Otuz otuz beş kişiyi otelden buraya aldık' bilgisini veriyorlardı. Başkan da onlara, ‘Gelenleri kapıya çıkartmayın, olaya siz de karışırsınız. Gelenlerin yemeğini, çayını, bütün ihtiyaçlarını karşılayın. Hepsine çok iyi davranın. Dışarıya çıkmalarına da izin vermeyin, başlarına bir şey gelmesin' talimatını veriyordu. Başkan, ‘Tamam başkanım, izin vermeyiz' diyordu.”

ARiF SAĞ BENiM YANIMDAN iNÖNÜ'YÜ ARADI

Biz BBP'liler tarafından kurtarılanlar olarak 35 kişiydik. Heyetin lideri pozisyonunda olan Arif Sağ, o zamanki Başbakan Yardımcısı Erdal inönü'yü aradı. inönü kendisine, ‘Güvenliktesiniz, orada kalın, papuç bırakmayın' filan demiş. Ben kendisine, ‘Oyuna geliyoruz, Sayın Sağ. inönü'nün dediğine inanmayın, büyük bir tezgaha düştük, bizi yine BBP'liler kurtardı' dediğimi hatırlıyorum.

“Arif Sağ, o gün BBP'lilerin neredeyse ayağına kapanıyordu. Teşekkürler yağdırıyordu. Sonraları, ‘BBP'liler bize tekme vurdular' filan dediğini duyunca, ‘vay be, dünyaya bak' diye düşündüm. isteselerdi, hepimizi öldürtürlerdi. Bizi dışarı bırakmaları yeterdi. Orada bize yaptıkları insanlığın karşılığı olarak, böylesine doğru olmayan ifadelerin kullanılmasını aklım almıyor.”

ETKiLENDiM, BBP'Li OLDUM

“Ankara'ya dönüş yolunda düşünüyordum. Biz buraya niçin gelmiştik. Müslümanların değerlerine hakaret etmek için mi?.. Bu kışkırtıcılığın sebebi neydi?.. Kimi kime vurdurmak istiyorduk? islam'ı niçin tehdit olarak görüyorduk? Bunlar iyi insanlardı. Biz mi kötüydük? Biz mi birilerinin oyununa geliyorduk? Bunların muhasebesini yapa yapa geldim, Ankara'ya. Cenaze törenleri yapılıyordu. Cami avlularından yuh sesleri yükseliyordu. Bunlardan, bu sözde laiklerden soğumuştum. Koca Sivas'ın oyuna getirildiğini, Sivas'ın yakıldığını düşünmeye başladım. Vicdanım da rahatsız olmuştu. Her yıl Banaz'da yapılan şenliklerin Sivas'a alınmasının arkasında laiklik değil bölücülükle ilgili hesapların olduğunu düşünmeye başladım. Hemen CHP'den istifa ettim. O günlerde Kahramanmaraş Nurhak ilçesinde yöneticilik yapıyordum. Hemen bıraktım. BBP'ye geçtim. 1994 seçimlerinde, BBP'den Tatvan Belediye Meclis üyesi adayı oldum ve seçildim. 1995'te Nurhak BBP Teşkilatı'nı kurdum ve başkanı oldum. 1999 ve 2002 genel seçimlerinde BBP Kahramanmaraş adayı oldum. 2002 Kurultayı'nda Merkez Disiplin Kurulu üyesi, 2004'te Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. Halen, bu partide görev yapıyorum. CHP'den tövbe ettim.”

http://forum.kanka.net/ar...e/index.php/t-849645.html
iç yakan bir gün...
Temmuz sıcaktır; ama 2 Temmuz daha bir sıcaktır.

'Madımak'ta yanan benim
Yarınlara kalan benim.'
Keşkedir.
dün gibi hatırladığım 1993 ün 2 temmuzu. saygıyla andığım...
keşke olmasa ''temmuz'' diye bir ay. keşke olmasa ''2'' diye bir rakam... keşke hatırlamasa şu gözler, görüp görebileceği en büyük insanlık ayıbını
2011 yılındakinden an itibari ile bir saat yirmi beş dakika eksilmiştir.
içi acıtandır.
sunay akın'ın kova kaleci isimli bir şiiri,

Yedi kova su yeterliydi
sivas'taki ateşi söndürmek için
oysa her biri
devlet dairesindeki kovaların
üstüne yazılı
altı harfli bir sözcüktü yangın

Yedinci kova
taşar engellenemez biçimde
çünkü emekçilerin
alın teriyle doludur
işte bu yüzden
sinek ölüleri yüzemez üstünde

Futbol takımında mahallenin
kova kaleciydi lakabım
ilk kez sevinecektim buna
ama yalnızca
avuçlarıma alabildiğim suyu
bir kova gibi sivas'a taşıyamadım

G harfi boştur yangın kovalarının
ki ortaya çıkar
dolu olanları okununca
madımak oteli'nin merdivenlerinde
kurtulmayı bekleyenler için
verilen karar: Yan ın

Ve başında anladım ki bir kuyunun
ipin ucunda
derinlerdeki suya uzanan
birer kova gibidirler
yangınları söndürmek isteyen
darağacına asılı devrimciler

*
Türkiye tarihinin kara lekesi.
Ve bu Katliamla övünen kahpelerin eseri.
Yurdumda insan canı ne kadar ucuz değil mi?
Ayrıca , görünen odur ki , zanlıların avukatları şimdilerde , akp'de .
Tesadüf Mü?
sivas\'ta 37 ler yandı kül oldu,
onlar yanmadı birer gül oldu,
hakkın verdiğini hani hakk alırdı?
sevap mıydı bu söyle hoca efendi?
akşamdan kalsam sabaha diz çöksem yerde,
camii ben, ben camii olsam bir yerde,
insan öldürsen etsen bin tövbe,
sevap mıydı bu söyle hoca efendi?
bir koyun oldum aldın canımı,
pişirdin etimi neden yemedin?
sevap mıydı bu söyle hoca efendi?
allah\'tan gayrı dostumuz yoktu.
madımak\'ta dedin allah yoktur..
allah yolu için yakın! dedin,
sevap mıydı bu söyle hoca efendi?
günahımız \'\' muhammed , ali \'\' miydi?
12 imamın güllerimiydi?
neden kıydın can\'a bilebildin miydi?
sevap mıydı bu söyle hoca efendi?

can yücel
insanlığın ölüm yıldönümüdür.
güncel Önemli Başlıklar