ehuehuehu. Güldürdünüz lan beni aferin. ideolojilerin ne kadar göz karartabileceğini öğrenmiş olduk böylece. 2 milyon lira bir başbakan ı düşündüğünüzde çok değil. Özellikle diğer devlet başkanlarının servetlerine bakılınca.
Nakit diyorsunuz gençler. Henüz gayrimenkullerinden felan bahsetmedik yani. Bununn 6 7 katı çıkması çok normal.
2 milyon lira çok da büyük bi para değil hacı. 1 milyon liraya villa alıyorsunuz bazen. istanbulda çok ev var villa var konak var değeri 1.5 milyondan büyük.
Adamı ben de sevmem de. Bu kadar da üstüne yüklenilmez olm. Gören de servet yapmış sanıcak.
adamın bimde hisseleri var, ülkerde yöneticilik falan yapmış, normal paradır. tabi siyasi kimliğiyle örtüştüğünü söyleyemeyiz ama yine de normal karşılanması gerekir.
hala aldigi maas ile bu parayi hesaplamaya calisan cok zeki arkadaslarin varligina tanik oluyoruz. arkadasim erdogan siyasete girmeden oncede zengindi, ulker in istanbul distributoru ve bircok fabrikanin da ortagiydi. istanbul gibi bir yerde bu rakam o kadar buyuk degildir, sen de biliyorsun bunu ama tarafsiz olamiyorsun.
mal varligini aciklama gibi bir zorunlulugu yok iken yapmistir bunu ama yine de baska yone cekmeyi biliyorsunuz. hayatimda hic ak parti ye oyvermedim ama koru korune ne elestirdim ne de destekledim. biraz insaf. sacma elestirileriniz sadece erdogan a oy kazandiriyor, baska bir sey degil.
2004 yılında yapılan son düzenlemeyle belediye başkanı tavan maaşı 8,8 bin brüttür. net 7,5 bin e tekabül eder diyelim. veya hadi lan 8 bin olsun. oda tayyip zamanındaki değil ha; bugün ki maaş! neyse; kaç sene belediye başkanlığı yapılmış? 1994-1998 yani 4 sene. yani 48 ay. 336 bin para kazanmış toplamda. hiç yemedi içmedi, çocuklarını amerika da okutmadı hepsini biriktirdi diyelim.
bu gün başbakan maaşı ne kadardır? 9 bin 400 lira. oda bu sene ha, geçen 2-3 sene de 7bin 300 liraya çıkartmışlardı, ondan evvel de 5-6 bin falandı. hadi boşver onu da bugün den hesaplayalım; 2003-2010 yani 7 sene; yani 84 ay. 789 bin para kazanmış toplamda. hiç yemedi içmedi, çocuklarını amerikada okutmadı hepsini biriktirdi diyelim.
toplamda aldığı maaş 1,125,000 falan yapıyor.
2,366,109 liranın neredeyse yarısı. diğer yarısı nerede?
not: bazıları nasılda sallıyor yahu; vay efendim 100 ay belediye başkanlığı yapsa da 20 bin maaş alsa zaten bu meblağ olur falan diye.
ne diyoruz efendim? ne gelirse cehaletten, bilgisizlikten; körü körüne ezbere bağlılıktan.
başbakanın maaşı 15 bin tl civarı hesap etsek, 1000 aydır da o koltukta oturuyorsa, 15 yıl önce belediye başkanıyken de, şimdiki başbakan maaşından 5 bin tl daha fazla alsa, at sıfırları, koy 5 daha; ne yaptı 40! bence normal bu rakam.
not: başbakan maaşı şu an 9 bin civarı, daha önce ise 6-7 bin civarıdır. şu an istanbul belediye başkanının maaşı, 8 bin civarıdır. merhaba ben cahil.
jedit: elimin altında internet ama 2 dk araştırıp rezil olmamak yük geliyor bana, evet.
başbakan değil padişah o. e o kadar para da az bile. sonuçta halkın her bokuna karışan, demokratikleşme deyip gazetelere sansür getirten, aleyhinde konuşanların akıbetinin belirsiz olmasını sağlayan, evlatcıklarını amerikalarda okutup altına gemicikler arabacıklar çeken, tekel işçisine siktir git diyen, tsk ya olan güveni kırmak için asılsız darbe iddiaları yayan, Türkiye'yi polis devlet yapmaya çalışıp fetoşçu çevreye yalanan, bu adamda para olmasın da kimde olsun.. e haliyle abd nin kuklası. ne bekliyordunuz? Allah bilir pkk yı bile finanse ediyordur..
bu adamda ve hatta arkasında* akıl almaz paralar var. kolay mı seçim pusulalarını değiştirmek, bi kısmını yaktırtmak.* eh çok para ister tabi. napsın eleman koltuk sevdasına devlet kurumlarını kapatıracak, bazılarını yabancıya satacak, bu sırada, emekliye ver abi parayı sayayım diyen tırnakçılar gibi, paraları aşıracak. farkettiğiniz üzre eşinin ve veletlerinin mal varlığı açıklanmıyor. eh Allah büyük.. bir gün herkes yargılanacak. kim ak kim kara elbet çıkacak.
bir generalin bankasından çıksa; götüne neftli değnek sokulmuş babası belli olmayan kırma hayvanlar gibi yaygara kopartacakların gıkını çıkartmadıkları meblağ.
şimdi denecek ki; "herkes götürüyor, o da götürsün." denecek ki; "diğer ülkelerin başbakanları"
arkadaşım misal tansu çiller vardı bu ülkede. ama kadın; aileden zengindi. başbakan olmadan evvel de istanbul boğazında yalısı vardı. o kadın evladına jet ski aldı diye memlekette infial çıkartan zihniyet, başbakan oğluna gemicik aldığında örtbas eden zihniyetle aynıdır. (adnan menderes ten kalma amerikan yalağı zihniyeti.)
veya italya başbakanı berlusconi. adam zaten iş adamı, hayvan gibi parası var.
ama recep tayyip erdoğan dan bahsediyoruz. adam senelerce belediye başkanlığı yaptı. belediye başkanlığından sonra aylarca hapis yattı. milletvekili oldu, başbakan oldu. emekli oldu bilemedin.
arkadaşım; memur'un aylık gelirinin 20 bin lira olduğunu düşün. 10 senede biriktiremez bu parayı. ki bu paraya evlatlarının, eşinin parası dahil değildir.
açıklaması yapılsın bu paranın. çirkefliğin, çamurluğun lüzumatı yok.
bir general in 2 trilyon parası çıksa ne yapılacaksa; aynı işlem yapılsın. bu kadar basit.
hak hukuk, dincilik, ümmetçilik, ezilmişlik, istenmemecilikle oy toplayan gariban-fiker akp başbakanının sözde serveti. 2,5 yılda 500 bin küsür lira birikim yapmış bu kişi... asıl biz malız varlığımız yok!
geceliği 7600 euroya 7 yıldızlı otellerde tatil yapan birinin, küsüratlı rakam vererek, yedirmeye çalıştığı mal varlığı.
yiyen yemiş, afiyet olsun. zaten onlar her türlü yer.
lakin karısının, çocuklarının, damatlarının; şirketleri, ortaklıkları, gemicikleri ve daha yüzlerce saltanat içinde yaşamalarına neden olan mal varlığı hesap edersek 20 hatta 100'le çarpmamız gereken mal varlığıdır.
rte'nin sabip olduğu nakit para. başbakanın maaşına bakılınca her mantıklı insanda soru işaretleri oluşturması gerekir. ama yok o başbakan değil mi? olur tabi. azmış bile.*
recep tayyip erdoğan köprü yapmış. bu para da gişelerden kazandığıdır. vay be köprü yapmış adam. 21. yüzyılda köprüye tamah eden bir milletiz, bravo. arkadaş, belediyenin görevi o zaten. köprü yapmak, sorunlarla ilgilenmek vs. ha ayrıca o dönemlerde necmettin hocası istanbul belediyesine adeta akıttı. bunu da es geçmeyelim. türkiye' de yerel yönetimin merkez desteğine muhtaç olduğunu bilmeden, ahkam kesmek cahilliktir. daha son yerel seçimlerde, "onlara oy verirseniz ödenekler kesilir aç kalırsınız" diye tehdit etmedi mi akp' li bir belediye başkan adayı?
ayrıca istanbul vikipedia' dan öğrenilmez. istanbul' un suyu hala içilmiyor, çöp dağları hala büyüyor, deniz hala kirli, dereleri hala zehir saçıyor, ulaşım hala sıfır, sel baskınları da olmadı zaten falan filan. oturduğunuz yerden, tek bir at gözlüğüyle ne istanbul' u ağzınıza alın, ne de recep tayyip' i. elinizde kalır, aman diyim.
27 Mart 1994 yerel seçimlerinde istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, siyasî yeteneği, ekip çalışmasına verdiği önem, insan kaynakları ve malî konulardaki başarılı yönetimiyle dünyanın en önemli metropollerinden biri olan istanbul'un kronikleşmiş sorunlarına doğru teşhis ve çözümler üretti. Su sorunu, yüzlerce kilometrelik yeni boru hatlarının döşenmesiyle; çöp sorunu ise dönemin en modern geri-dönüşüm tesislerinin kurulmasıyla çözümlendi. Hava kirliliği sorunu Erdoğan döneminde geliştirilen doğalgaza geçiş projeleriyle son bulurken, kentin trafik ve ulaşım sorununa karşı 50'den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi; sonraki dönemlere ışık tutacak birçok proje geliştirildi. Belediye kaynaklarının doğru kullanımı ve yolsuzluğun önlenmesi amacıyla olağanüstü önlemler alan Erdoğan, 2 milyar dolar borçla devraldığı istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin borçlarını büyük ölçüde ödedi ve bu arada 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Böylece, Türkiye'nin belediyecilik tarihinde yeni bir çığır açan Erdoğan, bir yandan diğer belediyelere örnek olurken, bir yandan da halk nezdinde büyük bir güven kazandı.
Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt'te halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen ve bir devlet kuruluşu tarafından yayınlanan bir kitaptaki şiiri okuduğu için hapis cezasına mahkum edildi ve istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine son verildi.
Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra kamuoyunun ısrarlı talebi ve gelişen demokratik sürecin bir sonucu olarak 14 Ağustos 2001'de arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu ve Kurucular Kurulu tarafından AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi. Milletin teveccüh ve güveni AK Parti'yi daha kuruluşunun ilk yılında Türkiye'nin en geniş halk desteğine sahip siyasî hareketi haline getirdi ve 2002 yılı genel seçimlerinde üçte iki parlamento çoğunluğuylatek başına iktidara taşıdı.
15 Mart 2003 tarihinde Başbakanlık görevini üstlenen Recep Tayyip Erdoğan, aydınlık ve sürekli kalkınan bir Türkiye idealiyle, hayatî öneme sahip birçok reform paketini kısa süre içinde uygulamaya koydu. Demokratikleşme, şeffaflaşma ve yolsuzlukların engellenmesi yolunda büyük mesafeler katedildi. Buna paralel olarak ülke ekonomisi ve toplum psikolojisini olumsuz yönde etkileyen ve onyıllardır çözülemeyen enflasyon kontrol altına alındı, itibarını yeniden kazanan Türk Lirası'ndan 6 sıfır atıldı. Devletin borçlanma faiz oranları aşağı çekildi, kişi başına düşen millî gelirde büyük artış gerçekleştirildi. Ülke tarihinde daha önce görülmemiş hız ve sayıda baraj, konut, okul, yol, hastane ve enerji santrali hizmete girdi. Bütün bu olumlu gelişmeler, bazı yabancı gözlemciler ve Batılı liderler tarafından "Sessiz Devrim" olarak adlandırıldı.
Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde ülke tarihinin dönüm noktası olarak nitelenen başarılı girişimlerine ek olarak, akılcı dış politikası ve yoğun ziyaret-temas trafiğiyle Kıbrıs sorununun kalıcı çözüme kavuşturulması ve dünyanın çeşitli ülkeleriyle verimli ilişkiler geliştirilmesi konularında önemli adımlar attı. Tesis edilen istikrar ortamı iç dinamikleri harekete geçirirken, Türkiye'yi bir merkez ülke haline getirdi. Türkiye'nin ticaret hacmi ve siyasal gücü, yalnız içinde bulunduğu coğrafî bölgede değil, uluslararası alanda da hissedilir düzeyde arttı.
bunların haricinde sosyal güvenlik reformundan, sağlık alanında yapılan diğer reformlardan hiç bahsetmiyorum bile...
