yapılan vahşiliktir din ile diyanetle alakası yoktur. ama aklıma takılan da bir şey vardır;
ölen merhumlara aydın denilmesi nedendir ? yobazlar tarafından öldürülmeleri nedeniyle midir?
biraz hamasi gelmektedir bana.
tıpkı sadece 1 mayıs işçi bayramı'nda görüp, yahu böyle parti / sendika vb. da mı varmış deyip şaşırdığımız gibi, varlık nedeni bu tür olaylara bağlı olan, bunlar da olmasa hepten piyasadan silinecek, unutulup gidecek olan abuk sabuk grupların sıkı sıkıya bağlandığı olaylardan biri.
kimse bu menfur olayın hiçbir şeyini savunamaz ama sivaslıların ya da daha genel olarak alevilerin, bu tür saçmalıklara da prim vermemesi gerekmektedir.
örneğin ne işi vardır bir bdp'nin her sene bu anmalarda ?
şeyh saidlerin, idrisi bitlisilerin vb. devamı, savunucusu olan, bunu saklamayan, gurur duyan, heykelini dikenlerin ortalıkta boy göstermesinin ne anlamı var ?
veya ödp, tkp, emep vb. mezhep solculuğu yapanların ?
alevilik üzerinden geçinenlerin ?
alevilerin bu sol komplekslerini üzerlerinden atıp, sırf islamcı - milliyetçi karşıtılar diye, bdp ve onun kuyruğu olmuş ödp, emep vb.'den, varlığını sadece alevicilikle - kürtçülükle sağlayan, bu da olmasa bir b.ka yaramayan bu asalak güruhtan kurtulması gerekmektedir.
sırf bu boş beleş insanlar yüzünden aleviler bu gruplarla özdeşleştirildiği için türk kamuoyu acılarına ortak olmamaktadır. üzerlerine yapışan bu imajı silip atmalı, 6ların 70lerin etkisinden kurtulunmalıdır.
yoksa daha çok gidilir gelinir madımak'a ...
yine koynumda saklı söz
yine kızıkkök yaram lodos
yine zulamdaki kekeme kuşu vurdular
yine tektek dağları mosmor lanatin
ve biliyorum lavantin biliyorum
her zılgıt bir yar,bir yar kokarmış
ben anamın doğum sancısıyım
biliyorum
her abdest, altın tepside
kardeş kanıyla alınmazmış!
gel gör ki lavantin gel gör ki;
bu dilkıran, bu çekirge kuşu kavga
ülkem gibi şair yakan bulunmazmış...
tuhaf olan zamanın sosyal demokrat- dyp işbirliğinde olan hükümeti olaya taa 8 saat sonra müdahale etmiştir! murat karayalçın (şimdi shp başkanı) o zamanın dışişleri bakanı, kualisyon ortağı ve kabine de üye olan kişisidir, ve sürekli sosyaldemokrat naraları atan kişisidir, karayalçın ki görevinin kendisine verdiği yetkiler ile hem jandarma hem de polise emirini verip orada yaşananları 1 saatte durdurtabilirdi ama yapmadı olay 8 saat sonra yine oradaki hayvanlar tarfından bitirlmişiti! işin özü şuydu orada ortaçağ seromonisi yapılırken sivasın doğuya açılan kapısından batıya tonlarca uyuşuturcu akıtılmışıtı ve bu olay da bu uyuşturcu trafiğini perdelemek için hazırlanmış bir düzenekti. zira katliam öncesi sivas'a giren (özellikle 34 plakalı) araçlar da sivas'ın hiç alışık olmadığı bir trafik kalabalıklığı bu katliamı gerçekleştiren kişilerin nasıl ve nerlerce organize edildiğini açıkça gösteriyor.
not: halen daha bu olaya sevinenlerin bulunması ve "sadece içilerinde hollandılı araştırmacının ölmesine üzüldüm" gibi şeyler düşünen kişlerin olması sivas katliamından daha üzücüdür, zira 13 yılın ardından gram değişmemiş zekaların artarak daha da semirdiğini gösterir. esas, senin öldüğün gün benim bayram günüm olacaktır, sizin öldüğünüz gün insanlığın ve sevginin kazanacağı gün olacaktır, siz öldüğünüz gün allah'ın insan akkıllarında ki tekelinin kalktığı gün olacaktır, senin öldüğün günü bir 70 lik rakıp açıp türksanat müziği eşliğinde şenleneceğim gün olacaktır.
Dönemin unutulmayan isimlerinden utanç veren sözler
Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz"Demirel
"Halktan kimsenin burnu kanamamış ve ölenler de çıkan yangında boğularak ölmüşlerdir" Tansu Çiller
"Ne yapayım, yetkim yoktu" Erdal inönü
"Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha diyelim" Karamollaoğlu
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
bizi vurmak kurtuluş mu
kör olasın demiyorum
kör olma da gör beni
sıvas yangını hala sönmedi unutmayalım unutturmayalım!
o gün sivas ta olan biri olarak ''muhafazakarlığın merkez üstünde sen dine küfredersen sonuçları da böyle olur'' hadisesidir.
bu olay o kadar karmaşık o kadar karışıktır ki çözümlenemez ne yakan neden yaktığını bilir ne de yanan neden yandığını. o gün sivas meydanında konuşma yapmak isteyen 3 ya da 5 alevi yazar neden olmuştur herşeye. sünnilik ve imüslümanlık karşıtı yaptıkları konuşmalar ordakiler tarafından susturulmak istense de başarılamamaş. ve halk galeyana gelerek yazarları kaldıkları madımak oteline kadar kovalamıştır. yolda atılan naralar tepkileri otele kadar o kadar şiddetlendirmiştir ki polis bile araya girememiştir. evet türkiye nin en kıymetli yazarlarından yanlış hatırlamıyorsam 37 yazar şair hayatını yanarak, en acı kısmı burası, yanarak can vermişlerdir. kendilerini rahmetle anıyoruz. halkı galeyana getirip kendileriyle beraber bilmem kaç arkadaşının da yanmasına yol açan o 3 5 provakatörü de kınıyoruz..
birileri kepçeyi daldırıp ülkeyi karıştırsın sizde içinde karışanlardan olmaya devam edin. bu katliam her katliam gibi bir insanlık suçudur, ancak bunu siyasi ideolojik bir araç olarak kullanmak daha büyük bir hayvanlıktır.
ayrıca
(bkz: kime göre aydın)
ben o günü çok iyi hatırlamıyorum yaşım yüzünden. hatırlasaydım daha büyük bir bilinçlilik ve güçle saldırıldım karanlık ve şeriatçı hizbullah milianlarına. mümkünse en baştaki yazıya dikat edin.
bu katliamı yapanlar artık aramızda değiller. başımızdalar...
oradaki gözü dönmüş beyinsiz, din adı altında kandırılmış kalabalığı durduramayan (durdurmayan!) polisler bugün korumadıkları aydınları korumak yerine hala saldıranları korumaktalar.
bugün bir aydın öldüğünde sokaklara dağılan insanlar olarak sivasa bir anıt dikmeliyiz ve sivaslar olmasın demeliyiz her sene. her sene hatırlatmalı televizyonlar bunu bize ve gerekirse ders kitaplarına eklenmeli cumhuriyete karşı isyanlar arasında. Aşırı islamcı ayaklanmalar bitti sanacak yeni nesiller ta ki sivas önlerine çıkana dek.
memleketim sorulduğunda içimdeki utanma duygusunun kaynağıdır, sebebi ise bu katliamı gerçekleştiren 15000 pislikle aynı şehirli olmam.ama her ne olursa olsun cumhuriyetimizin temelinin atıldığı aşıklar diyarı sivasın çocuğu olmak her şeyin üstünde bir duygudur...
2 temmuz 1993 sivas AKM önünde toplanan bir grup insan akm ye girmeye çalışarak içeride yapılan etkinliği dağıtmaya çalışırlar ancak kapıda bir direnişe karşılaştıklarından kaynaklı içeri giremezler. oradan ayrılan bu grup tekbir ve sloganlarla istasyon caddesi üzerinden sivas meydanına (valiliğin hemen önüne!) kadar gelir. cuma namazından çıkmakta olanlar bu grubun sloganlarına katılarak madımaka doğru yürümeye başlar sonra bildik görüntüler.
sivas coğrafi konumu bakımından karadeniz bölgesi doğu anadolu bölgesi ve iç anadolunun kesişim yeridir. bundan kaynaklı çok öenmlidir ve olayların meydana geldiği bölgede büyük bir askeriye bulunmaktadır. kişi başına kolluk gücü (asker-polis) olarak 2 kişi düştüğünü söylemek yanlış olmaz, değil istasyon caddesinde (ki orası sivasın en işlek yeri istanbulun taksimi ankaranın kızılayı gibi) sivas'ın herhangi bir yerinde izinli izinsiz en ufak bir slogan atmaya kalkılırsa birileri adamın kafasına çöker tek kelime edemeden yakalanıp karakola götürülürsünüz (birileri hariçmiş demek öğrenmiş olduk).
madımak oteli o zamanki konumlanışa göre sağ bitişiğinde bbp (büyük birlik partisi), karşısında o zamanki refah partisi, dyp gibi sağ muhafazakar partilerin yoğunlukla olduğu bir bölgededir, yürüyerek karakola 5, itfaiyeye 15 dakika uzaklıktadır.
ne mi oldu?
hala sivas deyince yanına katliam kelimesini getiremeyen gerizekalıların var olduğu bir ülkede bir katliam öldü, sizin oralarda eşek var mı diye soran bir yazarın sorusuna cevap verdiler. hemde en iyi şekilde.
olayların günü birlik olmadığı anlamayacak kadar, belirli bir hazırlanışla gerçekleştiğini anlamayacak kadar, sivas'ın pir sultan'ıhasret gültek'ini ve daha nicelerini yetiştirmiş bir ozanlar kenti olduğunu anlamayacak kadar, türkiye'nin temelinin atıldığı yer olduğunu unutacak kadar, aydılık düşünce peşinde koşanları anlamayacak kadar, belkide istemeyerek gerici yoz düşünceyi savunacak kadar geri kafalılığı maharet bilecek kadar, solcu olunca aydın başkası yapınca katliam diyecek kadar....
sivaslıyız dedik ya gardaş hoşgör
hoş görülmez insan öldüren katiller, yapılan katliamı sivas'a maletmek de hoş görülmez, ama yaşınılanların gerçek yüzünü kabul edemeyenlere de normal bakılmaz, 2x2=4 bunu anlayan gerçeği görür.
bre sivas dağları
kucak açar dosta giden yolları
sarsam seni savaş diye aşk diye
ana diye diye
yar diye diye
--spoiler--
Sivas Katliamı davasının müştekilerinden Hüseyin Karababa, davayı Avrupa insan Hakları Mahkemesi ne taşıyacaklarını açıkladı.
Sivas Katliamında yaşamını yitiren Gülsün Karababa nın babası Hüseyin Karababa yaptığı açıklamada, 14 yıl önce gerçekleşen olayın ardından yangının alevlerinden geriye Sivas ve Türkiye adına utanç verici kara lekeler kaldığını belirtti.
Karababa, Sivas Katliamı nda sorumluluğu bulunduğu düşünülen yetkililerin hakkında açılması istenen soruşturmaların açılmadığını ve iç hukuk yollarının tükendiğini ifade etti. AiHM e başvuru gerekçelerini iç hukuk yollarının canlandırılması ve adil soruşturma sağlanması olarak açıklayan Karababa, konuyla ilgili basın toplantısı yapacaklarını ifade etti.
--spoiler--
yobazligin ve cahiligin bir araya gelince ne kadar tehlikeli oldugunu gostermis ayaklanma onun icin ya yobazligi kaldirmaliyiz bu ulkeden yada cahiligi.
2 temmuz. bundan tam 14 yıl önce işlenen bir insanlık ayıbının tarihi. 37 ruhun göz yaşı ile veda etmesine sebep olan o olay.
sivas katliamı.
2007 yılındayız. medyanın poh poh ladığı ve yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. seda sayınlar, mahsunların yaşadığı bir devrede yaşıyor,
onların mutluluğu ile mutlu olmayı seçen ama üretim yapmayan bir devirede yaşıyoruz.
kalemler unutmuş anlamını
sözler yitirmiş benliğini
o aşk kalmamış belkide bu tarihde.
düşünmek belkide sandığımız kadar özgür değil ha?
yargılamaya o kadar çok alışmışız ki toplumları
sormadan cevap almayı seçmişiz ki biz ne olmuşuz?
üzülüyorum.
ben bu toplumun bu hale gelmesine üzülüyorum.
kim kime ne demiş? kim kimi yok etmiş? kim kimi red etmiş diye sorgularken kendimizi,
kendi ayıbımız olan madımak katliamını unutur hale gelmişiz.
kelimelerin, sözcüklerin, sevginin huzur bulduğu o 37 ozanı, düşünürü, insanımızı hatırlamaz olmuşuz belkide.
hani derler ya zaman alır götürür diye
bu da öyle bir şey demek ki.
ben unutmadım.
ben unutamadım. nasıl unutabilirim ki? sadece sevgiyle üretilen müziği...
37 ruhun o düşünce konserini nasıl unutabilirim?
ya o 37 ailenin göz yaşını?
ben unutamam arkadaşlar.
ne olur sizde unutmayın.
dünyada işlenen en büyük suç zorla ruh almaktır.
ben ruhumu vermem izin vermedikçe.
sizde zorla kimsenin ruhunu almayın.
o 37 insan belki bizi affetti artık. peki biz kendimizi affedebilecekmiyiz?
sanmıyorum.
benim gibiler asla affedemezler.
unutmazlarda.
37 mum dikelim yıldızlara hadi.
gözlerinizi kapayın...
Muhibe Akarsu - 37 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi
Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
Gülender Aka - 25 yaşında
Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar
Ahmet Alan - 22 yaşında
Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci
Sehergül Ateş - 30 yaşında
Behçet Aysan - 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı - 37 yaşında
Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır- 18 yaşında
Serpil Canik - 19 yaşında
Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen - 67 yaşında, şair, sanatçı üç telli curanın son ustası
Carina Cuanna - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci
Serkan Doğan - 19 yaşında
Hasret Gültekin - 22 yaşında şair, sanatçı, şelpe tekniğinin önderi
Ozan Türkyılmaz -20 yaşında,araştırmacı tarihci ve düşünür (Hasret Gültekin'in öğrencisi)
Murat Güneş Murat Gündüz - 22 yaşında
Gülsüm Karababa - yaşında
Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair
Asaf Koçak - 37 yaşında, karikatürist
Koray Kaya - 12 yaşında
Menekşe Kaya - 17 yaşında
Handan Metin - 20 yaşında
Sait Metin - 23 yaşında
Huriye Özkan - 22 yaşında
Yeşim Özkan - 20 yaşında
Ahmet Öztürk - 21 yaşında
Ahmet Özyurt - 21 yaşında
Nurcan Şahin - 18 yaşında
Özlem Şahin - 17 yaşında
Asuman Sivri - 16 yaşında
Yasemin Sivri - 19 yaşında
Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
inci Türk - 22 yaşında
Kenan Yılmaz - 21 yaşında