febe'nin 2-1 kazandığı rövanşını ise 2-0 kaybettiği maç. türk futbolunun geldiği en üst nokta diyen arkadaşa ise sorularım var 2000-2001 sezonunda galatasaray şampiyonlar liginde çeyrek final oynamamış mıydı? yine bir şeyi sizden önce yaptık. ayrıca galatasaray manu'yu elediği sezon şl'de son sekize kalmış ancak o yıllarda şl 4'erli iki gruptan oluştuğu için bu çeyrek final olarak sayılmamıştır. yani mesele son sekize kalmaksa iki kez yapılmıştır. yani yine tuttunuz çocuğu.
edit: özelden "neden" diye soranlara ve sormak isteyenlere topluca cevap verelim. kulüpler bazında en büyük kupa hangisi? şampiyonlar ligi. en iyi derece ne? (şampiyonlar ligi adıyla) çeyrek final. en iyi performans fenerbahçe'ye ait. işkembeden sallamakla olmaz ayrıca bir şeyi çok söylemek o şeyin gerçek olduğunu göstermez.
ne tüm büyük takımların angarya olarak gördüğü uefa kupası, ne özel bir kupa olan süper kupa, ne de eski şampiyon kulüpler kupası; şampiyonlar liginin ekonomik büyüklüğünün ve prestijinin yanında söz konusu edilecek şeyler değildir.
bir gün biri çıkar "avrupa da kupa alan 3 takımımız var. fenerbahçe ve sarıyer balkan kupasını aldı, galatasaray da uefa'yı" der. ona cevap verirken beni anlarsınız.
migros üstdeydim o akşam , chelsea ş.liginde o sezon bu maçtan önce toplam 2 gol yemişti yanılmıyorsam, biraz zor yeneriz heralde lan görüşüyle gitmiştik, ama maç başladığında herşey değişmişti tribünlerdeki o atmosfer oyuncularıda galibiyete itti. ağzımızdan tükürükler fışkıra fışkıra hırsla bağırıyorduk.deivid'in golünden sonra yaklaşık bir 10 sıra düşmüştük ne günlerdi yahu.sabah sabah aklıma geldi bak hiç unutmamışım.3 sene geçmiş üzerinden üstadlar.
fenerbahce futbol takımının bileğinin hakkıyla kazandığı karşılaşmadır. chelsea li futbolcular önemsememiş, dalga geçmişler, ingilterede 5 atarlarmış ne gam. fenerbahce öyle ya da böyle dünyanın en pahalı futbol takımını 65 ile 85 dakika arasındaki oyunuyla şaşkına çevirmiş ve maçı söke söke kazanmıştır. 20 dakikalık oyunla dünya devi bir takımı mağlup etmek hem de geriden gelip mağlup etmek her yiğidin harcı değildir. ve fenerbahce londra da kolay pes etmeyeceğini göstermiştir.
saat 2de stadın kapısında beklemeye 5:30da içeri girip 4 saat 15 dakika da içeride beklemeye fazlasıyla değmiş torunlara anlatılacak bir maça şahit olmanın hazzıyla gözler dolmuştur. ilk kez fenerbahce nin bir maçına gidiyordum ve bu çeyrek final karşılaşmasıydı bundan daha büyük bir olay yaşayamazdım ömrü hayatım boyunca. almanyadan isviçreden kıbrıstan ve dünyanın dört bir yanından gelenleri görünce böyle bir başarıya ne kadar susadığımızı anlamış ankaradan değil dünyanın öbür ucunda olsam yine gelirdim dememe sebep olmuştur. futbolcular tvdeki gibi boncuk kadar görünecek sanırken kanlı canlı 40 metre -belki de daha az- mesafede görmek ayrı güzellik. maçın başlamasıyla kulakları sağır eden tezahurat ve ıslık yerini 13. dakikada deivid in kendi kalesine attığı golle birlikte yerini derin bir sessizliğe bırakıyordu. sadece amigoların çaldığı davulların sesi vardı 55 bin kişilik statta ama kısa sürdü bu sessizlik ve tribünler tekrar yavaş yavaş hareketlenmeye başladı ama 45 dakika boyunca hiç pozisyon üretememiz herkesi umutsuzluğa sürükledi ve sevilla maçının aksine bu maçı çeviremeyiz havasına bürüdü kimse itiraf etmek istemese de. ikinci yarıda biraz hareketlendi takım ve taraftar. colin kazım ın girip o muhteşem golü atmasından sonra tamam bu maçı alacaz sesleri yükseldi taraftarlardan. artık herkes bir gol daha atacağımızı biliyordu ve golden sonra 20 dakika öyle bir baskı kurdu ki fenerbahce ve biz yani taraftar chelsea neye uğradığını şaşırdı. sarı lacivert şampiyon fener dörtlüsü ve o muhteşem deivid golü. allahım bu bir rüya olmalı çığlıkları arasında göz yaşlarına dem vurmaya çalışarak çılgınları gibi sevinmek. ve 90 dakika sonra bitmek bilmeyen 3 dakikalık uzatma. mehmet in deivid in hakeme bitirmesi için yaptığı el hareketleri taraftarın dualarıyla maçın sonu. ve konfeti yağmuru. teşekkürler fenerbahce bana yıllarca çektirdiğin çileleri dertleri dalga geçilmeleri hepsini unutturup böylesine güzel bir gece yaşattığın için.
star tv nin satışının yeniden ne kadar yanlış bir olay olduğunu gösteren maç.
bilirsiniz star tv tmsf nin satışıyla doğan grubuna katıldı ve medyada ki tekelleşme yeniden tartışılmaya başladı. elbette ki bende bu satışı desteklemeyenlerdenim yani bakınca gördüğümüz gazete ve televizyonlar aydın doğan ın sesi olması çok iç açıcı bir hadise değil ve çok sesliliğe ağır bir darbe. ancak olayın bir de şu yani var ki bu maç ile yeniden ortaya çıktı, ilker yasin gerçeği. efem bu adam kanal d nin gediklisiydi ayda yılda kanal d de milli maç veya hazırlık maçı falan olurdu duyardık sesini ama star tv satışından sonra bu adam şampiyonlar ligi maçlarını yorumlamak için ekibe katıldı ne de olsa aynı kişinin kurumları. ve fakat maçı izleyenlere futboldan ne kadar anladığını gösterdi. sevilla maçında yaşanılanları bir kenara bırakırsak chelsea maçında isyanlara sürükledi emre tilev ve ertem şener bile artık kimi zaman kaale almaz tutum sergilediler ki bence çok normaldi. yılların tecrübesi falan diye saygı duyuyolar arada soru soruyolar falan ama adamın verdiği saçma cevaplardan sonra hiç sözü uzatmadan başka tarafa döndüler.
fenerbahçe yenik duruma düştükten sonra chelsea yi öve öve bitiremeyen, yere göğe sığdıramayan fenerbahçe sorulduğunda bile chelsea çok iyi, mükemmel diye cevaplayan bu adam maç sonuna doğru kaypaklığını ortaya koyarak galibiyetin mimarı konumuna gelmeye de çalışarak galibiyet sevinci yaşamaktansa hırs küpü olmama sebep olmuştur.
futbolda rakamların her zaman doğruları söylemediğini bizlere gösteren maçtır. chelsea'nin bu sezon hiç yenilmemesi ve turnuva boyunca sadece 2 gol yemeleri gibi bir çok istatistiğin çöpe atıldığı güzel bir geceydi.
fenerbahçemiz yine alışık olduğumuz senaryoyu tekrarladı yani kendi kalemize atılan golle maglup duruma düştük. fakat bu sefer bizleri şaşırtan yenilen golden sonra takımımızın iyi futbol sergileyememesi oldu. özellikle maldonado'nun çok defansın içine girerek oynaması ve alex'e de iyi markaj yapılınca o bilindik pas organizasyonlarının hiçbirini yapamadık. tabi bu dakikalarda volkan da üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve takımı oyunda tuttu.
ikinci yarıda ise takımımız kanat organizasyonu ve kazanılan kornerlerle kıpırdanmaya başladı bu bölümlerde zico'nun iyi gününde olmayan uğur'u çıkartıp kazım'ı alması oyunun kilit noktalarındandı ve sonunda beklediğimiz golü bulduk. fakat golü attıktan hemen sonra ballack'ın pozisyonunda volkan mükemmel bir hamleyle topu çıkardı ve bu pozisyondan sonra takımımız iyi paslaşarak hücumlar geliştirdi ve deivid'in akıllara zarar golüyle kadıköy'deki geleneğimizi sürdürdük. (bkz: no way out)
bu maçta gördük ki fenerbahçemiz maçın önemli bir kısmını iyi oynamadığı bir şampiyonlar ligi maçında bile (üstelik rakip chelsea) maçı döndürebiliyorsa bu takıma saygı duymak gerekir. tabi ki bu seviyeye gelmek büyük bir sabır işiydi ve bunun sonunda sahadaki başarıyı görmek bizler için en büyük mutluluk. eminim ki fenerbehcemiz londra'da da elinden gelenin en iyisini yapacaktır.
ısrarla bir galatasaraylı olarak delice sevindiğim maçtır, cimbomlu arkadaşlar da bunu davadan dönmek olarak görmezlerse ülkem adına çok hayırlı olacağına inandığım, fenerbahçenin hakkıyla aldığı maçtır, devam fenerbahçe devam.
önce tereddüt ettirdi. sahadaki takım kimdi? benim o dillere destanlara boyun eğdiren fenerbahçem neredeydi?
sonra 13 şanssız geldi. olmayacak mıydı ki?
ve ilk yarı bitti. umutlar sona ermese de o eski volkan etkisini yitirir gibiydi.
2. yarı uğuruyla geldi. işler tersine döndü ve bu kez chelsea kukla oldu.
önce beraberlik geldi, rahatladık. bu kez gerilme sırası rakipteydi.
sonra deivid kendini affettirdi.
zafer yaşadık, sokaklara döküldük.
....
"ulan ne geceydi be."
....
ve teşekkür ederim; chelsea forması giyenlere de havaalanında rakibi çiçekle karşılanlara da. bizi daha hırslı ve daha azimli kıldıkları için.
ve teşekkür ederim; takımlarının kalitesinin farkında olup* komplekse, çirkefliğe batmayan adam gibi rakiplere. meydanlara bizlerle çıkıp, bizim renklerimizi bizler kadar onurlu ve mutlu taşıdıkları için.
ve teşekkür ederim; sarısına lacivertine öleceğim fenerbahçeme. ülkemin adını biraz daha yukarılara taşıdığı, gururumuz olduğu, göğsümüzü kabarttığı için.
helal olsun be size...
edit: anlaşıldı ki bazı cimbomlulara* chelsea'den daha fazla koymuş maçtır. size de helal olsun.
dün gece çok güzel bir film vardı sinemalarda " the rising sun over europe "
çok kalabalıktı, yaklaşık 55.000 kişiydik, tek yürek ,tek bilek .. başrol oyuncularından, figüranlarına kadar çok kaliteli kadroya sahip bu film.
kaçıranlar için, konusundan bahsetmek gerekirse birbirine kenetlenmiş 20-25 kişilik bir topluluğun, ve onlara destek olan milyonlarca sevenlerinin " büyük bir yürüyüş " hikayesi.
ilk bölümü çok heyecanlı, heyecanlı olduğu kadar etkileyici sahnelere sahipti.
antrakttayız şu an... son yıllarda büyük bir başyapıt seyretmemiş insanlara 2. bölümünü kaçırmamalarını tavsiye ederim.
filmin sonu ne olursa olsun seninle gurur duyuyoruz şanlı efsanem...
fenerbahçeli olmanın gururunu kez daha yaşadığım, deivid'in attığı mükemmel gol sonrasında kendimi kaybedip maçı birlikte seyrettiğim türk chelsea taraftarlarına "fenerbahçe adamı böyle s.ker lan" diye höykürdüğüm maç oldu. yenik duruma düştükten sonra bile demoralize olmadan kendi oyununu oynamaya çalışan, sahada varını yoğunu ortaya koyarak savaşan bir takım yarattığı için zico'yu tebrik etmek gerek. onun futbolculara aşıladığı güven duygusu sayesinde fenerbahçe bugün avrupa'da söz sahibi takımlardan biri oldu.
(#3222769)
(bkz: fenerbahçe düşmanlarını yendik)
çok iyi savunma yapıp, çok dikkatli olunması gereken maç. unutulmamalıdır ki, her horoz kendi çöplüğünde öter, hele de karşınızda ingiliz takımı varsa.
fenerbahçenin tarihinde yeni bir sayfa açmasına vesile olan karşılaşma.
gelelim dün'ün kısa yorumuna.
dün herkes gibi sevinildi, mutlu olundu. Galatasaray da zamanında avrupada başarılı olunca bende bir Fenerbahçeli olarak sevinmiştim, mutlu olmuştum. bu futbol. dün onlar başarılı idi şimdi biz. maçı kazanmışız. hala 6 - 0'a gönderme yapmak yada rakiplerin şuan ki durumları ile dalga geçmek Fenerbahçelilik guruhu ile bağdaşmaz. o zaman Chealsea FC yi havalanında karşılayan Galatasaraylı bazı taraftarlardan farkımız kalmaz. Onlar kendi yaptıkları hatayı kendileri elbet öderler. Bundan dolayı Galatasaray'a laf atmanın bir anlamı yok. keza Beşiktaş da başarılı olursa ben onlar kadar sevinirim. sonuçta lig başka bir arena ama Avrupa başka bir arena. bugün PKK'yı terör örgütü listesinden çıkaran Avrupaya verilecek en güzel cevabın sahada olacağını, bu hırsla daha başarılı olacaklarını düşünmek istiyorum. karşılıklı atışmalara gerek yok yani.
gelelim dünkü maça. sonuçta elde edilen gerçekten çok ciddi bir başarı var. Chealse elde ettiği 0 - 1 lik skoru dünyanın her yerinde her takıma karşı maç sonuna kadar koruyabilecek yetenekte bir takım. biz bu takımı 2 - 1 yeniyorsak bu ciddi bir başarıdır. ikinci maçta ilk 30 dk kesinlikle gol yemememiz gerekiyor. 30. dk dan sonra onlar paniklemeye başlayacak. çünkü gol bulamadıkları her an riske girecekler. Fenerbahçe zaten karşısında ki riske girince daha rahat gol atabilen bir takım. eğer ilk 30dk gol yemeyip 1 gol bulursak tur yüzde 80 Fener'e kayar. ben yine zor diyorum ama imkansız değil. elbette takımımın, bir türk takımının yarı finalde ilk 4 e girmesini isterim. ama gerçekci olmak gerekirse Chealse FC boş bir takım değil. ama şunu da iyi biliyorum. Fenerbahçem şuan ki kadrosu ile her takıma karşı bire bir, dişe diş mücadele edebiliyor. Chealsea takımımı hafife alıp biz nasılsa gol atarız kendi sahamızda diye bakarlarsa çok yanlış yaparlar ve tarih onları affetmez.
deivid.. kaleye.. şuuut.. ve goooooooll gol gol gol.. allahım gole bak.. yok böyle gol.. avrupa sahalarında.. şapka da çıkartın, önünde de eğilin, ayakta da durun, selam da verin.. deivid deivid deivid müthiş müthiş..