puding kıvamında bir sahada oynanan maç olmuştur. özellikle son anlarda huntelaar'ın zamanı doldurmak amacıyla korner bayrağının oraya topu çektiği pozisyonda haliyle arkasından brezilyalı vatandaşlar da topa müdaheleye kalkmış, çeyrek dairenin olduğu yer resmen 15-20 cm kadar aşağıya çökmüştür. daha sonra diğer oyuncular da curcunaya katılınca orası toz duman olmuş, çeyrek dairenin olduğu yer şantiye sahasına dönmüştür. bunu izleyen bilica'nın boşaldığı öğrenildi. öyle de bir maçtı.
çoğu kişinin güçlü olanın(brezilya)yanında olduğu, tuttuğu takımı eleyen portakallar oldu. helal olsun hollanda ukala brezilyalı ve onu tutanlara ders verdin. demek ki ne demekmiş top yuvarlaktır.brezilya ya her zaman siz kazanamazsınız şeklinde ders verdikleri maç.
hollanda'nın van bronkoşt ve köyt'ün etkili oyunuyla kazandığı maçtır.
şaka maka, birkaç şeye değinmek istiyorum. tonks'un entrysinden sonra aklıma geldi.
- stekelenburg'un çıkardığı top cidden dehşetti. kaka'nın topuna parmak attı ya ilk yarıda, ondan bahsediyorum. zaten babamın arkadaşına benziyor, çok sempatik buluyorum.
- ülke bayrağında turuncu olmadığı halde "portakallar" olarak anılan hollanda'ya kıl olurdum bu yüzden. onun haricinde severdim. ama gelip de sneijder "hacı ne çaktık ama ya" dese, "abi tamam biz de sevindik ama portakal nerden çıktı?" diye tavır koyarım. coğrafya bilgim iyidir falan fıstık ama hollanda'da bir inek, bir lale olduğunu bilirim. portakal varsa "saygılar" der geçerim. ama iklim şartlarını ve yüzölçümünü göz önünde bulundurursak, ben hollandalıların "skerim portakalı" diyeceklerini düşünüyorum, yetişir mi ki orada? ben burada ne anlatmak istedim? ne bileyim, esti öyle.
- dirk kuyt'ın şovmenlik yapmadığı, efendi gibi oynayıp takımına çok faydalı olduğu bir maçtı bu maç. kendisi sade oyun tarzı sebebiyle pek dikkat çekmiyor ama bu adam hakkında "ilk kez oynadı" gibi yorumlar yapılması beni üzdü ziyadesiyle. tamam adam kaleyi çalımlayıp gol atamıyor ama bu kadar da üzerine varmayın, hiç sırıtmadan takır takır oynuyor adam, yapmayın etmeyin.
- robin van persie'nin *mına koyayım arkadaş, bunu daha güzel bir dille yazamazdım, kusura bakmayın. bu adamın kafasını londra'da bırakmışlar. lan bi' tane olumlu hareketi olmaz mı insanın? iki kere mi ne içeri girdi, onda da topla birlikte auta çıktı ya da "ben gelmiyom sen git" dedi topu gönderdi. kendine gel, ercik kral uyarıyor.
- bert van marwijk hacı, öndeyken huntelaar öküzünü niye aldın ben anlamadım. "gol yiyebilirdik yane, uzatmaları düşündük akıllım ;);)" dersen bi' şey demem. hangi oyuncuları kaçıncı dakikada değiştirdiğini de hatırlamıyorum tam olarak, bu yüzden kesin bir yorum yapamayacağım senin ve değişikliklerin hakkında. ama veli toplantısına gelmiş gibi izledin, ayar oldum. kenarda havaifişek falan patlat olm, "burdayım ben!" de.
- klaas jan huntelaar bizim sınıf takımında oynasın. tamam sen hollandasın büyük düşünürsün de, brezilya'ya karşı oynarken, vursan gol olacak topla şekil yapmalar falan niye? ayağında top tutamamalar falan? "koş biraz açılırsın" mı dedi hocan sana oğlum, niye zahmet edip bir top almıyor, kaleye gitmiyorsun? forvet değil misin lan sen?
- felipe melo, egonu senin üzerine koyar, ikinize birden yüklenirim. ben demiyorum, brezilyalı bir arkadaşım diyor. bir de sneijderler, robbenler bölünemez bütündürler. onların popolarına, bacaklarına kramponla basmak, artistik fauller yapmak affedilemez bir harekettir. nishimura acımaz, basar kırmızıyı. seni de sikerler zaten brezilya'ya girdiğin an.
- juan, sana da güldüm lan baya. "seviyeyi yükselt piç, sen kimsin bana gülüyosun?" diyebilirsin ama ne bileyim be abi. adam 3 metre arkanda, taca falan at bari. spiker "juan hiç riske girmiyoor" falan dedi bir de. benim bildiğim riske girmeyen adam topu taca falan atar. hollanda'ya duran top vereceksin, sonra bir de riske girmemiş olacaksın he? abov.
- wesley sneijder, cidden kaleye falan mı vurdun lan o ilk golde? yabancı yok bak, çekinme. hollanda'da reis ilan edilmişsin diye duydum, başarılarının devamını diliyorum abicim ehehe. bir de şu antipati abidesi inter'den ayrılsan, hollandalara, almanyalara falan gelsen çok daha şekil adam olacaksın ama bu da senin falson olsun ne diyelim.
- arjen robben, hacı bizim burda bi' teyze var, seni aynı ona benzetiyorum kusura bakma. svetlana kuznetsova'ya da acayip benziyor yüz hatların. benzeşiyorsunuz. ama çok iyisin lan. hastanede karışmış olmayasın? sen ancak otobana uygun üretilmiş bir alman kanadı olabilirsin. şeridine gurban, aslanım benim.
- robinho, bak senin adını gizli bakınız olarak bile vermiyorum. "kim ki bu?" deyip bakmasınlar, öyle götlek bir adamsın. yediremedin mi, egoist fare, n'oldu? alves gibi çirkef adam faul yapıyor ve itiraz etmeden uzaklaşıyorken, sana ne oluyor da yere düşen hollandalının yanına gelip çemkiriyorsun? maç boyunca hakeme artistik yapıyorsun? "robinyo reyiz gole imzasını attı"yla olmaz o işler. şimdi brezilya'da hedef listesinde 4 eleman var. melo, sen, bir de egolarınız.
- cesar, şortundan sen sorumlusun.
düzeltme: kendi kalesine gol atan juanmış, melo sanmışım.
düzeltme: sabah gazetede juan yazıyordu. iki gazete almıştım. "juan topu kendi ağlarına gönderdi" deyince, gelip entrymi düzelttim. içeri gidip diğer gazeteyi okumaya başladım, onda da melo kendi kalesine attı yazıyordu. bi' ben hatırlamıyorum anasını satayım.
hollanda herkesi haksız çıkararak dünya devi olarak adlandırılan brezilya'yı saf dışı bırakmıştır. yorumcuların inanılmaz şekilde büyüttükleri ve turnuva boyunca hiçbişey yapmayan brezilyaya ders niteliğinde bi maç olmuştur. ayrıca robben'in oyunuda takdire şayandır, bu adamı real madrid'den kim ne hakla hizmet yollamıştır?
bugün almanya elenecek olursa hollanda, almanya eleyecek olursa bu saatten sonra almanya´nin dünya sampiyonu olacagini düsünmeye basladigimiz mac.
tarihten ve psikolojik etkilerden dolayi "oranjes" almanlara karsi "tutukturlar". simdiye kadar "dream team"le oynadiklarinda bile almanlara yenildiler (ama dogrudur, top yuvarlaktir.)
ama hollanda var ya eger arjantin almanya´yi yenerse, psikolojik etki bakimindan arjantin e karsi iyi oynayip arjantin i finalde yenmek suretiyle dünya sampiyonu olabilir. cünkü onlarin almanlara karsi oldugu gibi arjantinlilere karsi bir kompleksleri yok.
...eger arjantin sampiyon olursa diego hem futbolcu hem de antrenör olarak dünya sampiyonu olmus bir sahis olarak, pele nin falan da önünde "dünyanin yetistirdigi en büyük futbol adami" olarak tarihe gecer. arjantin de bircok yere mutlaka heykelini dikerler.
...ama baslik konumuza geri dönersek, hepimiz bir kez daha gördük ki, milletlerin tarihe göre birbirlerine karsi duruslari, futbol konusunda da gecerli. o yüzden almanya-ingiltere macina almanlar "bu ingilizler bizi herhalde yenerler" ingilizler de "biz bu almanlari havada karada maglup ederiz" havasiyla ciktilar sahaya. bundan dolayi ben bir almanya- hollanda finalinde almanlari favori görürüm. ama bir hollanda-arjantin finali bana kalsa cok güzel olur.
Isyerimin kantinini turuncuya bogan mac olmustur. Kurulan dev ekranda, turuncu t-shirtlerimizle tüm calisanlar maci izledik sonuna kadar bir güzel..Ilk yariyi arkada bitirmis olmasina ragmen yeneceginden emindim Hollanda'nin. Kesinlikle Hollanda'nin almasini istiyordum keza Brezilya'ya 2002 dünya kupasi zamanindan beri gicigim. Macin gözden kacmayan ayrintilarindan biri de van bommel'in 3 kere faul yaptigi halde tek bir sari kart görmemesidir herhalde..Hollandali spikerin yaptigi 'Van Bommel mactan önce hakemin arkadaslik teklifini kabul etmis olmali, yoksa bunu herhangi bir sekilde aciklayabilmek imkansiz' yorumu hepimizi yerlere yatirmis, tüm heyecanimizi alip götürmüstür..
Bu arada hollanda'lilara euro 2008 sonrasi korna calmayi ögretmisiz anlasilan..Sokaklarda tek tük korna sesleri duydum..Ha biz olacaktik ki ortaligi tozu dumana katmistik coktan da neyse. Artik Hollanda topu yuvarlayip Gana'nin tarafina dogru atmistir. Gönlümden gecen Gana'dir. Hadi Gana!
trt'ye tekrar yazıklar olsun dediğim maçtır. hakikaten yazık günah ya bir dünya kupasına futboldan anlayan bi yorumcu bulamaz mı insan. ali ece denen bi herif var teklif götür o işi bedava yapmazsa ne dersen de. ki yaparsa ömer üründül denen zat-ı muhteremden bin kat daha iyi yapar. maç için denecek çok fazla bişey yok. hollandanın kazanmasını istiyordum kazandı. 1. finalist belli oldu sayılır artık. uruguay gana maçının galibini elerler diye tahmin ediyorum. diğer tarafta arjantin almanya maçının galibi ispanyayı eleyip de diğer finalist olur diye tahmin ediyorum ve diliyorum.
spikerin futbolcu isimlerini sanki pesteki * lisansız futbolcular gibi değiştirilerek söylendiği maç.
(bkz: van bronkoşt kim be abi ?)
(bkz: baba hollandada kuytın yerine köyt diye bir adam oynuyor hayırdır inşallah)
brezilya'yı dünya kupasında favori gösteren dallamalar neye dayanarak bunu söylüyor,anlamıyordum.
allah'ı var savunma çok iyi amma velakin ortasahanın ortasahası panathinaikoslu gilberto silva ve italya'da yılın bidonu seçilen felipe melo adlı 2 kazma,solda avrupa'da tutunamayan santoslu robinho sağda galatasaray'da hayal kırıklığı yaratan elano * forvet arkası los galacticos'da bekleneni veremeyen formsuz kaka
kim kurtaracak lan seni ?
1 gol atıp üstüne mi yatacaksın bütün maçlarda götlek.
sonuç olarak bu yetenek yoksunu brezilya'nın elenmesiyle içimin yağları eridi,yavşaklar kendilerini bi bok sandılar.
hollanda'nın da hakkını yememek gerek özellikle robben sikertti.
melo'nun daha maçın başında hamuğa gorum motivasyonu ile atılacağı belliydi. dunga kenardan izledi. brezilya'nın 2006'daki faciadan sonra sadece yıldızlara bağlı olmayan takım oyunu politikasının sıçışını da biz izledik. yok abi öyle ya da böyle bu takımda ronaldinho olacaktı. robben'in hollanda için yarattığı sinerjiyi ronaldinho brezilya için haydi haydi yaratırdı.
hollanda'nın hem yarı final ve hem de final biletini almasına sebep olan maçtır. ilk yarı brezilya top çevirdi, hollanda izledi, brezilya ara topundan şık bir gol buldu. genel manada sönük geçti ilk yarı. ancak hollanda çok daha sönüktü. ancak ikinci yarı her şey değişti. turuncular elenmediği için gerçekten mutluyum. ayrıca bir parantez de robben'e açmak istiyorum. gerçekten hayal kırıklığına uğradım, kaç tane top ezdin sen öyle arkadaş ya, oysa ki böyle mi başlamıştı seninle o bitmeyen aşkımız?
brezilyanın abartılacak kadar iyi bir futbol oynamadığını gözler önüne seren maçtır. ayrıca robben'in sağ kanadını tabiri caiz ise sikip atması oynadığında ne kadar etkili olduğunu bir kez daha göstermiştir. yarı finaldeki hollonda rakibi ise korkmalıdır.
izleyicilere güzel ve zevkli bir futbol maçı izlettikleri için her iki takıma da teşekkür edilmelidir.
brezilya'nın elenmesi ise bir çok insanı üzmüştür tabi.
kupanın başından beri destekçisi olduğum hollanda golü bulana kadar hiç atak geliştirememiştir ve buna rağmen turu geçmiştir . azimleriyle maçı almışlardır .
sonucunu duyduğum an üzülsemmi sevinsemmi bilemediğim maç.. brezilyasız dünya kupası tatsız olacak eminim ama hollanda nın varlığı ayrı bi güzellik ne düşünsen bilemedim yani umarım kupayı arjantin veya gana kazanır...
brezilya'nın elenmesini sevinçle karşıladığım bir maç olmuştur. spiker ve ömer üründül'ün hollanda'yı küçümsemesi, itin gözüne sokması beni buna sevketmiş olabilir tabi. adamlar diyor ki ilk yarıda: nerdeyse kuzey kore bile daha fazla zorlamıştı brezilya'yı. oha dedim ne yaptınız abi. ve hollanda 2. yarıda gereken cevabı vermiştir bunlara fazla söze gerek var mı bilmiyorum. tebrikler hollanda, tebrikler robben, tebrikler sneijder.
80 ler sonundaki müthiş ekolün van basten ve tayfası sonrasında oluşan en hollanda takımının brezilya yı yendiği maç olmuştur. ilk yarıyı seyretmedim bilmiyorum ama ikinci yarı hollanda mükemmel oynamıştır. dediğim gibi hollanda yine çok iyi bir nesil yakalamıştır. arjen robben wesley sneijder gibi iki süperstarı bulunan hollanda artık bu kadrosuyla kupada en azından final oynamalıdır!
o değil de şu takımda van nistelrooy olsa tadından yenmezdi bu portakallar.
ilk yarısından sonra sinirden ikinci yarıyı izlemediğim maçtır. hayır hollanda'yı ne diye bu kadar sahiplendim bilmiyorum ama neyse, ama öğrendim ki ikinci yarıda hollanda kendini toplamış, iyide etmiştir.