fani yazar, yazmayanlarla aynı kaderin sahibi. kafiyesiz satırların hakimi, anlatabildiği ölçüde varlık ve hikmet sahibi. susuz gönüllere bir nevi serap, manasızlığa katılmaz bir anlam. semanın üstüne çıkamayan, altında barınamayan.
bu son satırları ''belki de sondur bu sefer gerçekten'' diye tasavvur eden, duygusuz değil ama duygusal da olmayan. tepkisiz kalamayıp, taraf olmaktan da haz etmeyen. hakkı gerçek bilip, doğrudan arınmayan yazar.
matematikten anlamayan, anlamamasıyla birlikte bu durum hiç de umrunda olmayan yazar. sadece yazar, hesap yapmadan, sonuç beklemeden, alkışlanma kaygısı gütmeyip, yerilme baskısı hissetmeden.
Bu aralar farklı mecralarda, mezralarda. Tozsuz yollardan haz almıyor, yunus gibi hissetmeye çalıştıkça. Yoluna toz olası gelse de erdem sahiplerinin biliyor ki; onun için de yetersiz. Ney dinliyor, et kemik içindeki can çıksın bedeninden diye. izin vermiyor keşmekeşi. Sığ hayatsın sen diyip duruyor kalbi. Ölmeden ölmeyi arzuluyor zannediyor bir kere bile çekip gitmekten imtina ettiği halde.
Sekarat-ı mevti zor olacak yazar. Yaşadığı gibi ölecek, öldüğü gibi kalkacak. Nasıl yaşadığı muamma nasıl öleceği gibi. belki birazdan son cümlesini kuramadan ayrılır ya da turşusu kurulacak kıvamda sabır içinde huzur bulur. Tek tesellisi gittikten sonra sır kalkacak, transparan kılınacak gizem vakıf olacak.
Sadece bir mahlastan ibaret. Arkasında ne bir karakter ne de bir adem. Tezatlarını da kabul etmiş, ikilemlerinden müsterih olmayı adet edinmiş. ironi zannedilenleri gerçek, gerçekleri külliyen yalan ya da bütün hikayeleri uydurma olan. inanmak istenen doğruların kalemi, kelamı bir nevi.