beğenmiyorsa almaması normal olan kişidir. zaten bir dünya para bayılır bir top kumaş parasındaki elbiselere. doğal olarak beğenmezse bir gün boyunca kabinden çıkmayıp elbise de denese beğenmiyorsa almayacaktır tabiki. bundan daha doğal ne var ki sanki.
haklı kişidir. tezgahtarlar ellerinde olan ürünleri üzerinize yakışsa da yakışmasa da size satmaya çalışırlar. bilinçli, akıllı tüketici içine sinmeyen ürünü almamakta özgür olduğunu, abuk sabuk malları sırf tezgahtar yapması gereken işini yapıyor diye almak zorunda olmadığını bilir. bu gayet normaldir.
kıl mı kıldır, bir sürü şeye bakıp, zaten önce hangisni denemeye karar verememmişken, özellikle çarşı gibi yerdeyseniz ve de müşteri kaçırmaya tahammül edemiyorsanız, gider alır bir tane girer bir kabine, kendi kendinize, ''yarım saattir takılıyo lavuk, şimdi girip kabine kafa göz ne varsa, düzeltecem, yamuk tipli zonta'' deyiverirken, lap çıkar kabinden ''olmadı birader, sizi de uğraştırdım, hadi kolay gelsin'' deyiverir; ki o anda da, sizin sinirleriniz çok feci boşalır, adamın arkasından en son aklınıza gelen uçan tekme stillerini denemeye çalışırsınız, kişi her an bir yerleri kırılma potansiyeline sahiptir, ama müşteri her zaman haklıdır sorunsalı da, sizi bir nebze olsun frenler...
kişi o anda dierk, '' ulan ben de müşteriyim, benim gibi kaymak müşteriyi bulsunlar da, öpüp başlarına kosunlar'' diye kişi kendinizle bağdaştırılır, empati muhabbeti devreye girer...
herkesin başına gelebilecek bi durum,yadırgamamalı.sık sık,inadına yapanlarları kınamalı.tekrarı halinde alışweriş merkezine we plazaların duwarlarına resmi asılıp girişi engellenmeli.
normal insan davranışıdır. türk toplumuna has, "ay ayıp olmasında alayım bari" gereksiz düşüncesine sahip değildir. Tezgahtar görevini icra ededursun, bir başkası o malı alacaktır. Bir de, bu kadar yapışmasınlar müşteriye. insanın alacağı varsa bile sıkılıp, kaçıyor...
tek elbiselik parası vardır, parasını en uygun şekilde değerlendirmek istiyordur. dolayısıyla da bütçesinin elverdiği ne varsa üstünde bir dener. bunun yanısıra parasıyla ters orantıda bir de beden genişliği vardır, dolayısıyla kendine uyduracak kıyafeti bulması problem olmaktadır. gönül ister ki bu kişinin her dükkandan çıkarken o dükkandan bir şey alıp gardrobuna katacak parası olsun, ama olmayınca sözkonusu elbiseleri deneyip deneyip çıkarmakla yetinmek durumundadır. ha bu durumdan tezgahtar niye gocunsundur onun ordaki varlık amacı zaten bu denemelerde yardımcı olmaktır. satış başına kar edecek olan normal şartlarda tezgahtar değil dükkanın sahibidir. ha prim usulü çalışıyorsa da tezgahtarın yapması gereken deneyici müşeriyi ikna etmektir onu denemeden dolayısıyla da alışverişten soğutmak değil...
saygı duyulması gereken müşteridir. hiçbir müşteri kıyafetleri deneyip dağıtmasaydı tezgahtarlar işsiz kalacaktı, bu kadınlar sayesinde istihdam sağlandı.*
cinsiyeti kesinlikle kadın, burcu ise terazi ya da ikizlerdir.Dengesizdir, kararsızdır,ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirir.Bakar,dolaşır,yine bakar,dener,bırakır,yine dener.Rengini, duruşunu, fiyatını mutlaka bişeyi beğenmeyecek ertesi günse gidip doğrudan o giysiyi alacaktır.Kafasına takmıştır bir kere.Tezgahtarlara cinnet geçiren insan modeli olması bakımından da ayrıca dayanılmazdır.Bu kişilerle ya alışverişe çıkılmamalı ya da bu bünyeler alışverişte kendi kendisiyle başbaşa bırakılmalıdır.
eğer o kişi arkadaşınızsa tezgahtarı bırakın önce ben boğmak istiyorum. ne biçim olaydır bu ya. herkesin zamanını çalıyorsun, aslında o kadar zamandır kendine yakışıp yakışmayanı gayet iyi bilmen gerek. 3-5 şey denenir ama bütün mağazayı deneyenler var. nerdeyse utanmasa kadının üstündekini de deneyecek.üstüne üstlük bir şey almadan çıkmak yüzsüzlüktür insan o kadar denedikten sonra bari küçük bir şey de olsa almalı.
mağazadaki çalışanların sinirlerini sınamak için gönderilmiş olması kuvvetle muhtemel, bari ayıp olmasın diye ufak tefek bir şey almaya bile yeltenmemiş yüzsüz müşteridir.
