yunanistan maçında ve norveç maçının 2. yarısında -ki; norveç maçının ilk 11'i ve maç taktiği fatih terim açısından bir rezalettir- kötü oynamadık... ayağa top yaptık ancak, aman aman top oynamadık... birini, tarihi bir zaferle ancak şansımız daha doğrusu yunanistan'ın şanssızlığı sayesinde kazandık, diğerini yine bir kaleci şansı ile berabere tamamlayabildik... bosna maçı ise, fatih terim'in formda olanı veya daha iyi konsantre olanı değil yine kafasındaki kemikleşmiş kadroyu kurmak için elinden geleni ardına koymadığını göstermiştir... bosna defansı ısrarla çıkmadı defans bölgesinde, fatih hoca da, bu defansı öne çekebilecek bir taktikle çıkmamıştı... keza, hakan şükür'ün yine kadroda olması -attığı gol kötü olmasını kapatmaz- ağırlaşmış hakanla bu işin olmayacağının habercisiydi... arda, sabri, gökdeniz gibi hızlı çıkabilen bu oyunculardan 2'sinin teknik kapasitesinin oldukça yüksek olması ve bire birde etkili olmaları öne doğru çekilmiş bir bosna defansından inanılmaz iş yapardı... 2 maçta kaleci hatalarıyla kazandık -norveç maçı bizim için kazanımdır- bunda ise kaleci hatasıyla kaybettik... tabi bir de 7 aydır maç yapmamış bir rüştü var... serdar bana göre yetenekleri sınırlı bir futbolcu, ancak kalede durduğu yeri çok iyi biliyor ve çok iyi pozisyon kapatan birisi... bu sebeple rakiplerin her vurduğu top üzerine geliyor... elimizde bulunan -rüştü dahil- en iyi buyken, rüştü'nün "tecrübesi var" denilerek oynatılması bir hatadır, ki zaten patlamıştır... fatih terim'in hala gözleri yıllar önce kurdupu akdeniz oyunları kadrosundadır... korkarım 2008'e hakan şükürle gideceğiz... yaptığı açıklamalarla da zaten mert nobre'ye de kapıyı tamamen kapatmıştır. "başka bir oyuncuya ihtiyacımız yok" demesi bunu kanıtlar niteliktedir... son olarak, yunanistan maçından sonra "biz bu gruptan çıktık" havası futbolcular üzerinde oldukça etkili olmuştur, motivatör fatih terim ise, bu bağlamda etkisini gösterememiştir... fatih hoca'nın acil olarak vizyonunu yenilemesi gerekmektedir... kadro istikrarından anlamamız gereken, tugay, rüştü, hakan'ın kadroda bulunması demek değildir... "tecrübe" denilen kavramı fırında tutup, yeri geldikçe ortaya sunmanın bir manası yoktur... milli takım bir kulüp takımı değildir, belli futbolcuların devamlı oynamasının garanti olduğu veya 30 tane futbolcuya milli takım adına lisans çıkarılıp, bunlardan her daim 8-10 tanesinin ilk 11'de olduğu... sizin her milli maç döneminde önünüzde yüzlerce oyuncu var, elbette ki, tecrübe kavramı önemli ancak, 1. şart bu değildir... siz milli takım için özellikle form durumu, son dönemdeki kondisyonu, oynadığı maç sayısını da göz önünde bulundurmalısınız... yoksa, -tecrübesi var diye- ısrarla bir takım oyuncuları oynatma girişiminde bulunursanız ve bu oyuncuları oynatma adına, oynanması gereken taktikle çıkmazsanız -ki; norveç maçı bunun en büyük kanıtıdır, 3-4 oyuncuyu oynatmak için oynanması gereken taktikle oynamamıştır milli takım- bir maçı kazanmanız veya kaybetmeniz tesadüflere bağlı hale gelir... yunanistan, norveç, bosna maçlarını göz önünde bulundurursak, yunanistan maçında attığımız oyunun kırılmasına sebep olan 2 gol tesadüfi, norveç maçında attığımız 2 gol tesadüfi, bosna maçında yediğimiz 2. gol servet'in anlaşılmaz hatası ve 3. gol rüştü'nin hatası ile tesadüfi... 3 maçta 4 atılan, 2 yenen gol, toplam 6 gol tesadüfi... bu durumda son 3 maçta attığımız 8 golden yarısını tesadüfen atmışsak, çok afedersiniz ama bu büyük bir oran hem de 3 maçlık periyotta hakikaten büyük bir oran... siz çıkıp, biz bağırta bağırta aldık bu maçı diyemezsiniz... daha da vahim olanı, gruptan çıkamama ihtimalimiz bu şekilde devam etmemiz halinde ciddi şekilde var...
ne kadar isteksiz top oynanır bir göstergesidir. iki kere öne geçmemize rağmen vasat sayılabilecek bir takım olan bosna-herseğe karşı skoru koruyamadık. iyi oldu gerçi boşnaklar yabancı değildir. helal olsun.
Türk basınının sürekli yağtığı * şişirme fantazini kullandığı *, futbolcularımızın toplu halde sahada yürüyerek dolaştığı, galibiyeti istemez bir görüntü çizdiği, gruptan çıkmamızı yine zora sokan * Türk izleyicilerini üzen Euro 2008 grup elemeleri maçıdır.
birilerinin fatih terim' e dur demesi gereken maçtır. artık hırs ve ego kavramı yarardan çok zarar verme seviyesine gelmiştir. kimse her şeyi en iyi bilemez.
yunanistan ve norveç maçlarından ders alınmadığı açıkça görülmüştür. bu iki maçıda bireysel hatalar ile bitirdiğimiz gerçeğinin kabul edilmemesi bu maçın böyle bitmesini sağlamıştır. fatih terim' in ; ülkedeki tek kaleci rüştü, tek forvet hakan zihniyeti, bunların yanına hatası olsun olmasın servet gibi bir saatli bombayı koyması artık kabullenebilir bir şey değil. yahu sinyor terim, git kulüp çalıştır, ne yapıyorsan yap, ancak burası milli takım ve burası ne vefa borcu ödenecek bir yer, ne deneme tahtası sözü nedense bir federasyon yöneticisi tarafından söylenmiyor. ulan dötünüzden korkunuz varsa, telefonunu verin ben söyliyeyim.
başarılı bir futbolcu olsam, bu durumda ya milli takıma gelmem, yada basın toplantısı düzenleyip, ' milli takıma seçilenler adaletsiz seçiliyor' derim. 6 aydır top oynamayan rüştü, kafasında futbolu bitirmiş hakan şükür, servet, ibrahim üzülmez vs. türk futbolcusu duygusal mış, hadi lan oradan, anamızı ağlatıyorlar işte, kim daha duygusal görülüyor maçtan sonrası. bir tek yabancısı olmayan kasımpaşa veya altay o sahaya çıksa, gerçekten daha tutarlı top oynardı. ama milli takım, o anda formda olan lisanslı futbolcuların değil, ancak 18 kişinin takımı. ha bundan sonrası mı? malta maçı var, rastgele.
maçın kaybedilmesinin rüştüye yüklenmeye çalışılması saçmalıktır. en son golde tabii ki büyük hatası vardır. ancak servet in rakibin önüne verdiği gol pası ve arda ile ümit karan ın çok kolay harcadıkları pozisyonlar ile alınmış bir sonuç olması dolayısı ile bir takım kaybetmiştir. rüştü de elinden geleni yapmış ancak son noktayı koyamamıştır.