bazi insanlara gore intikaminin basbaglar katliami ile alindigi katliamdir. fakat ortada soyle birsey vardir ki, sivasda olen insanlar turkiyenin aydinlik, cagdas yuzleriydi ve bundan dolayi bu insanlarla ayni gorusleri paylasan insanlar tepkilerini birilerini yakarak veya kursuna dizerek ortaya koymazlar, bu insanlar yazarlar, konusurlar, turku soylerler bazense kimseye zarar vermeden kendilerini ac birakirlar. (bkz: aclik grevi)
yerel ve eksik beyinlerin ithal ve fazla beyinlerin gazına geldikleri olaydır. memleketim insanın bilinclenmesi için küfürnameler yazmak yerine öğütnameler okunladır.
Ankara DGM'nin 1994'te verdiği ilk kararında olayı basitleştirerek; "yangın çıkararak adam öldürme" olarak değerlendirdiği, hatta işi daha da azıtarak Aziz Nesin'in katilleri tahrik ettiğini ileri sürdüğü ve buna dayanarak katillerin cezalarında indirim yaptığı, insanlık tarihinde din adına işlenen benzeri görülmemiş büyük bir vahşet.
yıllardır oy verdiğiniz, oğulları üstü açık mercedeslerle camilere giden soytarıların, bir lokma bir hırka felsefesini ayaklar altına alarak, siyasetçiye el öptürüp, euroyla satılan makam arabalarına binmeyi tasavvuf ehli olmak sanan soytarıların, vatan için kurşun atan-yiyen ve de naçizane birkaç kumarhane sahibi olup dünyalığı da kurtarmak niyetindeki soytarıların sorumlusu olduğu, sivas ahalisinin herhangi birimizden zerre fazla günahı olmadığı soytarılıktır.
--güvenlik güçleri ile halkı karşı karşıya getirmeyin--
Sözün sahibi Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Katiller Madımak Otelini kuşatmış, insanlar içeride çığlıklarla yardım beklerken bu sözü defalarca Sivas valisine ve emniyet müdürüne söylemiştir. Demirelin vatandaş dediği şeriatçı katillerdir. Ve güvenlik güçlerinin onlara müdahale etmesine engel olmakta, katillerin işlerini rahatça yapmalarını istemektedir adeta. Katillere karşı gelmeyin, bu sözün anlamı bundan başka nedir? Bu söz nasıl unutulur?
--oteli saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır--
Sözün sahibi Başbakandır. Başbakan Tansu Çiller. Çiller Madımak Otelini saran ve insanlarımızı katleden şeriatçı katillere bir şey olmadığını, katillerin burunlarının kanamadığını müjdelemektedir.
Başbakanın vatandaş dediği de şeriatçı katillerdir. Ya içeride çığlıklarla yardım bekleyenler? Onların vatandaşlık hakları? Onların yaşama hakları? Çillerin umrunda olan, Çillerin bu sözleri ile gözetip kayırdığı katillerdir mağdurlar değil. Bu sözler nasıl unutulur?
Bahsi her geçtiğinde (bkz: allah belanızı versin) dedirten buraya yazamadığım ama en yaratıcı küfürleri peşi sıra dizdiğim, en küçük katkısı olan insanların dahi ruhuna ve yedi ceddine ağza alınmayacak sözleri sarfetmeme sebebiyet veren türkiye cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak geçen sistematik şekilde gerçekleştirlip yobazların maşa olarak kullanıldığı sonrada tuvalet kağıdı gibi atıldığı trajedik katliam. ne bir ilktir ne bir son olacak bazı güç odaklarının çıkarları doğrultusunda beyinsiz embesil tek hücreli yaratıkları din elden gidiyor sözüyle galeyana getirip yaptırılan insanım diyen herkesin yüreğini dağlayan katliam
sivas ilinin hala üzerinden atamadığı bir imaja sahip olmasına sebep olan, olay hakkında hala gidip birine sorduğunuzda akla fikre sığmayacak efsaneler anlatıldığında afallayıp kaldığınız, durumdan ötürü hiç pişmanlık havası yaratmayan bir halka ve ötrbas etmeye çalışan yetkililere sahip allahın dağı.
en acısı ve korkuncu ise pir sultan'ı yetiştiren topraklarda gerçekleşmesidir. onca insanın yanışını tv'de izlemek, vahşete tanık olmak, elinden birşey gelmemesi, (#577488) , tam da arkadaşından hasret gültekin'nin kasetini almış olmak. en son da "sivası ağzınızda sakız ettiniz" diyenin yüzüne tükürmek.
osmanlı tarihinde aleviliğe karşı yapılan katliamların,eziyetlerin cumhuriyet döneminde de devam ettiğinin kanıtıdır. devletin güvenlik güçleri orada saatler boyunca yanan oteli sadece izlemekle yetinmişlerdir. Göz göre göre 33 can solmuştur.
(bkz: dersim isyanı)
(bkz: maraş katliamı)
(bkz: gazi olayları)
(bkz: ve daha niceleri)
tarihte pek cok tekrarını gördüğümüz ama sadece görmek istediğimiz gibi gördüğümüz ve cok kısa zamanda unutulan katliamlardan biri. Alevi-Sünni kavgası olarak gösterilmeye çalışılarak devletin rolünü göz ardı etmemiz saglanan katliamdır. 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleştirilen ve 37 kişinin diri diri yakılarak katledildiği Sivas katliamı sonrasında ortaya çıkan gerçekler, devletin dinsel gericiliğin arkasına gizlenerek oynadığı rolü bir kez daha gözler önüne sermiştir.
cuma namazı sonrasında pir sultan abdal'ı anma törenlerine katılanların kaldığı sıvas madımak oteli önünde toplanan binlerce gericinin tekbir getirmeleri ve 'şeytan aziz'* böğürmeleri eşliğinde oteli ateşe vermeleri sonucunda, şair, yazar ve sanatçıların da aralarında bulunduğu 35 aydının ve 2 otel görevlisinin yanarak yaşamını yitirdiği, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen olay.
bir dönemin adalet bakanı eski refah partili şevket kazan, olayda adı geçen sanıkların avukatlığını yapmıştır.
şeriatçıların çıkardığı sıvas yangını hala sönmedi. 13 yıl sonra bile sorumlular tam olarak bulunabilmiş, kıyımın perde arkası aydınlatılabilmiş değildir. yargılanıp hüküm giyenlerin kurtarılmasına yönelik çabalar bugün bile devam ediyor.
bir de sivas katliamı'na komplo diyorlar. Neymiş efendim, bu aslında askerlerin ve devletin dindar müslümanları suçlu göstermek için yaptığı komploymuş.
Böyle komik komplo senaryolarından yobazcıklarda çok bulunur. işlerine gelmeyen Herşeyi yok israil'e, yok askere, bir de devlete atarlar.
allah yolunda aydınları öldürerek katedeceklerini sanan yobazların, islamiyet adı altında yaptıklarını düşündükleri, islamiyetin ilk olarak insana önem verdiğini bilmeyen geri kafalı insanların bu ülkenin tam da bugünler de ihtiyaç duyduğu insanları katlettiği acı olay. geride gözü yaşlı canlar kalmıştır ancak.
(bkz: unutmadık)