zaten oynanmasanın gereksiz olduğu maçı yunus yıldırımın 2. dakikada bilica'yı oyundan atmayarak iyice anlamsız hale getirdiği maçtır.
(bkz: süper kupanın gerçek sahbinin beşiktaş olması)
fenerbahçemin beşiktaş a iyilik edip uyandırdığı maçtır. yeni lig başlıyo hala 2 kupa rüyasından uyanamamışlardı. tamam kazandınız, geçti artık bugüne dönmek gerek. maça bakarsak iki takımın da daha tam olarak hazır olmadığını gördüğümüz karşılaşmadır. ancak hazır olan bir gerçek vardı ki fenerbahçenin derbi maçı kazanma alışkanlığı...
ayrıca beşiktaş'ın elinde patlayan tişörtlerinde ne yazdığını merak ettiğimiz maç olmuştur.ne de olsa herkese nasip olmaz alex de souza!
fenerbahçeli'lerin zerre kadar sallamadığı kupayı kazanmasına sebep olmuş maçtır. önemli olan kimin sesi biraz yüksek çıkmaya başlasa terbiyecisinin kim olduğunu kanıtlamasıdır; teneke kupalarla eğlenenler biz değiliz. biz tokatı vurduktan sonra çıkan sese gülen kötü kalpli coşkun karakteriyiz. gerçi sonunda iyi adam gelip coşkun'u öldürür ama bu mevzu türk filmi kadar klişe sonlarla bitmiyor azizim; hayat acı, alex de acı, o zaman hayat alex.. mi acaba?
beşiktaş' ın rakip kaleye daha çok gidiyormuş gibi görünüp direkten dönen top haricinde hemen hiç tehlike yaratmadığı, buna karşılık fenerbahçe' nin rakip kaleyi daha az düşünüyormuş gibi görünüp 2 gol ve haricinde de hatırı sayılır bir pozisyona girdiği maç olmuştur.
iki takımın da açık görünen savunma zaafiyeti mevcut olup beşiktaş' ın ileride çoğalamaması sonucu fenerbahçe' nin bu zaafiyeti daha az görünmüştür. özellikle aralara atılan toplar ilerde iki takımın da ciddi olarak başını yakabilir.
yine iki takımın forvet hattı yalnız kalmakta ve geriden gelen adam sayısına göre verimli olabilmektedirler ki bu anlamda fenerbahçe' de hücuma destek veren futbolcu sayısının çokluğu göze çarpmıştır.
son olarak; iki takımın da orta sahası defansif anlamda hazır değildir.
bok gibi maçtı. ama oynanan futbol yüzünden değil, her yere sokuşturulan reklamlar yüzünden bok gibiydi. topu göremediğim zamanlar oldu ekranın yarısını kaplayan gerizekalı reklamlar yüzünden. iyi ki bir maç verdi fox, zaten her an her gazetede maçı verdiğini yırtınarak duyurdu, biz de adam gibi verceklerini sanıp izledik, meğer sıçıp bırakmışlar televizyonculuğa. bir daha maç almamasını niyaz ediyorum.
ilk kez olimpiyat stadına gitmeme vesile olan maç olmakla birlikte bir daha gitmemek üzere yemin etmememi sağlayan maçtır.
yenibosna'dan otobüse binerken gidiş ücretinin 4 tam bilet olduğunu öğreniyorsunuz.
4 tam bilet verene kadar taksiye binerim derseniz taksinin bıraktığı yerden 3 km yürüyorsunuz.
girişte polisler sizi normal yollardan stada almamak için büyük çaba sarfediyor.
normal yoldan yürümek yasak, tellerden geçip hendeklerden atlamak serbest.
maçı sensible soccer tadında izliyorsunuz, dürbünle gitmenizde fayda var.
maçtan çıkışta bir sürü büyük kapı olmasına rağmen hiç birinin açılmadığını görüyorsunuz. tahliye işlemi iki tane fare deliği vasıtası ile yapılıyor.
dönüşte otobüsün ücretsiz olduğunu öğrenince biraz olsun rahatlıyorsunuz ancak maça gelirken 6 lira verdiğinizde şoför 3 liralık akbil basıyor dönüşte akbil basılmıyor. bu işin muhasebesinin nasıl yapıldığı ise gizemini koruyor.
kendilerini takımlarının manyağı olarak ilan eden beşiktaş taraftarının gözümden düşmesine neden olan maçtır , zira iyi destek veren bir taraftar orada oturur takımını ve futbolcularını yanlız bırakmazdı , başkan bile hemen gitti zira.
uzatma dakikalarını geciktirici sprey reklamıyla gösteren, durmadan da "erkeklerin maksimum gücü" sloganıyla alttan verdiği ilaç reklamıyla, bravo fox dediğimiz maç.
edit : he tabi iki takım çıktı bi ara. sanki top filan oynadılar ama, ersun yanal'ın güneş gözlüklerinden kendimizi alamadık biz.
Fenerbahçenin iyi oynamadan kazandığı,beşiktaş ın iyi oynamadan kaybettiği karşılaşmadır.
Komik olan ise galatasaray olimpiyatta oynadığında stat boş diye ağzı sulu dalga geçenlerin,stadı boş bırakmasıydı.Kadıköydeki zenginlere sığınıp biz stadımızı dolduruyoruz demiyeceksin.
beşiktaş taraftarı da sevinmek için sevmedik diyip,birinci golden sonra sus pus olmasın ya da maç bitmeden stadı terketmesin.
Yıldırım karşılaşmada verdiği kritik kararlarla sezon öncesi tam hazır görünmedi. Oyun alanının içinde rahatlıkla verdiği faullerin benzerlerini ceza alanı önü ve içinde olduğunda devam kararı vererek istikrarsız görüntü sergiledi. Oyunun hemen başında Bilicanın, Yusufu koluyla arkadan itmesi penaltı ve bariz gol şansını engellemeden kırmızı kart olmalıydı. Kazımın kayarak Erhandan kaptığı topa faul vermesi Fenerbahçenin önemli bir akınını önledi. Ceza alanı içindeki Volkan-Bobo mücadelesi sonrası devam kararı doğruydu. Ceza alanı önünde Finkin arkadan Güizaya yaptığı şiddetli şarj sonrası faul vermeli ve sarı kartını göstermeliydi. Bu pozisyonda bariz gol şansı da tartışılır. ikinci devre Nihatın kullandığı serbest vuruşta kaleye doğru giden top kolları açık olarak havaya sıçrayan Bilicanın elinden döndü. Penaltı vermeli, Bilicaya ikinci sarıdan kırmızı kart çıkarmalıydı. Alexin serbest vuruşunda Sivokun kolundan dönen toptaki penaltı kararı ve sarı kart uygulaması doğruydu. Ancak bunun benzerini Fenerbahçe aleyhine veremedi. Faul ve kartlarındaki çelişkili kararlarıyla oyuncular üzerinde otoritesini kuramayarak başarısız bir yönetim sergiledi.
Şu yukarıdaki yazının tamamı gerçek tespitlerdir.
Bu durumdada beşiktaşın yine hakem hatalarıyla bir derbi kaybettiği bellidir.
edit : Bu ağlamak zırlamak değil alın süper kupa sizin olsun biz zaten bu sezonun en önemli iki kupasını almışız ama neden hep beşiktaşa denk geliyor bizim isyanımız buna.
şaşkınlıkla okuyorum beşiktaşlı yazarları; beşiktaşın kazanması halinde salya sümük, "3 kupayı da aldık böhühüh" nidalarının duyulacağı bir maç olabilirdi bu. ne hikmetse fenerbahçe alınca maçı kupa bir anda değersiz oldu, pis kaka oldu.
onlara göre rakip takım kim olursa olsun fener-cimbom-trabzon-sivas farketmez, kupa kaybedildi mi sevinilmemeliydi bu kupaya, sezona iyi bir başlangıç yapmaktan utanç duymalıydı rakip, galibiyet üzüntüsünden ağlamalıydı... ne de olsa boktandı, saçmaydı ne değeri vardı!
bu kadar da abartmayın be.. bugüne kadar oynanan ne son derbiydi bu ne de ilk. sonunda kupa vardı işte, onu da fenerbahce aldı bu sefer. büyütmenin ne alemi var?
yok kupaya sevinen fenerli profiliymiş yok bilmem ne... e kuzum madem o kadar değersiz sen kaldırınca neden bu kadar sevindin?
link:ertesi günkü fotomaç gazetesi, ve yandaki küçük resimde çocuklar gibi şen şakrak beşiktaş futbolcuları...
maçın fox tv. ekranlarında yayınlamış olup, reklamdan başka bir olayın olmadığı ve 9-10 dakikada bu maçı izleyen erkek sayısını hesaba katıcaklar ki bir sex shop ürünün tanıtımı yapıldığı maçtır. *
öncelikle fenerbahçe'nin kaleye çekilen şut ve bulduğu pozisyonlarca -ki çoğu defansif zaafiyet kaynaklı- üstünlüğünden beşiktaş'a göre daha iyi gibi gözükmüş, fakat mücadele olarak ortada olan bir maçı penaltı golü ile kazanmıştır.
maçın en iyi adamı yaptığı mücadelenin eseri olarak kesinlikle fink'tir. tek suçu verilmeyen penaltıyı gole çevirememesiydi! bir hakem adaletli düdük çaldığı sürece hakemdir. onun dışında "kukla" olarak tabir edilebilir sadece. bu düdükler ise faul düdükleridir. penaltıyı vermek her hakemin işi değildir, hele hele zor penaltı çalmak bir hakemin karakteristik özelliği olamaz! ne demek zor penaltı çalarım? adam kaleye giden topu vücudundan ayrık bir şekilde eli kesiyorsa bu pozisyon penaltıdır! aynen sivok'un pozisyonunda olduğu gibi. eli ne kadar açtığı mühim değildir. top rakip futbolcunun bedeniniyle müdahele edemeyecegi uzaklıkta eli ile kesilmiş araya kafasını sokmuş gibi göstermek amacıyla hacivat pozisyonuna girimesi hakemi haklı çıkarmaz! yazıktır günahtır. bunlar da topçu, bunlar da emekçi! çalıyorsan bir düdüğü standardın olsun kardeşim! o pozisyon sonrası bilica bir de sarı kart görecekti. eee? ikinci sarıdan atılan bilica ile fenerbahçe stopersiz ve fenerbahçe 10 kişi. sahada beşiktaşın üç tane forvet karakterli -ki ikisi süratli ve füleli adamlar- oyuncusu olduğunu düşündüğünde fenerbahçe'nin o dakikadan sonraki durumunu kim açıklayabilir? bunlar önemli şeyler. zira ortada giden maç penaltıdan sonra koptu. bu gerçeği kimse göz ardı edemez. penaltı pozisyonuna kadar aşağı yukarı herkes bu maçın uzatmalara gitme ihtimali üzerinde duruyordu. fenerbahçe sivok'un saçma bir hatasından bulduğu penaltı golü ile maçı koparmasını bildi. bize düşen skora saygı olarak tebrik etmektir ama asla hakeme saygı değildir! ben bu emek hırsızlığının ligin 3. haftasından itibaren başlayacagını umuyordum ama hakemler hızlı çıktı.
gerekçe net, pozisyon net, pozisyonla alakalı eski hakem yorumları da ortada. bunun adı ağlamak değil sadece bir haksızlığı ortaya koymaktır. aziz yıldırım'ın verdiği 3 şampiyonluk sözündeki ciddi tutumu böyle maçlarda ne yazık ki haklı çıkmakta. bu lig bu kafadaki hakemlerle gidecekse gitmemesi taraftarıyım. yazık...
fenerbahçenin yeni transferler ve ve yeni teknik direktörü daum ile nasıl bir değişim gösterdiğinin,beşiktaşın ise gereksiz transferlere para harcadığının ve alınan iki kupa sonrasında şımardığını gösteren bir maçtır.***
ilk yarı maçın hakimi beşiktaş'tı. gerek direkten dönen topu gerek etkili ataklarıyla fenerbahçe karşısında üstünlük kurdu. bir kartal edasıyla hemen kanaryaya saldırdı. kanarya bu ani ataklara karşılık veremedi ve afalladı. fenerbahçe'nin defansta yaptığı hataları beşiktaş değerlendiremeyince ilk yarı 0-0 sonuçlandı. ikinci yarıya daha farklı başlayan fenerbahçe, maçın başında yaşadığı zorlukları atlattı. güiza ve alex'le etkili olmaya başladı. maçın bitmesine 15 dakika kala çoğumuzun penaltılara gideceğini düşündüğümüz maçta, bir penaltı kararı çıktı. fenerbahçe'nin kullandığı frikikte top sivok'un eline çarptı ve hakem penaltı kararı verdi. bana kalırsa haklı bir penaltıydı. topun başına geçen alex, takımını öne geçirdi. maçın sonlarına doğru gelişen fenerbahçe atağında güiza'nin güzel ortasını iyi değerlendiren alex, kafa vuruşuyla skoru 0-2 yaptı ve tff süper kupasının sahibi oldu. şimdilik burdan aktaracaklarımız bu kadar söz sende hande...