2 kare 2

entry94 galeri0
    69.
  1. kırık kitap isimli yazdıklarını devam ettirmesi gereken yazardır..
    okuyorduk..
    1 ...
  2. 68.
  3. Ey yukarıdaki, neden sormadın bana "seni dünyaya yollayayım mı?" diye. Geleni siksinler!
    0 ...
  4. 67.
  5. 66.
  6. Ben hiç bitmem ki. Bitiremezsiniz!
    0 ...
  7. 65.
  8. Sanki hiç büyümüyorsun. Az önce sakalındaki ilk beyazı cımbızla söküp alan da sen değilsin değil mi?
    1 ...
  9. 64.
  10. Öyle sıkıldım ki kendimden, gözler oldum ruhumun bilinmez yolculuğunu.

    Kimse sormadı bana, "ister misin?" demedi, "çıkar mısın" demedi bu yolculuğa.

    Her sabah uyandığımda bir şeyleri yitirmiş olmanın hüznüyle, bitmediğimi görüp kahroldum.

    Bitmedim, bitemiyorum. Kalbimi sıkıyor biri avuçlarında, ölemiyorum.
    2 ...
  11. 63.
  12. Bir uyansam, ah uyansam! O zaman tekrar başlayacak "bitiş". sonra hatırlayacak birileri, heyelana uğramış kapanan yolları. Öyle dağları delmek kadar dile kolay değil gerçek hayat. Öyle süslü cümlelerle de kurtarılamaz. Ne yapabilirsin o an, seni seviyorum dese dilin, özlüyorum dese, kabarır mı yüreğim, kalkıp gelir miyim bir adım sana, yaşadığın alev olmuş çaresizliğine bir bardak su döker miyim?
    1 ...
  13. 62.
  14. 61.
  15. Ve sabah oldu nihayet. Uyku yetmiyormuş gibi devam ediyor uyanınca da kabuslar. Ne kadar karanlığım kendime, na kadar uzak, ne kadar yakın ve kör, sağır, hissiz. Ve sessiz, yutuyorum kelimeleri, birinin bedduasına saygıdan. Sanki hak ettim bunu, sanki çıkıp birinin karşısına "evet, ben yaptım" dedim. öyle miydi, değil miydi, ne önemi var. Uyanınca da devam ediyor kabuslar.
    1 ...
  16. 60.
  17. Herkes gitti, ben kaldım. Tek kaldım, aç değil tek! Bu daha kötü.
    2 ...
  18. 59.
  19. Bu hayat neden böyle, daha önce de dedim. bu can, bu beden kimin günahının cezasını taşıyor bir ömür?

    Hani inanmam ya, inandım diyelim. daha önceki hayatımda başka biriydim, kötü biri belki. Öyle kötü ki, insanlara kan kusturdum, acı çektirdim, adımı bile anmak istemedi kendilerine "iyi" diyenler. Sonra son buldu o hayat ve tekrar geri gönderildim, "cezanı çekeceksin!" diye kulağıma fısıldanarak. kendimi bu hikaye ile tatmin ediyorum artık, bu mantıksız hikaye inancımı da kuvvetlendiriyor ayrıca. Her şeyin bu kadar boktan olmasına bir kulp uydurmak gerekiyordu ve bunu uygun gördüm. Yaratıcısız bir sürecin böylesi bir şeyi ortaya koyup kenara çekilmesi "hani adalet?" sorusuna muhatap bulamamam demekti, olmazdı bu. isyanı küfürlerle besleyip attığım boşluğun bir adı olmalıydı. Her sözümü duyup bana cevap vermese de, biliyorum ki orada, beni dinliyor ve benim seviyeme inmiyor.

    Duyuyorsun beni kahrolası! Sana "yok" diyenlere inat varsın sen! Seni belki ben yarattım, belki de sen beni yarattın. Yaratıldık işte ne önemi var, senin adın tanrı ben ise kul! Sorgusuz yolladın beni buraya ve bir yol çizdin önüme.

    Git gidebilirsen!
    1 ...
  20. 58.
  21. Yok, hayır. gitme, kal!

    izin verme nefretin hayatını karıştırmasına. Ve inan, inan ki var bir sonrası her şeyin.

    "Keşke ölse" dedim ya, ölme sen, var bir yerde sevenin.

    Terk etme, herkes terk etse de seni. "Hayat" de geç, hayat kime ölümden gayrısını getiriyor ki, kandır kendini.

    "olur" de geç, iyi şeyler olmasa da.

    "Gelir" de geç, gelmese de.

    Öyle bir şey kalsın ki senden geriye, adı "hiç" olsun. Kimse bilmese de gel kaybolalım içinde. Ne taşımız olsun, ne toprağımız. hiç olsun kimse bilmese de.
    1 ...
  22. 57.
  23. Yine ben, senin tek dostun.

    Kimin günahının cezasını çekiyor bu hayat? Uzaktan izliyorum seni, her halinin hüzne bürünüp, yitip gitmesini gördükçe "keşke ölse" diyorum. Öyle büyük çaresizlikler yarattın ki kendine, "keşke bitse" diyorum.

    Mimiklerine yansımayan her halini biliyorum senin. "Unutkanlığını" anımsatıp herkese, asla unutmadığını da biliyorum. Biriktirdiğini biliyorum mesela, herkes oturup masana hesabı ödemeden gidiyor, biliyorum. Ve sen tüm bunları düşündükçe inanıyorsun çaresizce bir yaratıcıya.

    Küçük kavanozlara zorla sıkıştırılmış, büyük aşklar yaşadığını da biliyorum. "Kimse anlamıyor" diyorsun ve bazen buluyorsun kendini oynamayı bilmediğin oyunların içerisinde. Herkes usta sen çırak.

    inanıyorsun her biten aşkta yeniden doğduğuna. bir aynanın karşısında binlerce kez tekrarlayıp duruyorsun bunu. Her biten aşkta ölüyorsun, bunu da biliyorsun inanamasan da.

    Keşke diyorum, bitse hepsi. Huzur, bir ruhun bedenden ayrılışında soğusa bedeninde. Herkes gitmeden, sen gitsen,

    keşke..
    1 ...
  24. 56.
  25. birinin beni hatırlaması için "oral seks yaparken ellerini kullanmayan kadın" gibi bir başlık mı açmam gerekiyor. Benden başka kimse hatırlamıyor seni 2 kare 2.
    0 ...
  26. 55.
  27. Ben de olmasam kimsenin hakkında bir şey yazmayacağı yazar.
    2 ...
  28. 54.
  29. allahım benim bilmediğim onun bildiği ne derdi tasası varsa gider feraha ulaştır. dinimiz amin sübhaneke amin de şimdi niya dua ettik biz?
    0 ...
  30. 53.
  31. Uzun süredir düşüyor bir yerden, aklında ayaklarının ipe dolanması var. Biliyor ki, artık kimse tutamaz onu.
    1 ...
  32. 52.
  33. Her zaman sonucu 4 olmayan matematiksel işlem , çünkü işlemler moda göre yapılır.
    0 ...
  34. 51.
  35. 2 kare 2 insanlık tarihinin en büyük projesidir. Tabi nereden baktığınıza göre değişir bu.
    1 ...
  36. 50.
  37. 2 kare 2 4 edecek hali yok ya dediğim.
    8. Nesil yazar.
    1 ...
  38. 49.
  39. sözlükte durum güncellemesi yapan yazar. *
    2 ...
  40. 48.
  41. bugün duaya ihtiyacı olan yazar. inanan, inanmayan herkesi göreve davet ediyorum.

    Edit : bu mudur lan, koskoca sözlük ahalisi bu kadar mı dua etti?
    2 ...
  42. 47.
  43. gülüp geçtiğimiz sözler ne kadar da gerçek. Hepsi kanlı beton çivileriyle sabitlenmiş bir yere ama göremiyoruz yaşarken. Yola girdiğimizde, yolun götürdüğü yere gitmek kolay oluyor hep, tabelalara aldırmadan, çift kişilik bir koltukta öpüşüyor, sevişiyoruz, bittiğimizi bilmeden, çoğaldığımıza inanarak. Ellerimizden kayıyor eli, dudaklarımızdan düşüyor dudağı, tutup kaldırdığımızda unutuyoruz düştüğünü.
    1 ...
  44. 46.
  45. Garip insan. Portishead, "roads" derken, kahvesiz, sigarasız bir çölün ortasında gibi ekranın karşısında. Biri düşünüyor mu acaba onu, seviyor mu? Gözlerini, bakışını, anlamlı/anlamsız suskunluğunu, nasıl koştuğunu, terlediğini, nasıl öptüğünü, öpüştüğünü özlüyor mu, bu çölden uzak başka bir çölde. Yoksa "unutmak" dediğimiz "imkansızın" üstü mü örtülüyor, trafik kazasından arta kalmış gibi, sıcağını kaybetmiş soğuk bir morgun, karanlık bir çekmecesine konmuş gibi. Hem de nabzı kontrol bile edilmeden, "öldü" demek gibi.

    Ölmedim ben!

    suskunluğum sevgimden olamaz mı, aşk diyemez miyiz ki buna. Neden ölüm olsun!

    Ölmedim, bana inan!

    soğukluğum, senden kalan...
    1 ...
  46. 45.
  47. Bu yazarı en çok ben seviyorum. Ruhunda taşıdığı bitmez tükenmez enerjisiyle asla öğrenemedi vazgeçmeyi. Her şey geldi üstüne, yeri geldi küfür gibi isyanlar savurdu tanrısının tasavvuru imkansız suratına. Ve ardından çaresizce sıraladı isteklerini "n'olur beni de mutlu et" diye. Olmadı, tanrısı sanki onu yalnız bırakmıştı ve o, yalnız kaldıkça daha da güçlü olduğunu düşünerek yıkılmadan tüketti yılların her ayını, haftasını, gününü, saatini, saniyesini, saliyesini. tüm yaşanmışlıklardan yumruk büyüklüğünde tecrübeler oturttu göğüs kafesine ve bunların hepsine özetle "an" dedi. Sakladı o anları, her insanın bile iyi tek bir yanı kaldı, en saf hali kaldı içinde. Nefret etmedi kimseden, zamanla herkesin aslında kendi gibi olduğunu öğrenip, vazgeçti insanları tanımak için zaman harcamaktan. Sadece baktı ve gördü, önyargı diyenlere inat hep çıktı büyük ikramiye. açılan ağızlardan çıkan kelimeler asla örtemez gözlerin anlattığını.

    en çok ben seviyorum bu yazarı, karanlığında aydınlık hayalleri olan, garip hallerin adamı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük