2 dünya savaşı ve nazi türk müslüman lejyonu

entry1 galeri0
    1.
  1. 2.Dünya savaşında S.S içerisinde görev almış türk taburlarını anlatan bir yazıdır yazının orijinal hali http://www.assassinscreed1092.com adresinde bulunabilir. Tarihin derinliklerini açıklayan bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum.

    birinci dünya savaşı’nda büyük bir yıkıma uğrayan almanya’ya “bin yıllık bir gelecek” vaat eden hitler, 1800’lerin felsefe akımlarının öncüsü almanya’nın yerine büyük bir disiplinle ilerleyen askeri almanya’yı koyabilmiş ve bu şekilde askeri anlamda çok büyük başarılar göstermişti. neredeyse 3 yıl içinde tüm avrupa’ya ve mısır hariç kuzey afrika’nın tamamına “gamalı haç”a boyun eğmeyi öğretmişlerdi. alman ordularını uçsuz bucaksız rus cephesine yönelten hitler’in bilinen hataları olmasaydı, bence, iii. reich uzun yıllar hükmünü sürdürürdü. biliyoruz ki durum böyle olmadı.

    schutzstaffel; türkçe karşılığı ile “koruma timi” anlamına gelen bu mutantan harp makinesini yaygın kullanımıyla “ss” olarak biliyoruz. kuruluş amaçları adolf hitler’in şahsi güvenliğini sağlamaktı. toplama kampları kurulana kadar polis görevi de yapan silahlı parti militanlarından oluşuyordu. bundan sonra waffen-ss ve allgemeine-ss olarak 2 gruba ayrıldılar.

    allgemeine-ss isimli grup polis görevi yaptı. genellikle ordu kökenli olmayan subaylar tarafından idare edildi. çok büyük savaş suçları işleyen ss bölümü allgemeine-ss kuvvetleridir. ss kuvvetleri’nin bu bölümü şimdi değineceğimiz bir konu değil.

    waffen-ss ise ordu eğitimi almış subaylar tarafından yönetiliyordu. 1942’den sonra gençler askerlik vazifelerini burada yapmaya başlayınca da parti muhafızı gibi bir özelliği kalmadı. naziler paris’ten moskova’ya kadar çok büyük toprakları işgal ettikleri için işgal ettikleri bölgelerin halklarından da asker temin etmişlerdir. waffen-ss toplamda 38 tümene sahipti ve bunların 26 tanesi alman olmayan kavimlerden oluşmuştu. öncelikle alman kavmine akraba kavimlerden askere alım olsa da, daha sonra diğer kavimlerden de tümenler oluşturulmuştur. macaristan, letonya, estonya, arnavutluk, hırvatistan, hollanda, italya, flamanya, valonya, rusya ve belarus…

    bu 38 tümen haricinde gönüllü birlikler de naziler için savaşmışlardır. 31 farklı isme sahip olan bu gruplar arasında türk dünyası’na akraba halklar da vardır. özbek, kazak, kırgız, azeri, çerkes, çeçen, kırım tatarı, gürcü, ermeni, türkmen, dağıstanlı, karakalpaklar, inguşlar, çuvaşlar, udmurtlar’dan oluşan bu gönüllü birliklere doğu lejyonları diyoruz.

    stalin’in ordusunda rus iklimine uygun olmayan teçhizatla görev yapmak mecburiyetinde kalan bu halklar gerek sovyet baskısı gerekse uzayan savaş sebebiyle milyonlarca kurban verdiler. aileler bir daha birleşmemecesine parçalandı ve büyük acılar yaşandı. kırgız yazar cengiz aytmatov “toprak ana” isimli eserinde o dönemde yaşanan drama ışık tutarken her açıdan baskı altındaki bir halkın simgelerle konuşan dili olmayı da başarmıştı. doğu cephesine yönelirken, 22 haziran 1941 günü başlayan barbarossa harekâtı’nın başında, baltık halklarının, ukraynalıların ve sovyet zulmünden yılan onlarca ulusun nazi ordularını çiçeklerle karşılamasını görerek, sovyetler için, “biz sadece kapıyı tekmeleyeceğiz ve tüm çürük bina yıkılacak.” diyen führer savaşın muhtemel süresi hakkında yanılıyordu. başlangıçta führer’in sözü doğru çıkacak gibi görünmekteydi. zaten zorla cepheye sürülen kızıl ordu’nun binlerce askeri ya firar ediyor ya da subaylarını öldürerek teslim oluyorlardı. kış mevsimi başladığı vakit iki milyonu aşkın esire sahip olan almanya bu gönüllü tutsakları ss birlikleri’nin içine serpiştirmişti. zaman geçtikçe sayıları ve etnik çeşitlilikleri artan bu askerler waffen-ss yönetiminde örgütlendiler.

    bu örgütlenmeyi türkistan milli birlik komitesi’nin kurucusu olan ve alman-sovyet savaşı başladığı dönemde almanya’da olan türkistanlı veli kayyum han sağlamıştı. türkistanlı esirleri kamplardan kurtarmak için alman genelkurmayı ile görüşmüş ve türkistan lejyonu’nu kurdurmayı başarmıştı. 4 ocak 1944 tarihinde berlin’de yapılan bir toplantıda ss idari merkezi’nin temsilcisi ss binbaşı schulte 1 ocak 1944 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla 450. türk taburu’nun ve subaylarının ss kadrosuna alındığını ve birliğin ilk komutanı olan andreas meyer’in yarbay yapıldığını bildirmiştir. bu lejyonda rus ve slav ırkına dâhil olmayan, kırım’dan kafkasları da içine alarak orta asya’ya kadar uzanan topraklarda yaşayan halklar görev yaptı. türkistan lejyonu, özbekler, kazaklar, kırgızlar, türkmenler, karakalpaklar, balkarlar, karaçaylar, azeriler, dağıstanlılar, inguşlar ve çeçenlerden müteşekkildir.

    kur’an-ı kerim ve iki kılıca el basarak, türkistan bayrağı’nın önünde yemin eden gençler sağ kollarında “türkistan, allah bizimle” yazılı askeri üniformalarını giyerlerdi. lejyonun siyasi ve milli tüm işlerini türkistan milli birliği komitesi yönetirdi. ss şefi heinrich himmler bu tümenin hava yolu ile orta asya’ya gönderilip burada bir ayaklanma başlatma fikrine büyük destek vermiştir. her ne kadar tümen olarak geçse de türk silahlı kuvvetleri ölçülerine göre alay seviyesindeydi.

    bu birliğe trawkini’deki ss birlik eğitim kampı’nda eğitim verilmiştir. yeterli üniforma, çizme ve donanım yoktu. birliğin fotoğraflarında çok farklı waffen-ss üniformalarının görünmesinin sebebi budur.

    beyaz rusya’nın başkenti minks’de örgütlenen partizanlara karşı yapılan operasyonlara katılırken ileri düzey eğitimlerini de almaya devam ediyorlardı.”bu sırada alay komutasında da değişiklikler yapılmıştır. binbaşı meyer-mader alay komutasını bırakmıştır. bu değişikliğin sebebi konusunda çeşitli rivayetler mevcuttu. bunlardan birine göre, binbaşı, anti-partizan operasyonlarından birinde, bir düşmanın keskin nişancı ateşiyle öldürülmüştü. başka bir rivayete göre de, 1944 yılının mart ayında alayda çıkan bir isyan sırasında ölmüştü. ancak büyük ihtimalle, wehrmacht’a haber vermeden yeni türk birliği için kara kuvvetlerinin diğer birliklerinden asker toplamaya çıktığı için kendisi askeri mahkemeye çıkarılmış ve firar suçundan yargılanmıştı. rütbesi binbaşılıktan indirilmiş ve 1944 yılının mart ayında ss-sonderregiment dirlewanger’e (dirlewanger ceza alayı) gönderilmişti. 2 mayıs 1944’de de çatışma sırasında öldürülmüştü.

    28 mart 1944’de yuratishki’de, eski bir ordu yüzbaşısı olan ve 5 şubat 1944’de waffen-ss yüzbaşısı rütbesiyle görev yapan ss-hauptsturmführer billig tarafından alay komutası devralındı. bu dönemde bazı düzensizlikler yaşanmış olmalı ki, yüzbaşı billig 78 isyancıyı kurşuna dizdirtmiştir. bu olay ve alkol sorunu yüzünden, 6 nisan 1944’de billig komutadan alındı. onun ardından ss-hauptstmführer (yüzbaşı) hermann 27 nisan 1944’de alay komutasını devraldı. bu komuta boşluğunda alaydaki isyankâr davranışlar kontrol altına alınmış ve alay tekrar düzene sokulmuştu. bu huzursuz dönemde alayda yüksek miktarda firar yaşanmış fakat bunların çoğu 7–12 nisan tarihleri arasında alayın hareketinde tekrardan gönüllü olarak alaya teslim olmuşlardı. yüzbaşı hermann’ın 2 mayıs 1944’de alay komutasını fiilen devralmasına kadar neden alay kadrosunun yerlerinden ayrılmadıkları ve yeni komutanın gelmesini bekledikler ise bilinmemektedir.”

    birlik rusların minks’deki cephe gerisi sabotaj faaliyetlerine karşı mücadele ettikten sonra 22 haziran 1944 tarihinde çökmüş olan merkez ordular grubu’nun savaş bölgesinden, önce lomza’ya oradan da bialystock yönüne gönderildi.

    “26 ağustos 1944’de doğu müslümanları ss alayı 9. ordu’nun emrine alındı. bu tarihte tekrar von der bach’ın kolordu grubuna dâhil oldu. dış mahallelerdeki çatışmalar 27 ağustos 1944’e kadar sürmüştü. sonuç olarak weichselviertel’deki çatışmalar 3-10 eylül arasında, mokotow’daki çatışmalar 11-23 eylül arasında, zoliborz’daki çatışmalar da 29 eylül-2 ekim 1944 tarihleri arasında sürmüştü. 15 eylül 1944’de alaya, radom bölgesi üst ss şefliği ve polis şefliği komuta etmişti. 24 eylül 1944’de alayın bazı kısımlarıyla, albay lang muharebe grubu’na bağlı 3. panzer grenadier taburu bünyesindeki staufer muharebe grubu yer değiştirdi. 29 eylül 1944’de 9. ordu’nun komutasında olan bölgeye ‘varşova muharebe bölgesi’ adı verildi. bölgede dirlewanger alayı’nın yanı sıra, polis taburu ‘brückhardt’, polis taburu ‘krabbe’ ve müslüman ss taburu ‘kalus’ bulunmaktaydı. bunun dışında doğu müslümanları alayı’ndan bahsedilmiyor. 3 ekim’de polonya anavatan ordusu teslim oldu. bu sırada alayın herhangi bir kısmının görev alıp almadığını, belge yetersizliği yüzünden bilmiyoruz.

    bu birlikler tüm nazi geri çekilişinde ve hatta berlin müdafaası’nda görev yapmışlardır. bugün tam sayısından emin olamasak da takriben bir buçuk milyon asker kızıl ordu’dan ayrılarak naziler için savaşmıştır. bunlar ideolojik olarak nazi yanlısı olmasa da rus işgalini önlemenin almanya’ya destek olmaktan geçeceğini hesaplayan insanlardı. dönemin şartlarını dikkate alan bir değerlendirme bizi bu bakış açısının da yabana atılmaması sonucuna ulaştırır. birçoğu uzayıp giden savaşlarda ölen bu insanların bazıları da stalin’in tarafından idam edilmiştir. müttefiklere esir düşen bir kısmı ise savaş sonrasında stalin’e teslim edilmişlerdir. onların yolculuk güzergâhında bulunan türkiye bu insanlar için sahte bir ümit ışığı olmuş, türkiye’nin kendilerini salıvereceği umudunu taşıyan bu askerler hayal kırıklığı içerisinde stalin’in idam mangalarının önüne sürülmüşlerdir.

    ikinci dünya savaşı sırasında sovyet rusya’ya karşı oluşturulan tugaylar bugün dahi bir tartışma ve karalama kampanyasının konusudur. balkanlarda boşnak ve arnavutlar, orta asa’da türk halkları halen nazi işbirlikçisi olmakla itham edilir haldedirler. bu kara propagandanın altında tüm halkları baskı altında tutmaya yönelik siyonist hesabı görmemek mümkün değildir. biz konu ile ilgilenen herkesi bugünden geriye doğru bakarken o günün şartlarını hesaba katmaya ve kendi vatanlarına yönelen birinci derecedeki bir tehlikeyi atlatmak için kendilerine daha uzak bir tehlike ile ortak mücadele yürütmelerinin gerçek sebeplerini daha dikkatli tahlil etmeye davet ediyoruz.

    tarihi yeniden yaratmamız mümkün değildir ama aslına sadık kalarak yeniden yazabiliriz. imanları ve vatanları için feda olan meçhullerin gerçek tarihini…

    notlar ve kaynaklar

    1- tırnak içerisinde ve italik olarak yazılan bölüm waffen-ss gazileri yardımlaşma derneği’nin (hiag) resmi yayın organı olan der freiwillige dergisinde yayınlanan roland pfeiffer imzalı yazının tercümesinden alınmıştır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük