kimi darbe der kimi devrim der. istersek kapı tokmağı diyelim neticede sivil iktidara el konmuştur ancak bu ülkenin sahip olabileceği en özgürlükçü, en demokrat, en çağdaş anayasası ortaya çıkmıştır. benim ülkeme özgürlük bile darbeyle gelir. sonra darbeyle gider.
(bkz: darbeyle gelen darbeyle gider)
demokrasi papağanları darbeye atıp tutarken sonrası yapılan anayasayı neden irdelemiyorlar.
işçi hakları-siyasi hareket vb. olarak insanların sosyal hayatının mihenk taşlarını birey olarak ele alan ve hareket sahasını genişleten imkanları neden görmüyor?
neden cumhuriyet tarihimizin en özgür anayasası yapılırken dikta rejiminin tutumunu değerlendirmiyorlar?
tek adamlık ve oligarşik bir yapıyı demokrasi olarak gören insan 1961 anayasasını anlayamaz. birey olma kimliği olmayan insan için demokrasi araçtır.
amerikan veya benzeri bir dış gücün parmağının değmediği tek darbe...
sonucu kötü olmuştur, cumhuriyet sonrası yönetimin ve ülkenin gücünü kanıtlamak adına yaptığı idamlardan örnek alınarak idam edilenler sonraki yıllarda merkezi gücün yıpranmasına neden olmuş,
gerici-irticacıların daha derine inmelerini sağlamıştır.
işin özü; darbedir ve ne olursa olsun sevilmez. sevilen, gurur verici olan şey ise 1961 anayasasıdır!
osmanlıdan bu yana gelen askeri darbe * kültürünü yerle bir etmiş darbedir.
farklıdır ve farkı içeriğinden ötürüdür.
darbeyi yapan darbe geleneğindeki gibi ordunun üst rütbeli askerleri değil teğmen-üstteğmen-yüzbaşı rütbesindeki yeni nesil askerlerdir.
askeri yapı bozulmaması için darbe girişiminden sonra zorla generaller bu darbeye ortak edilmiştir. darbeden sonra emekli edilen askerler ise bu darbeye karşı çıkan kişilerdir.
sonuçta belli bir dönem demokratik duraklama olduysa da ardından gelen anayasa ile özgrülükler üst seviyeye çıkmıştır. dış güdümlü darbe olmama özelliği ile türkiye siyasi tarihinde ilk ve tektir.
bu darbeye generallerin katılmaması durumunda askeri anlayışın altüst olabileceği yargısı vardır 20-30 yıl sonraki yorumlarda. çünkü ast-üst ilişkisiz bozulmuş olacaktı bu şekilde ve yüzyıllardır süregelen bir gelenk bozulacağı için askerin genel durumu da tehlikeye girecekti. generallerin darbeye katılımı ile bu tehlike ortadan kalkmış bulunmaktadır.
12 eylüle darbe diyip 27 mayısa müdahale, halk ihtilali, devrim vs.. diyen hatta daha ileri gidip müdahalenin (darbenin) gerekliliğini savunan akıllara zarar bir kesim varki; adının darbe olması için illaki solcularınmı tutuklanması, idam edilmesimi gerekiyor dedirtiyor insana. benim darbem iyi senin darben kötü gibi absürd bir durum. ulan adamlar başbakanı astılar daha nasıl olacak darbe.
edit: eksileyen arkadaşlar sizin darbeniz güzel. hatta cici, çok sevimli, masumane amaçlarla yapılmıştır.
ilk baş Hasan Polatkan,Sonra Fatin Rüştü Zorlu daha sonra da Adnan Menderes asılmıştır.
Fatin Rüştü Zorlu bu idamda metanetini koruyordu.O kadar ki,idam gömleği üzerine giydirildikten sonra,kendisine dini telkinde bulunan hocanın Arapça kelimeleri telafuzda düştüğü hataları düzeltti.Sonra heyecandan eli titreyen cellada 'Oğlum,ne titreyip duruyorsun,ilmik senin değil benim boynuma geçecek' demiştir.Ve sandalyeyi itme işinide kimseye bırakmamıştır.'Allah memleketi korusun,haydi Allahısmarladık' diyerek kendini uçsuz bucaksızbir boşluğa atmıştır.
Menderes son anlarını yaşarken Ailesine birkaç satır yazdı.Bu satırları yazarkende tiryakisi olduğu Yenice sigarasını içti.Sonra idam sehbasına doğru kararlı bir şekilde yürüdü.idam sehbasında son birkaç söz söylemesi gerektiğini biliyordu.Ve şunları söyledi;
'Kimseye dargın değilim.Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim.Bu anda karımı ve çocuklarımı şevkatle anıyorum.'
Cellat Kemal Ayson yağlı ilmiği Menderes'in boynuna geçirdi.Yine bir an Menderes etrafına bakındı.Acı acı baktı.Bu son bakışı oldu.Saat 13:23'tü...
Halkın, darbe yapan askeri * çiçeklerle ve alkışlarla karşılandığı söyleniyor. Bir insan ancak kendini bu kadar kandırabilir. Hayret darbeye maruz kalanlar "galiba" ezici bir çoğunlukla iktidar olmuştu. (bkz: inanın hayretlere düşmemek elde değil)
Not: Yukarıdaki yıldıza bir dokunun. hadi neyse siz yorulmayın
(bkz: ) * : (ordunun içindeki belli bir grubu)
27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960'da yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi, 27 Mayıs ihtilâli ya da 27 Mayıs Devrimi olarak da anılır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ve "Kore Kahramanı" Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.
Türkiyenin genel problemi iktidarın gücünü kötüye kullanmasıdır. Bu öyle bir güç ki kopamıyorlar. Dolayısıyla anayasayı ihlal ediyorlar. Anayasa seçmenlerin hakkını korur. Sen iktidara git kafana gore yonet diye vermiyorsun gücü, kendi isteklerini karşılasın diye veriyorsun. Bunun sonucunda darbe oluyor. Anayasa iktidarı sınırlandırır eger anayasa olmasaydı iktidar sınırsız güce sahip olurdu.
hemen ardından yassıada mahkemeleri'nin kurulduğu ve mahkeme başkanı salim başol'un sanıklara dönerek: "sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" sözlerinin adalet tarihine leke olarak düştüğü darbe. *
menderes hükümetnin abd'den izinsiz rusya'ya göz kırpması ile o ana kadar kendisini destekleyen amerika tarafından izin verilen darbedir. 1960 yazı için planlanan ve menders'in moskovaya sovyet lider kruşçev'in Türkiye'ye gelmesi ile gerçekleşecek karşılıklı ziyaretler öncesinde vuku bulmuştur. sermaye solcuları ve ancak darbe sonrası iktidara gelebilen chpliler kendilerine dokunulmadığı için severler ama bu darbe düpedüz amera'nın bilgisinde gerçekleşmiş, amerikan onaylı 6-7 eylül olayları vb. hükümet kaynaklı eylemler darbe mahkemelerinde sorgulanmamıştır. abd'nin kendisine sürekli destek olmuş bir iktidarı o zamanlar karşı kutba geçmek ile eşdeğer sayılabilecek basit bir diplomatik girişim yüzünden nasıl kolayca harcayabileceğinin ibret vesikasıdır.
demokrasiyi savunup darbeyi alkışlayan sahte demokratların gerçeklerinden ayrıştırlacağı turnusol kağıdı fonksiyonu gören tarihi olaydır.
27 mayıs 1960'ta menderes hükümetine karşı gerçekleştirilmiş askeri darbedir. hükümetin gerici ve baskıcı uygulamalarına karşı yapıldığı ve getirdiği 61 anayasası oldukça ilerici ve özgürlükçü olduğu için yararlı bir darbe ya da bir devrim olarak görülmektedir. ayrıca abdnin emriyle tepeden gelme bir darbe de değildir. her ne kadar durum böyle olsa da sonuçta demokrasiye yapılan askeri bir müdaheledir ve olumsuz sonuçlar da doğurmuştur. darbeden sonra menderesin tutuklanıp idam edilmesi, aradan geçen 48 yıl içerisinde onun yüceltilmesine sebep olmuştur. o gün idam edilen adamın bugün sokaklara, caddelere, okullara ismi verilmeye başlanmıştır.ayrıca da o gün yapılmış müdahele daha sonra her karışıklıkta toplumun bir müdahele bekliyor olmasını pekiştirmiştir denebilir.
demokrasiye karşı bir darbe değildir. dp'ye karşı bir darbedir. dp'yi indirmek için yapılmıştır. aslında ilk planlanan, darbeden sonra seçimlere gidilmesi hatta ve hatta dp'nin bile bu seçimlere katılabilmesidir. lakin bazı kesimler dp'ye ceza verilmezse onların eskisi gibi olacağını söylemeleri üzerine idamlar vs. olmuştur.
her darbe ülkeyi 10 yıl geriye götürür lakin bu darbe götürmemiştir. özgürlükçü bir anaysa getirmiştir hatta. ancak 3 tane idam bu ülkenin kara lekesidir. 6 mayıs 1972'nin olduğu gibi gibi.
demokrasiye balans ayarı, verilen hürriyetler cok gelmiştir deyip 1972'de "undo" yapılan darbe. ayrıca bu darbeni vikipedia'da "devrim" olarak geçmesi de bazı insanların bu denli rahatsız olmasını acıklar.
asılan üç kişiye karşılık 1972 darbesinde 3 kişi asılmış ve öçleri alındı ifadesi kullanılmıştır.
dış destekli olmadığı kesin olan darbedir. ülkenin dört yanı demiryollarıyla cevriliyken tutup otobanlar yaptıran, marshall yardımını alan şahsiyetin yönettiği bir zamanda o amerika nasıl olur da darbeye tenezzül eder zaten ülke onun kucağına oturmaya başlamıştır.
kişilere getirdiği hürriyet ve düşünce özgürlüğü nedeniyle hakikaten de bu darbe değil devrimdir. karşı cıkan arkadaşlar sanırım aynı şeyin tekrar olmasından korkuyorlar. düşünme özgürlüğü onların korkmasını gerektiren bir özgürlüktür evet, düşünemeyen insan bu özgürlükten korkar.
sermaye komünistleri ile chplilerin kendilerini hapse tıkmakla, siyasi örgütlenmelerini dağıtmakla sonuçlanmayan ve sadece öteki tarafa kıyımda bulunmuş olan fiili darbe *** olduğu için övdükleri demokrasiyi kesintiye uğratan utanç verici eylemdir.
çoğunluk diktasına dönüşmeye başlamış, medyanın baskılanmasıyla yolsuzlukların sümenaltı edilmesine doğru bir yolda hızla giden dp hükümetinin devrilmesiyle başlayan süreç iki bakımdan çok başkadır:
1- dış desteğin olmaması
2- özgürlük getirmesi (diğer darbelerden farklı olarak)
bu yüzden bu darbeyi özgürlükçü bir devrim olaran nitelendirmek gerekir. tam anlamıyla demokratik ve özgür bir anayasa ortaya koyduğu için.
ama "ne"tekeim, 80 darbesiyle kissenger tarafından dillendirilen, "3. dünya ülkelerine tam bir demokrasi getirmenin sonuçları yıkıcıdır" mantığıyla bu devrimin de önü kesilmiştir.
"darbe kötü diyorsun, 60'ı övüyor, 80'i lanetliyorsun" diyebilirsiniz. gerçekten de öyle.
neden ülkeme özgürlük getiren, baskı aracı olarak kullanılmaya başlamış bir hüküm yetkisini bozulmuş politikacılardan alan bir darbeyi övmeyeyim, neden ona devrim demeyeyim?
neden sağlam bir demokrasi getiren bir rejmi desteklemeyeyim ve "lite", "kısmi", "eksik" bir demokrasi ve yetersiz bir özgürlük anlayışıyla kıyaslamayayım?
treni kaçırdıysak can dostlar, cehaletimizdendir. özgürlük diye yırtındığımız, sorun sarmallarında takılmış zavallı bir kedi misali hırpalandığımız bugünlerde geçmişe bakıp keşke demenin melankolisinden kimse şu nayk giyen post modern zavallıyı alıkoyamaz. bu böyle biline.
(dp ile ak parti arasındaki gidiş benzerliklerini anımsatayım)
kemalist ordunun abd mandaciligina karsi aldigi büyük zaferdir. Ancak ne yazık ki 12 eylülde orduda amerikanlaşmış abd destekli insan haklarını hiçe sayan bir anayasaya imzasını atmıştır.(irticaya sol karsısında destek vermişlerdir .. ee simdi görülüyor ne kadar azdırıldıkları geçmişte.)