Insanlarin sen sakrak oldugu doneme denk gelmektedir.
Iranli bayanlarin kendine bakma stilinden de anlasilacagi uzere, iran halkinin hic bir sekilde ser-i kurallari benimseyemedigini gosterir.
Turkiyeye turlarla gelen iranlilar, burada nefes aldiklarini, ozgur olduklarini hissettiklerini soyluyorlar. Ne aci, memleketinde bulamadigin, hissedemedigin duyguyu ellerde hissetmek.
kendi baharı geldiğinde nasıl çiçek açacağının göstergesidir.
bakmayın iranın; ''israil'' ve ''siyonizm'' vs kelimelerine iran menfaatine bakar menfaati kabeyi yıkmak olsa orayı bile yıkmaya kalkar, iran halkının gözünü açmaması kafasını kaldırmaması için hep aynı söylemler içerisinde.
iran islam adına yapacakları varsa bunu, rusya ve çini arkasına alarak değil müslüman devletlerle bir kutup oluşturarak yapar.
velhasıl kelam, çok değildir iranın 1979 öncesine geri dönmesi, irana düşecek ilk bomba kendi vatandaşlarının bir kısmına gül olarak düşecektir.
cok modern bir ulkedir. Tek problem sah'in halk tarafindan sevilmemesidir... Halk sah yerine komunist bir rejim istemektedir. Amerika bunu firsat bilip kapital bir duzen getireecegine inandigi dincileri destekler ve hayatinin en buyuk hatasini yapar...
Benzer bir durum obamanin altindan cikmaktadir. Tunus el kaideye teslim gitmistir, misir, ne udugu belirsiz spastik bir rejime donusmustur, ikinci iran olmasi yakindir. Suriye'de savasan kurtulus orgutu aslen el kaidedir... Asil rejim degismesi gereken ve bu degisim sonucunda tekrardan modern bir halka donusecek olan irana ise huseyin * elini surmemektedir...
gayet modern, entellektüel bir halk olan iranlıların hala üzülerek ve iç çekerek izlediği, bir zamanların gelecek vaadeden ülkesiyken, islam devrimi sonrası bugünkü duruma düşmelerini hiçte garipsemediğim, iranlı olmamama rağmen her görüşümde içimi acıtan görüntülerdir. o zamanki kadın haklarının çeyreği bile yoktur artık iran'da. gençler bunalımın ve uyuşturucunun pençesine düşmüş, baskılardan ve yasaklardan bıkmış usanmış durumdadır. geriye kalan ise çok kötü bir ekonomi, iki yüzlü mollalar ve korkutulmuş, sindirilmiş bir halktır. tekrar o parlak ve özgür günlere dönmelerini tüm kalbimle diliyorum.
iran islam devrimini eleştirsek de hakkını yiyemeyeceğimiz bazı konuları da vardır :
örneğin şu an iran'ın başındaki molla dediğimiz insanlar o mevkilere kolay gelmiyor, çoğu aslında üniversite mezunu olup kendi alanında uzman siyasetçi, bürokrat, profesör, iş adamı, sanayici ve üst tabakadan oluşan insanlar. yani sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan oldukça gelişmiş bir zümre aslında mollalar.
bir diğer önemli faktör de iran'ın milli eğitim sistemi. öğrenciler belki zorunlu din dersi de görüyor ama aynı zamanda islam öncesi iran tarihini de kapsayan geniş ve donanımlı bir iran tarihi dersi görüyorlar, böylece genç nesil iran dili ve tarihi hususunda oldukça geniş bilgilere sahip oluyor.
bir de hepimizin islamcı dinci diye zannettiğimiz bu mollaların tamamı aslında koyu birer fars milliyetçisidirler. öyle ki söz konusu iran'ın çıkarları oldu mu bırakın müslüman ülkeleri satmayı israille bile çıkarları doğrultusunda uyum içinde olabilirler. aynı iran-Irak savaşı patlak verdiğinde yeterli mühimmatı olmayan iran'ın karşı koymak için silahı israilden alması gibi. hatta sırf kendi iç siyasi bütünlüğü ve siyasi çıkarları nedeniyle müslüman komşusu (hatta kendi gibi şia mezhebinden olan) Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı bile destekleyebilmektedirler. Yani pragmatist, fırsatçı ve kurnazdır iran dış politikası.
Ayrıca iran'ın başındaki mollalar iran'ın çıkarını herşeyden önce tutmaktadırlar. Mollalar islamcıdır islamcı olmalarına ama aynı zamanda koyu birer fars milliyetçisidirler. Bu noktada bizim türkiyedeki dincilerden ayrılırlar. Bizdekiler tamamen ümmetçilik ayağına arap hayranlığı yaparken iRANLI MOLLA kendisinden başka kimsenin hayranı olmaz. Ülkesine düşman olabilecek her tehdit odağını aynı bir satranç ustası'nın karşı hamlesi gibi savuşturmanın derdine düşer. zaten satrancın oluştuğu topraklardır iran toprakları. Dünyada dış politikası en kıvrak ve zekice oluşturulmuş ülkeler sıralansa ingiltere ve israille başa baş yarışır iran. O derece güçlü ve nerden vuracağı belli olmayan bir dış politikası vardır.
Sonuç olarak bu saydığım maddelerin hepsi kendi ülke çıkarları açısından irandaki rejimin artı yönlerindendir. ve bir kez daha uyarmak gerekir ki satrancı bulan bu ülkeden ileride ne tür hamleler çıkacağını da kimse önceden kestiremez.
bir de o günlerin arka planda resimlerle anlatıldığı azeri asıllı iranlı şarkıcı googooshtan muhteşem ve duygusal bir farsça şarkıyla 1979 iran devrimi öncesini göremeyen ama yaşamak isteyen nesil için güzel bir video eser:
iran, devrimden sonra önemli düşünce adamları ve üreten kesimin yurt dışına sürgününe neden oldu. Daha sonra, kendi adamlarını yetiştirmeye çalıştıysa da, bence yine de o dönemdeki üretkenlikten yoksunlar. Olayı sadece kadın hakları tarafına indirgemiyorum; öte yandan, bütün haklar ve kültür yapısı bir şekilde değişime uğradı. O yüzden, ülkemize gelen iranlılar direk açılıp saçılıyor. Birçok arap ülkesinden gelen turistler için de bu geçerli. Bu toplumsal baskıya ne kadar dayanabilir bilinmez.
Bilimle değil de şapkayla eldivenle medenileşmiş bir halkı korkutan, internet çıktığından beridir döneme ait fotoğrafların ergen ellerine düşmesi ve yayılması ile dönemimizi eleştirmeye ve dahi tir tir titremeye "tehlike"nin farkına varmaya dair en büyük argüman olan dönemdir.
şah'ın zindanlarında inim inim inleyenlerin ülkesi. 1952'de abd'nin seçilmiş başbakan musaddık'a yaptığı darbeyle halk içinde yerleşmeye başlayan şah nefretinin dorukta olduğu yıllar.
molla dediğiniz adamlar sizin aydın dediğiniz hemen herkesi 5'e katlar entellektüel konularda.
abd'nin nükleer tesis yaptığı ülke. ve senin ülkeni bilim alanında geçmiş bir ülkedir bugün iran.
vay be neymiş kadınlar mini etekliymiş o yüzden modernmiş. bir de sorun bakalım şah'ın zindanlarını.
halkı refah içinde tutmazsan sonunda geleceğin nokta bu dur, insanı yoksulluğa alıştırdıktan sonra zengini referans gösterip umut ver sırtın yere gelmez.
iran'ın her hangi bir lise mezunu milli şairlerini tanır bilir. senin her hangi bir lise mezunun aşk'ı memnu'nun kitabını gördüğünde aaa kitabı da çıkmış der.
adamları dünya'ya kapalı zannedersiniz gençleri "happy" şarkısına klip çekerler. jon stewart daily show'da kim dünyaya kapalı diye bir bölüm yapmıştı bir iran'a bir de abd'deki bir şehre muhabir yollamış abd'dekilerin dünya'dan haberi yok.
evet sen osmanlıdan beri tüm ilerleme projelerini kılık kıyafete indirgedin. doğru dürüst bir eğitim hamlesi yapmadın. iyi okullar kurdun lakin onları iyi kullanamadın. galatasaray lisesine yine ağanın paşanın oğlu gitti ağırlıklı olarak. 2. mahmud fes giyilince kalkınacağımızı zannetti mustafa kemal şapka.
kadınlarının mini eteklerle sokaklarda rahatça gezebildiği, mahalle baskısının çok olmadığı, kadınlara şiddet ve tecavüz olaylarının bu denli yaşanmadığı dönemlere denk gelir.
bir ülkede baskıcı bir yönetim başa gelirse ilk yaptığı icraat bilinki kadın hakları üzerine oynamaktır. iran'da islami(!) devrim yöneticilerinin iş başına gelmesinin hemen arkasından ilk icraatları iran kadınını çarşafa sokmak olmuştur. devamında ise genelevler, barlar ve içkili mekanları kapatarak sözüm ona fuhuşu engelleyeceklerini düşünmüşler ancak daha beterini muta nikahı adlı zıkkımla yapmışlardır.
aslında iran'ın ayetullahlarıyla, akp'nin yöneticileri birbirine tıpa tıp benziyor. tek farkları biri şiayken, biri sünni. o kadar! ve bir de iran devrimi bıçak kesiği gibi birden olmuşken akp ise türkiye'yi dinci çizgiye ılımlı islam ile yavaş yavaş getirmiştir. 2002 öncesi türkiyede mini etekli ve dekolte hanımlar bile sokaklarda rahatça gezebilirken bugün türbanlı kadınlar bile tacize uğrayabilmektedir. hem de görece rahat merkezlerde.
üstelik sanıldığının aksine iş salt kapanmayla da bitmez. kadının toplumdaki rolünün azaltılması ve özellikle sanat, spor, askeri ve siyasi yaşamdan soyutlanması bunu takip eder.
fanatik dinci yönetimlerin hoşlanmadığı iki şey vardır: biri kadın hakları, diğeri ise sanat özgürlüğüdür.
sanata ve sanatçıya da düşmandırlar. çünkü en cahil adamın bile kitaplarla anlayamayacağı olayları sinemada anlatıldığında rahatlıkla anlayabileceğini bilirler. halk arasında güçlükle dile getirilen çoğu sorun sanat yoluyla dile getirilir. hele siyasi hiciv, toplumsal mizah gibi alanlar kıl kaptıkları dalların başında gelir. iran sinemasına ait aşağıdaki resimler bile iran'ın nerden nereye geldiğini anlamak için yeterlidir: (bizim 80'li yılların yeşilçam yapımı filmlerinden farksızdır)
ancak türkiye'ye göre iran'ın şöyle bir şansı var ki o da iran'da kadınlar uzun yıllardır geri plana itildiklerinden ,ülkenin imkanlarınca, inatla kendilerini geliştirdiler. iran'ın okuyan kesimi genelde kadınlar ki bu çok çok önemli. iran'ın geleceğini kitap okuma oranı ve eğitim seviyesi yüksek olan iranlı kadınlar çizecek, iran'ın çocuklarını da onlar yetiştirecek.
oysa bir de türkiye'ye bakıyorum. akp'ye destek verenlerin yarısı, belki de yarıdan fazlası kadın. çoğu eğitim ve sosyal haklarından mahrum bırakılmışsa da içlerinde gayet de eğitimli ve kafası çalışan ama çıkarları gereği akp'yi destekleyen kadınlar da var. hele ülkemin sözüm ona liberal, eski tüfek sosyal demokrat, eski merkez sağ kökenli kadınlarından da akp'yi destekleyenleri gördükçe gelecek için endişelenmiyor da değilim.
1979 öncesi irandaki şu sokaklara, caddelere, insanların yaşayışlarına baksanıza; tıpkı bizim 2002 akp öncesi döneme benziyor:
diğer tüm ortadoğu ülkeleri gibi ABD köpeği idi. Şimdi siz molla falan diye dalga geçiyorsunuz ama adamlar insansız hava aracı yapıyor. Atom bombası yapabilecek derecede uranyum zenginleştiriyor. Uzaya canlı yolluyor. ABD ve israil'e ait insansız hava araçlarını hiçbir zarar vermeden yazılımlarını kırarak yere indiriyor. Tabiki rusya ve çin bu konuda destek oluyor ama her ülke birbiriyle teknoloji alışverişi yapıyor neden iran bunu yapınca göze batıyor ? Yıllardır tam bağımsız türkiye hayalleri kurarız işte adamlar o beğenmediğiniz islam devrimi ile tam bağımsız oldu biz ise laik türkiye olarak ABD ve nato üssü olarak kullanılıyoruz.
fotoğrafta şah muhammed rıza pehlevi'yi eşi ve çocuklarıyla birlikte görüyorsunuz. çocukluğunda isviçre'de eğitim almış pehlevi dönemindeki iran modern ve çağdaş bir ülkeydi. pehlevi batı ile iyi ilişkiler kurdu. abd ve ingiltere ile ittifak halindeydi. ülke monarşi ile yönetilmesine rağmen pehlevi ülkeyi modernleşme ve laikleşme siyaseti ile yönetiyordu. o dönem iran'ın adeta bir avrupa ülkesini andıran toplum yapısı ve sosyal yaşamı geri kalmış ortadoğu coğrafyasında yeni siyasi ve sosyolojik akımların başlamasına neden olabilirdi. tabi ki bu durum küreselcilerin çıkarlarına uymamaktaydı. çeşitli siyasi oyun ve entrikalarla 1979 yılında şahlık devrildi ve sözde islam devrimi yapıldı. bugün küreselcilerin türkiye'ye ve ortadoğu'ya ılımlı islam adı altında dayattığı model aslında uzun zaman önceden beri planlanmaktadır. amaç ortadoğuyu anti laik, mezhepçi, geri kalmış, üretmeyen, dışa bağımlı ve iç savaşlarla kan gölüne dönmüş bir bölge yapmaktır. zaten bugün bu plan büyük oranda da başarılı olmuştur. akp'nin ülkemizi atatürkçü çağdaş çizgiden uzaklaştırmaya çalışması ve izlediği araplaştırma politikası emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmektir. yapılamaz demeyin. bugün şeriatla yönetilen ve ne hale geldiğini gördüğümüz iran'ın şah dönemindeki fotoğraflarına bakın, inanamayacaksınız;