bellek sorunudur. 1 Mayıs'ı sadece o gün ve öncesindeki iki hafta gündemde tutmaktır. sadece takvimden bir günü fazlasıyla önemsemektir. oysaki 30 nisan ve 2 mayıs da en az 1 mayıs kadar "o gün"dür. öncesi ve devamı sağlanamayan bir mücadele, meydanda bayram kutlamasından öteye geçmemektedir. 1 mayıs'ta alana çıkanların tersanelerde ölen işçilerden bihaber olduğu 1 Mayıs'ın ertesinde her şey aynı kalmaya devam edecektir.
isterseniz Türkiye işçi sınıfını ya da tüm halkı alanlara dökün. O alanlarda bu kitlelerin ellerinde silah olmadığı sürece hiç bir şey değişmez. Demokratik tepki gösterilir fakat demokratik tepki demokrasi kavramını yani kapitalizm'i değiştirmez, sadece oynaştırır.
1 mayıs'ta görülen çoşkulu kalabalığın hiçbir şey ifade etmediğini gösteren durum.
yıllardır o miting senin bu miting benim koşturup dururken aslında hiçbir şey yapmadığımızı da görme hali.
tepki gösterdik. eylem hakkını kullandık. birilerine mesaj iletildi falan.
sonra?
sonra her şey aynı.
1 mayıs'ın anlamını bulması mümkün değildi zaten. bunu anlamadılar.
çünkü, her ne kadar birbirinden çok farklı olan gruplar o gün alanda aynı çoşkuyu paylaşsalar da iş çözüme geldiğinde hiçbir anlam ifade etmeyeceklerdi.
1 mayıs işçi bayramı olarak salınanların çoğu 23 nisan'ı, 19 mayıs'ı, 30 ağustos'u benimsemek bir yana tek satır anmayı bile tercih etmiyorlar.
bu şekilde çözüm ne kadar beklenti dahilindedir, bir düşünün?