sevgili halamın bayramın üçüncü ve son günü münasebetiyle gelip bizlere kadınbudu köfte yapması, akabinde kankam alp'in arayıp bi arkadaşımıza gitmek zorunda bırakılmamla köfteleri kaçırmam ve neticesinde ne yazık ki çok kötü bi futbolla beşiktaş'ın 4-1 kaybederek uefa'dan elenmesi.. bombok başlamış gece gerçekten..
beşiktaşlı dostlar çok kızgın, kızgından ziyade kırgınlar.. e haklılar da.. bayram günü bi güzellik, bi tatlılık beklemişlerdi takımlarından.. tıpkı benim kendi takımımdan * beklediğim gibi.. ama kendi takımım hakkında yazmama ve en azından bu yıl için takip etmeme kararı aldığımdan mütevellit beşiktaş'ı naçizane değerlendirmek isterim..
sevgili abiler, takımı yerden yere vurmak, eleştirmek, sikt*r çekmek elbette çözüm değil.. bunun sizler de mutlaka farkındasınız da iyi futbol da iyi adamlarla oynanır.. şimdi beşiktaş'ın yediği 4 gole bakalım.. hadi ilk gol sonsuza gitti, çıkmaz.. amenna diyelim.. ama hele bir ikinci gol var ki allah diyorum.. yahu biz böyle golleri halı sahada yemiyoruz be abi! yapmayın gözünüzü seveyim.. degajdan gol mu yenir lan? herif 80 metreye asist yaptı, allahın kulu da ''hacı sen nereye gidiyosun?'' demedi.. 3. gol çok bariz bi defans hatası yine.. arka direkte bomboş vurdu eloğlu.. ama o 4. gol? yapmayın abiler.. daha ne kadar devam edeceksiniz duran toplardan goller yemeye?
ben futbol kompedanı değilim, yazar, çizer, üstad falan hiç değilim de; bana sorsalar ''bu metalist takımı oyuna nasıl başlar?'' diye, ''allah allah saldırır..'' derim.. neden? çünkü başka silahları yok da ondan.. adamlar baktı ki bu takımda * kontra yapıcak bi eleman yok, e delgado'yu da kitledik mi olay bitti.. yani adamların planı ilk 30 dakikada attık attık, atamazsak allah kurtarsındı.. e sen naptın ertuğrulcuğum? yepyeni bi defans 4lüsü çıkardın.. ya ne zamandan beri toraman'dan sağ bek oluyo? o seric denen adam neden oynar? o gökhan zan neden hala tandemde takımı yakmaya devam eder? e bunları da ertuğrul senin cevaplaman lazım..
böyle bi rakibe karşı o baskıyı nasıl aşarsın? elinde tekniği müthiş oyuncular vardır, dizersin onlardan üçünü orta sahanın göbeğine, nah baskı kurar sana metalist! top paso sende kalır, sen oynarsın kedi fare gibi.. ama senin elinde kim var? cisse ve serdar kurtuluş.. ya bu adamlarla mı baskıdan çıkıp topu mütemadiyen rakip sahada tutucaksın? ha diceksen ki ''lan kıl, o adamlardan var da oynatmadık mı?'' ben de derim ki ''e sinan abine aldırsaydın o zaman!'' hiçbir şey yapamıyosan dik nobre'yi ileri kazık gibi, şişir topları oraya, en azından adam top tutar, sen de defansını rahatlatırsın.. bunları da ben söyliceksem neden hala fm 2008 oynuyorum lan? gider takım çalıştırırım!
biz çok renkli rüyalarla kandırılıyoruz.. uefa'da final, cl'de yarı final, şampiyonluklar.. etmeyin, eylemeyin sevgili büyükler.. eldeki takım belli, kalite belli.. tek eğlencesi futbol olan yurdum insanıyla daha fazla dalga geçmeyin! bizleri boş yere heveslendirmeyin.. bizler de heveslenmek yerine realist takılalım.. bakın o zaman canınızın yanmadığını göreceksiniz.. çünkü ne kaa ekmek o kaa köfte.. maalesef durum bu abiler...
bugün itibari ile besiktas ile ilgili her seyin yalan oldugunu ögrendim... gercegi söylemek gerekirse bu gercekleri görmek istemedim. isterseniz besiktas'in son üc ayi nasil gecmis ve basin ve skor yazarlari neler yazmis bir kronoloji yapalim...
temmuz: kamp dönemi...
"bobo besiktas'a ihanet etmistir ve satilacaktir!" diyen sinan engin, kisa bir süre sonra "bir bobo, üc güiza eder!" gibi sacmalikla acar sezonu.
besitas'in iki kaptani ibrahim toraman ve ibrahim üzülmez yumruk yumruga kavga ederler. özellikle sinan engin sayesinde ikisi de kadro disi birakilmakla kalmaz, satis listesine de konulurlar. tekrar kadroya dahil olacaklarini ve bu oyuncularin satilmayacagini besiktas taraftari biliyordur, cünkü aciz besiktas yönetimi hicbir zaman sözünün arkasinda durmamistir. (yanlis anlasilmasin, ibrahim toraman'in satilmasi taraftari degildim ve degilim.) takim'in yeni kaptanlari nobre ve delgado olur. bu olaylar yasanmasina ragmen, hem yönetim, hem teknik kadro ve hem de skor yazarlari: "ben yillardir böyle bir besiktas kampi görmedim! bu takimda arkadaslik cok üst düzeyde ve futbolcular cok calisiyor!" demis ve yazmislardir.
agustos: lig baslangici...
ibrahim toraman ve ibrahim üzülmez beklenildigi gibi affedilir. lig baslar... besiktas defansi daha sezonun ilk macinda alarm sinyalleri vermektedir. süper lig'in yeni takimi antalyaspor, besitas defansini hallac pamugu gibi ezip, macin ilk yarisinda iki gol atarlar. besiktas antalyaspor'un aptalligi sayesinde, maci ikinci yarida 3-2 yapip zar zor alir. ne teknik kadro, ne yönetim, ne de skor yazarlari besiktas'in defans anlayisini elestirmez ve daha cok maci 2-0 geriye düstükten sonra, 2-3'e getiren besiktas'i yazarlar. bu onlara göre büyük basaridir. ertugrul saglam artik standart olan aciklamasini yapar: "calisip hatalarimizi düzeltecegiz!"
eylül: lig devam ediyor...
besiktas siradan takimlara karsi oynadigi maclari alir ve biraz da olsa disini gösteren takimlara karsi berabere kalir. buna ragmen besiktas takimi basin tarafindan göklere cikarilir. cünkü besiktas 1 hafta da olsa, (galtasaray ve fenerbahce sagolsun) liderligi eline gecirmistir. delgado hic bir zaman oyun'u cevirmemesine ve hic bir zaman oyunun kontrolünü eline almamasina ragmen büyük kaptan ve büyük 10 numara ilan edilir. zapo ve sivok, yeni ronaldo ve zago olurlar. ayrica tello sol bek oynatilir ve performansi gözle görülür bir sekilde düser, holosko yeni pozisyonuna bir türlü alisamaz ve yeni transfer seric yedek kulübesinde bekliyordur. buna ragmen oyuncular ve yöneticiler tarafindan "uefa kupasi ve sampiyonluk hayal degil!" gibi sacma sapan aciklamalar yapilir.
3 ekim:
daha bir sey olmadi, cünkü saat sabahin 5'i. ancak taraftar olacaklari biliyordur.
1. yönetim olaganüstü toplanacak.
2. ertugrul saglam'a tam destek verilip, güven tazelenecek.
3. suclu futbolcular olacak.
4. taraftardan destek beklenecek. (biz destek veriyoruz da, siz bize ne veriyorsunuz?!)
5. ertugrul saglam: "calisip hatalarimizi düzeltecegiz!" diyecek.
6. sinan engin futbolcular hakkinda ileri geri konusacak.