Otuz sene önce otuz yaşındaydım.Yaşlandığınızda, otuz yıl önceki olaylar, bugünkülerden daha gerçekçi görünür.1970'ler...20.yüzyılın en güzel yılları.Henüz tam uygarlaşmamışız.Değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha.Yedi kat yalnızlığa gömülmeşiz.
inanın bana, o zamanlar aşklar ömür boyu sürerdi.Bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık.Bir gülücük, mahcup, kaçamak bir bakış, bir merhaba...yavru kuşlar gibi heyecanlanırdık.En büyük hazine kalbimizdeydi.Nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de, onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı.Karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü.Uzaktan sevmek diye de bir şey vardı.Yoksulduk.Canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır gurur kostümleri giyerdik.Fakir, ama onurluyduk.Çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu.Edebiyat, bütün hücrelerimize azim aşılıyordu.Şarkılarda daima, taptaze bir umut çınlıyordu.Felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
yanlış zaman eki ve tarih sınırlaması içeren ifade. "allah tüm zamanlarda bizimle" olmalı doğrusu.
allah bizimle ama biz allah ile miyiz? allah, "beni an" diyor ama anıyor muyuz? allah "benim için namaz kıl" diyor ama kılıyor muyuz? allah "benim için oruç tut" diyor ama tutuyor muyuz? allah "benim için akrabanı, yakınlarını gözet, koru, irtibatını kesme. sadece kendini düşünme" diyor ama bencillik etmiyor muyuz? evet, sonra da zaman sınırlaması koyalım "allah bizimleydi (haşa)..." sitem ederek. en kolayı bu olsa gerek... ama unuttum; bizim kalbimiz temiz, değil mi?